Lozan Felaketi
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 09 Aralık 2018
Lozan zafer midir, hezimet ve felaket midir? Sorunun cevabı gayet basittir. Dönmeler, İslam düşmanları, sömürgeciler, yabancılaşmışlar için büyük ve parlak bir zaferdir; halkın çoğunluğunu oluşturan Sünnî Müslümanlar için korkunç ve dehşetli bir hezimet ve felakettir.
Lozan’ın mimarı Hahambaşı Haim Nahum’dur.
Müslümanlar Lozan’ın gizli protokollarıyla neler kaybetti?…
Hilafet’i kaybettiler…
Şeriatı kaybettiler…
İcazetli ulema, fukaha yetiştiren İslam medreselerini kaybettiler…
Olgun Müslüman yetiştiren tarikatları ve zaviyeleri kaybettiler.
Kimlik, medeniyet ve kültürlerini kaybettiler…
Millî hukuklarını kaybettiler…
Millî yazılarını ve zengin edebî dillerini kaybettiler…
Şer’î ve medenî hürriyetlerini, temel insan haklarını ve haysiyetlerini kaybettiler…
Zorla yabancılaştırıldılar…
Ümmet olmaktan çıktılar, on yılda on beş milyon tutsak oldular… Uygarlık ve batılılaşma uğrunda korkunç eziyetlere, işkencelere, sürgünlere mâruz kaldılar.
Muhadderat-ı İslamiyenin ismet ve iffet perdeleri, hicapları parçalandı.
On binden fazla tarihî vakıf eseri, cami, mescid, tekke, medrese, taş mektep, imaret binası yıkıldı, satıldı, kiraya verildi.
Zulüm o raddeye vardı ki, Ezan-ı Muhammedî okumak yasak edildi, büyük suç sayıldı.
Din, inanç, inandığı gibi yaşamak ve vicdan hürriyeti ayaklar altına alındı.
Şapka yüzünden nice alim, nice vatandaş, hatta Şalcı Bacı idam edildi.
Memlekette terör kasırgaları estirildi.
Uzakdoğudaki Japonya ilimlerde, fenlerde, sanayide, iktisatta, kalkınmada akıl almaz harikalar sergilerken Ortadoğudaki Türkiye fakirlik, hastalık, gerilik, zulüm, baskı, yolsuzluk içinde kıvrandı.
Lozancılar, Türkiyenin Ortadoğunun Japonyası olmasına izin vermediler.
Nuri Demirağın uçak fabrikasını bile batırdılar.
Japonlar uçaklar, uçak gemileri, zırhlı büyük savaş gemileri, tanklar, toplar, denizaltılar, makineler, fabrikalar, otomobiller üretirken biz gerilik içinde yüzüyor, yeterli buğdayımızı bile yetiştiremiyorduk.
Lozan, Müslüman Türkiyeyi sömürgeden de aşağı bir statüye düşürmüştür.
Lozan vesayet rejimi getirmiştir.
Lozan, günümüzdeki bütün krizlerin kaynağıdır. Birileri Lozan zaferini kutluyormuş. Ben bir Müslüman olarak ağlıyorum.
BAYRAMDA trafik kazaları ve orman yangınları bütün şiddet ve vahşetiyle devam etti.
Trafik kazaları önlenebilir mi? Yüzde yüz önlenmese bile yüzde 90 azaltılabilir.
Orman yangınları önlenebilir mi? Yüzde 95 önlenebilir.
Ne yapmak gerekiyor?..
Ormanları yakanlara, yaktıranlara, cinayet gibi trafik kazası yapanlara göz açtırılmamalı, çok ama çok ağır cezalar verilmelidir.
Ormanlar niçin yakılıyor? İleride yerlerine inşaat yapmak için.
Bundan kısa bir müddet önce Beykoz civarında aynı anda dört yangın birden çıkartıldı. Bu yangınlar durup dururken mi başladı? Hayır hayır hayır… Arazi mafyası kundakladı… Netice ne oldu? Suçlular bulunamadı.
Bugün büyük sayıda vatandaşın elinde sürücü belgesi var ama vasıta kullanacak ehliyet ve liyakati yok. Devlet onlara ehliyet vererek, işledikleri ve işleyecekleri cinayetlere dolaylı şekilde ortak olmaktadır.
Şaşkın sürücü kaldırıma çıkıyor, masum vatandaşları biçip öldürüyor… İki otomobil kafa kafaya çarpışıyor, bir ailenin bütün fertleri ölüyor… Uykusuz şoför otobüsü veya minibüsü uçuruma düşürüyor… Cahil ve acemi karı otomobiliyle bir dükkana giriyor, nice canlara kıyıyor…
Trafik kazaları bir soykırım halini almıştır. Soruyorum: İsveç, Norveç, Danimarka, İsviçre gibi medenî ülkelerde bu kadar kaza oluyor mu?
Bundan birkaç yıl önce Bursa’da bir sürücü otobüs durağına girerek otobüs bekleyen beş zavallı kadını ezip öldürmüştü. Sonra ne olmuştu? Cani şoför tutuklanmıştı. Daha sonra ne olmuştu? On ay yattıktan sonra serbest bırakılmıştı!.. Can başına iki ay ceza… Oh ne güzel adalet!
Orman yangınlarını önlemek için, yakanlardan önce yaktıranları yakalayıp çok ağır cezalar verilmesi gerekir.
Bir şehrin, bir ülkenin halini, durumunu anlamak için birtakım ölçüler vardır.
Birincisi: Trafik… İkincisi: Orman yangınları…
Başka ölçüler de sayayım: Gıda maddelerinin ve içeceklerin kanunlara ve tüzüklere uygun olması ve içlerinde sağlığa aykırı maddeler bulunmaması.
Bizde devlet ve belediyeler sahte bal üretim ve ticaretini önleyebiliyor mu?
Halka evcil domuz, yaban domuzu ve eşek eti yedirilmesini önleyebiliyor mu?
Biz bu kafayla gidersek ne trafik kazalarını, ne de orman yangınlarını önleyebiliriz.
TC başlıklı resmî vesikalarla bazı kadınlara KDV’li, korumalı, hijyenik fuhuş yaptıran bir rejim…
Trafik kazaları ve orman yangınları ne ki… Dev riba kurumları halkı kaz gibi yoluyor, inek gibi sağıyor.
Sahte bal fabrikalarının bir kapısından şeker ve şurup yüklü kamyonlar giriyor, öteki kapılarından bal kavanozları çıkıyor.
Müşterilerine dana eti diye yaban domuzu eti satan lüks otellere ne ceza verildi? Sadece 2500 lira…
Cezaevlerinde, orman yaktıran iri babalar var mı?
Lüks, gösterişli, pahalı otomobiliyle adam öldürenler ne kadar yatıyor?
25.08.2013