Birkaç yıl içinde tam yüz bin küçük âile işletmesi kurulacak… Fakir âilelerin, yoksul dul kadınların, işsizlerin, az gelirli bir işi olup da kazancını biraz arttırmak isteyenlerin küçük işleri…

Yüz belki de yüzlerce çeşit küçük iş… Örnekler vereyim:

Fakir Nefise hanım evinde

nefis Boşnak böreği

yapıp, sipariş edenlere satacak.

Geçim sıkıntısı çeken Mücteba hanım,

bisküvi gibi çıtır çıtır yenen balkabağı şekerlemesi yapıp satacak.

Başka biri

pazı, kara lahana dolması sarıp satacak.

Çibörek

yapıp satacak.

Özbek pilavı

yapıp kiloyla satacak.

Ham yeşil cevizden yapılan

ceviz reçeli.

Bunları hangi Müşerref veya Mübeccel hanımlar yapabilir?.. Yüzde biri yapabilir. İşte o yüzde birler yapacak.

Çalışkan, temiz, hamarat, azimli, sabırlı, becerikli, devamlılık şuuruna sahip kimseler.

Eline üç kuruş geçince eski telefonunu atıp, yerine taksitle pahalı telefon alan beyinsizlerin işi değildir bunlar.

Aza kanaat edenler yapabilir bunları.

Ayda 900 lira kazancı var, yetişmiyor, ek işten 700 lira daha kazanacak,

sıkıntıdan kurtulacak.

Eline birkaç kuruş geçince, eskiden bir şekerle içerken, çaya iki şeker atanların işi değildir bu.

İş listesi bitmedi:

Bilgisayarlı

dikiş nakış makinası

alacak, evde kırkpare işleri yapacak. Bildiğimiz, sanatsız sıradan çeyiz işleri değil, müzelerdeki koleksiyonlardaki eski Osmanlı işlemelerinin replikalarını yapacak.

Sanattan kültürden anlayan birkaç hanımefendi, beyefendi onun elinden tutacak.

Minicik bir tezgahı olacak,

tesbih ve takı yapacak.

Yüz bin kişi içinden yüz (binde bir)

çömlekçi

çıkacak, çok kaliteli sanat eseri çömlekler yapıp satacak.

Kırsal kesimde içinde zerre kadar sakaroz, glükoz bulunmayan

yüzde bin halis ekolojik ballar üretilecek.

Ağaç işleri…

Dağlama sanatı…

Sahillerden, dere kenarlarından

yassı taşlar toplanacak, üzerlerine yağlı boya resimler yapılacak.

Yazma sanatı…

El dokuması kumaşlar üzerine tahta kalıplarla desenler basılacak, bunlar tabiî boyalarla boyanacak.

Küçük basit el tezgahlarında

keten, tiftik, ipek şallar boyun atkıları dokunacak.

Ağaç yaprakları kurutulacak, üzerine hatlar yazılacak,

paspartulu çerçeveler yapılıp satılacak.

Hasır seccadeler…

Evde yapılıp, madenî sırt kaplarına konulup çarşı pazarda satılan börekler.

Böyle beş yüz çeşit sanat, zenaat…

Bunları herkes yapamaz. Becerikli, sabırlı, azimli, kanaatli kaliteli insanların işleridir bunlar.

Ayda 500, 750, 1000 lira ek gelir elde etmek için arı gibi çalışacak insanların işleri.

Devlet gölge etmesin, başka ihsana lüzum yoktur.

Zehra hanım evinde börek yapıp isteyenlere satıyor,

ondan vergi falan alınmamalı.

Ayda yedi yüz lira ek gelirden vergi alınmaz.

Böyle marjinal işlerde, asgarî ücret, sigorta düşünülmez.

Yüz öğrenciden biri böyle bir iş yapmalıdır.

Böyle ürünlerin, eserlerin satılacağı yerler, mekânlar olmalıdır.

Kaç sene oluyor, Kırım’da Bahçesaray’da Kırım hanlarının sarayı önündeki köprü civarında evde yaptıkları börekleri çörekleri satan Tatar hanımları görmüş ve bir şeyler satın almıştım.

Pazar günleri şehrin çeşitli yerlerinde böyle pazarlar kurulmalıdır.

Bunların sakıncaları olabilir ama

faydaları sakıncalarından daha fazladır.

Bu tekliflerim hayata geçirilebilse,

civar ülkelerden bile satıcılar gelebilir.

Nitekim, bir ara Beyazıt meydanında kurulan pazara Ermenistandan, Türkmenistandan, Gürcistandan gelenler oluyordu. Caminin yanında, yere serilmiş

Türkmen halıları satılıyordu.

Orta Asyadan gelmiş ipek kumaşlar da bulunuyordu. Bendeniz bu pazarlarda hayli gezmiş, alış veriş etmişimdir.

Bu yazımdan,

bitpazarlarında bit olduğunu sanan

Maydanoz beyzadeler bir şey anlamayacaktır. 09.11.2017