Perşembe

 

Ahlâkın ana kaynağı dindir. İslâm’ın kendi ahlâk sistemi vardır. Bu sistem ilahîdir, tartışılmaz, iman ve tasdik edilir. Zina İslâm’a göre hem ahlâksızlıktır, hem suçtur. Müslüman bu kesin hükmü tartışamaz. Bunu tersine fikir, re’y ve beyanda bulunamaz.

Riba da hem ahlâksızlık, hem suçtur. Böyle olduğu kesin şekilde bilinecek ve buna inanılacaktır. Adam veya kadın dıştan dindar görünüyor ama İslâm ahlâkının kesin ve zarurî hükümlerini hayatına uygulamıyor, bir yığın ahlâksızlık sergiliyor, haram yiyor, kul hakkını gasb ediyor, nice günahları açıkça ve küstahça işliyor. O kişinin durumu şu iki halden biridir:

-Günahkâr, fâsık, fâcir ve kötü bir Müslümandır.

-Münafıktır.

Her hal ü kârda böyle bir kişi iyi, sâlih, doğru, kamil, vasıflı bir Müslüman değildir. Kur’ân bir ahlâk kitabıdır. Adam ben Kur’âna inandım diyor, Kur’ân okuyor ama Kur’ân ahlâkı ile ahlâklı değil. Bu, çok büyük bir tezat değil midir?

Kur’ân doğruluğu ve dürüstlüğü emr ediyor. Kur’ân, Allah’a olan bütün iş ve muamelelerimizde ihlâsı emr ediyor. Kur’ân, lüks, israf ve sefahatten kaçınmamızı istiyor. Kur’ân gıybet etmememizi istiyor. Kur’ân Peygambere iman ve itaat etmemizi istiyor.

Kur’ân, namaz kılan ve emr-i mâruf ve nehy-i münker yapan bir Ümmet olmamızı istiyor. Kur’ân parçalanıp bölünmemizi, birbirimizle çekişmemizi istemiyor.

Kur’ân Allahın bize vermiş olduğu nimetleri paylaşmamızı istiyor.

Kur’ân din büyüklerini erbab (rabler) haline getirmememizi, putlaştırmamamızı istiyor.

Müslüman, bir insan olarak günahsız olamaz. Lakin günahları:

-Devamlı olarak.

-Âşikâre (açık) olarak.

-Küstahça.

-Fütursuzca.

-Allah’tan korkmadan, kullardan utanmadan… işlemez.

Hem “Ben Müslümanım, Kur’âna iman ettim…” diyecek ve hem de haram yiyecek, haram servet edinecek…Böyle Müslümanlık olmaz. Kur’ân ahlâkı sadece Kur’ân tercümesi, Kur’ân meâli, Kur’ân tefsiri okumakla öğrenilebilir mi?.. Bu metot yeterli ve etkili olmaz.

1400 küsur yıldan beri din imamları, rabbanî âlimler ve fakihler, kâmil mürşidler Ümmet için çok değerli ahlâk kitapları yazmışlardır. Kur’ânın ahlâk hükümlerini Sünnetin ve hikmetin ışığında yorumlamışlar, konulara ve bahislere ayırmışlardır. Müslümanların Kur’ân ahlâkını öğrenmek için bu kitapları okumaları gerekir.

Bu kitaplardan biri Hüccetülislâm ve Zeynüddin İmamı Gazalî hazretlerinin İhyâuUlumi’d-Din adlı büyük eseridir. Müslüman bu kitabı aldı, kütüphanesine koydu ama okumuyor… Faydası olmaz. Okudu ama iyice anlayıp öğrenemedi. Faydası olmaz.

Anlayıp öğrendi ama bu bilgileri hayatına uygulamıyor. Faydası olmaz. Okuyacak, anlayacak, öğrenecek ve hayatına tatbik edecek ki, faydalansın. Faydalı ve hikmetli din kitaplarını alıp da yaldızlı ciltleri kütüphanesine dizenler, lakin onları okumayanlar kitap taşıyan cahil hammallar gibidir.

Kur’ân sadece okunmak için değil, kendisine uyulmak için indirilmiştir. Cahillere, mukallidlere Kur’ân hükümlerini, Kur’ân öğütlerini, Kur’ânî uyarıları; ehliyetli ve icazetli âlimlerin, fakihlerin, vaizlerin, rehber ve mürşidlerin ders vererek anlatması ve okutması gerekir. Bir genç evinde hukuk kitapları okuyarak hukukçu olabilir mi?

Tıp kitapları okuyarak tabib olabilir mi?

Uçakla ilgili kitapları okuyarak uçak mühendisi olabilir mi? Olamaz olamaz olamaz!.. Mutlaka bu ilimleri veya fenleri bir üniversitede üstadlardan, uzmanlardan öğrenmesi, sonunda imtihan verip diploma alması gerekir.

İslâm ahlâkı kendi kendine kitap okuyarak öğrenilmez. İslâm dinî rehberler vasıtasıyla öğrenilir. Bu rehberler kimlerdir?

-Ehliyetli ve icazetli ‘âlim ve rabbanî âlimler.

-Yine böyle olan fakihler.

-Kâmil mürşidler.

Bazı Müslüman kardeşlerimiz, yukarıda anlattığım metoda karşı çıkıyor, hocalar aradan çıksın, herkes meâl, tercüme ve tefsir okuyarak İslâm’ı ve Kur’ânı doğrudan doğruya öğrensin diyorlar. Bunların bazısı fıkhı ve mezhepleri bile inkâr ediyor.

Böyle söyleyen ve yazan kardeşlerimiz hatâ ediyor. Onların bazısı

Vehhabî

, bazısı

Fazlurrahmancı

(Tarihsellik mezhebi), bazısı

Reformcu

, bazısı şu veya bu bid’at mezhebi mensubudur. Onlarınki doğru metot değildir.

İslâm, iman, Kur’ân ve Şeriat bir ucu Resullerin Seyyidine (Salat ve selâm olsun ona) ulaşan gerçek icazetlere (diplomalara) sahip sâlih âlimlerden ve kamil mürşidlerden öğrenilir.

Şu kişiler gerek din âlimi değildir:

  • Fâsık veya fâcir-i mütecahir.
  • Haram yiyen.
  • Lüks, israf, sefahat, tebzir sergileyen.
  • Dinde reform, yenilik, değişiklik yapılmalıdır diyen.
  • Kur’ân ve Sünnetteki ayet, hadîs ve hükümlerin büyük bir kısmı bugün geçerli değildir, onlar tarihseldir diyen.
  • Hazret-i Muhammedi inkâr, red ve tekzip eden bâtıl dinlerin mensupları da Cennetliktir, onlar da ehl-i necattır diyen.
  • Beş vakit farz namazları kılmayan.
  • Allah’ın ayetlerini ucuz-pahalı satan.
  • Din istismarı (sömürüsü) yapan.
  • Müslümanların zekatlarını Kur’âna, Sünnete, Şeriata, fıkha aykırı olarak toplayan ve sarf eden.

Müslümanlar hangi din büyüklerine kulak vermeli, onların eserlerini ve menkabelerini okumalı, onların yolundan gitmeli, onları rehber ve mürşid olarak kabul etmelidir?

1. Selef-i Sâlihîn, yani ilk üç kuşak. Ashab, Tâbiîn, Tebe-i Tâbiîn.

2. Eimme-i din (Müctehid imamlar, dört mezheb sahibi ve diğer mutlak müctehidler.)

3.

Ehl-i Beyt-i Mustafa.

İtikadında bozukluk olan, namaz kılmayan, aşikâre fısk ve fücur işleyen, ahlâkı bozuk kimseler

Ehl-i Beytten değildir.

Gerçek Seyyidler ve Şerifler bu Ümmet-i beyzanın baş taçlarıdır.

4. Her asırda gelmiş müceddidler.

5.

Allahın gerçek velileri:

Abdülkadir Geylanî, Ahmed er-Rufaî, İmamı Rabbanî, Şah Muhammed Bahaüddin Nakşbend, İmamı Gazalî, İmamı Şa’ranî, Mevlânâ Celalüddin Rûmî, Hacı Bayram Velî, Şaban-ı Velî, Nurüddin Cerrahî, Selahaddin Uşşakî, Bursalı İsmail Hakkı, Erzurumlu İbrahim Hakkı ve diğerleri. Kaddesallahü esrarehüm…

Cenâb-ı Hak cümlemizi:

  • Sahih itikatlı, hakkıyla iman etmiş,
  • Kur’ân ahlâkıyla ahlâklı,
  • Peygambere iman, itaat ve biat etmiş, onun ahlâkı ile ahlâklanmış,
  • Muhlis,
  • Müstakıym (doğru ve dürüst),
  • Mürüvvetli,
  • Fütüvvetli,
  • Nefs-i emmaresini en büyük düşman bilen.
  • Nefsiyle ve küffarla cihad eden.
  • Namazı dosdoğru kılan.
  • Ümmet şuuruna sahip.
  • Emr-i mâruf ve nehy-i münker yapan.
  • Başta gıybet ve nemime olmak üzere lisan afetlerinden kaçınan.
  • Haram yemeyen.
  • Azmayan.
  • Merhametli.
  • Hikmetli.
  • Mütevazı ve kanaatli.
  • Paylaşma (infak) ahlâkına sahip…

Kullarından eylesin. Kur’ân Kur’ân deyip de Kur’âna zıt bir hayat süren gafillerden eylemesin. Âmin. 21 Mayıs 2010