Medya
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 03 Mart 2019
Salı
Tarihimizin çok kara bir devresidir o işgal yılları.
Ankara’daki Büyük Millet Meclisi hükümetinin
bu hainler hakkında bir bildiri yayınlamış,
denilmişti ama zaferden, kurtuluştan sonra neler olmamıştı ki…
Şimdi ülkemiz yine zor günler geçiriyor.
Hıyanet, soygun, kokuşma, talan, yağma almış yürümüştür. Milletimizin kimliğine karşı amansız bir savaş açılmıştır. Yüzelli milyar dolara yaklaşan iç ve dış borçlar belimizi bükmektedir. Nice temel müessese yıpranmış, kirlenmiş, çökecek hale getirilmiştir. İnsan hakları ihlâl edilmekte, hukuk çiğnenmekte, demokrasinin ırzına geçilmektedir.
Bütün bu hengame içinde çeşitli kesimlere mensup bazı insanlar yine yamukluk yapmakta, soygun ve talanlarına devam etmektedir.
Onlar,
derler mi? Kesinlikle demezler. Yarın Kıyamet’in kopacağını bilseler bu namussuzlar yine hırsızlıklarına, talanlarına, haramiliklerine devam ederler. Alışmış kudurmuştan beterdir. Bu herifler soymaya, hortumlamaya alışmış, bu işlerin mübtelâsı olmuştur.
Medya düzelse birçok iş de düzelir.
Siyasî iktidarlar medya ile başa çıkamayacak hale gelmişlerdir.
Bizde büyük medya medyalıktan çıkmıştır. Medya sahiplerinin bankaları, holdingleri, dev şirketleri, doların milyarı ile ölçülen maddî güçleri ve imkânları vardır.
Birkaç namuslu, vatansever aydın kişi bir araya gelecek, biraz sermaye bulacak ve günlük gazete çıkartacaklar… Böyle bir hayalin gerçekleşmesi bu devirde mümkün değildir.
Büyük medya gerektiğinde zararına gazete satabiliyor, onlarla rekabet mümkün değildir. Namuslu, vatansever, az paralı aydın bir grup gazete çıkartabilse bile bunu dağıttıramaz.
Ülkenin bir numaralı siyasî, kültürel, sosyal gücü olan medya kartellerin, tekellerin kontroluna girmiştir. Büyük medya uyduruk, sun’î
faydasız, aldatıcı bir gündem oluşturmuştur. Milyonlarca sade vatandaşın beyni yıkanıp duruyor.
Müslüman kesimden gazete sahibi olan bazı kesan da
iki arada bir derede şaşırıp kalmıştır.
Doğruları yazmak, eğrilerle mücadele etmek; iyiliklerin hakim olması, kötülüklerin izalesi için çalışmak değil midir?
Bazı Müslüman gazete patronları ise yağcılıkta birinci olmuşlardır. Onların gazeteleri,
Bütün iktidarlara yağ çekilecek,
her devirde parsadan pay alınacak, daha zengin olunacak… Gazetecilik bu mudur? Hizmet bu mudur?
Kaliteli, yüksek, güvenilir bir basın
Ülkenin büyük haydutları, büyük hırsızları, büyük talancıları, büyük haramileri bir kısım güçsüz gazetelerin tenkit ve feryatlarına aldırmıyor bile.
diyorlar.
Peki, medya konusunda hiç ümit yok mudur? Televizyon konusu hakkında bir şey diyemem ama günlük gazete konusunda hâlâ küçük bir ümit olduğunu sanıyorum. Büyük gazete çıkartılmasa bile, bir
yayınlanarak çok başarılı, çok müessir, çok faydalı medya hizmeti verilebilir. Bunun için büyük sermaye gerekmez; sadece bir avuç samimi ve fedakâr aydının yayınlayacağı o gazeteyi destekleyecek yurt çapında bir teşkilât gerekir. Bunlar var mıdır?
. Maalesef bunların karşısındaki islâmî kesimde de
çoktur. Bu ikinciler hem din ve mukaddesat rantı, hem de ellerine fırsat geçerse düzen rantı yerler. İslâmî hareketi bu rant-yerler, kemik peşinde koşanlar kirletmiştir.
Müslüman kesimde doların milyonlarıyla oynayan zengin baronlar, ağababalar, pabucu büyükler, hazretler mevcuttur.
Lâkin bu adamlarda böyle bir niyet yoktur. Onların çok büyük benlikleri vardır. Onların, kâinatın mihveri kendi eneleri vardır; her şey onun etrafında dönsün, tavaf etsin isterler. İmanmış, İslâmmış, Ümmetmiş onlara vız gelir.
Böyle gazeteciler büyük ücretlerle çalışır. Başka bir yerden gelmelerini isteseniz astronomik transfer ücretleri talep ederler. Öyle ayda bir kaç yüz milyonluk maaşla asla çalışmazlar. Milyarlar isterler.
Tekelci lâik ve çağdaş kartel medyası, müdürlerine ve başarılı elemanlarına ayda beş on bin dolarlık maaşlar ödüyor.
Onlar bu paraları gazete satarak değil,
elde ediyor. Müslüman kesimin böyle gelirleri yoktur ama bazı din baronları, dindar halktan her yıl
Onlar da, bu hizmet ve yardım paralarıyla pekâlâ bir milyon satan, çok tesirli olan gazeteler çıkartabilirler. Lâkin çıkartmazlar. Çünkü onların başka dertleri, başka emelleri, başka çileleri vardır.
Çok satan ve çok tesirli olan bir gazete yalan yazmaz, balon uçurmaz, tek taraflı neşriyat yapmaz, adaletten ve insaftan ayrılmaz.
Uzlaştırıcı olur. Kutuplaştırmaz, birleştirici ve barıştırıcı olur.
İmamı Şafiî hazretleri,
buyurmuşlardır. Kişinin kendinden menkul faziletinin ve kerametinin kıymeti yoktur.
Fakat karşıtlar, düşmanlar, muarızlar lehinde konuşuyorsa işte kıymetli olan budur.
Onlarda bu maddî imkân vardır. Lâkin bu iş sadece maddî imkânla olmuyor. Yanında kültür, ufuk genişliği, ihlâs, istikamet, mürüvvet, vicdan, iz’an, firaset, basiret, fetanet gibi hasletlerin de bulunması gerekiyor. 08 Mart 2000