Medenîliğin Vaz Geçilmezleri: Kitap, Sanat, Kültür…
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 06 Ocak 2019
Çarşamba
Madde 1: Orta halli geliri ve yaşayışı olan her aile reisinin evinde yahut iş yerinde kendi özel kütüphanesi olması gerekir. Evin hanımının, çocukların da kendilerine mahsus özel kütüphaneleri bulunmalıdır. Kitabı, kütüphanesi olmayan Müslüman, medenî bir Müslüman değildir. İsterse iki üniversite bitirmiş, birkaç yüksek lisans ve doktora yapmış olsun.
Madde 2: Özel kütüphanesi olan herkes kitaplarına basmak üzere bir damga yaptıracaktır. Örnek: Semih Meriçli Özel Kütüphanesi.
Madde 3: Herkes aylık bütçesinin münasip bir miktarını, mesela 10’da birini kitaba, kültüre, sanata ayıracaktır. Öyle arada bir, rastgele kitap almakla medenî olunmaz. Devamlı ve muntazam bir şekilde kitap edinilecektir.
Madde 4: Otomobile, yakıta, cep telefonuna, bulaşık makinesine ve bu gibi âlet ve eşyaya para verip de kitaba, kültüre, sanata vermeyen kişiler cahil, bedevî, vahşi, ilkel insanlardır. Çok lüks meskenlerde oturmaları, çok şık şekilde giyinip kuşanmaları, pahalı yiyecekler tüketmeleri bu hükmü değiştirmez.
Madde 5: Özel kütüphanelere alınacak ve konulacak kitaplarda şu özellikler ve vasıflar bulunmalıdır: Birincisi, değerli olacak; ikincisi, faydalı olacak; üçüncüsü, kalıcı olacak.
Madde 6: Kitap edinip özel kütüphane kurmakla iş bitmez. Aldığı kitapları okumayan, onlardan yararlanmayan kimseler kitap taşıyan hammallara yahut iki tarafındaki küfeler kıymetli kitaplarla dolu merkeplere benzerler.
Madde 7: Kişi, kütüphanesine koyduğu her kitabı okumak zorunda değildir. Bazı kitaplar müracaat kitaplarıdır. Lügatlar, ansiklopediler, bibliyografyalar gibi. Bazı kitaplar ise gerektiği zaman bakılacak kaynak eserlerdir. Kitap meraklısı bir kişi bazı kitapları okumak için değil cildi, baskısı, nedreti veya başka bir özelliği dolayısıyla alabilir. Ona bunları niçin okumuyorsun demek yanlış olur.
Madde 8: Çocuklarına, ev halkına kitap sevgisini aşılamayan, kendisi ve çocukları için özel kütüphane kurmayan bir kimse, sorumluluğunu ve vazifesini yerine getirmemiş olur.
Madde 9: Mutlaka okunması gereken bir takım temel kitaplar roman gibi, gazete veya dergi gibi okunmaz, bunların, ders çalışır gibi okunmaları gerekir. Okurken bütün dikkatini ona yöneltmek, içindeki bilgileri ezberlercesine hafızasına nakşetmek… Herkes, okuduğu kitaplardan ve sayfalardan kendisini imtihan etmelidir.
Madde 10: Bir Müslümanın özel kütüphanesinde mutlaka muteber ve güvenilir bir ilmihal kitabı bulunmalıdır. Hanefiler için Ömer Nasuhi Bilmen’in “Büyük İslâm İlmihali” veya Zihni Efendi’nin “Ni’meti İslâm”ı; Şafiî Müslümanlar kendi mezheplerine göre bir ilmihal edinmelidir.
Madde 11: “Ben dinimi ilmihalden değil doğrudan doğruya Kur’ân tercüme ve meallerinden, hadîs kitaplarından öğrenirim” diyenler yanlış ve verimsiz bir metod üzerindedir. Onlar kırk sene meal ve hadis tercümesi okusalar iki rekat namazın sahih bir şekilde nasıl kılınacağını öğrenemezler.
Madde 12: Türkiyeli her Müslümanın özel kütüphanesinde mufassal bir Türkçe lügat kitabı bulunmalıdır. Ayrıca büyük bir ansiklopedi.
Madde 13: Her medenî vatandaş günde en az yarım saat faydalı kitap okumalıdır. Okumaya vaktim yok diyenler câhil kalmaya mahkumdur.
Madde 14: Herkesin özel kütüphanesinde işi, ticareti, uzmanlığı ile ilgili kitaplar bulunmalıdır. Meselâ; halı ticareti yapanın halı sanatı ile ilgili kitaplara sahip olması gerekir.
Madde 15: Bir üniversite öğrencisinin özel kitaplığında en az beş yüz kitap olmalıdır. (Ders kitapları bu rakama dahil değildir.)
Madde 16: Medenî Türkiyeliler bu milletin bin yıl boyunca kullanmış olduğu İslâm yazısını okumasını mutlaka öğrenmelidir. 1928’den sonra basılmış kitapları okuyabiliyor ondan önce basılmış, yazılmış kitapları belgeleri evrakı okuyamıyor. Bu ne biçim okur-yazarlıktır? Böyle bir kişiye mutlak olarak, yüzde yüz okur-yazar diyebilir miyiz?
Madde 17: Okur-yazar ve medenî bir Türkiyeli olabilmek için sadece son yirmi-otuz yıl içinde yazılmış, basılmış kitapların Türkçesini anlamak yeterli değildir. Bir İranlı 14’üncü asırda yaşamış Hâfız’ın Divan’ını nasıl kolayca okuyup anlayabiliyorsa, biz Türkiyeliler de Fuzulî’nin, Baki’nin, Nedim’in, Şeyh Galib’in, Namık Kemal’in Türkçesini anlayabilmeliyiz.
Madde 18: Medeniyet yazı demektir, kitap demektir, yazılı malzeme demektir. Bir hanenin bunlardan nasibi yoksa o hane medenî bir hane değildir, câhilhânedir.
Madde 19: Kitabın yanında, medenî bir vatandaş sanat eserine de harcama yapmalıdır. Medenî bir Türkiyelinin evinde hat levhaları, çeşit çeşit geleneksel sanat eserleri, el dokuması halı ve kilimler, işlemeli madeni eşya; toprak, porselen, seramik, cam sanat eşyaları ve bunlara benzer şeyler bulunmalıdır. Cep telefonuna avuç avuç para ödüyor, lüks otomobili su gibi benzin içiyor, iki kapılı geniş buzdolabı yüz çeşit yiyecek ve içecek dolu, kat kat elbiseleri var, lakin sanat eserine sahip değil. Ne fakir ve düşkün adamdır böylesi!
Madde 20: Kitabın ve sanatın yanında kültüre de para harcanacak, vakit ayrılacaktır. Müzeler gezilecek, sergilere gidilecek, konferanslar dinlenilecektir. Yurt içinde ve yurt dışında kültür seyahatleri yapılacak, çekilen fotoğraflar albümler haline getirilecek, kültür faaliyetlerinin dışında kalınmayacaktır.
Madde 21: Mesleği, ticareti, uzmanlığı, işi ne olursa olsun her medenî vatandaş mimarlıkla, şehircilikle, çevre ile ilgilenecek; bu konularda yeterli malumata ve kültüre sahip olacaktır. Mimarlık ve şehircilik sadece mimarların işi değildir. Uzman olunmasa da her vatandaşın bu konuda görüşü, bakışı, fikri bulunmalıdır. Aksi taktirde ülke çirkinleşir, yaşanmaz hale gelir, bugünkü Türkiye’de olduğu gibi.
Madde 22: Kitap, kültür ve sanat sahasındaki temel prensibimiz şu olmalıdır: “İki günü birbirine eşit olan zarardadır” (hadîs), binaenaleyh, bu üç konuda her günümüz bir öncekinden daha ileri, daha zengin, daha üstün olmalıdır.
Madde 23: Faydalı ve değerli kitaplar medenî vatandaşa bilgelik kazandırır. Bilgelikten nasibi olmayan, çok bilgili olsa da kendisini kurtaramaz.
Madde 24: Hukuk tarihinin en üstün kanunu olan “Mecelle-i Ahkâm-ı Adliye”nin başındaki yüz maddelik Kavaid-i Külliye’yi; mesleği, işi, uzmanlığı, branşı ne olursa olsun bütün Müslümanlar ehliyetli bir hocadan okuyup öğrenmelidir. Bunlar sadece hukuk kuralı değildir, aynı zamanda bilgelik kurallarıdır.
Madde 25: Medenî insanlar güncel dedikodularla, futbol müsabakalarıyla, magazin haberleriyle, onu bunu çekiştirmekle, aptalca cemaat propagandası yapmakla, gevezelik ve zevzeklik etmekle vakitlerini ziyan etmezler. Onlar kitaptan, sanattan, kültürden, tarihten, edebiyattan ve bunlara benzer faydalı şeylerden bahsederler. Onların sohbetlerine katılanlar yararlanır, aydınlanır ve hisse alırlar.
Madde 26: Kitap iyi bir dosttur. Açar okursun, kapattıktan sonra o senin aleyhinde konuşmaz.
Madde 27: Senin evini göreyim, kütüphaneni göreyim, salonunu göreyim; senin ne mal olduğunu söylerim.
Madde 28: Medeni, vasıflı, üstün vatandaşların televizyon seyretmeye, ekranların karşısında ömür tüketmeye vakitleri yoktur. Çünkü onlar kitap okurlar, vakitleri faydalı kıraatlere kâfi gelmez, televizyon seyretmek için müsait zamanları olmaz.
Madde 29: Medenî insanlar kitapların sanat yönüyle de ilgilenirler, bütçelerinin müsaadesi nispetinde kitap ciltletirler.
Madde 30: Kitap, sanat, kültür konusunda yüzlerce sayfa yazılsa, söylenmesi gerekenler yine bitmez. Bendeniz yeteri kadar kültürlü ve sanatlı bir insan olmadığım için bu kadarcık yazabiliyorum. Ârif olanlar yazamadıklarımı anlarlar.
İnsanlığa en güzel örnek ve model olarak gönderilmiş olan Peygamberimiz “İlim öğrenmek kadın erkek her Müslümana farzdır”, “İlim Çin’de bile olsa, gidip tahsil ediniz, öğreniniz”, “Bilgelik mü’minin yitiğidir, nerede bulursa alır”, “Beşikten mezara kadar ilim tahsil ediniz” buyurmuşlardır.Medenî Müslümanlara kitapsızlık, sanatsızlık, hikmetsizlik, kültürsüzlük, tek kelimeyle bedevîlik yakışmaz. 23 Şubat 2006