Kripto Ermeni Rektör
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 05 Ocak 2019
Pazar
İzmir’de bundan birkaç ay önce çok önemli ve meraklı bir hadise cereyan etti: İsmini vermek istemiyorum, bir üniversite rektörünün “Türkler keşke Müslüman olmasaydılar…” diye bir lâf ettiği medya tarafından halka duyuruldu. Böyle diyen zata sormuşlar: “Siz Hıristiyan mısınız?” Evet demiş… Sonradan o kişi bu iddiaları reddetti ama ortada teyp kayıtları var. Bu kayıtlar birçok medya organı tarafından yayınlandı. Hadise üzerinde en fazla duran Vatan gazetesi de “dinci” bir gazete değil…
Müslüman halk rektörün bu beyanlarına muhakkak ki, çok öfkelenip üzülmüştür. Bendeniz hiç üzülmedim, aksine sevindim. Rektör böyle konuşmakla hem kendi zihniyetini, hem bir kesimin zihniyetini şeffaflaştırmış oldu.
Bir rektör Hıristiyan olamaz mı? Pekala olabilir.Lâik bir sistemde yaşıyoruz. Mason da olabilir, Bahaî de olabilir, Gizli Yahudi de olabilir. Türkiye’de birtakım makamlardaki zevatın böyle olması kolaydır da, Müslüman olması zordur.
Avram Galanti yaşamış olsaydı ve bir üniversitenin başına geçirilseydi bunu kabul etmez miydim? Çok rahat ve kolay şekilde kabullenirdim. Çünkü o “Açık bir Yahudi” idi.Dürüst bir ilim ve araştırma adamıydı, onbeşe yakın dil biliyordu ve Müslümanlara düşman değildi. İctihad mecmuasında Galanti aleyhine bir yazı çıkmış, “Sen Yahudi olduğun halde niçin Müslümanları savunuyorsun? Elbette bir çıkarın var ki, onları savunuyorsun…” meâlinde sözler sarf edilmişti. Galanti, bu yazıya karşılık olmak üzere, hâfızam beni yanıltmıyorsa “Yeni Mecmua’da cevap vermiş, “Ben Müslümanları bir menfaat mukabilinde savunmuyorum, onlar biz Yahudileri 1492’de yurtlarına kabul ettiler, onun için savunuyorum” demişti. Galanti’nin hayatı ve eserleri hakkında “Arabî Harfleri Terakkimize Mâni Değildir” adlı kitabın önsözünde geniş bilgi bulabilirsiniz. (Bedir Yayınevi, Tel 0212/519 36 18).
Başka bir örnek vereyim: Dindar bir Ermeni olan müteveffa Kevork Pamukciyan bir Türk üniversitesine rektör tâyin edilseydi, onu da kabullenirdim. Ermeni Gregoryen kilisesinde fiilen hizmet eden bu zat Türklere ve Müslümanlara düşman değildi. Hayli lisan biliyordu, engin bir kültüre sahipti ve namuslu bir ilim ve araştırma adamı idi.
Türkiye’de bazı kripto Yahudiler ve kripto Hıristiyanlar ülkenin ve halkın dini olan İslâm’a karşı son derece agressif bir tutum sergiliyorlar.Böyle saldırgan bir zihniyeti normal görmek mümkün değildir.Müslüman olmayabilirler, İslâm’ı tenkit edebilirler ama mutlaka seviyeli ve ciddî olmaları gerekir.
Seylan’da yaşayan bir gayr-i budist, Budizmin aleyhinde bulunsa, “Keşke Seylanlılar Budist olmasaydılar” dese, herhalde ona “Hoş geldin, ne hoş söylüyorsun” demezler.
Bir profesörün, hele bir rektörün, gücü yetiyorsa, İslâm’ı tenkit hususunda önünde bir tek yol vardır: Uluslararası çağdaş ölçülere göre yüzde yüz ilmî bir araştırma hazırlayıp yayınlamak.Böyle bir yayın yapılırsa, Müslüman âlimler ve otoriteler de gerekli cevapları verirler.Nitekim birtakım menfi oryantalistler bunu yapmışlardır ve yapmaktadırlar.
Sen Türkiye’de bir üniversiteye rektör tayin edilmişsin ve sonra kalkıp işkembe-i kübradan “Keşke Türkler Müslüman olmasaydılar…” gibi mesnedsiz, dayanaksız ucuz bir lâf ediyorsun. Bir ilim adamına böyle konuşmak yakışır mı?
Bu gibi aşırılıkları yapanlar kimlerdir?
Bunlar lâiklik taraftarları mıdır, yoksa lâikçiler midir?
Lâiklik din ile devletin ayrılması, dinin devlete, devletin dine karışmaması demektir.Bizde lâiklik var mıdır? Bu mânada yoktur. Resmî Diyanet dairesi, resmî din okulları, resmî ilâhiyat fakülteleri, resmî din dersleri, devlet memuru statüsünde yüz bin imam, müezzin, müftü, vâiz; hepsi de devlet bütçesinden maaş alıyor; İslâm Vakıfları devletin idaresinde… Böyle lâiklik olur mu? Bu sisteme lâik denilebilir mi?
Gerçek lâiklik olmasını istiyorlarsa, önce Müslümanlara devletten bağımsız kendi dinî cemaat teşkilâtını kurmak hakkını versinler.
Peki lâikçilik nedir? Dinin toplumsal hayattan tamamen çekilmesi, sadece vicdanlarda kalması, yâni aşırı, had safhada sekülarizm. Türkiye’de böyle bir şey mümkün müdür? Kesinlikle mümkün değildir. Zaten lâikçilik lâikliğe de aykırıdır, din ve inanç hürriyetine aykırıdır, temel insan hak ve hürriyetlerine aykırıdır.
Dünyanın hangi medenî ve ciddî ülkesinde bizdeki gibi bir din-devlet, dincilik-lâiklik çekişmesi vardır?
Geçenlerde büyük ve yüksek bir yargı kurumunun başına geçen birikimli bir hukukçu lâikliğin târifinin yapılmasını istedi. Lâikçiler hemen itiraz ettiler, “Böyle bir târife lüzum yoktur, zaten târif edilmiştir” dediler.Lâikliğe açıklık getirilmek istenmesinden niçin korkuyorlar?
İrtica irtica deyip duruyorlar. Nedir irtica dedikleri şey? Ceza mevzuatımızda irtica diye bir suç var mıdır? Adalet Bakanı beyanat verdi, kanunlarımızda irtica suçu mevcut değildir dedi. Hukukun temel prensiplerinden biri de şu değil midir:
“Kanunsuz suç ve ceza olmaz…”
İrticanın muhakkak bir târifi (tanımı) yapılmalıdır.
Adalete, bilgeliğe, akla, insafa uygun olmak şartıyla (uygun olur mu?) şayet bir suç teşkil ediyorsa, irticayı cezalandıran bir kanun çıkartırsınız.
Bu kanunun mutlaka açık ve seçik olması gerekir. Öyle “irtica suçtur, mürteci (gerici) şu cezaya çarptırılır” demekle iş bitmez. İrticanın târifi, kanun maddesi içinde açıkça yazılmış olacak, hiçbir tereddüte ve şüpheye meydan kalmayacak.
Bunu yapabilirler mi? Yapamazlar! Yapmaya kalkarlarsa bütün medenî dünyaya rezil olurlar.
CHP, bundan elli küsur yıl önce yıkılmadan önce giderayak TCK163’üncü maddeyi çıkarttı ve uzun yıllar boyunca bu zulüm maddesi yüzünden mâsum Müslümanlar zindanlarda, mahkemelerde süründü.
Komünistlere karşı da 141’inci maddeyi çıkarttılar, onlara da zulm ettiler. Şimdi Komünistlere itibarları iade edildi. Artık ülkemizde bir “Komünist Partisi” bile var. Komünistlik suç değil. Zavallı Müslümanların itibarları iade edilmedi. Onlar bu vatan, bu devlet için hâlâ tehdit ve tehlike teşkil ediyor, onlara iç-düşman gözüyle bakanlar var.
Komünist partisi kurmak serbest de, din partisi kurmak niçin yasak? Almanya’nın en büyük partisinin ismi “Hıristiyan Demokrat Partisi” değil midir? Bu parti sık sık iktidara geçmiyor mu? Başka Avrupa ülkelerinde de Hıristiyan partileri yok mudur?
Bu devletin, bu ülkenin, bu milletin başına büyük sıkıntılar gelirse, ileride büyük krizlerle karşılaşırsak bilin ki, bunun sebebi Müslümanlar değil, aşırı lâikçiler, aşırı sekülaristler olacaktır. 13 Kasım 2006