Kitapsızlar
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 05 Şubat 2019
Cumartesi
Adamın ve karısının evlerinde her şey var ama bir şey eksik… Önce varları anlatayım:
Nemrud’un ve Firavun’un saraylarında bile bulunmayan çok lüks, çok şatafatlı, çok modern bir banyo ve tuvalet dairesi var.
Elektrikle ısınan termosifon var, jakuzi var…
Mücevherci dükkanı gibi lüks ve temiz mutfakta yemek kokularını alan filtre var, mikrodalgalı ördek pişirme fırını var; elma, portakal, havuç suyu sıkma makineleri var…
Salon bir âlemdir. Büfe, vitrin, lüks kanape ve koltuklar, yemek masası, âvize ve daha neler neler var… Evin en büyük mekanı burasıdır ve hanenin reisi, oğlu, kızı burada sere serpe oturamazlar.
Vitrin ve büfelerde gümüş, kristal, porselen bir sürü eşya var…
Yerlerde halılar var. Bizimkiler maganda olduğu için bunlar el dokuması halılar değil, fabrika halılarıdır.
Hanımla beyin yatak odalarında dev gibi bir gardrop var. İçi tıklım tıklım elbise, palto, manto ile doludur.
Liseye giden oğulun odasında bilgisayar var…
Biri salonda, biri oturma odasında iki lüks ve pahalı televizyon var…
Ev halkının her birinin pahalı ve gösterişli cep telefonları var. Zır… zır…zır… Efendim.. alo… hah hih hoh…
Kapının önünde lüks ve pahalı bir otomobil var…
Bu ailenin yazlıkları var… Bol parası var… İyi bir işi var…
Ancak bunların evlerinde kütüphane yoktur, kitap yoktur…
Vah vah vah…
Paraları ve zekaları var ama akılları yok bunların!
Ne biçim Müslümandır bunlar?
Kitapsız kütüphanesiz zengin Müslüman olur mu?
Bu kitapsızların aylık bütçelerinde kitap, kültür, sanat için bir bölüm yoktur.
Bu nasipsiz kitapsızlar otomobil yakıtına ve bakımına ayda birkaç yüz milyon lira öderler de bir kitaba beş on milyon veremezler.
Bunlar zaman zaman lüks lokantalara gidip sığır gibi yerler, tıkınırlar ama onları bir sergide, bir müzede, bir kiktap dükkanında, bir konferansta gören olmamıştır bu güne kadar.
Vır vır cır… Car car car… Konuşup dururlar. Kitapları, kültürleri, ilim ve irfanları, hikmetleri olmadığı için bir çuval laf ederler, bir incir çekirdiğini dolduracak kadar hükmü ve kıymeti olmaz.
Bunların bazısının efendileri, hazretleri, baronları vardır. Kitap okuyun, kütüphane kurun diye nasihat etmezler onlara.
Cemaatlerini, hiziplerini, gruplarını din gibi tutarlar. İslâm ile fırkalarını özdeşleştirmişlerdir.
Kimisi din baronuna her yıl yüz milyarlar baç verir de, kitaba bir milyar vermez.
Müslüman geçinirler, dindar geçinirler evlerinde bir tek sanat kıymeti olan hüsn-i hat levhası yoktur.
Yeni bir fotoğraf aleti çıkmış. Resimleri filme almıyor, bilgisayar hafızasına geçiriyormuş. Buna iki bin dolar verir satın alırlar ama kitaba on dolar vermezler.
Arada bir bizimkiler seyahate çıkarlar, yurt içinde ve dünyada nice yerlere giderler de gezdikleri yerlerden birkaç geleneksel el sanatı eşyası alıp getirmezler.
Yemekten, içmekten bahsedilince beyin cereyanını ölçen aletin ibresi çılgınca oynar ama kitaptan, kültürden, sanattan bahsedilince ağızlarını faraş gibi açarak esnerler, ansefalogram cihazı dümdüz bir çizgi çizer.
Müslümanız diyoruz, İslâmcı geçinenlerimiz var. Bilmiyor muyuz ki, İslâm bir kitap dinidir, bir kitap medeniyetidir.
Allah insanlığa, bize bir kitap göndermiştir. O Kitab’ı bize getiren Peygamberin (Salat ve selam olsun ona) vârisleri, vekilleri, halifeleri olan büyük alimler, imamlar, fakihler, mürşidler o ilahî Kitabın ışığında, insanları müjdeleyici, uyarıcı, doğru yola çağırıcı nice kitaplar yazmışlardır.
Mektep görmemiş, okumamış göçebelerin, fakirlerin elbette evlerinde kütüphaneleri olmaz ama zengin, varlıklı, imkanlı Müslümanların kitapsız olmaları asla kabul edilemez, asla hoş görülemez.
Lüks, şatafatlı, gösterişli evinde sadece mutfak ve banyo için on binlerce dolar masraf ediyor da kitaba, kütüphane kurmaya masraf etmiyor.Bu ne biçim Müslümandır? Sorduğum sualin cevabını yine ben vereyim: Moloz Müslümandır, işe yaramaz Müslümandır, fuzulî Müslümandır!
“Efendim ben okumayı sevmiyorum…” Bu bir mazeret midir? Yüz bin dolarlık lüks limuzinine veya cipine Firavun veya Nemrud gibi kurulup caka satmasını biliyorsun da kitap okumayı, kütüphane kurmayı niçin sevmiyorsun…
“Kitap okumak çocuklar içindir…” Bu da başka bir hezeyandır. Bizim dinimiz ne diyor: “Beşikten mezara kadar (faydalı) ilim tahsil ediniz” demiyor mu?Kitap okumanın yaşı mı olurmuş?
Büyük alimlerden birine sormuşlar: Ölümünüze bir saat kaldığını öğrenseniz ne yapardınız? Şu cevabı vermiş:
– İlim öğrenirdim.
İçleri ilimle, irfanla, hikmetle, faydalı bilgilerle dolu kitaplar hepimize su gibi, ekmek gibi lazımdır.
Şu herife bakınız: Bir kravata yüz milyon lira, bir kostüme bir milyar lira, bir frenk gömleğine (asıl ismi böyledir) 150 milyon lira, bir ayakkabıya birkaç yüz milyon lira, bir yemeğe elli altmış milyon lira, bir depo benzine yüz elli milyon lira veriyor da kitaba hiç para vermiyor, onun gündeminde kitap, fikir, kültür yoktur. Bu adam bir (……) değil de nedir? (Lütfen noktalı yere uygun hakaret kelimesini siz koyunuz.)
1960’lı yıllarda ülkemizin nüfusu otuz küsur milyondu, bugünkü kadar zenginlik de yoktu. O zaman popüler kitaplar bir defada onar bin adet basılıyordu. Şu anda nüfusumuz ikiye katlandı, kitap tirajları ise genelde bine düştü. Hattâ beş yüz adet basılanlar da var.
Kokuşmada, israfta, lükste, yalanda, dolanda, rüşvette, pisliğin her türlüsünde dünya birincisiyiz ama ilim, irfan, araştırma, kültür, sanat, edep konusunda nal topluyoruz.
Bu yazıyı yazmam gerekiyordu. Bazılarının hoşuna gitmeyecekmiş. Umurumda mı? Kaybedecek neyim var? 15 Haziran 2003