Küçük Hitaplar
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 21 Aralık 2018
Çarşamba
Bir partiye: Halk düşmanlığının ve dinsizliğin sonu iyi olmaz.
Başka bir partiye: Hırsızlığın, soygunun, talanın, yağmanın sonu iyi olmaz.
Bir İslamcıya: İslamda terör yoktur.
Bir reformcuya: İslam Allahın hak dinidir.Dinde reform, değişiklik, yenilik olmaz. Gittiğin yol seni Cehenneme götürür.
Bozuk bir ilahiyatçıya: Namaz bile kılmıyorsun, sonra Ümmete din dersi vermeye kalkıyorsun. Namazı terk edenden hoca moca olmaz.
Başı sözde kapalı bir kıza: Şehvetli erkekler sana, açıklara baktıklarından daha fazla bakıyor. İffetli bir şekilde örtünsene.
Dindar bir esnafa: Dükkanını Cuma namazı vaktinde niçin kapatmıyorsun?
Bir cemaatçiye: Cemaatini dininden önemli görür gibisin. Ayağını denk al, âhiretini berbat etme!
Bir baron-pereste: Baronunu putlaştırdığın için Cehennemlik olabilirsin.
Bir din sömürücüsüne: Karı satsan bu kadar kötü bir ticaret yapmış olmazsın.
Bir lise öğrencisine: Küçük bir beyefendi gibi ol.
Liseli bir kıza: Küçük bir hanımefendi ol.
Bir zengine: Servetinle mâlî ibadet, hayır hasenat, âmâl-ı saliha yapmadıkça o servet senin için ateş ve yüktür.
Devamlı olarak haddinden fazla yiyene: Mideni ateşle doldurma.
Geveze ve zevzek birine: Sen belanı dilinle bulacaksın.
Çok gülene: Çok ağlayacaksın.
Nefsini zemmedene: Hezar aferin sana.
Mütevâzı birine: Ver elini öpeyim.
Yemeğini paylaşana: Ne mutlu sana.
Gözü yaşlıya: İnşaallah ebedî hayatında gülersin.
Ezan okununca camiye gidene: Allahın rahmeti ve yardımı cemaat üzerinedir.
Hoparlörü sonuna kadar avaz avaz açan müezzine: Yazıklar olsun sana.
Şeriata uygun şekilde örtünen hayâlı ve iffetli Müslüman kadına: İnşaallah şehid sevabı alırsın.
Gıybetimi yapana: Adresini bildirir, günahlarımı yüklenip, sevaplarını bana bağışladığın için sana hediye göndereyim.
Beni kötüleyene: Bütün dünya beni kötülemekte bir araya gelseler benim kendimi kötülediğim kadar kötüleyemezler.
Ölmeden ölen kişiye: Ne mutlu sana, ölüm azabı çekmeyeceksin inşaallah.
Hiç olana: Ulu saadet bulmuşsun.
Herkese: Selam ve hürmet ederim.
İsteğim: Kusuruma bakmayın.
Sillivri’ye gidiyorum. Otomobili kullanana “Biliyor musun, Ahmet Hakan’ın babası eskiden Silivri müftüsüymüş, şimdi emekli olmuş, orada oturuyormuş…” diyorum.
Silivriye bundan 35 yıl kadar önce Sadık Albayrak’ı ziyaret için gitmiştim. Ne işi mi vardı onun orada? Cezaevindeydi, mahpustu…
Şehir çok değişmiş, eski evler ve binalar yıkılmış, yerlerine zevksiz beton binalar yapılmış. Eski camiler olmasa şehir ruhunu yitirmiş diyeceğim…
İçkisiz bir lokanta arıyoruz, mütevâzı bir yerde karnımızı doyuruyoruz.
Şehrin merkezindeki Pirî Paşa camiinde namaz kılıyorum, bahçesinde bir çayhane var oraya doğru giderken sakallı biri dikkatle bakıyor, siz M.Ş. Eygi misiniz? Evet… Ben AhmetHakan’ın babasıyım, eski müftüyüm diyor. Ne tesadüf, ne tevafuk. Bahçede oturuyoruz, çayımızı içerken muvazzaf müftü ve birkaç tanıdık geliyor. Hayli sohbet ediyoruz.
Yaşı müsait olanlar, Bugün gazetesinin tertiplediği eski toplu sabah namazlarını hatırlıyor. Ahmet Hakan’ın babası o zamanlar İzmir Yüksek İslâm Enstitüsü’nde öğrenci imiş. 1968’de İzmir’de büyük bir sabah namazı tertiplemiştik. Ben de gelmiştim. Komünistler cami civarına amatör bir bomba koymuşlardı. Bomba sabah namazı kılınırken patlamıştı, cemaat namazı bozmamıştı.
Silivride eski bir ev kiralayıp arada bir gelip oturulabilir mi diye sordum. Olabilir dediler. Tepedeki eski Yahudi mahallesinde böyle deniz gören evler varmış. Otomobille bir tur attık. Eski güzel bir Silivri konağını restore etmişler, onu gördük. Eski evler güzel, yeni meskenler çirkin… Biz sana müsait bir ev bakar, haber veririz dediler.
Sultanahmetten Silivriye bir saatte gidilebiliyor. Bir Pazar tekrar gideceğim. Acaba orada geleneksel bir sanat veya zanaat var mı? Ivır zıvır Çin mallarının bin bir çeşidini satan bir dükkan bulabileceğimde şüphem yok ama yerli malı bir tek sanat veya zanaat ürünü bulabilir miyim acaba?
Dürüst toplum, lekesiz toplum istiyorlarmış… Son derece temiz ve şeffaf imişler… Kimseye yedirmeyeceklermiş… Falan filan…
Peki soruyorum:
En az on bin arsa veya araziye (1) İmar izni çıkartırken, yahut (2) Olan imar oranını yükseltirken, veya (3) Yapılacak binalara daha fazla kat yapılmasına imkan sağlarken neredeydiniz?
Bu on bin “İşin” veya dosyanın hiçbirinde sizin partinizin muhalefet şerhi yoktur.
İş avantaya gelince şiddetle muhalif olduğunuz partiyle can ciğer kuzu sarması birlikte çalışıyorsunuz. Ergenekoncular yemezmiş, rüşvet ve komisyon almazmış, onlar çok temiz, çok şeffafmış… Halkın büyük kısmı artık bu gibi propagandaları yemiyor. 24 Haziran 2010