Türkiyemiz son yıllarda akıl almaz harika maddî gelişmelere ve kalkınmaya sahne oldu. Her yere hava meydanları yapıldı… Otoyollar… Gökdelenler… Boğaz ve Körfez köprüleri… Milyonlarca lüks otomobil… Metrolar… Tüneller… Lüks ve konforlu meskenler… Bir kesimin refahı… Yüzlerce yeni üniversite… Avrupanın en büyük ve başarılı hava yolları… Hızlı trenler… Marmaraylar… Yedi yıldızlı oteller… Saymakla bitmez…

Bu maddî kalkınmayı kimse inkâr edemez.

Lakin madalyonun bir de öteki tarafına bakmak gerekir. Evet madalyonların bir yüzü değil, iki yüzü vardır.

Maddî bakımdan kalkınırken mânevî, ahlâkî, sosyal, kültürel bakımdan çöküyoruz.

Bin beş yüz kişilik helikopterli polis ordusuyla baskınlar yapılmasına rağmen uyuşturucu önlenemiyor. Suçlar patlamış vaziyette…

Lüks otomobilden geçilmiyor ama İstanbulda trafik bitmiş…

Her gün, insanlığın öldüğünü gösteren vak’alarla karşılaşıyoruz…

Bir kısım büyük medya ahlâksız, rezil, pespaye müstehcen yayınlarla sanki ahlâka, iffete, namusa, fazilete savaş ilan etmiş…

Ceza Kanunundan zina suçu çıkartılmış… Kur’ân ve Sünnetle yasaklanmış, lanetlenmiş riba…

Futbol konusundaki şikeler, yolsuzluklar, dolaplar, entrikalar ayyuka çıkmış…

Kadını korumak bahanesiyle âile kurumu yıkılıyor…

Sekiz yüz bin öğretmenli Kemalist Millî Eğitim ve okullar alarm veriyor…

İç barış ve sosyal uzlaşı yerlere serilmiş…

Gaga

adında bir kadın geliyor, memleket yıkılıyor…

Eskiden vesikalı fahişelerin bile etmeyeceği iğrenç laflar ekranlarda milyonların önünde fütursuzca ediliyor…

Lüks, israf, beyinsizlik, azgınlık…

Danimarkanın ve Yeni Zelandanın

uluslararası şeffaflık ve temizlik notu 10

üzerinden 9 küsur iken

Türkiyenin notu ancak 5…

İktidar ve Cemaat savaşı bütün harareti ve tahribatıyla sürüyor…

Anasına tecavüz edip öldüren genç bile görüldü.

Maddî kalkınma var ama yüz milyarlarca

(500 milyar diyen var)

dolarlık kara, kirli, necis, haram servet birikimi de var…

Gökten sanki yalan, iftira, fitne, fesat, nifak, şikak, fısk u fücur, uğursuzluk sağanakları yağıyor…

Ülke kimliğinin birinci faktörü olan İslâm içten sinsice bozulmaya çalışılıyor…

Besmelesiz din dersi kitapları…

Türkiye elbette bir İslâm ülkesi ama nasıl bir İslâm ülkesi?..

Ramazanı hatırlıyoruz, büyük şehirlerde açıkça yenildi içildi kutsal ayın gündüzlerinde…

Yeni kiliseler yapılıyor, eskileri restore ediliyor ama

Ayasofya hâlâ kapalı…

Gökdelenler başlarını semaya uzatırken, ahlâk ve fazilet yerlerde sürünüyor.

Acaba on milyonlarca Müslüman halkın kaçta kaçı farz namazlarını cemaatle kılıyor?.. On milyonlarca Müslümanın yüzde kaçı ilmihalini biliyor?..

Ahlâk, fazilet, kültür gerilerken maddî kalkınmanın doruğa çıkması keramet midir, istidrac mı? Bu gidiş iyi bir gidiş midir, kötü mü? Geleceğimiz parlak mıdır, karanlık mı?

Bu soruların cevaplarını ben vermeyeyim, siz lütfedip verin…

• (İkinci yazı) Bir Gence Nasihatler

1- Müslümansan, millî kimlik ve kültüre taraftar isen, su ürünleri veya jeoloji fakültesinde okusan bile Osmanlıca öğrenmeye mecbursun. Sakın “ben balıkçılık, tekstil, bilgisayar uzmanı olacağım, bana Osmanlıca lazım değil” deme. Hiç vakti kaybetme, MEB’in açtığı parasız Osmanlıca kurslarına derhal kaydol ve bin yıllık millî yazını öğren. Öğrenmek istemiyor musun? İlgilenmiyor musun? O hâlde tescilli cahilliğe, karanlıkta kalmaya razı ol. Latinceyle buraya kadar. Seçim sana aittir.

2- Namaz kılıyorsan dosdoğru kılmaya çalış. Cebinde bir namaz takkesi bulunsun, taharet ve namazla ilgili fıkıh ve ilmihâl bilgilerini öğren. Musallî (namaz kılan) bir Müslüman, ayakta tebevvül etmez (küçük su dökmez). İstibra nedir öğrenir, ona göre abdest alır.

3- Bazı vakitleri kılan, bazı vakitleri kılmayanlara: Hiç vakit kaybetmeden beş vakit namaz aksatmadan kılınız. Namaz bir Müslüman için okumaktan, tahsil yapmaktan, dünya işlerinden daha önemlidir. Sen yine oku, üniversiteye git, kültürlü olmaya çalış ama namazı sakın ihmâl etme, hafife alma.

4- Hiç namaz kılmayan genç Müslümanlara: Durumunuz gerçekten çok vahimdir. Gaflet karanlıklarını dağıtın ve namaza başlayın. “Namaz kılmak zordur…” Hiç de zor değildir, milyonlarca Müslüman kardeşiniz kılıyor. Pekâlâ siz de kılabilirsiniz…

5- Hür ve mukim erkekler, yirmi küsur şer’î özür dışında farz namazları cemaatle kılmakla mükelleftir. Arkasında namaz kılınabilecek gerçek imamlar bularak camilere gidelim veya birkaç kişi birlikte isek farz namazları cemaat olarak kılalım. İçimizden ehil olan biri imam olsun.

6- Dindar gençler, imam olacak kadar taharet, fıkıh bilgisine ve düzgün kıraate sahip olmalıdır.

7- Secdeye giderken iki eliyle pantolonunu çekmek amel-i kesirdir ve namazın fesadına yol açar. Bundan kaçınmalı.

8- Mûtezile mezhebine bağlı, Fazlurrahman’cı, dinler arası diyalog, üç hak İbrahimî din mezheplerini tutan, fıkhı ve mezhepleri inkâr eden, mü’minleri tekfir eden, namaz kıldırmak niyetiyle maaş alan kimselerin arkasında namaz kılınmaz.

9- Namaz kılarken başında takke, imâme, arâkiye bulunmalıdır. Baş açık namaz kılmak sünnete ve edebe aykırıdır.

10- Talebe-i ulûm veya icâzetli âlim ve fakih olmayanların ulemâ sarığı değil halk ve esnaf sarığı sarmaları gerekir.

11- Akaidini öğren. İmam-ı Eş’âri’ye ve İmam-ı Matûridi’ye bağlı ulemânın yazdıkları kitapları mütalaa et. Sakın mücessime, müşebbihe, mürcie, mu’tezilî, mezhebsiz olma.

12- İster köyden gel, ister taşradan, ister yayladan. Nereden gelirsen gel İstanbul terbiyesini, görgüsünü, edebini, nezâketini, kibarlığını, inceliğini öğren. Kaba saba, `arabî, bedevi olma.

13- Para yaşamak için gereklidir. Hayatın çarkları parayla dönmektedir; lâkin paranın kirli, kirletici, pis, rezil olduğunu hiç aklından çıkartma. Parayı fare ölüsü tutar gibi maşa ile tut. Sakın dinin imanın para olmasın, belanı bulursun.

14- Özel yazı dersleri alarak yazını düzelt (Latin yazısını kastediyorum).

15- Pisboğaz, obur, görgüsüz olma. Sofraya oturduğunda, çok aç olsan bile tokmuşsun gibi sakin ve düzgün bir şekilde ye. Sakın gözlerin fincan gibi, ağzın faraş gibi açılmasın.

16- Nefs-i emmâreni terbiye et. Kendi gayretinle nefs-i emmâre derekesinden nefs-i levvâme derecesine yükselebilirsin. Ondan sonraki derecelere yükselmek için kâmil bir mürşide ihtiyacın vardır.

17- Kâmil şeyhleri ve mürşidleri ara. Sahte şeyh ve mürşitler felâketine sebep olabilir. Onlar, maneviyat yollarının eşkıyasıdır. Sakın tuzaklarına düşme.

18- Dedikodu, gıybet, laf taşıma, iftira, tecessüs, başkalarının ayıp ve günahlarını öğrenip ifşâ etme, fitne fesat çıkartma gibi lisân âfetlerinden uzak dur.

19- Futbol holiganları gibi cemaatçilik, tarikatçılık, şuculuk buculuk yapma.

20- “Benim şeyhim çok muhterem ve büyüktür, öteki şeyhlere aldırma” deme. “Benim şeyhim çok muhteremdir, öteki şeyhlere de hürmet ederim” de.

21- Bir öğrenci olarak çok pahalı ve lüks bilgisayarlı bir telefon edinmişsin. Bil ki bu cihaz sana ilim, irfan, ahlâk, fazilet bakımından hiçbir şey veremez.

22- “Benim bilgisayarım üç bin liralık, seninki kaç liralık?” diye aptalca gösterişler yapma.

(Devamı ileride…)

12.10.2014