Marksist Pol Pot, Kamboçya’nın 6 Milyon Nüfusunun 2 Milyonunu Öldürtmüştü…
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 31 Aralık 2018
Salı
Yakın tarihte (belki de bütün dünya tarihinde) en berbat, en kanlı, en rezil, en katil, en canavar, en korkunç diktatörlük
idi.
adındaki canavar, silahlı mücadele sonunda Kamboçya’yı ele geçirmiş; kısa zamanda
Yani ahalinin üçte birini öldürtmüştü.
Demokratik, çoğulcu, serbest bir rejimde yaşayan bir kısım Marksistler burnu kanayan bir yoldaşlarının hesabını cesaretle sorarlar, hak ararlar ama Kamboçya’daki Pol Pot soykırımını görmezlikten gelir, üzerinde fazla durmazlar.
‘in mahkûmiyetini isteyen savcı
Aksiyon dergisinde yayınlanan bir röportajda,
o tarihte silahlı terör yapan çetelerin,
niyetli ve kararlı olduklarına dair belgeler ele geçirildiğini söylemişti. Birileri ise böyle teröristleri
olarak göstermeye çalışıyor…
Türkiye toprakları üzerinde
hak iddia ediyor…
da böyle iddiaları var. Bu iddialar sözlü değil, yazılıdır. İnternette arayıp öğrenebilirsiniz.
BOP’çular da (Büyük Ortadoğu Projesi) küçük bir Türkiye istiyor. Durup dururken Türkiye’yi parçalayıp toprak kopartamayacaklarına göre
Çarpışmalarda öldürülen birtakım PKK’lıların sünnetsiz olmalarının hikmeti nedir acaba?
Bu değişikliğin sırrı nedir acaba?
PKK terör hareketini kimler, hangi güçler başlatmıştır? Bu konuda akıllara durgunluk verecek iddialar vardır. Bu terör hareketi çoktan bitirilebilirdi. Niçin bitirilmemiştir? PKK’yı ABD’nin, İsrail’in, bazı Avrupa ülkelerinin kurdurttuğu söyleniyor. Bu iddialardaki hakikat payı ne kadardır? PKK fitnesinin gölgesinde, tozu dumanı içinde birileri yüz milyarlarca dolar kazanmıştır?
Korkunç miktarda uyuşturucu/beyaz ticareti… Müthiş silah, cephane, araç gereç ticareti ve kaçakçılığı…
Türkiye’de
vardır. Onların bu dönen dolaplarda rolü var mıdır? Yoksa kuzu kuzucuk, uslu uslu, sakin sakin, masum masum, fidancık fidancık köşelerinde oturup faciayı seyir mi etmektedirler?
Bir ara
vardı. Bir Kürt vatandaş fikir ve görüşlerinden ötürü bu mahkemelere düşünce, bazı Avrupa devletlerinin konsoloslukları, kültür ataşeleri CD plakalı araçlarıyla mahkemeye gelir, davayı dinler, bir nevi güç gösterisi yaparlar, akıllarınca göz dağı verirlerdi.
PKK terörü devam ediyor… Fitne ve fesat yangını söndürülemedi. Çünkü 30 yılı aşan bir müddetten beri bu yangının üzerine birileri habire neft döküyor. Birileri 30 küsur yıldan beri
Türkiye’yi parçalamaya, zayıf düşürmeye çalışıyor. PKK terörünün içyüzünü bilenler var ama onlar konuşmuyor ve yazmıyor. Niçin niçin?..
Ermeniler… Megali İdeacı Rumlar… A grubu Kriptolar… B grubu Kriptolar… Beyaz/Uyuşturucu kaçakçılığı yapanlar… Silah ve cephane kaçakçılığı yapanlar… Terör ticareti yaparak yüz milyarlarca dolar kazananlar… Tavşana kaç, tazıya tut diyenler… ABD… İsrail… AB üyesi bazı devletler… Cehennemî devr-i daim…
İkinci Dünya Savaşı’nda Almanya o kadar büyük asker ve sivil kayıp vermişti ki,
Batı medeniyeti, Pavlos Katolikliğinin görüşüne uygun olarak tek eşliliği kabul eder;
Alman kadınları o tarihte büyük acılar çektiler. Acımasız işgal kuvvetleri (Amerikalılar, İngilizler, Ruslar vs) zavallı sahipsiz kadın ve kızları ezdi, iki milyon nesebi bilinmeyen (piç) peydahlandı…
Bugün Türkiye’de erkek nüfus ile kadın nüfus hemen hemen eşittir. Çok az miktarda kadın fazlalığı vardır. Binaenaleyh her erkek istese bile birden fazla kadın alamaz. Çünkü yeterli sayıda kadın yoktur. Zaten erkeklerin çoğunluğu bir kadınla yetinmektedir. Ülkemizde, bütün dünyada olduğu gibi
Bu sosyal bir realitedir. İnkâr edilemez.
Devlet, evlilik dışı doğmuş çocukları babanın nüfusuna kaydediyor ve böylece yavruları koruma altına almış oluyor. Peki, ikinci eşleri niçin korumuyor? Onlar da kadın olarak, insan olarak, vatandaş olarak korunmaya muhtaç değil midir? Onların da bu konuda hakları yok mudur?
Türkiye’deki sistem bir erkek ile bir kadının evlenmeden, nikâh yapmadan birlikte yaşamasına, çocuk yapmasına karışmıyor. Lakin bir erkek, dinî/şer’î nikahla bir veya birden fazla kadın alırsa bunu yasal kabul etmiyor.
Geçenlerde
üç hanımla evli olduğunu, büyük bir dairede birlikte yaşadıklarını açıkça söylediği zaman bizim ilerici medyada kızılca kıyamet koptu. Bu, onlara çok aykırı geldi. Şer’î nikaha hayır, metres tutmaya evet…
Birbirlerini seven bir çift… Kadının çocuğu olmuyor. Onun izin ve rızası ile erkek, çocuk sahibi olabilmek için ikinci bir hanım ile evlense olmaz mı? İlle boşaması mı gerekir? Bunlar sancılı konular, doğru dürüst, sükûnetle, mantık ve iz’an ile tartışmak ve müzakere etmek zor.
Herkes, kendi doğrusunun yegane doğru olduğuna inanmış, ötekinin düşünce, inanç, görüşlerinin doğru olabileceğini kabul etmiyor. Yine de biraz ilerleme var. Üç hanımlı iş adamı, 1950’lerde, 60’larda konuşmuş olsaydı, hemen tutuklanırdı…
Bu iş adamının bu şekilde konuşması doğru mudur?
Kimseye söylemesin, iftiharla ilân etmesin, otursun oturduğu yerde. İslâm fıkhında nikah ilân edilir ama bu şekilde, aradan yıllar geçtikten sonra değil… 07 Mayıs 2008