Bir ülke, bir millet, bir devlet nasıl güçlü ve zinde olur?.. Birlik ve beraberlikle olur. Çeşitlilikler, farklılıklar olsa bile birlik bozulmaz, toplumsal barışa, millî mutabakata dikkat edilir.

Kolonyalist (sömürgeci) zihniyet ne yapar?

Halkı birbirine düşman cephelere, kamplara, gruplara ayırır, bunların arasına kin ve nefret tohumları atar, bunların birbirini düşman olarak görmesini sağlar. Böylece bu halk grupları birbirleriyle çekişip tepişirken kolonyalistler malı götürürler, ülkeyi bir sömürge gibi soyarlar, yerler, bitirirler.

Bizde Türk-Kürt, Sünnî-Alevî, Dinci-Laik, Sağcı-Solcu, İlerici-Gerici, Şucu-Bucu cephelerini kimler kurmuş veya kurdurtmuştur? Şu ülkede Türkle Kürdün, Sünnî ile Alevînin barışık olmaları, birlikte uyum içinde yaşamaları gerekmez mi?

Siz o müessif Sivas olaylarının kendi kendine mi çıktığını sanıyorsunuz? Provokasyon vardır, planlı ve programlı kışkırtma vardır, önceden düşünülmüş, hesaplanmış şeytanî hesaplar vardır.

Siz Başbağlar köyü katliâmının birkaç kanun kaçağı teröristin işi mi olduğunu sanıyorsunuz? Hayır hayır, saflığı bırakın. Kasıtlıdır, planlıdır, hesaplıdır o katliam. Kolonyalist birileri Sünnîlerle Alevîlerin birbirine düşman olmalarını, birbirini katl etmelerini istediler.

1979’daki Kahramanmaraş olayları da planlıdır, hesaplı ve kitaplıdır. Kolonyalistlerin işidir.

Kolonyalistler bu milleti zombi, köle, esir ve zelil kılmak için onun dilsiz olmasını isterler. Dilsizlik ne demektir? Bir iki yüz kelimelik bir sokak, çarşı pazar Türkçesiyle lisan mı olur? Lisan demek, konuşulmayan yazılan edebî dil demektir. Kolonyalistler işte bu zengin Türkçeye düşmandırlar.

Kolonyalistler, ülkeyi iyi soymak için düşünemeyen idraksiz bir toplum isterler. Asgarî iletişim ihtiyaçlarını halledebilmek için, bilemediniz iki-üç yüz kelimelik bir Türkçeyi yeterli görürler. Ta ki, halk millî kültüründen, kimliğinden, sanatından, edebiyatından kopsun.

Kolonyalistler millî tarihten nefret ederler. Bir milleti, bir ülkeyi ayakta tutan tarihteki kökleridir. Kolonyalistler bu kökleri kurutmak isterler.

Kolonyalist düzenlerde iki tarih vardır. Biri uyduruk, sahte, fabrikasyon mitolojik tarih, ötekisi gerçek tarih. Bu ikincisi üvey evlât durumundadır. Kolonyalistler isterler ki, yeni nesiller dedelerine ve atalarına söğüp saysın, mâziye ait her şeyi kötülesin.

Kolonyalistler, zâhiren din hürriyetine saygılıymış gibi görünürler ama dinin gücünü kırmak için ellerinden gelen şeytanlığı yaparlar. Din en büyük güçtür. Halk yığınları, dinin istediği gibi dindar olmamalı, kolonyalistlerin istediği kadar olmalıdır.

Kolonyalistler, halkın esarete, sömürülmeye müsait olması için ne lazımsa yaparlar. Dikkatsiz, meraksız, hafızasız, tepkisiz, kültürsüz, kimliksiz, sorgulamayan canlı cenazelerden meydana gelmiş yığınlar oluştururlar.

Kolonyalistler, kendileri ve menfaatleri için zararlı gördükleri halk yığınlarını, bunlar çoğunlukta da olsalar iç düşman olarak görürler. Kolonyalistler tarihî devamlılıktan nefret ederler. Onlar tarihî ârızalardan ve kazalardan yanadır.

Kolonyalistlerin ana felsefeleri şudur: Halk cahildir, halk geri kalmıştır, halk yönünü tâyin edememektedir. Biz uygarlık meş’aleleri elimizde olduğu halde onlara kılavuzluk ediyoruz, onları aydınlıklara çıkartıyoruz. Uygarlık aydınlık maydınlık diye diye ülkeyi babalarının çiftliğiymiş gibi sömürürler.

Kolonyalistler ahlâktan, faziletten, namustan, şereften nefret ederler.Yeni nesilleri ahlâksız, faziletsiz, iffetsiz olarak yetiştirmeye özen gösterirler. Kolonyalistlerin en büyük silâhları fuhuş, içki, uyuşturucu, kumar, ahlâk dışı eğlenceler ve sefahattir.

Kolonyalistler bilhassa kadın üzerinde dururlar.

Onlar iffet ve sadakatten nefret ederler. El altından fuhşu, zinayı, hattâ ensesti (Ana baba oğul kız arasındaki cinsel ilişkileri) teşvik ederler. Cinsel sapıklığı temel bir insan hakkı olarak görürler.

Kolonyalistler millî sanatın, millî mimarlığın, millî ev dekorasyonunun, millî giyim ve kuşamın düşmanıdır. Binaların, evlerin, şehirlerin, kasabaların çirkinleşmesi için çalışırlar. Ülkeyi bir çirkinlikler, zevksizlikler meşheri haline getirirler.

Kolonyalistlerin sayısını akıl almayacak kadar çok casusları, provokatör (kışkırtıcı) ajanları, paralel istihbarat teşkilâtları vardır. Dindarların, milliyetçilerin, Türkçülerin, Kürtçülerin, Sünnîlerin, Alevîlerin, şucuların bucuların içinde faaliyet gösteren bu ajanlar, bulundukları zümreyi yönlendirir, kolonyalistlerin istedikleri şekilde hareket etmelerini sağlar.

Kolonyalistler yalancı vatanseverlik nutukları atarlar ama kundakladıkları terör yangınında kendi çocukları hiç ölmez. Nedense onların çocukları hep geri saflarda hizmet eder.

Kolonyalistler Türklerin, Güney Koreliler kadar güçlü, vasıflı bütün dünyaya ihracat yapan, çok kaliteli mallar üreten bir otomobil sanayiine sahip olmaması için ellerinden gelen sabotajı ve ihaneti yapmışlardır. Keza elektronik sanayii sahasında da…

Kolonyalistler üniversitenin hür olmasından hiç mi hiç hoşlanmazlar. Üniversite birtakım ideolojilerin emrinde olmalıdır. Marksizmin, Darvinizmin, Pozitivizmin, Laikçiliğin (Laikliğin demedim…) ve başka izm’lerin. Kolonyalistler birtakım anti-demokratik, insan haklarına aykırı, hukuk dışı bahane ve gerekçelerle bazı kız öğrencilerin tahsil yapmasını engellerler.

Kolonyalistler kanaat felsefe ve ahlâkını yıkarlar; onun yerine lüks, israf, sefahat, aşırı tüketim, ihtiyacından fazla harcama, üretmeden tüketme, ayağını yorganının dışına uzatma ahlâkını koyarlar. Bu suretle toplumu hasta ve dengesiz hale getirirler.

Kolonyalist güçlerin Irak’ta, Çeçenistan’da, Afganistan’da ve daha nice ülkede yerli işbirlikçileri vardır. Onları maşa olarak kullanırlar. Kolonyalistler bir ülkeyi, bir halkı, bir devleti çökertmek için “Borç Tuzağı Silâhını” kullanırlar. Borca batan bir ülke artık belini doğrultamaz.

Kolonyalistler çeşitli gruplara ayrılır:

-Dış kolonyalist güçler. Bunlardan kurtulmak mümkündür.

-İçteki kolonyalistler. Bunlardan kurtulmak çok zordur.

-Doğrudan doğruya kolonyalist olmadıkları halde dış ve iç kolonyalistlerin emrinde çalışan işbirlikçiler. Kolonyalistlerin en büyük hokkabazlığı şudur: Hükmettikleri esirlere hürriyet şarkıları söyletirler. 01 Ekim 2005