Manzara Fotoğrafı
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 24 Aralık 2018
Cumartesi
Kural: Konuşması istenmeyen kimse şu veya bu şekilde öldürülür.
Niçin? Çünkü ölüler konuşamaz, ele veremez.
Şu kurum sakin görünüyor… Onun sükuneti dıştandır. İçinde çeşitli gruplar, fraksiyonlar, çeteler amansız bir savaş içindedir.
Metotlar: Makyavelizm, Bizansvâri oyunlar, 15’inci ve 16’ncı asırdaki Venedik entrikaları.
Temizlik ve şeffaflık: Hak getire… Ortalık bulanık mı bulanık… Her taraf toz duman içinde…
Görüş mesafesi: Üç beş metre.
Civanmertlik, mürüvvet, fütüvvet, ruh asaleti: Bunların mânâsını bilen kaç kişi kaldı.
Yalan, iftira, çamur atmak: En geçer akçe.
Bir savaş mı oluyor?.. Evet, hem de çok kıyasıya ve amansız bir savaş.
Kimler arasında?..Onlar, şunlar, bunlar; bizimkiler ötekiler arasında.
En korkulu senaryo: 1936-39 İspanya iç savaşı.
Kaç büyük lobi var? Sabataycı, Arnavut, Bektaşi, Rumeli lobisi… Çerkes lobisi… Yahudi Kürt lobisi… Diyalogçu Cemaat lobisi…
Siyonistler Türkiye üzerindeki kontrol ve hakimiyetlerini kaybederler mi?.. Böyle bir şey İsrail’in sonu olur.Onların Türkiye’yi kaybetme lüksleri yoktur.
Türkiye-İsrail ilişkileri bozuk mu?.. Zâhiren bozuk görünse bile iki devlet arasındaki gizli anlaşmalar yürürlüktedir.
Toplum yapımız sağlam mıdır?.. Çözülme, dağılma alâmet ve emâreleri görülmektedir. İnşaallah büyük bir çöküş olmaz.
Ümit var mıdır?.. Allah’tan ümit kesilmez.
Türkiye’nin en önemli konusu nedir?.. Dindir. Dindarlar din diye bağırıyor, dinsizler din diye…
Türkiye’nin kültür ve zihniyeti nedir?.. Kırsal kesim zihniyeti ve şifahî kültürdür.
Bu kültürle Türkiyeliler problemlerini çözebilir mi?.. Kesinlikle çözemez. Çare ve çözüm bulmak için yazılı ve medenî kültür gerekir.
Türkiye’nin haline ağlayan çok… Onlar ikiye ayrılır:Bir kısmı paralı ağlayıcılardır, bir kısmı yürekten ağlar.
Ar ve namus durumumuz nasıldır? Ar ve namus şişesi taşa çalınmıştır.
Şu dindar görünen herifin dini imanı nedir? Zâhirde İslâm’dır, bâtında paradır, maldır.
Türkiye’de kaç Atatürkçü var? Lâfa bakılırsa sayıları çoktur. Bir “Atatürk Partisi” kurulsun, seçimlere girsin, yüzde kaç oldukları o zaman anlaşılır.
Bugünkü durumda ne yapmak lâzım?.. “Denizde çok menfaatler vardır ama sen selâmet istiyorsan o sahildedir.”
Allah rızası için âqilâne, müdebbirâne, firâsetli, hikmetli şekilde hizmet edenler var mıdır?.. Böylelerinin elleri ve etekleri öpülür.
Kehkeşânî bey için ne dersin?.. O, mücessem bir nefs-i emmâre heykelidir.
Milâdî 79 yılının Ağustos ayından önce ne yapmak gerekirdi?.. Pompei’de ve Herculanum’da oturanların derhal ve âcilen bu iki şehri terketmeleri gerekirdi.
Başka bir diyeceğin var mı?.. Allah sonumuzu hayr eylesin…
Geldiği günden bu yana doğalgaza içim hiç ısınmadı.Başka ülkelerden çok pahalıya alınıyordu. Perdeler ardında çok dolaplar dönmüştü. (Mavi akım…). Türkiye ısınmak için sermâyesini yakıyordu.
İlk geldiğinde en ucuz yakıt oydu. Aradan yıllar geçti ve şimdi en pahalı yakıt oldu. Yeni zamlar yapılacakmış, daha da pahalı olacakmış. Artık İstanbul gibi büyük bir şehirde oduna, kömüre dönülemez. Bir kere nice yeni binada soba bacası bile yok. İkincisi şimdiki kadınlar kesinlikle soba yakmaz. Soğuktan ölürler yine yakmazlar. Üçüncüsü, odun kömürle ısınılacak olursa mega kent duman içinde kalır, göz gözü görmez, halk boğulur.
İstanbul, 82 milyonluk Almanya’nın başkenti Berlin gibi 5 milyonluk bir şehir olsaydı, odunla kömürle ısınmak mümkün olabilirdi. Yirmi milyonluk şehirde bu mümkün değildir. Benim çocukluğumda Boğaz rüzgârları şehirdeki bütün dumanları silip süpürüyordu. Artık rüzgârların nefesi buna yetmez.
Dışarıdan satın alınan doğalgaz sözleşmelerinde Türkiye aleyhinde akıl almaz maddeler ve hükümler vardır. Meselâ: Şu kadar miktar alınacaktır. Bu miktar alınmazsa parası yine ödenecektir. Böyle bir mukaveleyi imzalayanlarda akıl yok mudur, vicdan yok mudur, vatanseverlik yok mudur?
Doğalgaza her yıl onlarca milyar dolar ödüyoruz. Bu paralarla bu ülke kalkınabilirdi. Biz duman edip havaya savuruyoruz.
Dar gelirli aileler doğalgazla nasıl ısınacak? Yaksa, bütçesi yetişmeyecek, yakmasa çoluk çocuk ihtiyarlar donup titreyecek.
Doğalgaz ne temiz… Eyvallah temiz de çok pahalı, çok yakıcı.
Gecen hafta Kumkapı’daki oduncuya gitmiştim. Vatandaşın biri gelmiş, doğalgazla ısınamıyorum, bana 250 kilo odun verin demiş…
Ailenin bütçesi ayda bin lira. Doğalgazla doğru dürüst ısınmaya kalksalar 300-400 lira tutacak. Bu bütçe, bu kadar ısınma parasını kaldırmaz.
Eskiden atalarımız ne yapıyormuş? Bundan iki yüz yıl önce soba moba yokmuş. İnsanlar mangallarla, tandırlarla ısınırmış. Bazı yerlerde ocaklar yanarmış. Çocukluğumda hatırlıyorum, evimize yakın köylerdeki evlerde kocaman ocaklar vardı. Büyük bir kütük parçasını bin zahmet ocağa yerleştirirler, ağır ağır yanarak etrafı ısıtırdı.
Bir ara petrolle ısıtan sobalar revaçtaydı. Onlar da kalktı. Litresi 3-4 liraya gaz yağı yakılır mı?
Evlerimizin yalıtımı da iyi değil.
Sıkı giyinmesini de bilmiyoruz. Nice vatandaş, kibarlıklarına halel gelir diye yelek, kazak, süveter giymiyor. Tiril tiril gömlek ve akşama hasta oluyor.Bu soğuklarda atlet fanile giymeyen bile varmış.
Geçen gün Üsküdar’da gördüm. Bu soğukta bir kafeteryanın açık kısmında oturmuşlar, çay kahve içiyor, içi garnitürlü kocaman patatesler yiyorlardı. (Buna kumpir mi diyorlar?)
Çocuklarımız, gençlerimiz, halkımız iyi yetiştirilmiyor. Millî eğitimin birinci hizmeti halka “Yararına ve zararına olan şeyleri” öğretmektir.
Doğalgaz Türkiye nüfusunun yüzde doksanı için lükstür, israftır, sefahattir. Şimdiye kadar doğalgaz için birkaç yüz milyar dolar harcandı. (Gaza ödenen para, gaz boruları, gaz tesisatı, gaz cihazları vs). Bu para ile nice fabrika kurulabilir, sanayi geliştirilebilir, milyonlarca vatandaşa istihdam imkânı temin edilebilirdi.
Temiz olsun… Bas düğmeye yansın…Bas kapansın…
Doğalgaz ısıtır mı? Hayır ısıtmaz, yakar!.. 27 Aralık 2009