Cumartesi

 

SORU: Ülkemizdeki Mason locaları bir araya gelip “Türkiye Birleşik Mason Partisi” adıyla siyasî bir parti kursalar ve seçimlere katılsalar acaba ne kadar oy alırlar?

CEVAP: Şu yetmiş milyonluk Türkiye’de tahminen yirmi bin kadar oy alabilirler sanırım. Bu da nisbet olarak binde birden azdır. Mason Partisi’ne “biraderlerden” ve ailelerin bazı fertlerinden başka kimse oy vermez.

SORU: Demokratik hesaplara ve oranlara göre halk ve millet katında itibarı ve değeri olmayan, yığınların güvenini kazanmış bulunmayan bu gizli ve uluslararası teşkilâtın siyasetteki, devlet idaresindeki ağırlığı ne kadardır?

CEVAP: Yüzde yetmiş beşten az değildir. Siyasete, devlet idaresine, yüksek bürokrasiye onlar hâkimdir. Ülkemizde görünmeyen bir Mason hakimiyeti ve saltanatı bulunmaktadır. Mason iktidarı seçimlerin neticelerinden fazla etkilenmez. Zaten onlar seçimle gidip gelen bir iktidarın sahibi de değildir. Masonların inanç ve prensipleri şudur: Devletin, Milletin, millî iradenin, Meclis’in, hükümetin, hukukun üzerinde Masonluk vardır, Mason kardeşliği vardır.

SORU: Masonlar slogan ve edebiyat olarak eşitlikten çok bahsederler. Onlar eşitlik ilkesini hayata tatbik ederler mi?

CEVAP:Etmezler. Zaten onların kardeşliği “Mason kardeşliğidir”. Mason olanlar, olmayan vatandaşlardan daha eşit, daha üstündür. Zaten aralarında sıkı bir hiyerarşi vardır, alt derecedeki Mason ile üstteki Mason da eşit değildir.

SORU: Masonlar samimî Atatürkçü müdür?

CEVAP: Onların Atatürkçülüğü çok su götürür. Çünkü Mustafa Kemal 1935’te Masonluğu yasak ettirmişti. Aradan on iki sene geçtikten sonra, Millî Şef İsmet Paşa zamanında localar tekrar açılmıştır. Teşkilâtlarını kapatan, Masonluğun “uykuya yatmasına” sebebiyet veren bir zatı ne kadar sevebilirlerse o kadar severler.Atatürk’e bağlılıkları siyasettir, taqiyyedir.

SORU: Fakir, muhtaç, geçim sıkıntısı çeken, mağdur olan bir tek Mason gösterebilir misiniz?

CEVAP:Yoktur. Hepsinin tuzu kurudur. Bir elleri yağda, bir elleri baldadır. Nazariyat kitaplarında ve rehberlerinde yazılı değildir ama Masonluk; uygulamada, realitede büyük bir rant kaynağıdır. Masonluğa kaydolan bir vatandaşın geliri artar, rantı çoğalır, refahı artar.

SORU: Masonlar din, inanç, inandığı gibi yaşamak hürriyetine saygılı mıdır?

CEVAP: Değildir. Onlar Allah’a inanmak konusunda iki büyük gruba ayrılır. Birinci grup, “Kainatın Yüce Mimarına” inanır, ancak Masonluğu bütün dinlerin üzerinde görür. Bu grup, Allah’a inanmayanı içine almaz. İkinci grup ateist veya agnostiktir. Bu grubun içinde dine, dindarlara, din hürriyetine militanca ve fanatikçe saldıran kimseler vardır. Her hâl-ü kârda iki grup Mason da Müslümanlığa sempati ile bakmaz.

SORU: Masonlar İslâm dininde reform, yenilik, değişiklik yapılmasını ister mi?

CEVAP: İsterler. Onlar, Şeriat hükümleri ve fıkıh kısmı kaldırılmış, insanların sadece vicdanını ilgilendiren, dünya hayatına karışmayan ılımlı, arıtılmış, kuşa çevrilmiş bir İslâm hümanizması üretmek ve türetmek isterler. İslâm’ın ve Müslümanların ehlîleştirilmesi, Masonluğun kontrol ve hakimiyeti altında olmasını arzularlar.

SORU: Herkes Mason olabilir mi?

CEVAP:Olamaz. Masonluk seçkinci, elitist bir teşkilâttır. Köylülere, işçilere, fakirlere, tahsilsizlere kapıları kapalıdır. Mason olabilmek için zengin, okumuş, güçlü, tesirli olmak gerekir.

SORU: Masonluk en fazla hangi meslek ve çevrelerde tesirini hissettirir?

CEVAP:Üniversitelerde, medyada, yüksek finansta, bankaların üst kadrolarında, büyük bürokratlar arasında, köşebaşlarında, önemli mevki ve makamlarda…

SORU: Mason olmuş bir savcının, hakimin âdil, objektif, bîtaraf karar vermesi mümkün müdür?

CEVAP:Sıradan hukuk ve ceza dâvâlarında mümkündür ama karşılarına bir Mason kardeşleri veya bir Mason karşıtı geldiği zaman âdil olmaları çok zordur.

SORU: Fikirlerinden, görüşlerinden, inançlarından, tenkit ve kanaatlerinden dolayı mahkemeye verilen, hapse mahkûm edilen, mağdur olan bir Mason var mıdır?

CEVAP:Böyle bir şey olamaz, onları hiçbir güç rahatsız edemez.

SORU: Dünya Masonluğuna nisbetle Türkiye Masonluğunun kalitesi nasıldır?

CEVAP:Bizde her şeyin çivisi çıkmıştır, bütün müesseseler bozulmuştur. Dolayısıyla Masonluk da bozulmuş ve çürümüştür. Türkiye Masonluğunu, bir İngiliz, bir İsviçre, bir Kanada Masonluğu ile kıyas etmek mümkün değildir. Genel çürüme içinde Masonluk da çürümüş, kendi prensiplerinden sapmıştır. Masonlar, kendi menfaatleri için Masonluğun ilkelerini çiğnemişlerdir.Bazı yaşlı Masonların bu konuda acı sızıldanmaları olduğunu haber almış bulunuyorum. Bu ülkede bazı İslâmcılar nasıl mukaddes İslâm dâvâsını kirletmişler ise, nasıl birtakım mafyalar milliyetçilik ve Türkçülük dâvâsına gölge düşürmüşlerse, nasıl birtakım soyguncular ve uyuşturucular resmî ideolojiyi paçavra etmişlerse, birtakım Masonlar da Masonluğun içine etmişlerdir.Maalesef bizde nice teşkilât çeteleşmiş, mafyalaşmıştır.

SORU: Masonlarla Müslümanların barış içinde yaşamaları mümkün müdür?

CEVAP:Barışı bilmem ama aralarında mütareke (ateşkes anlaşması) yapmaları mümkündür.Bunun için, öncelikle Masonların din ile, dindarlarla, inanç hürriyetiyle uğraşmaktan vazgeçmeleri, evrensel ve uluslararası metinlerde garanti edilmiş temel hakları samimiyetle kabul etmeleri gerekir. İslâm’ı ve Müslümanları baskı ve vesayet altında tutma ihtiraslarından vazgeçmedikçe bu ateşkes sağlanamaz.

SORU: Birtakım İslâmcıların Masonların dümen suyuna girmiş olduklarına dair birtakım söylentiler ve karineler var, siz ne dersiniz?

CEVAP:Ben de şüpheleniyorum ama elimde müsbit (isbat edici) delil ve belge yoktur.

SORU: Böyle bir duruma düşen İslâmcılardan hayır gelir mi?

CEVAP:Gelmez. Masonlarla işbirliği yapan Mevlâsını değil, belâsını bulur. 23 Mart 2003