Mehmet Şevket EYGİ – Vahdet – Temmuz 2016
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 09 Mart 2019
Dehşetli fırtına var, dalgalar dağlar gibi, gemi batabilir, herkes kendini kurtarsın… Kurtarabileceği kadar da insan kurtarsın…
İslamî kriterlere göre kendini kurtarmak ne demektir?
1- Allah katında makbul olan (kabul edilen) doğru bir imana sahip olmak.
2- Kur’an’ı Kitab ve Düstur (anayasa) olarak kabul etmek; onun emirlerini yerine getirmek, yasaklarından kaçınmak, öğütlerine kulak verip tutmak, kıssalarından ibret almak.
3- Resulullah Efendimizi (Salat ve selam olsun ona) nebi, seyyid, kaid, mürşid, rehber, örnek, model (usve) olarak kabul etmek, onu çok sevmek, onun yolundan gitmek, Sünnetini hayata uygulamak.
4- Şeriat’i nizam olarak kabul etmek, hükümlerine uymak.
5- Beş vakit namazı dosdoğru kılmak. Dosdoğru kılamasa bile kılmaya devam etmek. Hayatı günde beş kez namazla durdurmak.
6- Zekatını dosdoğru vermek. Kur’an’a, Sünnete, Şeriata, fıkha uygun olarak, hakeden şahıslara temlik suretiyle verilmeyen zekatlar verilmiş sayılmaz. Yeniden vermek gerekir.
7- Allahü Teala ile olan bütün ibadet ve işlerimizde ihlaslı, yaratıklarla olan işlerimizde adaletli olmak.
8- Helak edici kötü ahlâktan (huylardan) uzak durmak. Haset, gıybet, yalan, iftira, gurur kibir, kendini beğenmek, ucb, israf, tecessüs gibi.
9- Kur’an’da, Sünnette bildirilen ve anlatılan iyi kurtarıcı huylar ile bezenmek. Kerem, mürüvvet, bağışlama, dilini tutma, yardımseverlik, kötülüğü iyilik ile def etmek, tevbe, tevâzu gibi
10- Allah rızası için nefsi ile büyük, küffar ile küçük cihad yapmak.
11- Doğrudan doğruya veya yapanları destekleyerek dolaylı şekilde; iman, İslam, Kur’an, Sünnet, Şeriat hizmetleri yapmak.
12- Ümmet şuuruna sahip olmak, mü’min kardeşlerini sevmek, onlara buğz ve düşmanlık etmemek. (Açıkta büyük günah işliyorlarsa, sadece o günahlara buğz edilir.)
13- Resulullah Efendimizin bu devirde halifesi, vekili, varisi durumunda olan gerçek ve kâmil bir zatı kendine din ve dünya rehberi edinmek.
14- Günahlarına, kusurlarına, zavallılığına ağlayıp, Hak Teala’dan bağışlanma dilemek. O ‘afüvdür, Kerim’dir, afvetmeyi sever.
15- Zamanın İmamına biatli ve itaatli olmak.
16- Ezelde Allahü Teala ile yapmış olduğu ahd ü misaka sadık kalmak.
17- Dünyaperest olmamak.
18- Nefsini ve şeytanı büyük düşman bilmek.
19- Kafirleri ve münafıkları dost ve velî edinmemek.
20- Haram gelir elde etmemek, haramla zengin olmamak, haram yememek.
21- Rüşvetten, zinadan, ribadan, gurur ve kibir verici binadan, lüksten, aşırı tüketimden uzak durmak.
22- Velhasıl Allahü Teala Kur’an’ında, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellam) Sünnetinde, İslam dininin ve Şeriatının nasihat ve hükümlerinde, rabbanî râsih alimlerin eserlerinde ve kitaplarında; kurtulmak ve başkalarını da kurtarmak için neler yapılması bildiriliyorsa, bunları yapmak suretiyle kurtulmaya çalışmak gerekmektedir. 01 Temmuz 2016
Şöyle konuşan adamlar münafıktır: “Ben çok ihlaslıyımdır… Ötekiler ihlassızdır… Ben dindarımdır… Ben iyiyimdir, ötekiler kötüdürler… Ben göklerdeyim, ötekiler yerin dibindedir…”
Dindarlık pozlarına bürünerek, mukaddesatı alet ederek şahsî menfaat elde edenler, zengin olanlar münafıktır. (Dinî hizmetler yaparken, geçimlerini temin için fetva ve ruhsatla maaş alanlar istisnâdır, onlar münafık sayılmaz.)
Şu saydıklarım İslamî hizmet değildir:
1. Minarelere ve camilere hoparlör koymak… 2. Camilere kalorifer yaptırmak… 3. Camilere klima cihazı taktırmak… 4. Camilere süslü halılar sermek… 4. Din görevlileri için lojman yaptırmak… 5. İçkili fuhuşlu lüks mekanlarda gösterişli gururlu kibirli ve israflı iftar ziyafetleri vermek… 6. Adam başına 19 bin dolara lüks turistik umre seyahatleri tertiplemek, bunlara katılmak…
Kadın erkek her Müslümanın, ilmihal dediğimiz temel din bilgilerini yeterli miktarda doğru olarak öğrenmesi farzdır. Her anne baba, her hoca, her şeyh; çocuklarına, öğrencilerine, müridlerine bu bilgileri öğretmekle yükümlüdür.
Allah’ın sıfatlarını bilmiyor, namaz kılarken ibadeti ifsat edecek işler yapıyor ve sonra kalkmış
okuyor, ben Füsus okuyorum, ya sen ne okuyorsun diye caka satıyor, hava atıyor.
Böylesi uyur gezer dengesiz bir Müslümandır.
Cuma namazında hutbe okunurken yanımdaki din kardeşimiz dakikalarca cep telefonuna bakıp durdu, mesaj okudu, mesaj yazdı. Ona böyle yapmanın dini hafife almak olduğunu, çok ayıp bir terbiyesizlik olduğunu söyleyen ve anlatan biri.
İftarda 17 yaşında liseli bir gençle tanıştım. Okulda Kur’an okumayı öğretiyorlarmış. Allahü Teala’nın sıfatlarını sordum, hiç birini bilemedi. Haftada bir cumaya gidiyormuş. Kendini dindar sanıyordu… Ona bir kalem hediye ettim. Dört de nasihat ettim: (1) İlmihalini öğren… (2) Osmanlıca öğren… (3) Cebinde güzel bir defter ve mürekkepli dolmakalem bulundur… (4) Beş vakit namaz kıl.
Tolga isimli Müslüman gencin (oruç tutuyordu) isminin başına bir Ali ekledim, Ali Tolga oldu. Kendisi de uygun buldu. Ali ismi ona çok feyiz, bereket,
getirecek inşaallah. (Bilmediğiniz kelimelerin manalarını, meselâ yümn’i lütfen zahmet buyurup lügatten öğreniniz.) 02 Temmuz 2016
Aşağıdaki vahim konular ciddî analizler, raporlar bekliyor. Böyle analiz ve raporları hazırlayacak araştırıcılarımız, uzmanlarımız neredeler? Paganlar, müşrikler, münafıklar, Kriptolar İslam ahlâkına, İslamî değerlere amansızca saldırıyor. Bilhassa iffet ve haya kavramlarını dinamitliyor. Türkiye’yi modern bir Sodom ve Gomore haline getirmek istiyorlar. Bu gidiş nereye?
***
Bazı liselerde yıllardan beri sinsice, saman altından fitne, fesat, anarşi suları yürütülüyordu. Şimdi açığa çıktılar. GEZİ hadiselerinde yaptıkları gibi liseleri sivil darbe teşebbüsüne alet etmek istiyorlar. 1968’de Fransa’da olanlara benzer büyük hadiseler çıkartmaya çalışıyorlar.
***
Suret-i Haktan görünen derin güçler İslam’ın içini boşaltmak, Ehl-i Sünnetin yerine light ve ılımlı bir İslam getirmek istiyor. Bunların imamları Fazlurrahman, Musa Carullah, Farmason Afganî, yine Farmason Abduh, fesatçı Reşid Rıza gibi adamlardır.
***
Rantçılar Türkiye ekonomisinin endüstriyel üretime ve ihracata yönelmesini istemiyor; var güçleriyle yapılaşmaya, meskenleşmeye, arazi spekülasyonuna yatırım yapıyor. Şimdiye kadar trilyonlarca dolarımız böylece verimsiz hale getirildi. Güney Kore Samsung telefonları üretirken, Türkiye onları kapış kapış satın almakta dünya birincisi…
***
Türkiye’de kültürle kültürsüzlük arasında yaman bir savaş cereyan ediyor. İdeolojik eğitim sistemimiz çağdışı… Türkiye’nin Eton Koleji ayarında bir tek gerçek lisesi yok.
***
son derece seviyesiz, bayağı, edepsiz, rezil, çığırından çıkmış müstehcen yayınlar yapıyor. Eskiden gazetelerin isimlerinin altında
yazardı. Şu anda
durumuna düştüler.
***
Türkiye’de iç barış var mı? Halk birbirine düşman kamplara mı ayrıldı? Bu konularda ciddî araştırmaları kimler yapacak? 03 Temmuz 2016
1. Aşırı, ölçüsüz, yıkıcı, gemiyi batırıcı, uçağı düşürücü, yerin yedi kat dibine batırıcı şeytanî muhalefet.
2. Yağcılık, yalakalık, hiç yanlış ve kusur kabul etmeyen, göğün yedinci katına uçuran muvafakat.
3. Liselerde ve üniversitelerde okumaları gerekmeyen, zaten okuyamayacak olan vasıfsız gençlerin hepsini okutmak.
4. Hayata atılan her gencin resmî ve özel sektörde memur ve çalışan olmak istemesi, kişisel girişimci zihniyetin bulunmaması.
5. Millî bir felâket halini almış olan aşırı lüks tutkunluğu, israf, saçıp savurma, delicesine tüketme, hava atma, statü hırsı.
6. Resmî ideolojik Kemalist millî (aslında gayr-i millî) eğitim sisteminin iflas etmiş olması. Bu eğitimin millî kimliğe ve kültüre hizmet etmemesi, çağdışı olması.
7. Ahlâksız gazete ve tv’lerin alabildiğine iğrenç ve hayâsız müstehcen yayınlar yaparak ülkeyi
haline getirmeleri.
8. İslam dinine, evrensel ahlâk ve bilgeliğe göre azgınlık olan bütün kötülüklerin açıkta işlenir olması ve yaygın hale gelmiş bulunması.
9. Birinci ekonomik sektörün betonlaşma, rantçılık yapılaşma olması,
10. Türkiye’nin Güney Kore gibi otomotiv ve elektronik sanayiinde başarılı ve üretici olamaması. Tüketici olması.
11. Hukuk ve yargı sisteminin millî yapıya, kimliğe, kültüre uygun olmaması. Medenî Kanunun aileyi, Ceza Kanunu’nun toplumu dejenere edip çökertmesi.
12. Millî kimliğin temel faktörü olan İslam dininin derin güçler tarafından düşman olarak görülmesi ve içinin boşaltılmak istenmesi.
13. İslam ahlâkından pagan ahlâkına geçiş.
14. Türkçe’de, 1928 alfabe devrimi, daha sonra Agop Dilaçar eliyle lisanın kuşa çevrilmesi sonucu büyük bir kopukluk olması ve düşünce ufuklarının daralması
15. Mimarlık ve şehircilikte büyük bir anarşi ve kaos yaşanması, ülkenin çirkinleşmesi.
16. Nüfusu dört, bilemediniz beş milyonu geçmemesi gereken İstanbul’un rantçılar tarafından 30 milyonluk, idare ve zabt edilemez canavar bir mega kent haline getirilmesi.
17. Sanayie, üretime yatırılması gereken trilyonlarca doların; lüks meskenlere, lüks otomobillere, lüks mobilyalara, lüks elektronik cihazlara, sekse, eğlenceye, keyfe, yeme içmeye, serseriliğe, beyinsizliğe yatırılmış ve ziyan edilmiş olması.
18. Uluslararası şeffaflık, temizlik ve ahlâk anketlerinde Türkiye’nin notunun çok düşük olması.
19. Vesayet rejiminin İslam’ı bir öcü gibi görmesi ve yeldeğirmenine saldıran Don Kişot gibi uzun yıllar boyunca dinle ve dindarlarla aptalca ve zalimce savaşması. 04 Temmuz 2016
Benim sevgili, muhterem, aziz, din ve iman kardeşlerim… Ramazan bayramınız kutlu olsun.
Bangladeş’te Müslüman liderler idam ediliyor, cezaevlerinde on binden fazla Müslüman var. Bayramınız mübarek olsun.
Resulullah Efendimiz, “Doğuda bir Müslümanın ayağına diken batsa, batıdaki Müslüman onun acısını yüreğinde duyar” mealinde buyurmuşlardır.
Bundan haberimiz var mı? İyd-i saidiniz mübarek olsun.
Tacikistan’da on sekiz yaşından küçüklerin camilere girmesi yasaktır, bunu biliyor muyuz?
Mısır’da serbest seçimlerle işbaşına gelen meşru cumhurbaşkanı yıllardan beri zindanda kan kusuyor, Müslüman Kardeşlere ağır baskılar yapılıyor.
Mübarek, kutlu, mutlu olsun bayramınız.
Türkiye’de birtakım münafıklar İslam’ın içini boşaltıyor. Kur’an’a, Sünnete, Şeriata, fıkha dayalı münzel (indirilmiş) hak dinin yerine; reforme edilmiş, değişime ve yeniliğe uğramış, sulandırılmış uydurulmuş seküler bir din getirmek istiyor.
Bayramınız kutlu mutlu olsun.
Türkiye’miz feci terör hadiseleriyle sarsılıyor. Ölenler, yaralananlar, yıkılanlar. Dehşet kol geziyor. Analar, babalar, oğullar, kızlar, yakınlar hıçkıra hıçkıra ağlıyor. Nice güneydoğu şehrimizde sokak savaşları yapılıyor.
İyi bayramlar, iyi bayramlar olsun hepimize. Çocuklar gibi zevklenelim.
Ülkemizde 3 milyon Suriyeli mülteci var. Bunların bazısının durumları çok kötü.
Bayram bayram bayram…
İslam ülkesi Libya ikiye bölünmüş durumda. İki ayrı devlet var orada. Küfür ve nifak dünyası Libya İslam devletini reddediyor, Batılıların kurduğunu, lâik fantoş devleti destekliyor.
Bayram var bayram, gezelim tozalım, tatil yapalım, zıplayalım hoplayalım, yiyelim içelim şen şatır.
Arakan Müslümanları eziliyor, öldürülüyor, kan ağlıyor.
Bayram var bayram.
Bir buçuk milyarlık İslam dünyası paramparça olmuş, bölünmüş, ümmet birliği yıkılmış. Zevk-u sefalı bayramlar olsun bize.
Önce Şeriat elden gitti. Sonra din büyük ölçüde elden gitti. Sıra imanda… Kutlu mutlu bayramlar yapıyoruz biz.
Bazılarımız istikamet (doğruluk dürüstlük) ve iffet şişelerini taşa çaldı. Rüşvetler… İhalelere fesat karıştırmalar… Kuduz rant ihtirasları… Ribalar, zinalar, yüksek binalar… İsraf gösteriş, gurur kibir, saçıp savurma, açıkta işlenen büyük günahlar…
Ah bayram, vah bayram.
Bazı bezirganlar şer’i tesettürün canına okudular. Kur’an’a, sünnete, şeriata, İslâm ahlâkına aykırı şeytanî tesettür çıkarttılar. Milyarlarca yeni lira vurdular bu işten.
Bayramımız kutlu mutlu mübarek olsun.
Müslümanlar başsız kaldı. Müminlerin kendisine biat ve itaat edeceği bir imam veya halife yok. “Zamanındaki İmam’a biat etmeden ölen kimse, sanki cahiliyet ölümüyle ölmüş olur” meâlindeki hadisin tehdidi altındayız hepimiz.
Bayram bayram bayram…
Bir takım nev zuhur müçtehit taslakları bozuk içtihatlar yapıyor, bâtıl fetvalar veriyor, halkın aklını karıştırıyor. Bayram bayram.
Sabah vakitlerinde hoparlörler avaz avaz çağırıyor ama camilerde cemaat yok. Bayram yapalım bayram.
Müslümanlar, ne diyeyim bilmem ki, bayramımız kutlu mutlu olsun, içimiz neşeyle dolsun… 05 Temmuz 2016
Resûlullahh efendimizin (Salat ve selam olsun ona) sakal ve saç tellerini hafife almak gerçekten çok büyük bir saygısızlıktır. Hiçbir Ehl-i Sünnet Müslümanı böyle bir şey yapmaz.
Çok nâçiz okur yazar bir Müslüman olarak sakal-ı şerifi önemsemeyen,
diyen zihniyeti kınıyorum.
Ashab-ı kiram efendilerimiz (Allah onlardan razı olsun) Efendimizin saç ve sakal tellerine büyük kıymet vermişler ve toplayıp saklamışlardır.
Asr-ı Saadet’ten bugüne o mukaddes hatıralar titizlikle korunmakta ve Müslümanlar tarafından ziyaret edilmektedir.
Efendimizin saç ve sakal tellerini ziyaret etmek, onlara sevgi ve saygı beslemek kötü bir şey olsaydı,
Sakal-ı şerife karşı çıkan bir kimse asla Ehl-i Sünnet ve Cemaat olamaz.
Sakal-ı şerife saygı beslemek niçin bid’at olsun?
Minik bir kıl parçası deyip geçmeyelim. O, âlemlere rahmet olarak gönderilmiş Resul-i Kibriya hazretlerinden kalan bir hatıradır. Küçüktür ama mânevî değeri pek yüksektir.
Efendimizin hırkaları, naleynleri, diğer eşyaları da mukaddes emanetlerdir.
reformcuların, dinde yenilik ve değişim isteyenlerin,
Afganicilerin, mezhepsizlerin, sahih hadisleri AB kriterlerine göre ayıklayanların bid’atleri ve saygısızlıkları biz Sünnî Müslümanları bağlamaz.
Hıristiyanların Hz. İsa Aleyhisselamı tanrılaştırmaları gibi aşırılıklardan uzak durmak şartıyla Allah’ın kulu ve Resûlü olan Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve sellem Efendimizi ne kadar sevsek ve (insan olarak) onu ne kadar yüceltip övsek azdır.
Onun ümmetinden olmak bize ne büyük nimet ve şereftir. Hak Teala bizleri onun (Allah’ın izniyle yapacağı) şefaat dairesi içinde bulundursun. 08.07.2016
TÜRKİYE’NİN bütün iyi ve olumlu konularda dünya birincisi, örnek, huzurlu, hem mânen hem maddeten dengeli şekilde kalkınan, âdil, şe䀠af, en faziletli ülkesi olmasını istiyorsak yeterli sayıda cevherli, ehliyetli, istidatlı gencimizi şu branşlarda yetiştirmeliyiz:
Çok vasıflı subaylar, ordu mensupları.
1-Çok vasıflı öğretmenler, eğitimciler.
2- Çok vasıflı din görevlileri.
3- Çok vasıflı idareciler.
4- Çok vasıflı hukukçular.
Evet en akıllı, en vasıflı gençlerimizden yeterli miktarı bu sahalarda hizmet görmelidir.
Ülkenin çoğunluğunu oluşturan Müslümanlar, bu dediğime önem vermezler ve çocuklarını öncelikle doktor veya mühendis olarak yetiştirirlerse Türkiye’de işler düzelmez, beklenen huzur olmaz.
Doktorlukta ve mühendislikte çok para var, ben çocuğumu o iki meslekten birine yönlendireceğim diyen Müslümanları çok ayıplıyorum.
Dünyanın en iyi, en vasıflı ve güçlü subayları, öğretmen ve eğitimcileri, din hizmetlileri, idarecileri, hukukçuları Türkiye’de olmalıdır.
İyi Müslüman iyi insan, iyi vatandaş demektir.
Dindar subay, dindar öğretmen, gerçekten dindar din görevlisi, dindar idareci, dindar
hukukçu…
Bunlar sadece kuru kuruya dindar olmayacaklar, çok vasıflı olacaklardır.
kelime ve kavramının şerhi yapılsa
olur.
Japonlar, İsveçliler, Norveçliler bizim subaylarımızı, öğretmenlerimizi, din hizmetlilerimizi, idareci ve hukukçularımızı görünce hayranlıktan ve gıptadan akılları başlarından gitmelidir.
Bu dediklerimin hayata geçirilebilmesi için Müslümanların birleşmeleri, tek bir ümmet olmaları, bu ümmetin başında dünya çapında, insanlık çapında bir zat bulunması, ümmetin bu konuda (ve diğer bütün lüzumlu ve önemli konularda) dört başı mâmur bir plan, program, proje hazırlaması gerekir.
Bunlar
Yazmış bulundum… 09.07.2016
Ezanlar susmasın… Hoparlörler akustik ilmine göre ayarlansın… Bed seslilere ezan okutturulmasın… Ezanı, okumasını iyi bilen güzel sesliler okusun…
Sabah namazlarına çok az sayıda ihtiyar geliyor, bu vakitte hoparlörler yüz desibel açılmasın… Küçük bir cemaate mikrofonlu ve hoparlörlü namaz kıldırılmasın, müezzinlik yapılmasın…
On beş kişilik topluluğa namaz kıldıran imam yakasına ikinci seyyar mikrofon takmasın… Mikrofon ve hoparlör fe tişizmi holiganlığı yapılmasın…
Haddinden fazla yüksek sesli hoparlör ezana ve dinleyenlere eza verir… Ezanlar o kadar güzel okunmalı ki, namaz kılmayanlar bile huşu ve heyecan içinde büyük zevk alarak dinlemeli… Ezan avaz avaz bağırılmaz, güzelce ve usulüne uygun şekilde okunur…
Cami ve minare hoparlörleri, akustik ilmini ve tekniği bilen uzmanlar tarafından kurulmalı ve ayarlanmalı… Hoparlörden şikayet edene ezan düşmanı demek densizliktir zulümdür…
Sabah ezanı okunurken çocuk ağlayıp korkarak uyanmamalı, tebessüm ederek, gülücükler saçarak uyanmalı… Sultanahmet’te sabahleyin âniden 110 desibel şiddetinde ezan okunmaya başlayınca yatağından düşen turist…
Güzel okunan ezanlardan gayr-i müslimler bile zevk alır… Ezan İslam’ın sözlü bayrağıdır… Kulak tırmalayıcı madenî sesli hoparlör bu bayrağa büyük zarar veriyor…
Tezelden, ciddî bir
kurulmalı ve kaliteli müezzin yetiştirilmelidir…
Divanyolu Firuzağa Camii’nin minaresine sekiz hoparlör yerleştirilmiştir… Birbirine yakın birçok camiin bulunduğu yerlerde, vakit ezanları, bütün camilerin hoparlörlerini sonuna kadar açılarak avaz avaz okunmamalıdır…
Müezzinler güzel sesli, musiki bilen, medenî ve ince ruhlu kimseler olmalıdır… Ah ezanlar, vah hoparlörler… 10.07.2016
Türkiye’den yüzölçümü, nüfus ve tabiî kaynaklar bakımından küçük ama onun, yüzde yüz millî ve yerli muazzam bir otomotiv sanayii var, dünyanın her yerinde bunları satıyor, diğer ülkelerle rekabet ediyor.
Türkiye’nin de böyle olması gerekmez mi? Lakin Türkiye’nin hâlâ yüzde yüz millî ve yerli otomobilleri yok. Birtakım hain global güçler bunu önlüyor.
Kore,
marka akıllı telefonları üretiyor, Türkiye’nin böyle üretimi yok. Biz, büyük paralar ödeyerek Kore telefonlarını çılgınca satın almakta birinciyiz. Birtakım hain güçler Türkiye’nin böyle bir elektronik sanayiine sahip olmasını engelliyor, sabote ediyor.
* * *
İngiltere demokrasinin, insan haklarının beşiği. Orada din devlet birliği var, din ile devlet barışık. İngiltere devlet başkanı (hükümdar) aynı zamanda millî Anglikan Kilisesi’nin başı.
İngiltere dört parçadan oluşan bir Birleşik Krallık. En büyük parça da 1944’ten beri bütün kolejlerde, sabahleyin dersler başlamadan önce okulun şapelinde (kilisesinde) ibadet edilmesi, âyin yapılması mecburî.
ülkenin dominant dini olan İslam ile barışık değil. Cumhuriyet tarihi boyunca İslam ve dindar Müslümanlar iç düşman, tehdit ve tehlike olarak görülmüş ve onlarla mücadele edilmiş.
Hocalar, şeyhler asılmış, korkunç
din ve vicdan hürriyeti ayaklar altına alınmış. İnsan hakları ve hürriyetleri konusunda evrensel bir değer olmayan lâiklik alet edilerek zalim bir egemen azınlıklar saltanatı kurulmuş.
Bizde de İngiltere’de olduğu gibi İslam ile devlet barışsa ve işbirliği yapsa iyi olmaz mı? 11 Temmuz 2016
Üniversiteye başlayacak Abdullah Bey şu mektubu göndermiş:
“Selamun aleyküm Efendim… Mâlumunuz geçtiğimiz ay içinde üniversite giriş imtihanlarım vardı. Çok şükür, imtihanlar sona erdi ve yaklaşık 2 ay sürecek bir tatil süreci var önümde. Okulumuza teşrif ettiğiniz gün Mecelle’nin 100 maddesini ezberlememi tavsiye etmiştiniz. InşaAllah hedeflerim arasında bu tatilde onu ezberlemek var. Bunun haricinde ne yapmam gerektiği konusunda bir tavsiyeniz var mıdır? Zatınızın fikir ve tavsiyelerine göre hareket etmenin daha faydalı olacağını düşündüğüm için danışmak istedim. Duâlarınızı beklerim. Hürmetlerimle…”
1. Mecelle’nin Küllî Kaideleri evrensel bilgelik kurallarıdır. Bunları ezberlemeniz size çok şey kazandıracaktır. İleride mesleği, uzmanlığı, işi ne olursa olsun her liseli ve yüksek tahsilli Müslüman bunları ezbere bilmeli ve hayatına uygulamalıdır. Başarılar dilerim.
2. Osmanlıcanızı ilerletiniz, bu maksatla 1928’den önce yayınlanmış büyük bir kitap (roman, tarih, seyahat) okuyunuz.
3. Arkadaşlarınıza imamlık yapacak derecede akaid, fıkıh, kıraat sahibi olunuz. Mezhepsizler gibi, başı açık namaz kılmayınız.
4. Prof. Ebubekir Sifil’in
iyice okuyunuz, itikadınızı tashih ediniz.
5. Mutlaka İslamî millî geleneksel sanatlarımızdan bir sanat öğreniniz, öğrendikten sonra ürün veriniz, para kazanırsanız, yarısını hayra sarf ediniz. Sanatı sırf para kazanmak için öğrenmeyiniz. Paçanızı paraya kaptırırsanız, para delisi ve kuduzu olur yanarsınız.
6. Üstadını bulabilirseniz, nefs terbiyesi dersleri alınız, istidadınız ve nasibiniz varsa nâkıslıktan kemale yükseliniz. (Fakir bu işin üstadı değildir, benden medet ummayınız.)
7. Bu iki ay içinde en az yüz enteresan fotoğraf çekerek bir albüm yapınız. (Kendinizi çekmeyiniz… Tarihî eserler… Eski zaman evleri… Güzel ihtiyarlar, güzel çocuklar, güzel ağaçlar, kediler, kuşlar… Sakın sıradan bayağı resimler olmasın.)
8. El yazınızı güzelleştiriniz.
9. Hüsn-i hat öğrenmeye başlayın. İcazetli bir hoca bularak mümkünse doğrudan doğruya sülüsten başlayın.
10. Kendinizi cemaat, hizip, fırka, sekt, grup holiganlıklarından koruyun.
11. Hiç ara vermeden, her gün, on kültür referansı elde edin.
12. Magazin ve siyaset dedikodularıyla, faydasız şeytanî aktüel hadiselerle ilgilenmeyin.
13. Ehemm olanı mühim olana tercih ediniz.
14. Dünya hizmet ve vazifelerinizi yapar olduğunuz halde âhirete yönelik olunuz.
15. İmam Gazalî hazretlerinin
isimli muazzam eserini okumaya başlayınız. Harçlığınız satın almaya yeterli değilse, bir cildini size hediye edeceğim. (Baştan başlamak suretiyle okumanız gerekmez. Eser kırk bölümdür, fihristine bakarsınız, hangi konu ilginizi çekiyorsa ondan başlarsınız. İhlas bölümünden başlamanızı tavsiye ediyorum.)
16. Ramazanname isimli broşürde yazılı olan İstanbul kültürü, ahlâkı, görgüsü ile ilgili 62 maddeyi ezberleyiniz ve bunları hayatınıza tatbik ediniz. 12.07.2016
İNSAN hem süper zeki, hem de aptal olabilir mi? Maalesef olabiliyor. IQ’su 130, tahsili çok parlak, uzmanlığı çok yüksek, kültürü geniş; lakin (beni affetsin) aptal ve salak. Aptallıktan ve salaklıktan kurtulmak için bilge olmak gerekir. Tam bilge olamıyorsa, az buçuk olsun bari… Süper zeki ama bilgelikten zerre kadar nasibi yok. Ne anladım onun bu zekasından? Derin felsefe kültürü varmış ve bizimki militan ve holigan sırıl sıklam marksistmiş. Marksizm nedir? Din gibi bir şey, bir tür anti-din. Nerede kaldı bilgelik? *** Bizim süper zeki, geniş kültürlü bilgeliksiz kişi, dağılan batan Sovyetler Birliği’nin mâtemini tutuyor ve Osmanlı devleti aleyhinde ver yansın ediyor. Ne olacak süper zeki, geniş kültürlü, hayli dil bilen aptal ve salağın tekidir o. Bilgelik insanı hidayete (doğru yola) ve mutluluğa götürür. Hikmetsiz zeka sapıklığa sürükler. Bizimki Don Kişot gibi, İslam yeldeğirmenine saldırıyor. Mızrağının ucunda rengarenk yüksek lisans, doktora, dünya başarıları flamaları dalgalanıyor. Gerçek burnunun önünde ama o, süper zekasıyla onu göremiyor. Engin felsefe kültürüne biraz Guenon iksiri ilave etseydi, kendisi için ne iyi olurdu. Süper zeki ama Habeş Necaşisi gibi aklı ve ufku yok. Peygamberin mektubunu yırtıp atan Kisra… *** “İngiltere’de demokrasi son limitine geldi, bundan sonrası İslamdır” diyen Shaw’dan haberi var mı acaba? Felsefe ve din konusunda Popper ne diyor biliyor mu? Yazık, süper zeki, süper kültürlü ama İslam’ın tek hak din ve yol olduğundan haberi yok. Doğru yolu bulmasına en büyük engel o şeytanî süper zekası. Cenab-ı Hak hidayet versin. 13.07.2016
KENDİSİ ve tarikatı için para toplayan, Kendisinde ve bağlılarında Şeriate aykırı haller, bid’atler bulunan, İtikadı sahih olmayan, yani Ehl-i Sünnet ve cemaat dairesinde bulunmayan, Fasık-ı mütecahir olan, yani büyük günahları, çirkin işleri açıkça, açıkta, küstahça işleyen, Gıybet ve iftira eden, İnsanların gizli günah ve ayıplarını araştırıp, tecessüs edip açığa çıkaran, Ribayla ilgili muamele yapan, Müslümanları bizden olanlar ile ötekiler diye ikiye ayırıp öteki Müslümanlara hor bakan, onları dışlayan, Devamlı olarak doyduktan sonra yiyen, Kur’an, Peygamber (salat ve selam olsun ona), İslam ahlakı ile ahlaklı bulunmayan, Emr-i mâruf ve nehy-i münker yapmayan, İnsanlara iyi nasihatler etmeyen, Bütün mü’minlerin tek bir Ümmet yapısı içinde ve çatısı altında toplanmaları için çalışmayan, İlmi ile âmil olmayan, bildiklerini hayata uygulamayan, Beş vakit namazı dosdoğru kılmayan, Farz namazlarda (meşru geçerli bir özrü olmaksızın) cemaatten devamlı olarak kopuk olan, Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem ile biatli ve irtibatlı olmayan, İnsanları sahih itikat sahibi olmaya, kendilerine yetecek kadar ilmihal ve ahlak bilgileri öğrenmeye teşvik etmeyen, Lüks ve israflı bir hayat süren, Kendini olduğundan büyük gösteren, Kur’an’a, Sünnete, Şeriata, fıkha aykırı zekat toplayan; bu suretle zekat almaya hakkı olanların hakkını yiyen, Çile çekmemiş, çile çıkarmamış, çilesiz olan, Merhamet etmeyen, Kalp kıran, gönül yıkan, Kendini Peygambermiş gibi ismet sıfatıyla sıfatlı mâsum gören ve gösteren, Yeteri kadar fıkıh bilmeyen, Yaşadığı devirde Resulullahın varisi, vekili, halifesi durumunda olmayan, Nebevî nurun ışığında bakmayan ve görmeyen… Kimseler kâmil mürşid değildir. Kâmil olmadıkları için mükemmel de olamazlar.. 14.07.2016
Bazı büyük, ünlü, meşhur, önemli liselere tâyin edilecek (atanacak) müdürlerin sıfatları ve özellikleri neler olmalıdır? 1- O lisenin eski mezunlarından olmalıdır. 2- Sosyal, edebî, tarihî, felsefî, sanatla ilgili geniş ve engin kültürü olmalıdır. 3- İdarecilik tarafı güçlü olmalıdır. 4- Otoriter ama anlayışlı olmalıdır. 5- Ciddî doktora tezi hazırlamış olmalıdır. 6- Kendisinden, hayranlık ve saygı duyularak korkulmalıdır. 7- Dış ve iç fesat güçlerinin hazırladıkları, liseleri ayaklandırma ve GEZİ kalkışmalarına engel olacak iradeye ve satranç kültürüne sahip olmalıdır. 8- Okulu kalkındıracak, eğitim seviyesini yükseltecek niyeti, iradesi, birikimi, tecrübesi, firaseti olmalıdır. 9- Öğrencilere bilgi ve kültürün yanında ahlak ve karakter terbiyesi verilmesi gerektiği tezinden yana olacaktır. 10- Kendisi estet olacak ve okula sanat, güzellik ve estetik boyutu kazandıracaktır. 11- Medenî yüksek Müslüman olacaktır ama İslamcı olmayacaktır. 12- Hiçbir holdingin, global kapitalist gücün, hizip ve fırkanın, mafyatik yapının, sektin; adamı, uydusu, maşası, ajanı, kapıkulu olmayacaktır. 13- Siyasetin üzerinde ve dışında kalacaktır. 14- Öğrencilerle ve velilerle yüz göz olmayacak, yuları onların eline vermeyecektir. 15- Dışarıdan kışkırtılan anarşist ve kalkışmacı azınlık dışında öğrenciler müdür beyi sevecek ve sayacak, baba bilecektir. 16- Onun faziletlerini (erdemlerini), meziyetlerini, üstünlüklerini insaflı düşmanları bile tasdik ve kabul edecektir. 17- Hakimler nasıl Türkiye’nin hakimleriyse ve Türk milleti adına hüküm veriyorlarsa, müdür bey de okulu Türkiye menfaatlerini göz önüne alarak idare edecektir. 18- Müdür bey, bizzat kendisi müdürlüğe tayin edilmesini istemeyecek, ne olur Allah aşkına beni müdür yapın diye yalvarmayacak, yahut araya adamlar koymayacak, kulis yapmaya tenezzül etmeyecektir. 19- Kendisi istemeden matlub (istenen) olursa ehliyeti ve liyakati yoksa kabul etmeyecektir. 20- Bir lisenin başına arivist bir müdür getirilirse o okul yandı, battı, bitti, mahv oldu demektir. 21- Bir müdürün değeri, (şayet elinde imkan ve fırsat varsa) ofisinin dekorasyon ve tanziminden belli olur. 22- Müdür bey güzel giyinecek, güzel ve zarif konuşacak, öğrenciye sen değil, siz diyerek hitap edecektir. 23- Müdür bey İstanbul medeniyetinin, görgüsünün, zarafetinin, ahlakının, kibarlığının temsilcisi ve örneği olacaktır. 24- Müdür bey, Türkiye’nin ve insanlığın problemlerine çare ve çözüm getiren kıymetli kitapların, ilmî makalelerin, seviyeli gazete yazılarının müellifi olacaktır. 15 Temmuz 2016
Peygambere (salat ve selam olsun ona) kulak ver, ne diyor: “Yarım hurma ile de olsa kendinizi ateşten koruyunuz.” Yiyecek bir tek hurması olan mü’min, onun yarısını aç bir kardeşine vererek kendini Cehennemden korusun. Allah’ın razı olacağı hayırları yap. Boş işleri bırak. Kuşlara biraz tane vermen hayırdır. Aç bir kediyi doyurman hayırdır. Van’daki altı çocuklu zavallı kadına biraz geçim parası vermek hayırdır. Kurumuş ekmeği vapurla karşıya geçerken martılara vermek hayırdır. Hayır yap hayır yap… Sen buna çok muhtaçsın. Gururu kibri kendini beğenmeyi, böbürlenmeyi bırak. Mevla bunlardan hoşlanmaz, belanı bulursun. Allah’ın rızasını kazanmak istiyorsan doğru ilmihal ve ahlak bilgileri edin, bu bilgileri hayata geçir. Ayakta uyumayı, gafleti bırak, uyanık ve şuurlu Müslüman ol. Şu altı rızaya sahip ol: Rabb olarak Allahü Teala’dan… Kitab olak Kur’an’dan… Din olarak İslam’dan… Nebi ve Resulullah olarak Muhammed Mustafa sallallahü aleyhi ve sellemden… Şeriat olarak İslam Şeriatından… Topluluk olarak Ümmet-i Muhammed’den razı ol. Bu rızaların gereklerini yerine getir. Namazı, dosdoğru eda ederek ayakta tut. Yoksa dinin yıkılır. Dünya sarhoşu olma, dünyaperest olma, sadece dünyaya dönük olma. Belanı bulursun. Dünya hizmet ve vazifelerini yapar olduğun halde ahirete dönük olmalısın. Senin en büyük düşmanının kendi nefsin olduğunu bir an bile unutma. Laf Müslümanı olma, iş Müslümanı ol. Sana bakan sende İslam’ın, Kur’an’ın, Sünnetin, Şeriatın tecellilerini görsün. 16 Temmuz 2016
Bu satırları, cumartesiyi pazara bağlayan gece saat 01’de yazıyorum. Soru: Darbe bitti mi, bastırıldı mı?.. Bitmemiş, tam manasıyla bastırılmamış olabilir. Darbeciler 2’nci planı uygulamaya koyabilirler. Uyanık olmak gerekir. Bendenizin prensipleri şunlardır: Seçimle gelen iktidar seçimle gitsin. Askerî veya sivil darbe yapılmasın. Kör topal da olsa demokrasi işlesin. Kan dökülmesin. İç savaş çıkmasın. Bundan sonra çok çok çok teşekkür etmek istiyorum: Bu darbenin ayak sesleri duyuluyordu. Çeşitli istihbarat kurumlarımız dillere destan büyük bir başarıyla darbeyi, saatine dakikasına, bütün ayrıntılarına kadar önceden bilmişler ve ilgilileri son derece uyarmışlardır. Teşekkürler. Uyarılan, zaten çok uyanık olan devlet, hükümet, bürokrasi, yargı ilgilileri kendilerine verilen harika istihbarat raporlarını göz önüne alarak vazifelerini dört dörtlük yapmışlar, darbe yılanını daha yumurtada iken ezmişler, kan dökülmesini önlemişlerdir. Teşekkürler. Darbe hazırlıkları çok önceden keşf edilmiş, gereken tasfiyeler adaletli şekilde yapılmıştır. Teşekkürler. Darbecilerin, devleti ülkeyi halkı dış düşmanlara korumak için kullanılması gereken uçakları, helikopterleri, tankları ve silahları devlete ve halka karşı kullanmalarına hiç fırsat verilmemiştir. Teşekkürler. Kırmızı berelilerin seçiminde büyük özen gösterilmiş, bunların bir grubunun Cumhurbaşkanının kaldığı otele saldırmaları önlenmiştir. Teşekkürler. Gafil avlanılmamıştır. Teşekkürler. Gereken bütün tedbirler alınmıştır. Teşekkürler. Su uyur düşman uyumaz denilerek darbeye karşı hiç uyunmamış, günde yirmi dört saat uyanık kalınmıştır. Teşekkürler. Darbe konusunda Türkiye dünyaya rezil ve rüsvay edilmemiştir. Teşekkürler. Darbe krizi, tereyağından kıl çeker gibi kolaylıkla, suhuletle halledilmiş, dünya bu çözüme hayran kalmıştır. Teşekkürler. Bu teşekkürlerden sonra: Darbe bitti mi, bastırıldı mı sorusunun cevabı iyi düşünülerek verilmelidir. Darbe tragedyasının birinci kısmında çok acayip, çok saçma, çok garip bir senaryo var. Sakın bu işin perde arkasında başka oyunlar olmasın? 18 Temmuz 2016,
İslam’ı bazı TV’lerdeki bazı profesörlerden öğrenen vatandaşın vay haline!.. Din, asla kesinlikle bozuk TV’lerden ve gazetelerden öğrenilmez. Dini öğrenmenin yolları şunlardır: Gerçek İslam medreselerinin ve yine gerçek İslam mekteplerinin vereceği din dersleri ile. İcazetli ulemadan, fuqahadan özel dersler alarak. İcazetli ulemanın yazmış olduğu sahih ve muteber din kitaplarını doğru dürüst okuyup, içindeki bilgileri doğru olarak öğrenerek. Okullardaki mecburî din kültürü dersleri ve kitapları ile din doğru olarak öğrenilemez. O kitapların ilk sayfasında Paşa resmi, karşısında Paşa Beyannamesi yer almaktadır. O kitaplarda Besmele yoktur. Yahu bir din kitabının başında Besmele olmaz mı? Her ilahiyatçı Kemalisttir demiyorum ama Kemalist ilahiyatçılar da var. Onların yazdığı din kitaplarını okuyanların sapıtması kaçınılmazdır. Din, bozuk bid’at fırkalarına mensup kimselerden öğrenilmez. Din reformcu, dinde yenilik ve değişim isteyen, light ve ılımlı İslam taraftarı, Fazlurrahmancı, sarıklı Farmsonu imam tanıyan, laikçi, sekülarist ilahiyatçılardan öğrenilmez. Önüne gelen din hocalığı yapamaz. Son yıllarda şöyle büyük bir sapıklık ve çarpıklık ortaya çıktı: Din kitapları Avrupa kriterlerine, standartlarına, normlarına uygun olmalıymış. Bu zihniyet küfre götürür. Kur’an kısasta sizin için hayat vardır buyuruyor. Avrupa Birliği ise idam cezasını kaldırmış, ben kısas mısas bilmem diyor. Bu, küfür değil de nedir? İslam dini doğru olarak, aslına uygun olarak Ehl-i Sünnet kitaplarından öğrenilir. Mutezile fırkasına mensup ilahiyatçıların kitaplarından din öğrenilmez. Yazık ki, şu seksen milyonluk İslam ülkesinde, belli başlı cemaatler, tarikatlar, İslamî sivil toplum kuruluşları bir araya gelip, ehliyetli ve liyakatli hocalardan bir heyet oluşturup müşterek (ortak) bir ilmihal, temel din bilgisi kitabı ortaya koyamıyor. Bu hayırlı işi tek cemaat, tek tarikat, tek kuruluş yapamaz. Bu hizmet ve vazife birlik halinde, müştereken yapılır. Biz ise, birleşmeme konusunda tam bir birlik halindeyiz. Yazıklar olsun! 19 Temmuz 2016
Bu darbeden sonra her şey düzelecek, ortalık süt liman olacak mı? Cevap: Düzelmez, rahat ve sükunet olmaz. *** Bu darbenin içyüzü, mahiyeti nedir? Cevap: Bu, en doğrusunu Allah bilir, bir mühlet darbesidir. *** Mühlet darbesi ne demektir? Cevap: Uyanın, toparlanın, kendinizi ıslah edin, doğru yola girin, Allahü Teala’ya, Resulullaha (Salat ve selam olsun ona) uyun, size bildirilen kurtuluş ve hidayete yönelin; azgınlıkları, isyanları, fısk ve fücuru bırakın demektir. *** Müslümanlar Ümmet birliği çatısı altında toplanmazlar, bugün olduğu gibi birbirinden kopuk bin parçaya ayrılmış olarak kalırlarsa kurtuluş olur mu? Cevap: Olmaz!.. İttihad (birlik) ve uhuvvet (kardeşlik) farzdır. Bu farza riayet edilmezse tokat üzerine tokat, sille üzerine sille, bir sürü afet ve musibet, zillet ve yenilgi gelir. Müslümanlar birbirleriyle kardeş olmayacaklar, birlik ve beraberlik içinde olmayacaklar ve sonra huzur içinde rahatça yaşayacaklar… Mümkün müdür bu? *** Birileri son yıllarda çok beddua etmişti. Bu beddualar tuttu mu? Cevap: Tuttu da kendi başlarına dönerek tuttu. Beddua istisnaîdir. Müslüman ıslah için dua eder. *** Türkiye’de başka darbeler de var mıdır? Cevap: Olmaz olur mu, bin türlü müzmin darbe vardır. Bunların biri, İslam kadınlarının, kızlarının; iffetlerine, hayâlarına, haysiyetlerine, şereflerine, tesettürlerine vurulan darbelerdir. Ümmet bu darbelere karşı nehy-i münker yapmazsa belalar, musibetler, azaplar gene gelir. *** Kime iltica edelim (sığınalım)? Cevap: Bizi Allah’tan başkası kurtaramaz. Allah’a iltica edelim. Şu vesilelere yapışalım: Sahih itikat, beş vakit namazı dosdoğru kılmak, farz namazlarını cemaatle eda etmek, zekatı dosdoğru vermek, yardımsever ve paylaşıcı olmak, ahlakımızı düzeltip faziletli Müslümanlar olmak, Ümmet birliği çatısı altında toplanmak, râşid bir Halifeye biat ve itaat etmek, cahillikten ilme hicret etmek, emanetleri ehil olanlara vermek, haram yememek, günahlarımıza tevbe etmek, bütün krizleri ve problemleri Kur’an’ın, Sünnetin, Şeriatın ışığında ve rehberliğinde çözmek. 20 Temmuz 2016
1. Darbe hikmete=bilgeliğe aykırıydı. 2. Ehliyetli, mu’temen kimselerle istişare etmiş olsalardı, yanlış bir iş olur, hem kendinize hem memlekete büyük fenalık ve hıyanet etmiş olursunuz, kesinlikle teşebbüs etmeyiniz cevabını alacaklardı. 3. İstihare etmiş olsaydılar, bu işin sonunun ferahlık ve hayır olmadığı bildirilecekti. 4. Türkiye’nin 1960, 1971, 1980 Türkiyesi olmadığını, köprünün altından çok sular aktığını, büyük sosyal ve kültürel değişimler olduğunu düşünmeleri gerekirdi. 5. Halkın sokaklara döküleceğini, tanklara karşı çıkacağını hiç düşünmediler. 6. Ordunun BÜTÜNÜNÜN emir ve kumanda silsilesi içinde yapılmayan bir darbenin başarılı olma şansının çok küçük olduğunu bilmeleri gerekirdi. 7. Bulundukları makamlara ehliyet ve liyakatleri ile gelmedikleri için kültürleri, görüşleri, askerlikleri yeterli değildi. 8. Akılları azdı, akl-ı selimleri ise hiç yoktu. 9. Sekter düşünce ile holiganca hareket ettiler. 10. Kendileri açısından ehven-i şerreyni değil, eşedd-i şerreyni tercih ettiler ve kaybettiler. 11. Bazısı merhametsizce hareket etti ve merhamet etmeyene merhamet edilmez küllî kaidesince ceza gördü. 12. Tasfiye edilmek onlar için ehvendi, bunu tercih etmek akıllılığını gösteremediler. 13. Baş ruhbanlarını erbab edinmek büyük günahını işlediler ve çarpıldılar. 14. Milletin ve devletin silahlarını millete ve devlete karşı kullanmak büyük hatâsına düştüler. 15. Zaruriyat-ı diniyeye aykırı çok büyük ve çarpık görüşleri benimsediler ve çarpıldılar. 16. Üstad Bediüzzaman hazretlerinin “Şeytandan ve siyasetten Allah’a sığınırım” düsturuna tamamen aykırı ve zıt işler yaptılar. 17. Kendilerini yüzde yüz haklı, ismet sıfatıyla sıfatlı mâsum olarak gördüler; hatâlarını, yanlışlarını bilmediler, kabul etmediler, özeleştiriye kapalı oldular, olumlu eleştirileri düşmanlık olarak gördüler. 21 Temmuz 2016
Kültürlü, olgun, vasıflı, ziyalı Müslümanlardan oluşan bir grup bir araya gelince neler konuşurlar? Faydalı, lüzumlu, hayırlı laflar ederler. Memleketin, milletin, devletin durumu hakkında seviyeli, ipe sapa gelir müzakerelerde bulunurlar. Gerçekçi analizler yaparlar. Çare ve çözümler ararlar. Teklifler getirirler. Olumlu tenkitler, özeleştiriler yaparlar. Neler konuşmazlar? Düşük seviyede siyaset yapmazlar. Gıybet etmezler. Zararlı laf sarf etmezler. Olumsuz tartışmalar yapmazlar. Kirli ve cıvık magazin konularına girmezler. Türkiye’de dehşetli kültür değişmeleri var. Terör anamızı ağlatıyor. Bayağılık ve kirlilik kol geziyor. Ortadoğu’nun durumu felaket. İslam dünyası sarsıntılar içinde. İnsanlık alemi âhir zaman krizleriyle boğuşuyor. Böyle bir devirde beş on kültürlü, yüksek tahsilli, ziyalı Müslüman bir araya gelip de saçma sapan laflar ve sohbetler ederlerse vah onlara. İslam’a, Kur’ana, Sünnete, Şeriata aykırı bunca kötülüğün olduğu bir ortamda Müslümanın üzülmemesi, infial duymaması, protesto etmemesi, nehy-i münker yapmaması ne büyük bir eksikliktir. Müslüman dindar insandır, dinsizlikten hoşlanmaz. Müslüman âdildir, zulümden hoşlanmaz. Müslüman açıkta işlenen günahlardan, İslamî kriterlere göre çirkin ve kötü olan her şeyden rahatsız olan insandır. Rahatsız olmuyorsa, onun Müslümanlığı laftadır. Bangladeş’te Müslüman liderler idam ediliyor, on binden fazla Müslüman tutuklandı, zindanlar Müslüman dolu… Biz burada lüks iftar ziyafetlerinde keyf sürüyoruz. Tacikistan’da, on sekiz yaşından küçük gençlerin camiye girmeleri yasak. Bizim bundan haberimiz bile yok. Büyük sayıda Müslümanın yaşadığı Atina’da Cuma namazı kılınacak bir tek cami yok. Bu konu bizim gündemimizde yok. Müslümanlar birliklerini yitirmişler, birbirinden kopuk bin parçaya ayrılmışlar. Bu bizim umurumuzda mı? Beş vakit namaz kılan dindar bir grup lüks iftar ziyafeti vermiş, adam başına 175 lira ödenmiş. Aşırı seviyede müstehcen yayınlar yaparak toplumu bozan, bir kısım gençliği fena halde azdıran Dönme medyasını protesto ediyor muyuz? 22.07.2016
1- Kur’an, Sünnet, Şeriat, Cemaat Müslümanlığı için (pek mütevâzı da olsa) hizmete devam. 2- Beş vakit namaza ve cemaate davete devam. 3- Bütün ibadetlerde, hayırlarda ihlaslı olunmasını hatırlatmaya devam. 4- ‘Herkes kendini kurtaracak miktarda ilmihalini öğrensin’e devam. 5- Bütün mü’minlerin ümmet birliği çatısı altına toplanması davetine devam. 6- Mü’minlerin, zamanın imamına biat ve itaat etmesi gerektiği uyarısına devam. 7- İslam ahlakı ilkelerine uyulması propagandasına devam. 8- Kafirlerin ve münafıkların içi boş light ve ılımlı İslam türetmeleri fesat ve fitnesini tenkide devam. 9- Sünnet, fıkıh düşmanlığının ve mezhebsizliğin İslam Şeriatını tehdit eden en tehlikeli bid’at olduğu uyarısına devam. 10- Dinin siyasetin, şahsî menfaatlerin, cahili asabiyetlerin üzerinde ve dışında tutulması gerektiğini hatırlatmaya devam. 11- Din sömürüsünün karı satmaktan daha ağır ve âdi bir ahlaksızlık ve alçaklık olduğunu sık sık hatırlatmaya devam. 12- Pagan ahlaksızlığı ile mücadeleye devam. 13- Tesettürün farz olduğunu söylemeye devam. 14- Zinanın ve ribanın iki büyük yıkıcı günah olduğunu bildirmeye devam. 15- Haram yiyenlerin belalarını bulacaklarını ve sonlarının çok kötü olacağını hatırlatmaya devam. 16- İsrafın, saçıp savurmanın, ölçüsüz lüks hayatın günah olduğunu bildirmeye, müsrifleri kınamaya devam. 17- Zekatın, Kur’an’a Sünnete Şeriata uygun olarak hakedenlere temlik suretiyle verilmesi gerektiğini, böyle vermeyenlerin zekat borçlarını ödememiş olacaklarını, tüzel kişilere zekat verilemeyeceğini hatırlatmaya devam. 18- Mü’mine kafir ve müşrik diyenin kendisinin kafir olacağı uyarısına devam. 19- Allah için yapılan ibadetler, hizmetler için kullardan ücret ve mükafat istenmesinin ve alınmasının ihlasa aykırı olduğunu beyana devam. 20- Ehl-i Sünneti savunmaya, ehl-i bid’at ve dalaleti tenkide devam. 21- Bu hizmetleri yaparken gururlanmamak, kibirlenmemek, ‘ucba kapılmamak, kendini beğenmemek gerektiğini unutmamak gerektiğini beyana devam. 22- İslam’ın ve Ümmetin önündeki en büyük engelin cahil, gafil ve kötü Müslümanlar olduğunu anlatmaya devam. 23- Nefs-i emmâresini kötülemeye devam. 23.07.2016
Farz-ı muhal (olacak iş değil ya!), darbe konusunda bu hakir fakirle istişare etmiş olsalardı; kesinlikle teşebbüs etmeyin, kazansanız da kazanmasanız da hem sizin, hem memleket devlet ve halk için çok fena olur der, vazgeçirmeye çalışırdım.
Mu’temen (güvenilir ve ehliyetli) kimselerle istişare ve istihare etmeden darbe yaptılar, başarılı olamadılar ve hem kendilerini, hem de devleti, milleti, vatanı yaktılar.
Bu gibi önemli meselelerde mutlaka istihare de yapılması gerekir. Kırk altı kapıdan kırk beşi kapanmıştır, biri açıktır, mutlaka o kapıya müracaat edilmesi gerekirdi.
Önümüzde çok acı realiteler var: Nâhak yere kan dökülmüştür. Hak Teala ve Tekaddes hazretleri bunların hesabını sorar. Yaralılar vardır. Onların da hesabı sorulur. Millet Meclisi binası bile bombalanmıştır.
Milletin silahları millete yöneltilmiştir. Muazzam sayıda gözaltına alınan, tutuklanan vardır. Kurunun yanında bazı yaşlar da yanmıştır. Ordu siyasete, darbeye alet edilmiş, itibarına büyük darbe vurulmuştur.
Bütün dünyaya rezil ve rüsvay olunmuştur. Bütün akl-ı selim, hikmet=bilgelik, firaset, mürüvvet kuralları ayaklar altına alınmıştır.
konusunda Ehl-i Sünnetin, Cumhur-i Ulemanın ahkamına, tavsiyelerine aykırı saçmalıklar yapılmıştır.
hikmetli hadîsine aykırı bir kalkışmaya girişilmiştir.
Mukadderat-ı ilahiye hesaba katılmamıştır. Ümmetin bütününün temsilcileri ile istişare edilmemiştir. Cemaat dışındaki Müslümanlar ötekileştirilmiştir, hesaba katılmamıştır.
İç savaş kapıları zorlanmıştır. Şartlarına uygun istihâreler yapılmış ve yaptırılmış olsaydı, izin ve icâzet çıkmayacak ve bunca felâket önlenmiş olacaktı. Böyle işler yapılırken Kur’an’a sormak gerekirdi… Resulullahın (Salat ve selam olsun ona) Sünnetine sormak gerekirdi…
Şeriatın Sultanî hükümlerine bakmak gerekirdi… Hikmete sormak gerekirdi… Bunlar yapılmadı… Fitne ve fesat kapıları açıldı… Eyvah eyvah eyvah!.. Eyvah ki, eyvah!.. Bundan sonra ne olacak? 24.07.2016
Dini imanı para, zenginlik olanlar İslam’a, Kur’an’a hizmet edemez. Haram gelir elde edenler, haram gelirle zengin olanlar dine imana Kur’an’a hizmet edemez. İhlâssızlar dine hizmet edemez. Büyük günahları açıkça, açıkta, küstahça, arlanmadan utanmadan işleyen rezil fasık-ı mütecahirler hizmet edemez. Arivistler, ikbal avcıları İslam’a hizmet edemez. Böyleleri biz çok hizmet ediyoruz edebiyatı yaparlar ama onlar hizmet etmez, hezimete sebep olur. Hizmetin ahlakı vardır. Belli başlı hüküm ve kuralları şunlardır: 1. Hizmet Kur’an, Sünnet, Şeriat, İslam ahlakı, İslam hikmeti kriterlerine göre yapılacaktır. 2. Allah rızası için ihlasla yapılacaktır. 3. İlimle, irfanla, kültürle yapılacaktır. Cahiller kendi rey ve hevalarıyla hizmet edemez. 4. Ehemm, mühimme tercih edilerek hizmet edilecektir. 5. Meşru olmayan metotlarla, vasıtalarla hizmet edilemez. 6. Savaş hileleri dışında, hile ve desiseyle hizmet edilemez. 7. Hizmet istikametle yapılır, hizmet eden Müslümanların müstakim Müslümanlar olması gerekir. 8. Benliği nefs-i emmâre derecesinde olan kimseler hizmet edemez. En az nefs-i levvâme derecesine yükselmiş olması gerekir. 9. Plansız programsız hizmet olmaz. 10. Hizmet edebilmek için saidler zümresinden olmak gerekir. Şakiler hizmet edemez. 11. Müslümanların paralarını ve mallarını zimmetlerine geçirenler, halkı kaz gibi yolanlar, inek gibi sağanlar hizmet edemez. 12. Hizmet edebilmek için nebevî nurun hizmet yolunu aydınlatması gerekir. 13. Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz, Yaratanın kitabını ve dinini tebliğ için yaratıklardan ücret almadı. 14. Yakın tarihte ihlaslı mücahidlere örnek, Şeyh ve İmam Şâmil hazretleridir. 15. İhlaslı alimlere ve fakihlere örnek Hüccetülislam İmam Gazalî hazretleridir. 16. Bediüzzaman Said Nursî bir hizmet kahramanıdır. 17. Silistreli Şeyh Süleyman Hilmi hazretleri hasbeten lillah hizmet etmiş, çok çileler çekmiştir. 18. Abdülhakim Arvasî hazretleri bu dine, imana, Kur’an’a, Şeriata, Ümmete hizmet etmiştir. 19. Yakın tarihin karanlık ve kanlı yıllarında İman ve İslam uğrunda idam edilenler, zindanlarda sürünenler var ya, hizmet erbabı onlardır. 20. Hizmet perdesi ardında zengin olanlara yazıklar olsun! 21. Gerçek hizmetkarları sevelim, onların yollarından gidelim. 22. Din, iman, Kur’an hizmetleri üne, alkışa, şahsî nüfuz ve prestije alet edilemez. 25.07.2016
Bazı şeyleri gerçekleştirmek çok ama çoook zordur. Mesela Türkiye’de uluslararası seferler yapacak yolcu uçağı üretmek böyledir. Bazı zor şeyleri gerçekleştirmek ise mümkündür. Mesela Türkiye’yi dünyanın en temiz, en şeffaf, en ahlaklı, en erdemli, en adaletli, en güvenli ülkesi haline getirmek böyledir. Türkiye’yi temizlik ve şeffaflıkta, saydığım diğer sıfatlarda; Yeni Zelanda’nın, Danimarka’nın, Norveç’in üzerine çıkartmak, dünya birincisi yapmak. Bunu gerçekleştirebilmek için neler lazımdır, neler yapılmalıdır?
Birincisi: Bu niyete ve emele sahip olmak gerekir. İkincisi: Bunun gerçekleştirilmesini sağlayacak bir idare ve sistem olmalıdır. Üçüncüsü: Buna uygun bir eğitim sistemi ve okullar. Dördüncüsü: Ülkeyi kılcal damarlar gibi sarmış bir halk eğitimi ve propaganda sistemi. Beşincisi: Bu işin başında bir orkestra şefi bulunmalıdır. Altıncısı: Bu konu, bıktırmamak ve usandırmamak şartıyla devamlı olarak işlenecektir.
Türkiye dünyanın en şeffaf, en temiz, en ahlaklı, en erdemli, en âdil, en güvenli ülkesi olacak. Öyle ki, bir müddet sonra, iyi niyetli ve sağlam cevherli on milyonlarca vatandaş uykuda bile bunun rüyasını göreceklerdir.
Ne güzel, ne ulvî bir hayal ve tasavvur değil mi? Ulaşamasak, gerçekleştiremesek bile böyle hayallere sahip olmalıyız. Türkiye’mizi bir erdemler ve bilgelikler respublikası haline getirmeliyiz. Bugün durumumuz pek parlak değilmiş. Olsun… Yine de bu hayalleri beslemeliyiz.
İslam dininde, Kur’an’da, Resulullahın (Salat ve selam olsun ona) Sünnetinde, mâzimizde, tarihimizde, büyüklerimizin menkıbelerinde bu hayali gerçekleştirecek anahtarlar vardır. Önce niyet… Sonra azim ve irade…
Mükemmel bir plan ve program… Dünyayı kaldırabilecek bir istinat noktası ve manivela… Bu işi birlikte yapacak kararlı ve güçlü kadrolar…
Bu konuda var gücümüzle çalışıp çabalarken Türkiye’yi birinci yapamasak bile 10 üzerinden 7 alacak seviyeye yükseltebilirsek yine de büyük başarı kazanmış olmaz mıyız? 26.07.2016
Onlar bu ülkede azınlıktır ama bu gerçeği bir türlü kabullenemiyorlar. Yakın tarihte bir egemen azınlık diktatörlüğü kurmuşlar, çoğunluğu ikinci sınıf vatandaş, sömürge yerlisi muamelesi yapmışlar, zaman zaman asmışlar kesmişler, resmî ideoloji terörü uygulamışlardı.
On bine yakın tarihî camiyi, mescidi, medrese ve tekke binasını, vakıf eserini yıkmışlar, satmışlar, amacı dışında kiraya vermişlerdi. Çoğunluğun Ezan-ı Muhammedî okumasını bile yasaklamışlar, okuyanlara büyük eziyetler etmişler, zindanlara atmışlardı. İslam’a ve Ümmete karşı savaş açmışlardı.
Dini ve dindarları kendi zalim rejimleri için en büyük tehdit ve tehlike olarak görüyorlardı. Ceza Kanunlarındaki 163’üncü madde ile en masum ve basit dinî söylem ve faaliyetleri ağır suç kabul etmişler, Müslümanları mahkemelerde süründürmüşler, cezaevlerinde çürütmüşlerdi.
Bir tek partileri vardı. Seçimlerde onun listesi sandığa açıkta atılır, sayım gizli yapılır ve bunlar yüzde 99,99 kazanırdı. Millî Şef’lerinin eşinin, özel Beyaz Trenle Ankara’dan İstanbul’a gelişi haberini birinci sayfada değil, üçüncü sayfada verdiği için Tasvir gazetesini kapatmışlardı.
Memleket yokluk, açlık, sefalet içindeydi. Halk aç diyen birisi çıkarsa komünistlikten mahkum olurdu. Medenî Batı ülkelerindeki gibi din hürriyeti isteyenler gerici idi. Büyük ağababaları Stalin’den ilham alarak bütün din okullarını kapatmışlardı. Yüzde yüz olmasa da bir miktar demokrasi gelince tepetaklak oldular. Artık hiçbir seçimi kazanamıyorlar.
Kazanmaktan da ümitlerini kesmiş durumdalar. Yeni siyasetleri, stratejileri ve taktikleri şudur: İmdat diktatörlük geliyor!.. İmdat hürriyetler elden gidiyor!.. İmdat medyaya baskı yapılıyor!..
Demokrasiden, serbest seçimlerden ümidi kestikleri için iktidarı GEZİ’lerle, liseli çocukları kışkırtarak, sivil darbe teşebbüsleriyle devirmeye uğraşıyorlar. Türkiye onların ideolojik tek parti iktidarında hiçbir zaman bugünkü kadar hür ve demokrat olmamıştı. Diktatörlük yaygaraları esassız ve temelsizdir.
Bağırıp dursunlar. Maddî imkanım yok ama günün birinde bir İslam Koleji açabilirsem; okulda, idare ve öğretim kadrosunda, öğrencilerinde aşağıdaki şartlar bulunacaktır: Müdürü beş lisan bilecek, üç lisanda ilmî, edebî, fikrî eserleri yayınlanmış olacaktır.
Öğretmenlerinin hepsi ciddî üniversitelerde doktora yapmış kimseler olacaktır. Öğrenciler IQ ve karakter testi yapılarak alınacaktır. Osmanlıca ve Latin yazısıyla eğitim verilecektir. Bütün öğrencilerin beş vakit namazı cemaatle okul imamının ardında kılmaları mecburî olacaktır.
Veliler, okul işlerine, eğitime karışmayacaklarına dair noterden taahhütname vereceklerdir. Okulun mürşid-i kâmil bir şeyhi bulunacaktır. Okulda tarikat, cemaat, hizip, fırka, grup, parça holiganlığı, militanlığı, asabiyeti yapılmayacaktır; yapan öğretmen ve öğrenciler atılacaktır.
Okul siyasetin dışında ve üstünde tutulacaktır. Okulda ideolojik faaliyet yapılmayacaktır. Okulda İslamcılık olmayacaktır. Okul müdürün ofisi, dünyanın en sanatlı, en zarif, en güzel döşenmiş bürosu olacaktır.
Okulda sen kelimesi kullanılmayacaktır. Okulun kaligrafi öğretmeni Avrupa’dan getirilecek ve çocukların hepsi çok güzel ve sanatlı el yazısına sahip olacaktır. Bütün öğrenciler, Osmanlıca’yı rik’a hattıyla yazacaktır.
Her öğrenci geleneksel millî ve İslamî sanatlarımızdan birini öğrenecek ve ürün verecektir. Okul, dünyanın bütün vasıflı lise ve kolejlerinden üstün olacaktır. Okulda cep telefonu kullanılmayacaktır.
Millî ve İslamî ahlakımıza, terbiyemize aykırı itlik, serserilik, küstahlık yapanlar atılacaktır. Bütün dünya bu İslam Kolejine hayran kalacaktır. Onun fazilet ve meziyetlerini düşmanlarımız bile kabul ve tasdik edecektir. 27.07.2016
Maddî imkanım yok ama günün birinde bir İslam Koleji açabilirsem; okulda, idare ve öğretim kadrosunda, öğrencilerinde aşağıdaki şartlar bulunacaktır: Müdürü beş lisan bilecek, üç lisanda ilmî, edebî, fikrî eserleri yayınlanmış olacaktır.
Öğretmenlerinin hepsi ciddî üniversitelerde doktora yapmış kimseler olacaktır. Öğrenciler IQ ve karakter testi yapılarak alınacaktır. Osmanlıca ve Latin yazısıyla eğitim verilecektir. Bütün öğrencilerin beş vakit namazı cemaatle okul imamının ardında kılmaları mecburî olacaktır.
Veliler, okul işlerine, eğitime karışmayacaklarına dair noterden taahhütname vereceklerdir. Okulun mürşid-i kâmil bir şeyhi bulunacaktır. Okulda tarikat, cemaat, hizip, fırka, grup, parça holiganlığı, militanlığı, asabiyeti yapılmayacaktır; yapan öğretmen ve öğrenciler atılacaktır. Okul siyasetin dışında ve üstünde tutulacaktır. Okulda ideolojik faaliyet yapılmayacaktır.
Okulda İslamcılık olmayacaktır. Okul müdürün ofisi, dünyanın en sanatlı, en zarif, en güzel döşenmiş bürosu olacaktır. Okulda sen kelimesi kullanılmayacaktır. Okulun kaligrafi öğretmeni Avrupa’dan getirilecek ve çocukların hepsi çok güzel ve sanatlı el yazısına sahip olacaktır.
Bütün öğrenciler, Osmanlıca’yı rik’a hattıyla yazacaktır. Her öğrenci geleneksel millî ve İslamî sanatlarımızdan birini öğrenecek ve ürün verecektir. Okul, dünyanın bütün vasıflı lise ve kolejlerinden üstün olacaktır. Okulda cep telefonu kullanılmayacaktır.
Millî ve İslamî ahlakımıza, terbiyemize aykırı itlik, serserilik, küstahlık yapanlar atılacaktır. Bütün dünya bu İslam Kolejine hayran kalacaktır. Onun fazilet ve meziyetlerini düşmanlarımız bile kabul ve tasdik edecektir. 28.07.2016
Bendeniz Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunuyum. Eski Mekteb-i Mülkiye. Bir miktar siyaset kültürüne sahibim ama politikaya girmem, politika ile meşgul olmam.
Kendimi bu konuda yeterli bulmam. Zaten vicdanım ve ahlâkım da buna müsait değildir. Nazarımda politika ateşten bir gömlektir, onu giyemem.
Politika yolu ile şöhret-i kâzibe sahibi olmayı, para kazanmayı, zengin olmayı hiç uygun görmem. Politika ile İslam’a, Ümmet’e, vatana millete gerçekten hizmet edebilenlere aşk olsun.
İnsanların en alçağı, en rezili, en bayağısı, en sefili, en iğrenci, en kaltabanı; din, iman, Kur’an, mukaddesat bezirganlığı yaparak maddî menfaat, şahsî prestij, ün kazananlardır. Yazık ki, halk bunları hizmetkar sanıyor.
Bir Müslüman için en sevaplı, en şerefli, en güzel, en hayırlı iş Allah rızası için, Kur’an’a ve Sünnete uygun şekilde, doğru dürüst din hizmeti yapmaktır. Böyle hizmet edenlere ne mutlu.
Bir adam, bir cemaat, Yaratan için yaptığı hizmetlerin ücretini yaratıklardan ister ve tahsil ederse, o gerçek hizmetkar değildir, kızıl münafıktır. İslam’a, Kur’ana, Sünnete, Şeriata, İslam ahlakına, İslam hikmetine (bilgeliğine) aykırı metot ve yollarla din hizmeti yapılamaz.
Müslüman bir toplum, emr-i mâruf ve nehy-i münker farzını bilkülliye (bütünüyle) terk ederse onun üzerine azap iner. Sadece kötülerin üzerine inmez, genel iner. *** Çok zor işlerden biri ayakta uyuyanları uyandırmaktır.
Din, iman, Şeriat elden giderken birileri lüks iftarlarda nefis yemekler atıştırıyor. Zehi gaflet! Nefs-i emmâre puttur, ona tapan müşriktir.
Kur’an ve Resulullah (salat ve selam olsun ona) bize hidayeti de dalaleti de (sapıklığı da) açıkça bildirmiş. Seçim bize aittir.
Hidayeti seçen ve gereklerini yerine getiren Allah’ın kerem ve fazlı ile kurtulur, sapıklığı seçen belasını bulur, cezasını çeker. 29.07.2016
Sadece istihbarat zafiyeti yok, onun yanında birilerinde dehşet verici bir kültür sığlığı, kendine güvenme, merak etmeyin bir şey olmaz gafleti var. (Derin kültürlü, geniş ufuklu, ilim ve irfan sahibi, bilge, firasetli, müdebbir, kiyasetli, duhat-ı etrakten, uzak görüşlü, akl-ı selim sahibi muhterem kimseler üzerlerine almasınlar, onları kasd etmiyorum…)
Birilerine;
konusunda; çok ciddî, çok etkili, çok uyarıcı, çok aydınlatıcı bilgiler verilmesi gerekiyor. Bu dersleri kimler, kimlere verecek?
Bu olup bitenleri Amerika’nın, İngiltere’nin, Almanya’nın, İsrail’in, Rusya’nın, Çin’in önceden bilmemesi mümkün ve muhtemel bir şey değildir. Bu konudaki yanıltıcı
beyanlarına kimse inanmasın.
Bu
filminin henüz altıncı dakikasındayız, tamamı üç saat. Devamı nasıl olacak, nasıl sonuçlanacak? Bekleyin biraz.
1924’ten beri Türkiye bir kopukluklar, kazalar, ârızalar ülkesidir. Son darbe, kaza ve kopukluklardan biridir. Büyük tamirat ve ıslah yapılmadıkça, kopukluklardan devamlılığa dönülmedikçe kazalar ârızalar darbeler devam edip duracaktır.
Yakın tarihimizdeki büyük kaza, ârıza ve kopukluklardan bazıları şunlardır:
Hilafet’in kaldırılması ve son Halifenin yurttan kovulması kopukluğu…
27 Mayıs 1960 darbesi… 12 Mart 1971 darbesi… 12 Eylül 1980 darbesi… 28 Şubat yarı-darbesi…
15 Temmuz 2016 “başarısız” ama büyük tahribat yapan darbesi…
İsviçre Medenî Kanunu ve hukuk darbesi… Alfabe değişimi darbesi… Agop Dilaçar’ın Türkçe’yi sadeleştirme ve lisanı kuşa çevirme darbesi… Kadın konusundaki darbeler… Din ile devleti birbirine düşman etme, laiklik ve laikçilik darbesi… Eğitimi dejenere etme darbesi…
İslam ahlakını kaldırıp yerine pagan ahlakını getirme darbesi… Ehl-i Sünnet İslamlığını kaldırıp yerine içi boş Fazlurrahman tarihsellik dinini getirme darbesi…
Feminist İslamcılık darbesi… Sahih hadisleri AB kriterlerine göre ayıklama darbesi… Ümmet birliğini yıkıp, yerine İslamcılıklar Protestanlığı mozaiği, kaosu, anarşisi getirme darbesi… Daha ne darbeler, ne kazalar, ne kopukluklar..
Biliyorum: Bunlar asla pes etmezler… Savaşı sonuna kadar devam ettireceklerdir… Veyl gafillere, veyl zafer sarhoşlarına, veyl uyuyanlara!..
Siz
diye bir şey duydunuz mu? (Bkz: Tikun Felsefesi, Sabatayistlerin onarım felsefesi, ışığı kurtarmak..)
İşler büsbütün düzelir, huzur, güven ve sükun avdet eder mi?.. Maalesef işler daha da bozulacaktır.
Hem Kur-an’a iman ettik diyen, hem de Kur-an’ın emirlerini yerine getirmeyen, yasaklarından kaçınmayan, öğütlerine kulak vermeyen,
30.07.2016
Uyanık, şuurlu, olgun Müslüman beş vakit namazını kılar. Hiç namaz kılmayan yahut arada bir kılan veyahut dosdoğru kılmayan gafil Müslümandır.
Uyanık Müslümanın itikadı sahih ve sağlamdır. İtikadı sağlam ve sahih olmayan kimse gafildir. Uyanık Müslüman yalan söylemez, gıybet iftira etmez, dilini korur.
Uyanık Müslüman, ihtiyacı varsa elbette cep telefonuna sahip olur, onun vasıtasıyla iletişim kurar ama aşırıya gitmez. Cep telefonu manyağı, delisi, hastası, bağımlısı, fetişisti gafil bir Müslümandır.
Uyanık Müslüman, kendine yetecek, kendini kurtaracak miktarda ilmihal (akaid, taharet, namaz, zekat, oruç, hac; İslam ahlakı, iyi kurtarıcı huylar, kötü helak edici huylar, muamelât bilgileri, İslam’ın siyaset ve idare kuralları, İslam hikmeti…) bilir; gafil Müslüman bilmez ve bunlara önem vermez.
Uyanık Müslüman zinadan, ribadan, yüksek binalardan, lüksten, israftan, şatafattan uzak durur. Gafil bunlara batmış, bulaşmıştır. Uyanık Müslüman Ümmet şuuruna sahiptir. Gafil Müslümanda Ümmet şuuru yoktur, hizip fırka alt-kimlik asabiyeti ve holiganlığı vardır.
Uyanık Müslüman, zamanın İmamına, Halifesine, Emîrine biatlı ve itaatlidir. Gafilin böyle bir bağı yoktur. Uyanık Müslüman yaşamak için yer, gafil yemek için yaşar.
Uyanık Müslüman paraya, maddeye, zenginliğe tapmaz. Gafil Müslüman para delisidir. Uyanık Müslüman çocuklarını dindar yetiştirir, onlara ilmihallerini öğretir, ergen olduklarında namaz kıldırır. Gafilin aklı fikri çocuklarının okuyup iyi para kazanmalarıdır.
Uyanık Müslüman, dünya hizmet ve vazifelerini yapar olduğu halde ahirete dönüktür. Gafil Müslüman sadece dünyaya dönüktür, dünyaperesttir, hiç ölmeyecek gibi dünya için çalışır çabalar.
Ulemanın, fuqahanın, meşayihin, kamil mürşitlerin, ziyalı mü’minlerin; gafil Müslümanları uyandırıp onları şuurlu Müslümanlar haline getirmeleri gerekir. 31.07.2016