Perşembe

 

SORU: Bazı sayın (veya gayr-i sayın) kişiler “Biz Cumhuriyeti korumak istiyoruz” diyor. Doğru mudur?

CEVAP:

Onlar Cumhuriyeti değil;
resmî ideolojiyi, oligarşik düzeni, bir tür faşizmi, statükoyu korumak

istiyor.

SORU: Cumhuriyetin temel prensibi nedir?

CEVAP: Fazilettir. Faziletin olmadığı bir düzen gerçek cumhuriyet değildir, sadece ism ve resm olarak cumhuriyettir.

SORU: Fazilet nedir?

CEVAP:

Adil hukukun üstünlüğüdür.

Ülkede adalet, hürriyet, eşitlik olmasıdır. Millî kimlik ve kültürün korunmasıdır. Devletin iyi idare edilmesidir.

SORU: Sadece hukukun üstünlüğü prensibi yeterli midir?

CEVAP: Yetmez. Hukukun âdil olması gerekir. Âdil olmayan bir hukuk sistemi ile hukukun üstünlüğü prensibi hayata geçirilemez.

SORU: Hürriyetin temeli nedir?

CEVAP: Öncelikle din, inanç, inandığı gibi yaşamak, dine uygun din eğitimi verebilmek, dinî teşkilat kurmaktır.

SORU: Laik bir rejim dine karışabilir mi?

CEVAP:

Karışamaz.

Böyle bir şey laikliğe aykırıdır, laikçiliktir.

SORU: Din hürriyeti sınırlandırılabilir mi?

CEVAP: Sınırlandırılabilir. Bu hürriyet adalete aykırı kullanılamaz. Şiddete, teröre, zulme âlet edilemez. Böyle şeylere bizzat din karşıdır.

SORU: Laiklik insan hakları açısından bir değer midir?

CEVAP:

Kesinlikle değildir.

İnsan haklarıyla ilgili bütün

uluslararası, evrensel beyanname ve metinlerde laiklik ne bir hak, ne de bir vazife olarak geçmektedir.

SORU: Bizde laiklik var mıdır?

CEVAP: Yoktur.

SORU: Peki laiklik laiklik dedikleri nedir?

CEVAP: Laikçiliktir, bir ideolojidir, hattâ dinin yerine geçirilmek istenen yapay bir dindir.

SORU: Bazıları laiklik 1923’te Cumhuriyet ile başlamıştır diyor, doğru mudur?

CEVAP:

Yalandır.

Çünkü 1923’te Anayasa’nın (O zamanki ismiyle Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’nun) ikinci maddesinde şöyle yazıyordu:

“Devletin dini, Din-i İslâm’dır”.

Yine o tarihte, bulunduğu makama Ankara Büyük Millet Meclisi kararıyla geçmiş bir Halife vardı, Dolmabahçe Sarayı’nda oturuyor, her Cuma (O tarihte hafta tatili de Cuma günü idi) resmî merasimle namaza gidiyordu.

SORU: Devletin dini İslâm’dır hükmü Anayasa’dan hangi tarihte kaldırıldı?

CEVAP: 1928’de kaldırıldı.

SORU: Onun yerine laiklik maddesi o tarihte konuldu mu?

CEVAP: Hayır konulmadı.

SORU: Hangi tarihte konuldu?

CEVAP: 1937’de konuldu.

SORU: Mustafa Kemal Paşa mı koydurttu?

CEVAP: Paşa o tarihte ağır hastaydı. Nitekim az zaman sonra 1938’de öldü veya öldürüldü.

SORU: Türkiye’de korunması gereken şeyler nelerdir?

CEVAP:

Madde madde sayıyorum:

(1) Devlettir (Düzen veya sistem değil… Onlar değişkendir), (2) Ülke veya vatandır, bütünlüğünün ve huzurunun korunması gerekir, (3) Halktır, (4) Millî kimlik ve kültürdür, (5) Yargıdır (Çünkü adalet mülkün temelidir… Yargının âdil ve milletin yapısına veya idaresine uygun olması gerekir).

SORU: Türkiye’de kaç devlet vardır?

CEVAP: Bir, bildiğimiz konvansiyonel devlet ki, o mutlaka korunmalıdır. İkincisi: Bir veya birkaç derin devlet vardır. Onlar korunmamalı, aksine yıkılmalıdır. Ülkeye ve halka bir tek devlet yeter.

SORU: Devlet ile düzen aynı şey midir, özdeş midir?

CEVAP:

Asla değildir.

Devlet ile sistemi, düzeni, resmî ideolojiyi özdeşleştirmek Türkiye’ye yapılacak en büyük kötülüktür.

SORU: Tarihî ârıza ne demektir?

CEVAP: Devletin devamlılığına, millî kimliğe, millî kültüre, ülkedeki olumlu/müsbet çeşitliliğe aykırı bir kopmadır.

SORU: Tarihî devamlılık nedir?

CEVAP:

Kopuksuz, ârızasız, kazasız-belâsız; millî kimlik, millî kültür, millî tarih mecrasında

(su yolu)

gitmek demektir.

SORU: Çağımızda resmî ideolojisi olan devlet ve ülke var mıdır?

CEVAP: Hiçbir ciddî, demokratik, medenî ülkede resmî ideoloji diye bir heyûlâ yoktur. Sadece birkaç muz, ananas, patates, mango cumhuriyetinde vardır.

Çin’de Marksist ideoloji çok yumuşatılmış ve iktisat alanında Marks’a tamamen zıt işler yapılmıştır.

Muz cumhuriyetleri ve Çin bize örnek olamaz.

SORU: Hem ideolojik sistem veya düzen, hem de devlet, ikisi birden korunup kurtarılabilir mi?

CEVAP: Böyle bir şey mümkün değildir. Devleti, vatanı, halkı, cumhuriyeti korumak istiyorsak, düzen ve sistemi feda etmek zorundayız.

SORU: Böyle bir şeyi Türkiye İslâmcıları yapabilir mi?

CEVAP: Çok eksiklikleri, zaafları, açık tarafları var. İnşaallah yaparlar, büyük bir hizmet etmiş olurlar.

SORU: Onlar yapamazsa ne olacak?

CEVAP: Yapamazlarsa ortaya çok vahim bir durum çıkar. Anlatmak bile istemem.

SORU: Türkiye İslâmcılarının başlıca zaafları, noksanları, açıkları nelerdir?

CEVAP:

Madde madde sayıyorum:

(1) Bilgi/kültür, ahlak/karakter, sanat/estetik boyutlarında yeterli derecede vasıflı, güçlü, üstün olmamaları. (2) Kırsal kesim, varoş, bedevî kültürünün ve zihniyetinin ağır basması. (3) Kötü dedikleri, bozuk dedikleri, değişmesi gereklidir dedikleri düzenin haram, necis, kirli, zehirli nimet ve rantlarına saldırmış olmaları, (4) Birlik ve beraberlik içinde olmamaları. Planlı ve programlı çalışmamaları. (5) Hem İslâm demeleri, hem de İslâm’ı hayatta tatbik etmemeleri. (6) Lükse, israfa, gösterişe, gurur ve kibre, sefahate yönelmeleri…

SORU: Türkiye’deki bozuk sistem ve adaletsiz düzen ilânihâye, ebediyen devam edebilir mi?

CEVAP:

Edemez.

Türkiye ya kendini islah edecek (iyileştirecek), iyi ve âdil bir düzene sahip olacaktır. Bunu yapamazsa kendi kıyametine hazır olsun.

SORU: Bozuk ideolojik sistemi devam ettirmek için direnmek ne demektir?

CEVAP: İspanya’ya Frankizmin, Almanya’ya Nazizmin, İtalya’ya Faşizmin, Rusya’ya Marksizmin geri gelmesi için çalışmak gibi bir şeydir.

SORU: Özet olarak ne istediğini söyle…

CEVAP: (1) Gerçek adalet istiyorum. (2) İnsan hakları istiyorum. (3) Başta din, inanç, ibadet, inandığı gibi yaşamak hürriyetleri olmak üzere hürriyet istiyorum. (4) Tarihî devamlılık istiyorum. (5) Saçma sapan yasaklar ve tabular istemiyorum. (6) Ülkemde huzur, güvenlik, eşitlik, sosyal barış ve mutabakat (uzlaşma) istiyorum. (7) Laikçilik istemiyorum. (8) Kokuşma, kirlilik, bulanıklık istemiyorum; temizlik ve şeffaflık istiyorum.

SORU: Bütün bu istediklerin öncelikle ne ile gerçekleşir?

CEVAP:

İyi, vasıflı, güçlü, millî kimlik ve kültüre hâdim

(hizmet eden)

bir eğitim sistemi ile.

SORU: Bizde böyle bir eğitim var mı?

CEVAP: Heyhaaat!..

SORU: Peki ne yapmak lazım?

CEVAP: Bu yönde

paralel ve alternatif bir eğitim sistemi kurmak lazım.

SORU: Bunu yapamaz mıyız?

CEVAP: Yapmıyoruz… Belki de yapamıyoruz… 04 Aralık 2009