CumaAmerika’nın büyük ve güvenilir gazetelerinden New York Times’ta, Afganistan muhabiri David Rohde’nin gönderdiği fotoğraflar yayınlandı. Kuzey İttifakı askerleri bir Taliban askerini sığındığı siperden çekerek çıkartıyorlar. Beni öldürmeyin diye yalvarıyor. Ceplerini boşaltıyorlar. Göğsüne iki el ateş ederek öldürüyorlar. Kuzeyli bir asker tüfeğinin dipçiği ile yerdeki cesede vuruyor. Bir başkası başını roketatarla eziyor…

İşte Amerikalıların ve Haçlıların desteklediği Kuzey İttifakı askerlerinin insanlığı bu kadardır.

Şu anda Kuzeylilerin ellerine geçen bölge ve şehirlerde korkunç facialar, zulümler, kıyımlar oluyor. Vahşi kuzeyliler yağma ve talan yapıyor, öldürüyor, sadece öldürmekle hırslarını alamadıkları için cesetleri tekmeliyor, parçalıyor.

Afganistan’da can, mal, ırz güvenliği yoktur.

Afganistan’ın üzerine Pax Americana’nın gölgesi düşmüştür.

Amerika muradına erdi mi? Hayır! Başını zorlu belaya soktu Sam Amca.

Taliban niçin direnmeden çekildi? Bu bir bozgun mudur, yoksa bir taktik mi?

Taliban güçlerinin Amerikan bombardımanlarına dayanması, Haçlı kuvvetlerle konvansiyonel bir savaş yapması mümkün değildi. Dağlara, sarp araziye, kırsal kesime çekildiler ve gerilla savaşı yapmayı düşünüyorlar.

Amerika Üsame bin Ladin’i, Molla Ömer’i ve Kaide mensuplarını normal mahkemelerde değil, olağanüstü askerî mahkemelerde yargılamak için kararlar aldı. Bu yargılamalar basına kapalı olacak, gizli celse yapılacakmış. Niçin? Çünkü, hukuk ve adaletin ışığında muhakeme ederlerse mahkum edemezler.

Peki bundan sonra durum ne olacak?

Afganistan’ın dağlık bölgelerinde çete savaşları uzun yıllar devam edebilir.

Afganistan’da Peştunları hesaba katmayan bir rejim pâyidar olamaz. Peştunlar, Özbekler, Türkmenler, Hadaralar ve diğer fraksiyonlar birbirlerini yerken ABD ve müttefikleri keyifli keyifli seyredeceklerdir.

Pakistan’ın durumu da çok kritiktir. Müşerref devrilebilir. Hindistan ve Pakistan savaşabilir.

Bu toz duman içinde Rusya Çeçen meselesini, Çin de Doğu Türkistan meselesini bitirmek istiyecektir. O iki bölgede de çok kan ve gözyaşı dökülecektir.

Afganistan meselesi “halledildikten” sonra sıra Irak’a gelecektir. Sonra Sudan, Somali, Libya…

11 Eylül’den sonra Amerikan Başkanı Filistin konusunda olumlu sözler söylemişti. Bunlar edebiyattan ibarettir. ABD her zaman Yahudilerden yana olacaktır. Adaletten, kalıcı bir barıştan yana değil.

Türkiye’nin durumu ne olacak? Bu konuda duyduklarımı, hazırlanan senaryoları, ihtimalleri yazsam başım derde girer. Maalesef ülkemizi bölmek, parçalamak isteyen kuvvetler vardır. 1923’te, ruhumuzu satın alarak bize sûnî bir bağımsızlık vermişlerdi. Şimdi onu da çok görüyorlar.

Amerika ve müttefikleri yahut Haçlı Kuzey İttifakı dünya çapında bir sıkıyönetim hazırlığı içindedir. İslâm dünyasını sımsıkı bağlamayı planlıyorlar. Dindar, imanlı, uyanık, şuurlu, aksiyoncu, mücahid Müslüman yetiştiren okulları, medreseleri, Kur’ân kurslarını kapattırmak istiyorlar. Kendilerine zarar vermeyecek sulandırılmış, ehlileştirilmiş, ilahî bir din ve nizam olmaktan çıkmış, beşerî bir ideoloji ve hümanizma haline gelmiş, fıkıhsız, şer’î ahkâmsız yeni bir din türetmek istiyorlar.

Bizde olduğu gibi İslâm dünyasının her ülkesinde, zâhiren Müslüman görünen, gerçekte ise Yahudi kimliği taşıyan kişiler ve zümreler bulunmaktadır. Haçlı Kuzey en fazla onlardan yararlanmayı hesaplıyor.

Bin Ladin’in elinde atom silahları olduğu iddia ediliyor. Bu doğruysa, bıçak kemiğe dayanınca bunları kullanabilir. Dünyanın halini siz o zaman seyrediniz.

New York’taki son uçak kazası Amerika’nın moral bakımından ne kadar çürük olduğunu bir kere daha gösterdi. Dünyanın en zengin şehri New York perişan vaziyette. Birkaç uçak kazası, birkaç sabotaj daha olursa Amerika’nın işi bitiktir.

Peki son hadiselerden dolayı Avrupa ve Amerika’daki ihtida (Müslüman olma) hareketi duracak mı? Başlangıçta bir durgunluk olsa da bir müddet sonra kütle halinde ihtidalar olacağını sanıyorum.

Müslümanlara, hedonist ve materyalist Batı medeniyetini bir din gibi benimsetme hareketi hızlandırılacaktır. Bir Müslüman, Batının ilimlerini, fenlerini, tekniklerini öğrenebilir ama onların medeniyet ve kimliğini kabul edemez. Ederse ruhunu satmış, yabancılaşmış olur.

Japonlar ne kadar Japon kaldılarsa Müslümanlar da en az o derecede Müslüman kalmalıdır. Japonlar şekle ait bazı konularda, Batılılaştılar ama kimlik, şahsiyet, kültür, zihniyet, kafa yapısı, yazı-alfabe gibi temel sahalarda Batılı olmadılar. İlim, teknik, modernite sayesinde Batılılara meydan okudular, hattâ bazı sahalarda onları geçtiler.

Huntington, Medeniyetler Çatışması adlı önemli kitabında, sonunda zaferi Müslümanların kazanacağını, Haçlı Batı medeniyetinin yenileneceğini yazıyor. Roma batacaksa batacaktır. Kaderi, kazayı mübremi kimse değiştiremez.

Türkiye’de Müslümanları ehlileştirmek, kendi işlerine gelen yeni bir İslâm türetmek için birtakım cehennemî ve şeytanî hileler yapılmaktadır. Maalesef bir kısım Müslümanlar bu tuzağa düşmüşlerdir. İslâmî hareketi çürütmek isteyen şer güçleri birtakım sözde islamcılara milyarlarca dolar kara ve haram para edinme imkânı ve fırsatı vermişlerdir. Bu bedbahtlar, Amerikan dolarları karşılığında ruhlarını satmışlardır. Onların peşlerine takılan ahmak yığınların âkıbeti parlak olmayacaktır.

Afganistan’da Taliban belki örnek bir İslâmî uygulama sergilememişti ama Kuzey İttifakına nisbetle ehvendi.

Böyle buhran devirlerinde tasavvufî hareket ve hizmetlere sarılmak gerekir. Şeriatsız tasavvuf ve tarikat olmayacağına göre aklı başında, vicdan ve şuur sahibi Müslümanlar önce ilmihallerde yazılı olan ibadetleri eda etsinler. Beş vakit namaz kılınsın, cemaate devam edilsin, oruç tutulsun, haramlardan ve günahlardan kaçınılsın, fakirlere ve muhtaçlara yardım edilsin.

Meşreb, tarikat, cemaat, fırka, hizip, siyasî tercih farklılıkları dolasıyla Müslümanlar birbirinin aleyhinde bulunmasın ve konuşmasın.

Din konusunda tartışma yapılmasın. Muteber ilmihal, fıkıh, akaid, ahlâk ve tasavvuf kitapları olduğu gibi kabul edilsin, okunsun ve içlerindeki bilgiler hayata uygulansın.

Yaklaşan karanlık ve çetin günlerde sıkıntı çekmek istemiyorsanız Allah’ın emirlerine, Peygamber’in Sünnetine, İslâm büyüklerinin ahlâkına ve nasihatlarına sarılınız. 17 Kasım 2001