Salı

 

SORU: Peygamberin doğum yıldönümünde ona layık faaliyetler yapılabildi mi?

CEVAP: Kesinlikle yapılamadı. Her yıl olduğu gibi bu yıl da törenler, faaliyetler çok zayıf ve cılız oldu.

SORU: Neler yapılabilirdi?

CEVAP: Meselâ İstanbul’da geceleyin bir milyon kişilik bir yürüyüş yapılabilir, bu esnada topluca tekbir getirilebilir, ilahîler okunabilirdi.

SORU: Böyle bir şey kanunlara aykırı olmaz mıydı?

CEVAP: Kesinlikle olmazdı. Çünkü anayasamız vatandaşlara toplantı ve yürüyüş yapmak hakkını vermiştir. Valilikten izin alınır, pekâla yapılabilir…

SORU: Peygamberimizin doğum yıldönümü münasebetiyle ne gibi yayınlar yapılmalıydı?

CEVAP: 16 Sayfalık çok güzel bir broşür hazırlanmalı, en az birkaç milyon basılmalı ve yurt genelinde dağıtılmalıydı. Okuyanlar bilgilensin, duygulansın, heyecanlansın, dine bağlılıkları güçlensin. Böyle bir broşürü herhangi bir hoca yazamaz. Zamanın Ahmed Cevdet Paşa’sı yazabilir ancak. O da yok!..

SORU: Peygamberimizin bizim üzerimizde ne gibi hakları vardır?

CEVAP: Çok hakkı vardır. Biz Kelime-i Şehadet getirmekle ona biat etmiş oluyoruz. O’na uymakla, O’nun hatırasını korumakla, O’nu sevmekle, O’nun yolundan gitmekle, insanlığa O’nu bir kurtuluş rehberi olarak tanıtmakla mükellefiz. Bu vazifeleri hakkıyla yaptığımızı iddia edebilir miyiz?

SORU: Peygamber anıldığında salat ü selam getirmek yeterli değil midir?

CEVAP: Lazımdır ama yeterli değildir. Peygamberin dinine, şeriatına, sünnetine hizmet etmek gerekir.

SORU: Bu hizmet nasıl yapılır?

CEVAP: Gücü, ilmi ve yetkisi olanlar doğrudan doğruya yapar; diğer Müslümanlar onları destekler.

SORU: Din, Peygamber, Kur’an, Sünnet, mukaddesat adına para taplanır mı?

CEVAP: Toplanmaz. İslâm’da böyle bir şey yoktur. Peygamber Allah’ın dinini para ve ücret almadan, hasbeten lillah tebliğ etmiştir.

SORU: Peki birtakım dinî hizmet ve vazifeler nasıl yapılacaktır?

CEVAP: Peyamberin vekili, vârisi, halifesi durumunda bulunan mübarek ve muhterem zatlar bu işlerin yapılmasını tavsiye ederler. Erbabı bunları yapar, lakin her hâl ü kârda mübarekler para toplamaz. Hayırlı hizmetleri yapmanın dinî bakımdan usûlü, metodu, menheci vardır. Tarih boyunca medreseler, tarikat dergâhları, İslâm hizmetkârları banka veya holding gibi para toplamamışlardır. Medrese binalarını, kervansarayları, hastahaneleri, imaretleri, taşmektepleri, köprüleri, çeşmeleri ve diğer hayırları devlet veya zenginler yapmıştır.

SORU: Böyle yazdığın için üzerine yıldırımları çekmeyecek misin?

CEVAP: Düşmanlık kazanacağım için doğruları yazmayayım mı?

SORU: Gayr-i müslimlere Peygamberimiz hakkında neler demeliyiz?

CEVAP: İman etmeseniz bile O’nun yolundan gider, O’nun dünyevî nizamını kabul ederseniz dünya selâmeti bulursunuz dememiz ve iddiamızı isbat sadedinde gerekçeler göstermemiz icab eder.

SORU: Türkiye’deki seçkin Müslümanlar Peygamberin yolundan gidiyorlar mı?

CEVAP: Nâdir istisnâlar dışında gitmiyorlar. Peygambere uyan kişi zühd ve takva ile yaşar; lüks, israf, aşırı tüketim, şatafat, tantana, debdebe, aşırı konfor gibi azgınlıklardan uzak durur. Peygamberin hakikî bağlısı mütevâzı, alçak gönüllü, hilm sahibi olur.

SORU: Halka Paygamberin yolunu göstermek için ne yapmak gerek?

CEVAP: Bence, maddeler halinde bir talimatnâme hazırlamak gerekir. Her konu çok açık, çok seçik şekilde yazılıp anlatılmalıdır. Meselâ: Yemede içmede israf etmeyeceksin, aşırı gitmeyeceksin. Böylece sünnete uymuş ve sağlığını korumuş olursun… Başka bir madde:Dünyevî ihtiyaçlarını çoğaltmayacaksın, orta hal seviyesinden yukarı çıkmayacaksın… Kötülüğe karşı iyilikle mukabele edeceksin… İnsanların ayıp ve kusurlarını araştırmayacaksın, başkalarının günahları için karanlık gece gibi olacaksın… Dilini gıybet, nemîme, çekiştirme, dedikodu gibi âfetlerden koruyacaksın…İlimde, iyilikte, hayır ve hasenatta her günün, bir öncekinden daha ileri olacak…Fakir ve muhtaç kardeşlerin ve vatandaşların aç iken sen tok yatmayacaksın…Sokakta yiyip içmeyeceksin…Evine Deccal-vizyon âletini koyup çoluk çocuğunu kendi elinle baştan çıkarmayacaksın… Açık ve gizli hiçbir riba işine ve muamelesine bulaşmayacaksın, bulaşırsan belânı bulursun…Haram kazanmak, haram yemektense ölmeyi tercih edeceksin…Allah’a ve Peygambere düşmanlık edenleri sevmeyeceksin, desteklemeyeceksin… Fâni dünya vazifelerini ihmal etmemek şartıyla âhirete yönelik olacaksın…Parayı kenz yapmayacaksın, yani hiçbir işe yaramaz şekilde para istiflemeyeceksin…

SORU: Ben Peygamberi çok seviyorum…

CEVAP: Peygamber sevgisi sadece lâfla olmaz. Bu sevginin gereklerini yerine getir. O’nun dinine, getirdiği Kitaba, sünetine, Şeriatına sımsıkı bağlan ve bunların hükümlerini hayatına uygula.

SORU: Benim çok lüks, çok pahalı bir otomobilim var ama kitap okumayan, ilim öğrenmeyen bir Müslümanım…

CEVAP: Yazıklar olsun sana!..Peygamber gösteriş için pahalı develere ve cins atlara binin dememiş ama “İlim öğrenmek erkek kadın her Müslümana farzdır…İlim Çin’de bile olsa gidip tahsil ediniz…” buyurmuş. Sen farkında değilsin ama sana kibir ve gurur veren, seni azdıran o otomobil ile bu kafayla cehenneme doğru yol alıyorsun. Araba sevdasını ve manyaklığını bırak ve faydalı, değerli, kalıcı ilim öğren, kültürünü arttır.

SORU: Filân Müslüman yağlı rant kemiği yemeyi çok seviyor. Bu uğurda ihalelere fesat bile karıştırıyor, fesatlı ihaleler almak için çok kuyruk sallıyor…

CEVAP: O kişi köpek midir?

SORU: Hazret-i Muhammed aleyhisselâtü vesselâm efendimize gerçekten iman etmiş, O’nu gerçekten seven, O’nu kendisine gerçekten güzel bir model ve örnek olarak kabul eden bir kimse haram kazanır, haram yer mi?

CEVAP: Asla haram kazanmaz ve yemez. Haramdan uzak durur, harama bulaşmaz. 10 Mayıs 2006