Kötülükler Batı’dan Geldi
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 20 Şubat 2019
PerşembeŞeytanlıklar, ahlâksızlıklar, kötülükler, gaddarlıklar, faziletsizlikler Doğuya ve İslâm dünyasına Batı’dan gelmiştir. Işık ve güneş Doğu’dan, karanlık Batı’dan…
Mikrop ve kimya savaşını kimler çıkarttı? Birinci Dünya Harbi’nde Batılılar birbirlerini zehirli gazlarla kırmamış mıydı?
Şu anda dünyada iki büyük askerî mikrop merkezi ve deposu var: Biri Amerika’da, diğeri Rusya’da. Bu konuda hocalık, üstadlık, rehberlik Batı’ya aittir.
Aradan 56 yıl geçti, hiçbir Müslüman devlet ABD’nin Hiroşima’ya ve Nagazaki’ye attığı bombalar ayarında atom bombasına sahip olmuş değil. Pakistan’ın nükleer silahları, Batı’dakilere nisbetle pek amatörce, işporta işi, rüstik bombalardır.
Batı medeniyetinin en büyük on suçundan ve günahından biri, ilim ve fen ilerlemelerini daha şiddetli, daha öldürücü, daha tahrip edici silahlar üretmek için kullanmasıdır.
İslâm dini ilâhî bir din olduğu, hikmet (bilgelik) ilkeleri üzerine kurulu bulunduğu için savaşı da kutsallaştırmış, böylece onun vahşetini, şiddetini azaltmış, asgarî seviyeye indirmiştir. Savaş, insanlık olduğu müddetçe var olacak bir hadisedir. Tarihin savaşlı yılları savaşsız yıllarından daha fazladır. Savaş ortadan kalkmaz. İşte bu yüzdendir ki, İslâm, savaşı kutsallaştırmıştır. Batı medeniyeti artık seküler bir medeniyettir. O din ile hayatı, bu arada savaşı birbirlerinden kesin şekilde ayırmıştır. Bu yüzden de Batı usulü savaş son derece merhametsiz, son derece tahripkâr, son derece cana kıyıcıdır.
Tarihte Müslümanlar hiçbir zaman Batılılar kadar merhametsiz, gaddar, tahripkâr olmamıştır. Mukayese edelim: Birinci Haçlı seferinde Avrupalılar Kudüs’e girdiklerinde o kutsal şehirde yaşayan bütün Müslümanları ve Yahudileri merhametsizce kılıçtan geçirmişlerdir. Kubbetü’s-Sahra ve Mescid-i Aksa meydanında dökülen kanlar Haçlı süvarilerin atlarının dizlerine kadar yükseliyormuş.
İslâm kahramanı Selahaddin Eyyubî Kudüs’ü Haçlılardan aldığı zaman kan dökmedi, onların, taşınabilecek bütün malları ve paralarını yanlarına alarak şehri terketmelerine izin verdi.
Osmanlılar, devletlerinin sınırları içinde yaşayan Hıristiyan ve Yahudiler’e can, mal, kimlik, din, inanç, hukuk hürriyeti ve güvencesi sağlamışlardır.
İslâm tarihinde Nazizm, Bolşevizm vahşetleri ve soykırımları yoktur.
İslâm tarihinde insanların inançları yüzünden diri diri yakılması hadiseleri olmamıştır.
1492’de İspanya’dan koğulan Yahudileri Osmanlılar yurtlarına kabul etmişlerdir.
Bu devir Müslümanları içinde çok bozukluk görülüyor. Bunların kısm-ı azamı Batı’dan gelmiştir. Geri kalan kısmı da cehalet yüzündendir. İslâm’dan kaynaklanan hiçbir kötülük yoktur.
İslâm dinine ve nizamına yapılan en büyük tenkit kadın konusundadır. Tâliban rejiminin kadın ve kızlar hakkındaki siyaseti, tutumu ve uygulaması örnek ve model bir islâmî uygulama değildir. İslâm’da tesettür vardır. Lâkin kadın ve kızların okuması, iyi yetişmesi de vardır. Kadın haysiyeti ve hakları konusunda en üstün nizam İslâm’dır.
Kadınlar, insan olmak bakımından erkeklerle eşittir. İlimleri, irfanları, hikmetleri, ahlâk ve takvaları, hayır ve hasenatları erkeklerden üstün ise kadınlar daha faziletlidir.
Ancak İslâm kadına seks vasıtası olarak bakılmasını, kadının orta malı yapılmasını kabul etmez. İslâm cinsel ahlâk bakımından Batı medeniyetine benzemez. Batı aileyi sarsmıştır. Günümüz Batı ülkelerinde erkekler erkeklerle evlenebilmektedir. İlgili veya ilgisiz her şeyin reklâmında şehevî kadın resmi kullanılmaktadır. Batı medeniyeti kadın konusunda ilâhî ve evrensel ilke ve kuralları çiğnemiştir. Müslümanlar bu konuda elbette Batılıları doğru bulmazlar. Kadın konusunda bütün kötülükler İslâm dünyasına Batı’dan gelmiştir.
Amerika şu anda biyolojik terör karşısında korku ve endişe içindedir. Onlar çiçek mikrobunu 19’uncu asırda Kızılderililere karşı kullanmışlardı.
Cezayir kurtuluş savaşının en şiddetli günlerinde Müslümanları desteklemiş ve
cesaretle beyan etmişti.
İslâm medeniyetinin bugünkü Müslümanlara bakılarak değerlendirilmesi çok yanlış olur.
Osmanlı’nın parlak devirlerinde insanlar
içinde yaşamışlardır.
Enerji kaynaklarını tüketmekte, dünyayı tahrip etmektedir. Dünya insanlığın mekânıdır, evidir, yuvasıdır. Dünyayı tahrip ve berbat eden bir medeniyet nasıl iyi ve örnek bir medeniyet olabilir?
Batı’da yetişmiş yüzlerce büyük ilim adamı, fen adamı, düşünür, filozof Batı’yı ağır şekilde tenkit ediyor. Nobel kazanmış
“
adlı eserinde içinde yaşadığı, mensubu bulunduğu bu medeniyeti yerden yere vuruyor.
İslâm dünyası genellikle geri kalmıştır, fakir düşmüştür, bozulmuştur ama
Kadınların başlarını örtmeleri sadece İslâm’a mahsus bir keyfiyet değil, evrensel ve genel bir kuraldır.
Bir kehanette bulunmama izin veriniz:
İman ve İslâm güneşi Batı’dan doğacaktır. 19 Ekim 2001