Kürt açılımı
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 24 Aralık 2018
Perşembe
1.
(Millet burada İslâmî manada kullanılmıştır.)
2. Kürtleri sadece ve sadece gerçek Kürt uleması ve gerçek Kürt meşayihi temsil eder.
3.
4. Türkiye’nin bütünlüğü korunmak isteniyorsa öncelikle Kürtlerin yoğunlukla yaşadığı bölgelerde İslâm medreselerinin ve tarikat tekkelerinin açılmasına izin verilmelidir.
5. Bu medreseler ve tekkeler Ehl-i Sünnet ulema ve fukahasından oluşacak bir
tarafından denetlenmelidir.
6. Yakın tarihte görüldüğü ve bugün olduğu gibi dine, medreselere, tekkelere, ulemaya, şeyhlere cephe alınmaya ve baskı yapılmaya devam edilirse ileride çok büyük fitne ve fesat çıkacaktır.
7.
menfi Kürt kavmiyetçiliğini de Siyonistler ve Ermeniler imal etmişlerdir.
8. Nakşibendîlik, diğer turuk-i aliye, Nurculuk, Ehl-i Sünnet İslâmlığı Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da teşvik edilmeli ve teşkilatlandırılmalıdır.
9.
revacına imkân verilmemelidir.
10. İslâm ilahî hak din olarak algılanmalı ve anlaşılmalı, ideoloji olarak görülmelidir.
Kürt meselesi müsbet ve yapıcı şekilde halledilirse Türkiye güçlenir, bütünlüğü korunur. Kürt meselesini halledelim derken ülkeyi böldürmemeliyiz. Kürt meselesinin ardında
vardır. Ülkemizde çok büyük sayıda Kripto Ermeni ve Kripto Yahudi bulunduğunu biran bile hatırımızdan çıkartmayalım.
Kürt meselesinin tek çözümü vardır, o da İslâmî çözümdür. Kürt açılımının yanında bir de Türk açılımı yapmak gerek. Türkiye adındaki bir ülkede Müslüman Türkler din, kültür, insan hakları, kimlik bakımından
O konuda Başbakan doğru sözler söyledi, bir yığın itiraz…
Bendeniz, üzerinde durulması gereken noktalara işaret ettim, işitmediğim hakaret kalmadı.
bu kadar serbest, bu kadar başı boş olabilir mi? Liseli bir kızın askısız, tuvalet gibi dekolte kıyafet gıymesi doğru mudur?.. Takma ojeli tırnaklı olması doğru mudur?
Kız ile genç arasında bir kere sosyal bakımdan denklik yok, eski tâbirle birbirlerine küfüv değiller. Sonunda ne oldu? Korkunç bir facia…
O kıza o kadar serbestlik, o kadar hürriyet verilmeseydi ne olacaktı? Sanırım şimdi yaşayacaktı.
Kızın ailesinde, ebeveyninde hiç kabahat yok mudur? Aileler ve toplum çocuklarını korumakla yükümlü değil midir? Hürriyet sınırsız değildir. Gençlerin korunması gereklidir.
Türkiye Müslüman kimlikli, kültürlü bir ülkedir. İslâm dini zinayı büyük günah ve suç olarak görür. Zinayı suç olmaktan çıkarttılar da ne oldu? Memleket ilerledi mi, medenî mi oldu? İdamı kaldırdılar da ne oldu?
Ülkemizde maalesef suç patlaması var. Tavuk gibi adam boğazlanıyor. Bu gerçeği kim yalanlayabilir. Cezaevleri tıklım tıklım dolu. Ranzalar üç katlı, yerlerde yatanlar da varmış. (bu yüzden şimdi yer yok diye 20.000 mahkûmun cezasını evinde çekmeleri için kanunda düzenleme yapılıyor… REB)
Kışla gibi dev adliye sarayları yapılıyor, mahkemeler da’vâ dosyalarına bakmaya yetişemiyor. Yargıtay’da yüz küsur bin dosya bekliyormuş… Hangi birine bakacaklar…
Kızını dövmeyen dizini dövermiş… Kız süper zengin bir oğlanla tanıştı, birbirlerini seviyorlar, ileride evlenecekler, ailece refaha kavuşacağız… Ya öyle mi? Kız mezarda, oğlan cezaevinde…
Tenkit edersen suçlu olursun, gerici olursun. Yaşasın özgürlük!..
Bir grup Kıbrıslı Müslüman Türk, adada bir “Müslüman Kantonu” kurulması isteklerini aşağıdaki 12 makama göndermişler.
Bu yaz, Kıbrıslı çocuklara Kur’ân ve din dersi verilmesini militan çağdaşların nasıl protesto ettiklerini, hattâ kursları nasıl bastıklarını, terör estirdiklerini biliyoruz. Bir Türk yetkili
diye laflar etti.
Anavatan Türkiye’de de Müslümanlar üzerinde baskılar vardır, din hürriyeti zaman zaman ayaklar altına alınmaktadır ama Kıbrıs’taki durum Türkiye’den bin misli vahimdir.
Adnan Menderes’in Demokrat Partisi 14 Mayıs 1950’de iktidara geldiği zaman, Türkiye’deki Ezan yasağı kaldırılmış, bir anda Edirne’den Kars’a kadar bütün vatan sathında gerçek Ezan-ı Muhammedî okunmaya başlanmıştı.
Sadece orada
okunmaya devam edilmişti.
O kafa maalesef devam etmektedir.
Türkler ise aşırı devrimci, aşırı çağdaş, aşırı seküler, dinden uzaklaşmış, hattâ kopmuş
‘ü Cumhurbaşkanı yardımcısı yapmışlardı. Keşke onun yerine
“Biz aşağıda imza sahipleri Kıbrıslı Müslüman Türkler, KKTC’de
istiyoruz. Bu isteğimiz yerine gelinceye kadar mücadelemiz devam edecektir. İstediğimiz bölge
olabilir.
1. KKTC Cumhurbaşkanlığı
2. Türkiye Cumhuriyeti Garantör Devleti
3. Yunanistan Garantör devleti
4. İngiltere Garantör Devleti
5. Amerika Birleşik Devletleri Kıbrıs Elçiliği
6. Birleşmiş Milletler Kıbrıs Özel Temsilciliği
7. Avrupa Birliği Kıbrıs Temsilciliği
8. İslâm Konferansı Teşkilatı
9. İslâm Kalkınma Bankası
10. Güney Kıbrıs Hükümeti
11. Mısır El-Ezher İslâm Üniversitesi
12. Güney Kıbrıs Ortodoks Kilisesi ve Başpiskopos Cenapları.
Bu Kantonda
herkes yaşayabilir. Bu Kantonun avantajları:
a. Mecburî askerlik yok.
b. Gelir ve sair vergiler yok.
c. Bu Kantonda yaşayan vatandaşların borçları
tarafından bir defaya mahsus olmak üzere ödenir.
d. Bu kantonda gece hayatı yasaktır.
e. Bu kantonda
f. Bu kantonda hırksızlık ve yüzsüzlük ve edepsizlik yapanların hakkından gelinir. En azından kantondan kovulur.
Ve daha bir sürü yeni avantajlar ve güzel işler…”
VEHHABÎLİK kesinlikle bir Ehl-i Sünnet mezhebi değildir. Çünkü:
1. Dört Ehl-i Sünnet mezhebi (fıkhı) vardır. Bunların mensupları birbirlerini şirk, küfür veya bid’at ile suçlamazlar.
2. Ehl-i Sünnette Allah’ı kemal sıfatlarla tavsif etmek ve noksan sıfatlardan tenzih etmek esası vardır. Yüce Allah zamandan, mekandan, cihetten ve bunlara benzer şeylerden münezzehtir.
3. Vehhabîliğin hak olduğuna dair Ehl-i Sünnet eimme, ulema ve fukahası fetva vermemiştir.
4. Aksine Vehhabîliğin bir bid’at fırkası olduğuna dair binlerce reddiye yazılmıştır.
5. Vehhabîliğin hak olduğuna dair iddialar Vehhabîlerin kendi alim ve müftülerinin sözleridir ki, bunlar Ehl-i Sünnet camiası içinde geçerli değildir.
6. Vehhabîliğin batıl bir bid’at fırkası olduğuna dair icmâ vardır.
7. Ahmed ibn Hanbel hazretleri Ehl-i Sünnet’in mezhep ve fıkıh sahibi dört imamından biridir.
8. Vehhabîler, Hanbelî değildir, gulat-ı hanabiledendir.
9. Hakikî Selefîler Sünnî ulema ve fukahadır.
10.
Selef-i Sâlihîn yolundan gitmiyor;
11. Bir gerçek Hanbeliler, bir de
olduğu gibi;
vardır.
12.
Sünnî Müslümanların hem inanç, hem de fıkıh imamıdır.
13.
Selef-i Sâlihînin temiz ve nezih inançlarına uygundur. 25 Eylül 2009