Cuma

Atv’deki son Siyaset Meydanı programında

Yaşar Nuri Öztürk

, Profesör Hayrettin Karaman’dan sitayişle bahsetti, onu büyük bir din otoritesi olarak gösterdi. Ben onun bir miktar ilme sahip olduğunu kabul ederim ama kendisini kesinlikle bir din otoritesi olarak kabul etmem. Karaman’ın hocası

merhum Ahmed Davudoğlu hocaefendi

Hayrettin Karaman’ı tenkit ve ikaz etmiştir. Benim nazarımda din otoritesi Ahmed Davudoğlu’dur.

Karaman, kurban hakkındaki yazısında, isteyen Müslümanların kurban kesmek yerine, onun parasını sadaka olarak verebileceğine dair fetva ve ruhsat vermiş.

Tabiî ki, yanlış bir fetva ve ruhsattır bu.

Hayrettin bey Cemaleddin Afganî hayranıdır.

Onu Müslümanlara büyük bir önder olarak gösterir. Kimdir bu Afganî. Afganî değil, İranlıdır. Şiî olduğu halde kendisini sünnî olarak tanıtmıştır.

Müslümanlara yalan söylemek, onları kandırmak caiz midir.

Doğrusu neyse öyle söylemesi gerekmez miydi?

Afganî farmasondur.

Hem farmason, hem İslâm önderi… Olacak şey mi bu? Hayrettin Karaman’ın çok sevdiği

Muhammed Abduh ve Reşid Rıza

da şâibeli adamlardır.

Karaman ömrünü,

telfik-i mezahib

, mezhebleri birleştirme gayesine adamıştır.

Profesör Hüseyin Hatemi bey,

o toplantıya mazlum hayvanların avukatı olarak katıldığını beyan etti. Kurban kesilmesini istemiyor, kurban parasının sadaka olarak verilmesini teklif ediyor.

Vahşet… şizofreni… kavurma şöleni…

kıtır kıtır kesmek…

gibi tabirleri doğrusu yadırgadım. Hayvan sevgisi başka şey, kurban kesmek başka şeydir. Ben köy evinde bulduğum akrepleri bile öldürmüyor, ormana atıyorum.

Oltayla balık tutmaya, zevk için yapılan avcılığa, kuzu kesimine karşıyım.

Lâkin bir Müslüman olarak elbette kurban keserim.

Ali Kırca bey, benim talebim üzerine bir Diyanet temsilcisine de, telefonla toplantıya katılmasını sağladı.

Diyanet bir kararında imkânı olan her Müslümanın kurban kesmesi gereğini açıkca beyan etmiş. Doğrusu da budur. Hayvanlara acı verilmesin, sokaklara, meydanlara işkembe, bağırsak atılmasın, cahil adamlar eziyet vererek kurban kesmesin… Bu isteklere itiraz eden mi var?

Ahmet Vardar bey kurban konusunda güzel bir yazı yayınlamış

, Müslüman halkın hissiyatına tercüman olmuş. Ben kurbanımı kendim keserim, sonra bir kasap, derisini yüzer, parçalar diyor. Vardar beyin yazısı çok müsbet ve isabetli idi. Kendisini tebrik ediyorum.

Veteriner fakültesinden bir profesör, kesilecek kurbanların kesim esnasında acı çekmemeleri için

önce elektroşokla bayıltılmaları

gerektiğini söyledi. Elektroşok küçükbaş hayvanlara tatbik ediliyormuş. Sadece baygınlık veriyorsa, bu geçtikten sonra

(kesilmediği takdirde)

hayvan tekrar ayılıp kendine geliyorsa buna fazla bir şey demem. Lâkin büyükbaş hayvanların beynine bir kurşun sıkılacak, sonra kesilecekse bunu kabul edemem. Çünkü kesilmeden önce öldürülmüş oluyor. Bunu din ulemasının

(kaç kişi kaldıysa)

müzakere edip ona göre bir karar vermesi gerekir.

Çocuklar, kesilen kurbanları görerek ruh hastası oluyormuş.


Böyle bir iddianın gerçekle ilgisi yoktur. Belki birkaç istisnaî çocuk fazla etkilenir ama büyük çoğunluk bunu tabiî karşılar, bir ibadet ve hayır olarak görür.

Hüseyin Hatemi bey Kur’ân ayetleri ile ilgili açıklamalarında, islâmî

yorumlarında bol bol Şiî motifleri kullandı.

Kevser’i Hazret-i Fatıma olarak gösterdi. Hazret-i Hüseyin efendimizin Kerbelâ’da şehid edilişini de

“Büyük Kurban”

olarak yorumladı. Tıpkı Hıristiyanların, kendi itikadlarınca

Hazret-i İsa’nın Çarmıh’ta can vermiş olmalarını büyük kurban olarak göstermeleri gibi.

Ben bir ara kendimi ehl-i sünnet Müslümanı olarak tanıttığım zaman

Yaşar Nuri Öztürk

hayli tepki gösterdi.

Dinî konularda kafalar çok karışık. Yapılacak iş şudur:

Önce, on kadar çok muteber ve güvenilir tefsirdeki kurban ile ilgili açıklamalar ve yorumlar bir araya getirilecek; sonra hadîs kitaplarından ve şerhlerinden iktibaslar yapılacak; daha sonra fıkıh kitaplarının açıklamaları bir araya getirilecek.

Yetmiş seksen sayfalık küçük bir kitap olarak bastırılacak. Aynı iş

Sünnetin önemi; Peygamber’in ta Kıyamet’e kadar Müslümanların önderi, rehberi olduğu; namazda Türkçe Kur’ân tercümesi okunamayacağı; Kur’ân’dan ve sahih hadîslerden çıkartılmış olan Şeriat ahkamının dünya durdukça geçerli olduğu;

dinde reform yapılamayacağı gibi konularda da yapılacak.

Fethullah hocaefendinin Yaşar Nuri Öztürk’e resmen ve mutantan bir merasimle

tolerans ödülü vermiş olmasını

ben şahsen hiç iyi karşılamadım.

Ehl-i sünnet ilahiyatçılarından Ebubekir Sifil bey iki ciltlik bir reddiye yazarak Öztürk’ün vahim hatâlarını ortaya koymuştur.

Diyanet’in din konusundaki yanlış yorumları mutlaka ilmin ve hikmetin ışığında cevaplandırması gerekir. Polemik yapılsın, muhataralı ve netameli konulara temas edilsin, mayınlı arazide dolaşılsın demiyorum ama

cesur Öztürk’e cevap vermek hususunda sünnî ulema ve merciler de en az onun kadar cesur hareket etmelidir.

Kurban Bayramı yaklaşıyor. İmkânı olan her Müslüman kurban kessin.

Hayvanlara kesinlikle acı verilmesin. Kesilmeden önce gözleri bağlansın. Etler fakirlere ve muhtaçlara dağıtılsın. Sokaklar, meydanlar kirletilmesin. Hayvanın kesilmeden önce ölmeyeceği kesin olarak bilinmedikçe ve elde sağlam fetva ve ruhsatlar bulunmadıkça elektroşok ve başka yollarla bayıltılmasın.

Zamanımız fitne ve fesat asrıdır. İslâmî konuların, dinî meselelerin ayağa düşmesine izin vermemeliyiz.

Bazıları Şeriatsız ve fıkıhsız bir İslâm hümanizması türetip bunu gerçek dinin yerine koymak istiyor. Bu gibi oyunlara karşı uyanık olmalıyız.

Ülkemizde çok büyük kötülükler, israflar, münker işler cereyan ediyor

. Küfür, şirk, dalâlet, nifak, şikak, fitne, fesat, zulüm, israf, teaddi almış yürümüştür. Bunca kötülük içinde, kafalarını Müslümanların Allah rızası için kestikleri kurbanlara takan kimseler dengeli ve insaflı kişiler değildir. Niçin üzerinde T.C. damgası bulunan resmî vesikalarla fuhuş yapılmasına, kadın satılmasına karşı çıkmıyorlar? Niçin her yıl binlerce ton et, ekmeğin çöpe atılmasına isyan etmiyorlar? Niçin uyuşturucu mafyasının okul çocuklarının yüzde yetmiş dördünü zehirle tanıştırması karşısında feryad ü figan kopartmıyorlar? Bütün dünyada hergün milyonlarca hayvan kesiliyor ve etleri yeniliyor da Müslümanlar kurban kesince mi vahşet oluyor, suç oluyor?

Evet kabul ediyorum, Müslümanlar tarihî ârızalar yüzünden cahil kalmış, perişan olmuştur. Ümmet-i Muhammed bir yandan zalim dinsizlerin düşmanlığı, öbür yandan münafık ve alçak din sömürücülerinin hıyanetleri yüzünden sanki örs ile çekiç arasında kalmışlardır. Lâkin bu kötü durumdan kurtuluşun yolu reformculuk yapmak, ehl-i sünneti dışlamak değil, aksine sahih itikada ve şer’î ahkama sımsıkı sarılmaktır.

Resûlullah Efendimiz (Salât ve selâm olsun O’na) “Ümmetim içinde bir ihtilâf çıkarsa, siz sevad-ı a’zama (büyük karaltıya, çoğunluğa) tabi olunuz” buyurmuşlardır. İtikad, ibadet, muamelât, ahlâk, tasavvuf konularında sevad-ı a’zam ehl-i sünnet topluluğudur. Şaz fikir ve görüşlere sahip, reformcu kimselerin peşine düşmeyiniz.

Kurban; Kitabla, Sünnetle, ondört asırlık icma ile sabit bir ibadettir. Yerine getirelim. 04 Mart 2000