Cuma

 

Kardeş ve komşu ülke Mısır’da yeni bir kütüphane açıldı, dolduğu vakit beş milyon kitaplık büyük bir kültür merkezi olacak. Binanın projesi için uluslararası bir yarışma açıldı, tamamlandıktan sonra açılışa devlet başkanları, krallar katıldı. Antik çağın İskenderiye kütüphanesi canlandı.

Bizde böyle bir kütüphane kurmak için hiçbir faaliyet yok. Son elli yıl içinde İstanbul’a en az on milyon kitaplık, dünya çapında büyük ve zengin bir kütüphane kuramaz mıydık? Bunca barajın, havaalanının, otoyolun, limanın, köprünün, dev resmî daire binasının yanında bir kütüphane yapacak kadar imkanımız yok muydu? Elbette vardı ama aklımız, kültürümüz yeterli değildi.

Bilgi çağında yaşıyoruz. Dünyanın öbür ucundaki bir bilgiye İnternet vasıtasıyla bir saniyede ulaşıyoruz.

Zamanımızda medenî insanlığın en büyük değeri bilgidir, kitaptır. Biz bunu ihmal ederek medenîleşeceğimizi, ilerleyeceğimizi, yükseleceğimizi sanıyoruz. Zehi hayal!

Kitap okuma konusunda dünyanın en geri ve akılsız toplumları içindeyiz.

Ülkemizin her yeri kahvehane dolu; kütüphane sayısı az, olanlar da zengin değil, hizmetleri yetersiz. Yetmiş milyonluk Türkiye’de kitaplar genellikle bin adet basılıyor. Hattâ bazı yayınevleri bazı kitapları beş yüz nüsha basıyormuş. Yetmiş milyonluk Türkiye için bu acınacak bir rakamdır.

Dört gün önce vapurla akşamleyin Üsküdar’a geçiyordum; vapurda oturduğum sıranın en ucundaki genç bayan kitap okuyordu. Böyle bir vatandaş görmek bizim ülkemizde o kadar alışılmamış bir manzaradır ki, hem şaşırdım, hem sevindim. Kitap okuyan bir Türkiyeli!..

İş yerlerinden evlere dönüş vakti olduğu için vapur hınca hınç yolcu doluydu, binlerce kişi vardı. Sadece bir insanımızın kitap okuduğunu görebildim.

İstisnâ… Ender-i nâdirattan…

Gönül arzu eder ki, oradaki sevgili vatandaşlarımızın en az onda birinin, yolculuk esnasında ceplerinden kitaplar çıkartıp okuduklarını görelim. Yolcular etrafa donuk bakışlar fırlatıyor, birkaç kişi kendi aralarında konuşuyor, üç beş vatandaşın elinde de günlük gazete bulunuyordu.

Kitap ve okuma konusunda büyük, genel, topyekûn bir kampanya açılmalıdır. Şu andaki kitaplar, az basıldıkları için çok pahalıdır. Bunları öğrenciler ve fakir tabaka, bütçeleri müsait olmadığı için satın alamıyor.

Önemli bir husus da şudur: Okuması zevk ve haz veren, faydalı, okuyanı aydınlatan, bilgilendiren, iyiliğe, doğruya, güzelliğe yönelten kitaplar çıkartılmalıdır. Ucuz kitap çıkartmakla iş bitmez.

Şu anda Kültür Bakanlığının yayınları çok ucuzdur, yine de halkın ve gençliğin kütlevî ilgisini çekmemektedir.

Gelelim Müslümanlara; Müslüman kesim kurtulmak, yücelmek, hürleşmek, kendi inançlarına ve hayat felsefesine uygun bir şekilde yaşamak haysiyetini tekrar elde etmek istiyorsa

“Şifahî toplum olmaktan çıkıp tahrirî-kültürlü bir toplum”


olmaya mecburdur. Müslümanları medenî, şehirli, kültürlü, bilgili, tahrirî hale getirmek için her yıl yüzlerce çeşit faydalı kitabın, milyonlarca adet basılması gerekir. Bin iki bin kitap basıp satmakla hiçbir şey yapılamaz. Bazı kitaplar on baskı yapmış, şimdiye kadar yirmi otuz bin satılmış… Bu da yeterli değildir. Faydalı kitaplar bir defa yüzer bin adet basılmalı, satılmalı ve okunmalıdır. Okunmayan, yararlanılmayan kitap bir milyon satılsa ve dağıtılsa da kıymeti olmaz.

Peki bizim halkımızın, gençliğimizin kitap okuyacak kadar kültür birikimi var mıdır?

Bu konu tartışılabilir. Faydalı kitapları okuyabilmek için yüzlerce terimi, kavramı iyi bilmek gerekir.

Meselâ siyaset kültürü ile ilgili bir kitap okuyorsunuz; devlet, iktidar, demokrasi, hukuk, adalet, Atina demokrasisi, Eflatun’un Cumhuriyet’i, âdil yargılanma hakkı gibi yüzlerce terim ve kavram var kitapta.

Siz bunların mânasını şöyle böyle, bulut arkası şekilde biliyor, bir şeyler anlıyor veya anlatacağınızı sanıyorsunuz… Yetişmez!..

Kitabı iyice, hakkıyla anlayabilmek, ondan en fazla yararlanabilmek için bu terim ve kavramları çok açık, çok iyi, çok sağlam bir şekilde öğrenmiş olmanız, bilmeniz gerekir.

Bizdeki lise tahsili, sosyal kültür konusunda dünyanın çok gerisindedir.

Bazıları faydalı kitapların bedava dağıtılmasını teklif edeceklerdir. Bu çok yanlış bir metod olur.

Kitap büyük, hayatî, köklü bir ihtiyaçtır; parayla satın alınması gerekir. Taşıma suyla değirmen dönmez. Herkes bütçesinin bir kısmını her ay; sanat, kültür, kitap harcamalarına ayırmalıdır.

Tuzu kuru olan zenginlerimizin, geçimi yerinde olanlarımızın evlerinde, bürolarında da özel kütüphane ve arşivleri bulunmalıdır.

Çocuklarımıza ilkokuldan itibaren kitap alma, kütüphane kurma, okuma zevkini aşılamalıyız. Herkes kitabı ve okumayı sevmezmiş… Olabilir. Ancak, nüfusumuzun yeterli miktarının kitapla, okumakla ülfeti olmalıdır.

Türkiye’yi bugünkü kör cahil hale televizyonlar getirmiştir.

Halk yığınları vakitlerini ekranlar önünde zayi ediyor. Halkın vaktinin bir kısmını televizyondan kitaba, okumaya çekmeliyiz. Bu bizim için bir ölüm kalım meselesidir. Benim büyük kampanyalar açacak, büyük teşebbüslere girişecek ne sermayem var, ne de imkânım. Zaten teklif edilse de dışarıdan yardım kabul etmem.

Kendi naçiz ve çok sınırlı imkanlarımla kitap, okuma, kültür konusunda bazı faaliyetlere ve hizmetlere girişmek istiyorum.

Bu konuda okuyucularımı bilgilendireceğim. 03 Mayıs 2003