Küfürbaz Gazeteciler
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 25 Kasım 2018
İKİ tanınmış gazetecinin birbirlerini kötüleyen yazılarını okudum. Ciddî tenkidin kırıntısı bile yoktu. En bayağı küfürler, hakaretler, sövüp saymalar.
Okudum, çok üzüldüm, öfkelendim, teessüf ettim.
Gazeteciler yazarlar arasında görüş ve fikir ayrılıkları olabilir ama böyle yazılar yazılmamalıdır.
Birisi sövse, bayağılaşsa bile ötekisi aynı seviyeye düşmemelidir.
Gazetecilerimizin, yazarlarımızın edib olmaları, nezih yazılar kaleme almaları gerekir.
Halkımız, bilhassa gençlerimiz edib ve nezih gazeteci üstad ve ağabeylerin seviyeli yazılarını okumak suretiyle kemal bulmalıdır.
Fikirleri, görüşleri, tercihleri birbirine zıt iki gazeteci nasıl tenkitler yazmalıdır:
Muhterem beyefendi Filan tarihli ve falan başlıklı makalenizi okudum ve doğrusu taaccüb ettim. Sizin gibi fazl u kemal sahibi bir üstad o satırların altına nasıl imza atabilir
Evet en ağır tenkitler bile bu üslupla kaleme alınmalıdır.
Fikri ve kültürü olmayanların işidir âdi küfürler savurmak.
Yeterli edebiyat kültürüne vakıf olan, hasmını meselâ Ziya Paşa dan nakl edeceği bir beyitle yere serebilir.
Yüksek gazetecilere külhanbeyi, tulumbacı, ayak takımı üslubu ve ağzı yakışmaz.
Hiçbir açık veya kapalı hanım gazeteci, mahalle karıları gibi şirretlik yapamaz, iffetli ve seviyeli kadınlara yakışmayan düşük kelimeler ve tabirler kullanamaz
Memlekette maalesef ahlak çok bozuldu ve bunun birinci sebebi ahlaksız medyadır.
Geçen gün Hereke’nin arka taraflarında bir dostumun yazlığına gittim. Hava tertemizdi. Kuş sesleri içinde sohbet ettik. Geceleri bülbüller ötüyormuş.
Üzerinde
âyeti (Enbiya Sûresi; 30. âyet) yazılı çeşmeden şırıl şırıl su akıyordu. Tavuklar, iki terbiyeli bekçi köpeği.. Saksılardaki limon ağaçlarında pıtrak gibi meyve vardı.
Evde Süleymaniye işi tunç mangallar, orijinal bir borulu gramofon, duvarlarda hüsn-i hat levhaları,
, minyatürler, kitaplar…
Çardak altında oturduk, yemek yedik, çay kahve içtik.
Dostumun evini iki sene önce soymuşlar, epey eşya götürmüşler. Hırsızlık ve soygunculuk millî bir spor halini aldı. Hırsızlık suçlarına âdil ve müessir cezalar verilse, bu kadar sirkat vak’ası olur mu?
Bugünkü hukuk sistemimiz, hırsızların hakkını, hırsızlığa mâruz kalan mağdurlarınkinden daha fazla koruyor.
Tenkit eden herkesi düşman olarak görüyor bazıları.
İyi niyetli, yapıcı tenkitler de vardır.
Bütün siyaset adamları için söylemiyorum. Anlattığım gibi olan siyasîler var.
(Lâ yuhti hatasız, lâ yüs el sorumsuz demektir.)
ve onlara düşman muamelesi yapmak
İslamın bazı prensipleri vardır:
1. Mâruf, iyi, doğru şeyler emr edilir.
2. Münker, çirkin, kötü günahlar tenkit edilir, engellenmeye çalışılır.
3. Haksızlıklar karşısında susan dilsiz şeytandır.
4. Bilenlerin bilmeyenleri uyarması gerekir.
5. İnsan mâsum değildir, hatâ edebilir, yanlış yapabilir.
* * *
Bendeniz siyasete pek karışmam.
Faydadan çok fitnesi ve mefsedeti olan tenkitleri yapmak istemem.
Lütfen ve merhameten olumlu, faydalı, müspet, uyarıcı, iyi niyetli tenkitleri düşmanlık olarak görmeyiniz.
11.06.2016