Köklü, Derin Değişim
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 26 Şubat 2019
BİR çürük incir, bir çuval inciri bozar ve çürütürmüş. Şimdi çuval çürük incirle dolmuş, sadece birkaç sağlam incir kalmış. Onlar ne kadar dayanabilir.
Medyanın aksettirdiği, halkın bildiği pislikler, çürükler olanın binde biri bile değildir. Çürüme ve kokuşma bünyeyi bir kangren gibi sarmıştır. Yapılan tahkikatlar, açılan dâvalar, hapse atılan suçlular, verilen cezalar devede kulak kabilindendir.
Böyle bir manzara karşısında, “İşler yakında düzelir… Dışarıdan döviz gelir, düze çıkarız… Yeni bir seçim ile ferahlık ve temiz hava yurdu sarar…” gibi aptalca ümitlere bel bağlayanlara şaşmak gerekir.
Her yer karanlık, her şey bozuk. Bunca bozukluk, bunca pislik bir seçimle, ufak tefek değişikliklerle, hamamın namusunu korumaya yönelik birkaç dâva ile giderilemez. Türkiye’nin, adaletle yapılmak şartıyla çok köklü, çok derin, çok genel bir değişime ihtiyacı vardır.
Böyle bir değişimi pis, kirli, bulaşık, şâibeli, halkı aldatan, muazzam miktarda kara para sahibi olmuş bulunan; ne vicdanları, ne kültürleri, ne ahlâk ve karakterleri, ne iradeleri zor işleri başarmaya yeterli olan adamlar ve zümreler yapamaz.
Türkiye’nin kurtulması için sağlam adamlara, böyle adamlardan meydana gelen güçlü, vasıflı üstün kadrolara ihtiyacı vardır. Ülkede yeterli miktarda böyle adamlar ve kadrolar mevcut mudur?
Politikaya fakir başlamış kişiler, pek uzun sayılmayacak bir zaman zarfında yüz milyonlarca dolarlık, hattâ milyar dolarlık servetler edinmiştir. Böyle kara para sahibi adamlar bu memlekete hizmet edebilir mi?
Sadece lafta kalan bir fazilet edebiyatı hiçbir mâna ve kıymet taşımaz. Kişinin fazileti laf ile değil iş iledir. Âyinesi iştir kişinin lâfa bakılmaz…
Türkiye bugünkü büyük medya ile kurtulabilir mi, düze çıkabilir mi, gün yüzü görebilir mi?
Ülkemizde basın hürriyeti var; gazete çıkartmak, televizyon kanalı kurmak serbest ama bu iş için yüz milyonlarca dolarlık büyük sermayeler gerekiyor. Diyelim ki, temiz bir grup temizlik için vatanseverce niyetlerle bir gazete çıkarttı. Türkiye gibi geniş bir ülkede gazete dağıtan tek şirket vardır, yani, bu konuda tekel vardır. Dağıtmıyoruz deseler, yahut kasdî olarak birtakım güçlükler ve engeller çıkartsalar ne yapacaksınız?
İyilik, doğruluk, güzellik, adalet, temizlik cephesinde büyük gazeteler, büyük dergiler, büyük televizyon kanalları olmazsa büyük değişim gerçekleşemez.
Bu memleketi bu hale getiren zihniyet, ülkeyi bir sömürge, halkı bir sürü gibi idare edebilmek için milleti çeşitli düşman kamplara ve kutuplara ayırmış, cahilliği körüklemiş, serseriliği teşvik etmiştir. İşe öncelikle halkı uyandırmakla başlamak gerekiyor. Bunun için de günde en az bir milyon satan bir gazete gerekir. Böyle bir gazeteyi kimler çıkartacaktır? Hangi sermaye, hangi birikim, hangi ihtisasla?
Türkiye bir çeşitlilikler, farklılıklar, zenginlikler ülkesidir. Ancak birtakım hainlerin çeşitliliği ve farklılığı milleti bölmek, kesimler arasında düşmanlık çıkartmak için kullanmaları önlenmelidir. Halkın, ne gibi dolaplar döndürüldüğünü açıkça bilmesi için gazeteye, dergiye ihtiyaç vardır. Gazete bir milyon satmalıdır demiştim. Dergi de en az beş yüz bin satmalıdır. Batı ülkelerinde böyle dergiler var ve günlük basınla rekabet ediyor. Almanya’daki Spiegel’in tirajı vaktiyle iki milyon nüshaya yakındı. Beş on bin satışlı küçük dergilerle benim dediğim büyük işler yapılamaz.
Türkiye halkı bir bütündür. Çeşitliliğin, farklılığın düşmanlık, rekabet, fitne fesat kaynağı olmasına izin vermemeliyiz.
Sömürgeciler bu memlekette dindar-dindar olmayan, dinci-dinsiz, Şeriatçı-laik ikiliklerini çıkarttılar, körüklediler. Ülkenin ezici çoğunluğunu teşkil eden dindar kesimin içine ajanlar, casuslar, provokatörler soktular. Dindar kesim içindeki ahlâksızları, karaktersizleri, dini imanı para olan, nefs-i emmarelerine put gibi tapan düşük kişileri öne çıkartılar. Din sömürüsünü kasdî olarak teşvik ettiler. Artık onların bu oyunları bozulmalıdır.
PKK hareketinin arkasında bile silah kaçakçıları, uyuşturucu mafyası vardır. Bu kaçakçıların, bu uyuşturucuların içinde çoban kepeneği giymiş nice saygın kurtlar bulunmaktadır.
Türkiye devlet ve millet olarak iki yüz milyar dolar kara paranın hesabını soramayacaksa, kara para babalarının üzerine gidemeyecekse kurtuluştan murtuluştan bahsetmeyelim.
Şimdiye kadar yapılan bunca hiyanet ve fenalığın üzerine bir sünger çekilecek ve memleket işleri düzelecek… Böyle düşünenler hava alırlar.
Kurtulmanın, selamete çıkmanın, temizlenmenin ağır bir ücreti ve faturası olduğunu herkes aklına iyice koysun.
Türkiye’nin güçlü bir iktidara ihtiyacı vardır. Muktedir olmayan adamlar ve kadrolar nasıl güçlü bir iktidar olabilirler?
Paranın tek değer olduğu ülkede öteki diğer bütün değerler rant konusu haline gelmiştir. Din de rant konusu olmuştur. Din ve mukaddesat rantı yiyen birtakım bozuk ve yamuk adamlar vardır.
Laiklik, Atatürkçülük, çağdaşlık, vatanseverlik… her şey rant ve ticaret konusudur.
Birtakım adamlar milliyetçilik ve Türkçülük diye ortaya çıkmışlar ve bir sürü yamuk iş etmişlerdir. Hakikî, dürüst, temiz, ihlaslı milliyetçileri ve Türkçüleri tenzih ederim ama bozuk ve sahte milliyetçiler ve Türkçüler saf harici edilmedikçe bu ülkenin, bu milletin kurtulması mümkün olur mu?
Türkiye’de her iş halledilse, bir tek Sabataycılık meselesi kalsa işler yine düzelmeyecektir. Sayılarının birkaç yüz bin olduğu tahmin edilen Sabataycıların asıl kimliklerini açıklamaları ve çeşitlilik ve farklılık mozayiği içindeki yerlerini almaları gerekiyor. Türkiye bizimdir, bu ülke bizim tekelimizdir gibi emeller besleyen bazı militan, fanatik, ileriye gitmiş dönmeler bu tehlikeli yolu bırakmalıdır. Türkiye’de çok önemli işler yapılması gerekiyor ama bunları gerçekleştirecek beyin var mı, irade var mı? 08 Eylül 2001