Salı

 

1. 1923 Lozan andlaşması modern Türkiye Cumhuriyeti’nin uluslararası meşruiyet belgesidir. Türkiye’nin bugünkü sınırları, bağımsızlığı bu belgeye dayanmaktadır.

2. Amerika Birleşik Devletleri, 1923’ten beri Lozan andlaşmasını imzalamamış, dolayısıyla tanımamıştır. Şu anda ABD dünyanın tek süper gücü olduğuna, Lozan’ı imzalamamakta direndiğine göre Türkiye’nin bütünlüğü tehlikede demektir. ABD Lozan’ı niçin imzalamıyor, tasdik etmiyor?

3. Az sayıda kulağı delik şahsiyet, Türkiye’nin yeni bir Sevr tehlikesi karşısında bulunduğunu biliyor. Türkiye’yi parçalamak, yahut parçalanmıştan beter bir federatif yapı içine sokmak isteyenler Ortadoğu’da yeni haritalar çizmişler ve bunların bir kısmı birkaç milyon tirajlı dergilerde yayınlanmıştır bile. Kürdistan, Pontus, İyonya’ya ve İstanbul’a Elen nüfusu getirmek, halkımızın bir kısmını Hıristiyanlaştırmak…

4. Lozan Türkiye için bir zafer mi, hezimet mi olmuştur? Bu bir tartışma konusudur. Resmî ve ideolojik tarih taraftarları zafer olduğunu iddia ederken bir kısım tarihçiler ve aydınlar tersini söylemektedir.

5. Lozan’ın gizli protokolleri nelerdir? Bu hususta birtakım iddialar bulunmaktadır. Ancak ortaya müsbit (isbat edici) deliller, belgeler konulmamıştır. Gerçekten Lozan’ın birtakım gizli protokolları varsa bunların araştırılması, sağlam bilgilere, belgelere dayanan birtakım ilmî çalışmalar yapılması, yayınlanması gerekir.

6. Lozan müzakereleri iki kısma ayrılır. Birincisi Türk delegasyonu millî ve dinî kimlik konusunda direnmiştir. Lozan zabıtlarında delegasyon başkanı İsmet Paşa’nın İslâm hukukunu, fıkhı öven konuşmaları bulunmaktadır. Galip Batı devletleri ise İslâm hukukuna güvenmemişler, neticede müzakereler çıkmaza girmiştir. İkinci kısımda ise devreye Başhaham Hayim Nahum girmiş; Amerika’da, Avrupa başkentlerinde birtakım esrarlı ve garip temaslarda bulunmuş, Lozan’daki Türk heyetine resmen dahil olmuş ve -iddiaya göre- işte bundan sonra “Gizli Protokoller” yapılmış ve bir takım ödünler mukabilinde Türkiye’nin bağımsızlığı ve sınırları uluslararası garanti altına alınmıştır. Yukarıda belirttiğimiz gibi, Ermeni taraftarı olan ABD bu metne imza koymamıştır ve hâlâ da koymamaktadır.

7. Hayim Nahum Lozan’da sonra Türkiye’de kalmamış, Mısır’a gitmiştir. Merhume Münevver Ayaşlı hanımefendiden duymuştum: “Türklere öyle bir iş ettim ki, bundan sonra bu ülkede yaşamam doğru olmaz..” şeklinde bir laf etmiş.

8. Gizli, güçlü, iki kimlikli ve dinli bir kesime mensup bir romancının bundan beş sene kadar önce New York’ta sarf ettiği bir cümle konusunda basınımızda bazı yazılar yazıldı. Hazretin şöyle dediği rivayet edilmektedir: “Biz …….in bir devlete ihtiyacımız vardı. Modern Türkiye’yi bu maksatla kurduk…” İki kimlikli romancı bu sözüyle ne demek istemiştir?

9. Lozan ile bir dereceye kadar garanti altına alınmış olan bugünkü sınırlarımız, Misak-ı Millî ile çizilmiş sınırlar değildir, birtakım eksiklikler vardır. Batum Türkiye’nindi, Bolşeviklerle anlaşılmış ve onlara bırakılmıştır. İlk Büyük Millet Meclisi’nde bir kısmı sarıklı hoca olan Batum mebusları (milletvekilleri) bulunuyordu. Kerkük ve Süleymaniye de Misak-ı Millî sınırları içindeydi. Halep ve civarında büyük sayıda Türkmen yaşamaktaydı; Urfa, Maraş, Antep’te olduğu gibi Halep’te de millî ve İslâmî bir kıyam başlamıştı. Fransızlarla anlaşılarak Halep onlara bırakılmıştır.

10. Uzun yıllar CHP Van milletvekilliği yapmış olan, ve meşhur Şeyh Abdülhakim Arvasî hazretlerinin yeğeni merhum İbrahim Arvas, hatıralarının ikinci kısmında Lozan’ın gizli protokolleri ile ilgili bir takım ifşaatta bulunmuştu. O hatıraları haftalık Yeni İstiklâl gazetesinde tefrika şeklinde yayınlarken bu maddeleri çıkartmak zorunda kalmıştım. Çünkü o tarihlerde fikir hürriyeti çok kısıtlıydı. Gazetenin kapatılmasını, kendimin de tutuklanmasını istemiyordum.

11. Lozan’la ilgili nice bilgiler İngiltere, Fransa, ABD, İtalya devlet arşivlerinde bulunmaktadır. Bunların büyük kısmı incelenmeye açılmıştır. Yine bu konuda yurt dışında çeşitli dillerde hayli yayın yapılmıştır. Bağımsız ve haysiyetli Müslüman Türk tarihçilerinin, ilim ve araştırma adamlarının arşivleri ve yayınları inceleyerek çok ciddî, çok tutarlı, çok objektif eserler ortaya koymaları gerekmektedir.

12. Yirminci asrın ilk çeyreğindeki uluslararası siyasî hadiseleri yaşamış, görmüş, içinde bulunmuş şahsiyetlerin hepsi de ölmüş bulunuyor. Artık canlı tarihler yoktur ama hatıralar, arşiv belgeleri elimizdedir. Bunlardan yararlanılarak Lozan’ın tarihi yazılabilir. Hilafet’in kaldırılacağı Lozan’ın gizli protokollerinde karara bağlanmamış mıydı? İngiltere’nin Hilafetle ilgili arşiv belgelerinin birkaç cilt halinde yayınlandığı, bunların bir kısmının Türkiye’ye sokulmasının yasaklandığı iddia edilmektedir. Bu iddialar doğru mudur? Yakın tarihimizle ilgili bu belgelerin ülkemize sokulması ve tarihçilerimiz tarafından incelenmesi niçin yasak edilmiştir?

13. Türkiye’nin yakın tarihi (ki Lozan da bu tarihe dahildir) ilmî, objektif, bîtaraf bir şekilde yazılmamış, incelenmemiştir. Başka devletler, ülkeler, halklar kendi tarihlerinin iftihar (övünç) verici veya utanç verici sayfalarını ve safhalarını serbestçe yazıp tartışabiliyorlar da Türkiye niçin hâlâ birtakım yasaklar, tabular, korkular içinde bunalıyor?

14. Türkiye Lozan’da neler kazanmış, neler kaybetmiştir? Tarihçilerimiz, aydınlarımız, seçkinlerimiz bu konuyu niçin soğukkanlılıkla, cesaretle, ciddiyetle müzakere edip tartışmıyor? Fransa Cezayir savaşının çirkin, utanç verici, tarihlerinde bir kara leke gibi duran hadiselerini serbestçe tartışıyor. Yine İkinci Dünya Savaşı’ndaki yenilgilerini, halktan bazılarının Almanlarla işbirliği yapmalarını, zaferden sonra onbinlerce Fransızın uyduruk yargılamalarla kurşuna dizilmiş olmasını serbestçe tartışıyor. Sovyetler Birliği dağıldıktan ve Marksist rejim çöktükten sonra Ruslar da yakın tarihlerindeki birçok haksızlığı yanlışlığı kabul ettiler. Papa, aradan bin seneye yakın bir zaman geçmiş olmasına rağmen Haçlı seferleri için İslâm dünyasından özür diledi. Moskova Kızıl Meydan’da Stalin’in yıktırtmış olduğu ihtişamlı Ortodoks kilisesi, eskisinden daha ziynetli olarak yeniden inşa edildi. Tataristan Müslümanları, Kazan’da Çar Korkunç İvan’ın temellerine kadar yıktırtmış olduğu camiyi yeniden yaptılar. Dünyada bunlar olurken bizde resmî ve konvansiyonel tarih konusunda tabular, yasaklar, tehditler, sindirmeler bütün şiddetiyle devam ettirilmektedir.

15. Bugün Türkiye din ile devlet arasında (daha doğrusu derin devlet arasında) bitmez tükenmez, müzmin bir gerginlik, soğuk savaş sürmektedir. Sanırım bu soğuk savaşın temelleri Lozan’ın gizli protokollerine dayanmaktadır. Bu savaş dolayısıyla zarar gören, acı çeken Müslümanların tezelden güçlü tarihçiler ve araştırıcılar vasıtasıyla Lozan’ın gizli protokollerini gün ışığına çıkartmaları gerekmektedir. 30 Temmuz 2003