Çarşamba

Osmanlıca bir kitap görmüştüm, ismi

“Mağlup Milletlerin İntikamı”

idi. Yazan

Habil Adem

‘di sanırım (vaktim yok, Özege kataloguna bakamıyorum). Bazı kitapların isimleri muhteviyatlarından (içeriklerinden) daha önemlidir… Çağımızda, geçen asrın yenik, ezik, köle milletleri intikamlarını alıyorlar.

Ondokuzuncu asırda İslâm dünyasının büyük kısmı emperyalist Batı devletlerinin pençesine düşmüştü.

Hindistan’ı İngilizler, Cezayir ve Tunus’u Fransızlar, Endonezya’yı Hollandalılar ele geçirmişti. 1911’de İtalyanlar, Trablusgarb’ı


(bugünkü Libya)

sömürge yapmışlardı.

Emperyalist Avrupa devletlerinin işgal ettikteri İslâm ülkelerinde yaptıkları zulümler, haksızlıklar anlatmakla bitmez. Fransa, Cezayir’i sözde denizaşırı bir parçası gibi görüyordu ama oradaki yerli halkın hiçbir siyasî hakkı yoktu, Sömürgeci devletler uzun bir müddet boyunca o ülkelerin zenginliklerini talan ettiler, halkını ezdiler. Sonra zaman geldi klasik sömürgecilik gitti, kolonilerin yerine bağımsız devletler kuruldu.

Sovyetler Birliği bir

neo-kolonyalist

sistemdi. Orta Asya’da, Kafkasya’da, Doğu Avrupa’da nice ülkeyi ve halkı ezerek, inleterek, öldürerek, muhalifleri gulaklara tıkarak bir müddet ayakta durdu, o da yıkıldı.

Zamanımızda yepyeni bir sömürgecilik vardır, buna global sömürü de diyebiliriz. Bu sömürüyü devletlerden ziyade uluslararası dev şirketler, holdingler yapıyor..

New York’taki İkiz Kulelerin çökmesinden sonra (bu çöküşün esrarı çözülmüş değildir…) ABD, İslâm dünyasında yeni bir sömürgeleştirme siyasetini uygulamaya koydu. Afganistan’a saldırdı, oradaki koyu Müslüman

Taliban

idaresini yıktı, kukla bir rejim kurdu. Şu anda oradaki kurucu meclis

“Afganistan İslâm Cumhuriyeti”

kurma kararını vermiştir. Amerikalılardaki şu Makyavelizm’e bakınız. Kendilerine muhalif bir İslâm rejimini yıkıyorlar, kendilerine bağlı başka bir rejimi kuruyorlar, başına da İslâmî sıfatını koyduruyorlar.

Amerikalılar Irakta da bir İslâm Cumhuriyeti kuracaklarmış, bu cumhuriyet Türkiye’den daha Müslüman, İran’dan daha az Müslüman olacakmış…

Ancak sömürgecilerin hiç hesaplamadıkları işler olmaya başladı.

Mağlup milletlerin bazı çocukları

son çare olarak uluslararası teröre başvurdu. Kim derdi ki, Japonya’nın 1945’te uyguladığı kamikazeli saldırılar 2000’li yıllarda tekrar sahneye konsun. Dünyanın en güçlü, en teşkilatlı, en vurucu, en dehşetli ordularının ve konvansiyonel silahlarının kamikazeleri durdurmaya gücü yetmiyor.

Medyadan takip ediyoruz, ABD şu anda dehşet içindedir.

Daha pek yakında

Fransa’dan Los Angeles’e uçak seferlerini iptal ettirdiler.

Panik, korku, soğukkanlılığını yitirmek öyle bir felakettir ki, en güçlü devletleri sarsar, en muazzam orduları perişan eder.

Üsame bin Ladin

‘i yakalamak için çok uğraştılar, yakalayamadılar, Nerede olduğu bile kesin şekilde bilinmiyor. Pakistan’ın kuzeyindeki dağlık bölgede aşiretler yaşıyor, orada Şeriat kanunları uygulanıyor ve Pakistan devleti o bölgeyi kontrol edemiyor. Belki de oralarda yaşıyordur.

Müslüman dünyası atom bombası yapacak kadar teknikte ilerlemiştir. Artık Müslüman ülkelerde de, tekniğin en son harikalarını başarı ile kullanan pilotlar, mühendisler, teknisyenler bulunmaktadır.

Global sömürgeciliğin canına okuyacak internet bütün dünyayı sarmıştır.

Sömürgeciler sadece mağlup milletlerin intikamından korkmasınlar, o intikamın ötesinde Allah’ın intikamı vardır.

Dünyanın en büyük soykırımı Kuzey ve Güney Amerika’da yapılmıştır. Beyazlar gelmeden önce oralarda başka ırklar, başka toplumlar yaşıyordu. Onların büyük kısmı soykırımına uğramıştır. Bilhassa ABD’nin bulunduğu topraklarda yaşayan Kızılderililer feci şekilde, merhametsizce öldürülmüşlerdir. Bir Amerikan generalinin şu cümlesi ne kadar manidardır: “En iyi Kızılderili, ölü bir Kızılderili’dir…” Amerikan Kızılderilileri artık Beyazlardan intikam alacak sayıya ve güce sahip değildirler. O halde intikamları alınmayacak mıdır? Hayır, hayır… Onların intikamını alacak, kıyımlarının hesabını soracak bir Güç vardır.

Tarihin ne garip tecellileri var, aradan beş yüz sene geçti, Gırnata’da yeniden cami yapıldı. Oradaki birtakım ispanyollar “Biz eski Endülüs Araplarının soyundanız, İspanyollar atalarımızı zorla dinlerinden çevirmişlerdi. Şimdi hürriyet var, tekrar aslımıza dönüyoruz…” diyerek Müslüman oluyorlarmış. Elli yıla kalmaz Fransa Müslüman bir ülke olur, Fransa’nın Müslümanlaşması bir

“Ahsen-i intikam”

olacaktır.

1948’de İsrail kuruldu,

Filistinliler vatanlarından sürüldü

, bir sürü haksızlık yapıldı. O zamanlar Filistinlilerin intikam alabileceklerine kimse inanmazdı. Aradan yarım asır geçti, manzarayı görüyorsunuz,

İsrail’in elinde bol miktarda nükleer silah var ama, nasıl kullanacak?

Bugünkü Filistin direnişinin sonu ne olacaktır? Filistinliler mi tükenecek, İsrail mi yıkılacaktır?

Kafkasya’da nüfusları bir milyon civarında olan Çeçenler

Rusya ile savaşmaya devam ediyor. Yine garip tecellidir ki, sabık

Çeçenistan Başmüftüsü Kadirof

şu anda Rus taraftarı kukla rejimin başındadır. Nüfus ve güç itibarı ile Çeçenlerden yüzlerce kat büyük ve güçlü olan Ruslar, bu direnişi durdurabilirler mi?

Farz edelim

Usame bin Ladin

yakalandı veya öldürüldü. Onun açtığı çığır kapanacak mıdır? Konunun uzmanları, kapanmayacaktır, devam edecektir diyorlar.
Japonlar Kore’yi işgal edip sömürgeleştirdikleri yıllarda, Korelilerin orta okuldan yukarı tahsil yapmalarına izin vermiyorlarmış. Yani ülke halkını cahillikle terbiye ediyor, zapt u rapt altına alıyorlarmış. Sömürgeciler Müslümanların da, fazla okumasını; ilimleri, teknikleri öğrenmesini istemiyorlardı. Lakin aldıkları tedbirler yeterli olmadı,

İslâm dünyasının birçok yerinde modern ilimler, fenler öğretiliyor, öğreniliyor

Global sömürgecilikle mücadele edenlerin üstün tarafı, gerektiğinde hayatlarını bile feda edebilecek bir iradeye sahip olmalarıdır. Ölümden korkmayanları durdurmak kolay değildir, hattâ mümkün değildir.
Sanırım önümüzdeki

2005, 2006, 2007

yıllarında hayal edilmesi bile mümkün olmayan çok garip, çok acayip, çok dehşetli hadiselere şahit olacağız.

Rahatını sevenlere, dünyayı yalancı bir cennet gibi görenlere, lüks ve konfor içinde kekâh bir hayat sürmek isteyenlere, sömürgecilerin işbirlikçilerine hoş gelmeyen sözler söylüyorum. Gerçekler herkesin hoşuna gitmez, herkesten hüsn-i kabul görmez… 08 Ocak 2004