Pazar

 

Kendimi zaman zaman büyük, çok büyük bir tımarhanede görüyorum… 31 Mayıs tarihli Hürriyet’ten bir haber:

Başlık: LİSEDE NAMAZ

Yazıdan cümleler:

* Kızının son zamanlardaki davranışlarından şüphelenen bir annenin takibi sonucu, İstanbul Bağcılar Lisesi’nde önce erkek öğrencilerin, sonra da kızların ders saatlerinde topluca namaz kıldıkları ortaya çıktı.

* Kızının beyninin yıkandığını kaydeden baba, devlet liselerinde bu tür eğilimlerin kontrolsüz bırakıldığını ve yöneticilerin konuya gereken önemi vermediğini söyledi.

* 6 ay öncesine kadar mutlu bir yuvası olduğunu bildiren İ.K. kızının bir anda namaz kılmaya başladığını ve tüm uğraşlara rağmen onu bu yaşam şeklinden ayıramadığını belirtti.

* Yerleri halı ve seccade kaplı bu odanın duvarında, namaz saatlerini kaçırmamak için bir de duvar saati asılı.

Alıntıları burada kesiyorum, akla zarar verir…

Hürriyet gazetesi, laik rejimin okullarında resmî din dersleri olduğunu bilmiyor mu?.. Bu derslerde, İslâm’ın temel ibadetlerinden birinin namaz olduğu öğretilmiyor mu?.. Bir lisede birkaç çocuk ders saatleri esnasında değil, teneffüslerde, boş zamanlarda namaz kılsalar kıyamet mi kopar?

Namazın ne zararı var?

Kızının namaza başlamasını “beyin yıkamak” şeklinde yorumlayıp açıklamak doğru mudur?

Namaz kılınan depo gibi yerin duvarında bir saat asılı olması, kayda değer bir şey midir?

Hürriyet gazetesi lise gençliğinin ne kadar bozulduğunu bilmiyor mu?

Okullarda uyuşturucu kullanma veya deneme yaşının 11’e düştüğünden haberi yok mu?

Meşhur bir yatılı okulun 13-14 yaşındaki öğrencilerinin gece okuldan kaçarak veya çıkarak batakhanelere gidip travestilerle birlikte olduğunu duymadılar mı?

Bir lisede, velilerden habersiz seks dersleri verildiğini ve kapıda çocuklara prezervatif dağıtıldığından haberi yok mu?

Müslüman bir ülkede namaz kılmaktan daha tabiî ne olabilir?

Kılan kılar, kılmayan kılmaz… Laiklik bu demek değil midir?

Resmî din derslerinden etkilenerek birkaç çocuğun namaz kılmaya başlamasında ne gibi sakıncalar vardır?

Eskiden olsaydı öfkelenirdim, şu anda Hürriyet’in bu haberine doğrusu çok üzüldüm.

Bu memlekette sosyal barışı, toplumsal uzlaşmayı böyle mi sağlayacağız?

Çağdaş ve ilerici bir ana-baba kızlarının namaza başlamasından hoşlanmayabilirler.

Onlar hoşlanmıyor diye işi bu kadar büyütmek doğru mudur?

Hani Türkiye’de din ve inanç hürriyeti vardı?

Halka hitap ediyorum: Şu hale bakınız… Ne günlere kaldık!..

Stalin, Mao, Enver Xoca, Pol Pot rejimlerinde namaza karşı böyle reaksiyonlar tabiî görülebilir ama demokrat ve çoğulcu bir sistemde, birkaç liseli çocuk namaz kıldı diye böyle bir yazı yayınlanması doğru ve mâkul bir iş midir?

Namazın siyasetle, laiklikle, ideoloji ile alakası var mı?

Vicdanının sesine uyuyor ve ibadet ediyor… Bunun neresi sakıncalı ve garip?

Bu ülkede 76 bin camide günde beş kez ezan okunuyor ve milyonlarca vatandaş münferiden (tek başına) veya cemaat halinde namaz kılmıyor mu?

Ellerinden gelse bu adamlar camileri kapatır, ezanları susturur ve namazı yasak ederler.

Bu memleketi büyük felâketler bekliyor.

Müslüman bir memlekette birkaç lise öğrencisi okulun bodrum katında namaz kılıyor diye gürültülü, telaş verici, velveleli yayınlar yapmak, o ülkenin iç barışını, toplumsal uzlaşmasını, huzurunu dinamitlemek demektir.

Bu memlekette Sabataycılar var. Gizli, esrarengiz, iki kimlikli bir cemaat. Onların

“sazan”

denilen din hocaları var. Sabataycılar arasında dindarlık pek güçlü değil ama yine de kendi dinlerine uyanları eksik değil.

“Sazan”lar Sabatay Şeriatı’na göre nikâh kıyıyorlar.

Meselâ bazen lüks bir otelde bir düğün töreni yapılıyor, ziyafet veriliyor, bir ara kaşla göz arasında damatla gelin kapalı bir odaya alınıyor,

bir “sazan”ın veya birkaçının huzurunda Yahudi nikahı kıyılıyor.

1960’lı yıllarda Cağaloğlu ile Sirkeci arasında bir

Dönme’nin matbaası

vardı. Matbaanın patronu aynı zamanda bir

“sazan”

dı. Öğleye kadar Dönme evlerine gider, çocuklara, kadınlara dönmelik dersleri verirdi.

Hürriyet gazetesi, dönmelere karışıyor mu?

Karışmıyor. O halde, Müslümanların namazına, niyazına, orucuna, başörtüsüne de karışmasın.

Birtakım çağdaşlar kendilerini toleranslı, özgürlükçü, demokrat, çoğulcu olarak gösteriyorlar. Maalesef hiç de böyle değiller. Liselerde, üniversitelerde mescid olması çok tabiidir.

1970’de Almanya’nın

Hannover

şehrinde yaşıyordum. Orada yaşayan Müslümanlar henüz bir mescid açamamışlardı.

Hannover Teknik Üniversitesi, Cuma günleri bir odayı Müslüman öğrencilere

(talepleri üzerine)

Cuma namazı kılmaları için tahsis etmişti.

Arzu eden işçi, yolcu Müslümanlar da buraya serbestçe giriyorlar ve ibadetlerini yapıyorlardı.

Duyduğuma göre Amerikan Ordusu’nda, savaş gemilerinde Müslüman personel için mescidler varmış.

“Liselerde namaz kılınamaz, üniversitelerde mescid açılamaz…”

demek maalesef yobazlıktır.

“Kızımın beynini yıkadılar, onu namaza başlattılar, bu yüzden huzurumuz kaçtı, yuvamız yıkıldı….”


gibi laflar akıllı lafı değil, dengesizce sözlerdir. Müslümanların, namaz için çalışmaya, propaganda yapmaya, namaz kılanların sayısını çoğaltmaya hakları vardır. Bu haklar engellenemez.

12 yaşındaki bir çocuk okuldaki resmî din dersinden etkilenerek namaza başlarsa bunu çok tabiî karşılamak gerekir. Namaz konusundaki yaygaralar anti-demokratiktir, deliliktir. 04 Haziran 2007