Kitapçılık
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 26 Şubat 2019
PerşembeJ. K. Rowlıng adlı yazarın “Harry Potter’in Maceraları” adlı kitabı 40 dile çevrilmiş ve 150 ülkede tam 67 milyon nüsha satılmış… Fransız romancısı Hervé Bazin’in kitapları (Grasset Yayınevi) 25 milyon adet satış yapmış… Mary Higgins Clark’ın her yeni kitabının ilk baskısı ortalama 450.000 adet satıyormuş… Fransız Hachette kitabevinin depolarında 135 milyon kitap varmış, her yıl bunların 90 milyonunun dağıtımı yapılıyormuş… Fransızların Astérix çizgi hikâyeleri yekûn olarak 300 milyon nüsha satılmış…
Yukarıdaki bilgileri Fransız Hava Yolları’nın dergisi olan “Magazine Air France”ın Mart 2001 tarihli ve 47 numaralı sayısından (S. 150-1) aldım. Medenî, ileri, zengin, kültürlü ülkelerde kitapçılık büyük bir sanayi haline gelmiştir. Halk tarafından tutulan roman, tarih, seyahat, hatırat gibi kitapların bazısının o ülkelerde kısa zamanda bir milyon adet satıldığını görmek mümkündür.
Japonya da böyledir. Hattâ bu Asya ülkesi günlük gazete satışlarında dünya birincisidir. Kitapların tirajları da yüksektir.
Bizde tam tersinedir. Bir ay kadar önce Bayrak Matbaası idarecilerinden Hasan beyle yolda karşılaştım, ayak üstü biraz sohbet ettik. Yeni basılan bazı kitapların baskı adedinin 500’e kadar düştüğünü söyledi.
Sahibi bulunduğum Bedir Yayınevi’nin kitaplarını 60’lı yıllarda genellikle 10’ar bin adet yapardım ve kapış kapış satılırdı. 70’li 80’li yıllarda tirajı 5 bine düşürdük. Şimdi en fazla 1500 adet basıyoruz. Nüfus arttıkça, okul ve üniversite sayısı çoğaldıkça yayıncılık geriliyor.
Son üç sene içinde kağıt, kapak, baskı bakımından kitap kalitesi yükseldi ama muhteviyat (içerik) bakımından ilerleme değil, gerileme var.
Türkiye’de kültür ve sanat faaliyetleri, kitapçılık niçin geriliyor? Bunun belli başlı birkaç sebebi vardır. Birincisi de edebî ve yazılı Türkçenin çok zayıflamış, suikastlara uğramış, sabote edilmiş olmasıdır. Yeni çıkan telif veya tercüme kitapları okurken, “Bunlar Türkçe midir?” diye soruyorum. Yozlaşmış, fakirleşmiş, güzelliğini yitirmiş acayip bir Türkçe.
Mârifet iltifata tâbidir. Bizdeki eğitim sistemi iyi kitap okuyucusu yetiştiremez. Çünkü liselerimizde doğru dürüst edebî Türkçe okutulmuyor ve öğretilmiyor.
Büyük bir Batı ülkesinde Türk tarihi ile ilgili bir kitap yayınlanıyor ve orada kısa zamanda onbinlerce adet satıyor. Aynı kitap Türkçeye çevriliyor ve iki bin nüsha bile satılmıyor.
Biz Türkler kendi lisanımızın büyük ve mükemmel bir lügat kitabını, bir gramerini bile henüz yazamamışızdır. Batı Türkçesinin en büyük ve ciddî gramer kitabını Jean Deny adında bir Fransız türkolog yazmıştır ve Türkler bu sahada onu geçememişlerdir.
Fransa’daki Petit Larousse, Petit Robert gibi her yıl yeni bir baskısı yapılan lügat kitaplarına benzer bir sözlüğümüz ise hiç yoktur.
Okumuşlarımız kitap biriktirmiyor, kütüphane kurmuyor. Medenî bir insanın aylık bütçesinde mutlaka kitap, kültür, sanat masrafları için bir miktar para bulunması gerekir. Her evin başköşesinde güzel bir kitap dolabı ve onun içinde güzel, ciddî, faydalı kitaplar bulunmalıdır.
Maalesef istisnalar dışında hanımlarımız kitapları, kütüphaneleri sevmez.
Çocuklarımıza çok genç yaşlardan başlayarak kitap sevgisi aşılamamız, onlara kitap toplama alışkanlığını kazandırmamız gerekir.
Medenî ülkelerde, meselâ Fransa’da bütün klâsik eserlerin çeşitli baskıları vardır. Üniversiteler, enstitüler, uzmanlar tarafından yapılmış mükemmel edisyon-kritikler, iyi kağıda basılmış lüks edisyonlar, öğrenciler ve halk için ucuz baskılar. Bizde böyle bir faaliyet yoktur. Evliya Çelebi Seyahatnâmesi gibi en büyük eserimiz bile henüz gereği gibi incelenmemiş ve basılmamıştır.
Bizde kitapçılığın, kültürün, ilmin, irfanın gerilemesinin ikinci sebebi alfabe değişikliğidir. 1928’den önceki kitapları eski alfabemizle basıp yaymak hâlâ yasaktır, suçtur. Türkçe bir kitabı Rum, Ermeni, Kril harfleriyle basabilirsiniz de İslâm-Kur’ân alfabesi ile basamazsınız. Bu yasak insan haklarını ihlâl etmiyor mu? Tartışamazsınız. Anayasaya da konulan bu yasağın tartışılması, kanunun değiştirilmesi yolu kapalıdır.
Bazıları “Televizyon çıktıktan sonra tabiî olarak kitap satışları düşmüştür” diyorlar. Yanlış bir hükümdür bu. Fransa’da, Almanya’da, İngiltere’de televizyon yok mu? Oralarda, televizyona rağmen kitapçılık ilerleyip duruyor.
Türkiye’nin antropoloji ilminin ışığında incelenmesi ve tahlil edilmesi gerekir. Mevcut ideoloji ve hâkim eğitim halkımızı ilkel bir toplum haline getirmiştir. Cep telefonu konusundaki çılgınlık bu iddiamı isbata yeter.
Başta medyacılar olmak üzere aydınlarımız hem içinde yaşadıkları dünya kültürüne vakıf değildir, hem de ülkenin ve halkın kimliğini, kültürünü iyi bilmezler.
Dünyanın hiçbir medenî ve ileri ülkesinde din ile devlet, din ile siyasî rejim, din ile aydınlar arasında bizdeki gibi şiddetli bir savaş yoktur. Bu mânâsız ve aptalca savaş ülkemizi, halkımızı, devletimizi, kültürümüzü bitirmiş, batırmıştır.
Her yer okul ve üniversite dolu. Herkes okuma yazma biliyor. Peki kitapçılık, kültür faaliyetleri niçin ilerlemiyor, aksine geriliyor? Demek ki, ortada bir olumsuzluk, bir yetersizlik, bir terslik vardır.
Üniversitelerin çoğaldığına bakmayın, Türkiye her geçen gün biraz daha gecekondu, kırsal kesim, taşra ve varoş kültürü içine kayıyor.
Bundan senelerce önce Boğaziçi’nde lüks bir yalıda bir resepsiyon verilmiş; yüksek tabakaya mensup birkaç yüz kişi lüks limuzinlerle gelmişler. Kadınlar şık, erkekler şık, şampanyalar içilmiş, kahkahalar atılmış; gülücükler, gerdan kırmalar, göz süzmeler, ha ha ha, he he he… Bütün davetlilere, bugünkü fiyatı 200 milyon lira olan çok büyük, çok lüks, İtalya’da basılmış bir sanat kitabı hediye edilmiş. Sonra davet bitmiş, etraf toplanırken bir de bakmışlar ki, birçok davetli bey ve hanım hediye kitapları duvar diplerine, çalı ve çiçek tarhları kenarlarına bırakmışlar… Zenginmiş, otomobili limuzinmiş, gerdanlığı pırlantaymış, smokini beş bin dolarmış… Bunların ciğeri beş para etmez. Yamyam, Vandal, vahşî, Moğol çerisi herifler; Messalina kılıklı karılar!
Müslümanlara tavsiyem: Evlerinizin en mutena köşesine, görülecek bir yere güzel bir kitap dolabı koyunuz, içine en nefis kitapları, en faydalı eserleri yerleştiriniz. Bütçenizde her ay kitap için, kültür, sanat için bir tahsisat bulunsun. Çocuklarınıza da kitap sevgisi aşılayınız. Gerekirse az yiyiniz, ucuz yiyiniz, mütevazı bir hayat sürünüz (Zaten doğrusu odur) fakat mutlaka kitap alınız, sadece almakla kalmayınız, okuyunuz; faydalı ve hikmetli bilgi ve kültür sahibi olunuz. 11 Mayıs 2001