Amerikalılara, paralarınızın, pullarınızın üzerindeki “Biz Allah’a güveniyoruz” ibaresini kaldırınız, yeminlerinizi kutsal kitaplara el basarak yapmayınız, ordudaki din hizmetlerini lağv ediniz, ülkenizdeki mutlak din hürriyetinizi kısıtlayınız, bizdeki gibi boğucu, sıkıcı bir laiklik uygulaması getiriniz denilse kıyameti kopartırlar, din hürriyeti bizim rejimimizin temel prensiplerindendir, böyle bir şeyi nasıl yapabiliriz derler.

Ama iş Türkiye’ye, İslâm Dünyası’na. Sovyet boyunduruğundan yeni kurtulan Müslüman-Türk ülkelerine gelince kafa ve ağız değiştirip “latin harflerini alın, ağabeyiniz Türkiye gibi siz de laik olun, sakın ha İslâmî bir rejim kurmağa kalkışmayın” demeğe başlarlar.

Cezayir’de bir İslâm devleti kurulacak diye uykuları kaçıyordu. Hattâ böyle bir şey olsaydı, bu devletle harp etmeyi bile hesaplamışlardı. Ama buna hacet kalmadı, oradaki işbirlikçi rejim Müslümanların üst kadrolarından binlercesini tutuklayıp zindanlara doldurdu da rahat bir nefes alabildiler. Zaten işin doğrusunu söylemek lazım gelirse, Cezayir’deki İslâmcı kesim, bütün Arap alemini başarısızlığa mahkûm eden aktivizm, selefîlik ve tasavvuf boyutunu inkâr bid’atleriyle illetli olduğu için başarısızlığın tohumlarını kendisinde, içinde taşımaktaydı. Biz yine de o kardeşlerimizin geniş düşünmelerini, çeşitlilik içinde bir birlik teşkil etmelerini ve zafere ulaşmalarını temenni etmekteyiz. İnşaallah başarılı olurlar, insanlığa örnek teşkil edecek hakiki (otantik) bir islamî uygulama sergilerler. Cenab-ı Hak, İslâm dünyasını karikatür islamî uygulamalardan muhafaza buyursun.

Başta Amerika olmak üzere bütün haçlı ve Siyonist blok üyeleri şimdi Türkiye’de ve diğer İslâm ülkelerinde. Şeriat üzerine kurulu İslâmî rejimler kurulmaması için seferber olmuş vaziyettedir. Bu onlar için bir ölüm kalım meselesidir. Korktuklarına uğramamak için hummalı bir faaliyet içindedirler. Neler mi yapıyorlar? Kısaca sayayım: İslam dünyasını pornografik yayınlarla zehirliyorlar. Şehvetlerinin esiri olan seksomanyak sürülerden onlara zarar gelmez. İslâm dünyasına tüketim çılgınlığını aşılamak istiyorlar. American way of life onların en tesirli silahıdır.

İran işinde ağızları çok yanmıştır. Şimdi bırakın yoğurdu, dondurmayı bile üfleyerek yiyorlar. Amerikan Senatosu Lozan Andlaşması’nı imzalamamıştır. Amerika şimdiye kadar Türkiye’yi Sovyet emperyalizmine karşı bir kalkan olarak destekliyor ve bütünlüğünden yana çıkıyordu. Sovyetler artık rakip olmaktan çıktığına göre, Sam Amca’nın stratejisi de değişmiş bulunmaktadır. Eskiden en büyük düşman komünizmdi, şimdi ise İslâm’dır.

Amerikan emperyalizminin Türkiye’deki en büyük âleti Robert College’dir. Vaktiyle imparatorluğumuzu, burada okutup beyinlerini yıkadıkları gayr-i müslim ve Müslüman unsurlara yıktırmışlardı. Hâlâ da. Amerika’da okutup yetiştirdikleri “prens”lerle, made in Robert College markalı tiplerle ülkemizi el altından idare etmektedirler.

Amerika İslâm’ı durdurabilecek midir? Bu imkansızdır. Nasıl ki, İran’da durduramamıştır. Amerika en kuvvetli değildir. Mağrur olmasın, ondan büyük Allah vardır.

Dünya milletleri Amerika’nın siyasî rejimini ve dünya görüşünü benimsemeğe mecbur değildir. Amerika seçkin millet değildir. Biz Müslümanlar ilhamımızı Amerika’nın kurumlarından alacak değiliz. Amerika’nın dini, rejimi, hayat nizamı, felsefesi ona; bizim dinimiz bizedir.

Amerika’nın entrikaları yüzünden önümüzdeki sekiz yıl içinde insanlık büyük felâketlerle karşılaşacaktır. Irak savaşındaki başarısına güvenmesin. O başarı, Amerika’nın faziletinden değil, Irak idarecilerinin basiretsizliğinden meydana gelmiştir.

Amerika ve himayesindeki İsrail yüzünden hadîs-i şeriflerde Melhame-i Kübra (büyük kanlı savaş) adı verilen korkunç bir harp olacaktır. Yazık ki, bu savaş Türkiye’ye de sıçrayacaktır. Dünyalarını mâmur etmek için aslî İslâmî vazifelerini ihmal eden bir kısım Müslümanlara sesleniyorum: “Her sabah bir melek şöyle nida eder: Ölmek üzere doğunuz, harap olması için yapınız!” hadîs-i şerifinden gafil olmayınız. Siz var gücünüzle Allah’ın dinine yardım etmezseniz, imarına uğraştığınız bu dünya ansızın başınıza geçiverir.

Haçlıların, siyonistlerin şeytanlıkları yüzünden bütün dünya fitne ve fesat içinde kıvranmaktadır. Ortadoğu barut fıçısı gibidir. Balkanlar savaş alanına dönmüştür. Kafkasya her an patlamaya müheyya (hazır) bir bomba gibidir. Ülkemizde de terör hareketleri gittikçe, artmakta, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’muz savaş alanına dönmüş bulunmaktadır. Aklı başında olan Müslümanların böyle vahim ahval ve şerait (haller ve şartlar) içinde doymak bilmez bir hırsla dünya ticaretine sarılmaları çılgınlık olur.

Müslümanlar akıllarını başlarına toplamazlarsa Melhame-i Kübrada onlar da perişan olacaklardır. Çingiz’in, Hülâgu’nun mezalimine uğradıkları gibi. Aklını başına toplamak nedir? Aklını başına toplamak, çılgın ve kuduz bir ihtirasla dünyaya ve dünya mallarına sarılmaktan vaz geçmektir. Allah’ın insanlara bir kurtuluş ipi, bir can simidi olarak gönderdiği Şeriat-i İslâmiyeye sımsıkı yapışmaktır. Tefrikayı ve çekişip tepişmeyi bırakıp birlik olmaktır. Allah’ın ihsan ve ikram ettiği nimetlerin, zenginliklerin bir kısmını ihtiyaç sahiplerine dağıtmak, HaK yolunda cihad için sarfetmektir. İslâm dini, insanlara kendi yararlarına ve zararlarına olan her şeyi açıkça anlatmaktadır. İslâmiyet, aklını başına toplamak talimatıdır.

Beyler hanımlar! Tehlike çanları çalıyor, sizler hâlâ altın gümüş, dolar mark, hisse senedi hesaplarıyla meşgulsünüz. Süslü püslü, dayalı döşeli evler, anlı şanlı binitler, her biri birer servet olan pahalı ve lüks televizyonlar, çamaşır makinaları, buzdolapları, bulaşık âletleri, daha bin türlü cihazlara kapılmış gidiyorsunuz. Boş vakit kalırsa o zaman dinî vazifelerinizi hatırlıyorsunuz. Ayaklarınızın altındaki yer homurdanıyor, gök kükrüyor, rüzgarlar kızgın kızgın esiyor, her şeyde bir tedirginlik bir telaş seziliyor. Siz hiç tarih okumadınız mı?

Misyonerler, daha yıllarca önce, bir gün Sovyet imparatorluğu yıkılırsa diyerek, oradaki Müslüman Türk kardeşlerimiz için onların lehçeleriyle propaganda broşürleri bastırıp hazır etmişlerdi. Biz ne yaptık, biz ne yapıyoruz? Lâtincilere karşı İslâmcılığımızı hakkıyla yapabiliyor muyuz? Dinsizliğe karşı dinliliğimizin bir ağırlığı var mıdır? Kurtulan Türk elleri latinliği benimsediler, haberimiz var mı?

Fırtına yaklaşıyor, aklı olan Nuh’un gemisine binsin. Şimdi geminin, kaptanı âhirzaman Peygamberi’dir. Tufan’a karşı tedbir alınız. Fazla bilgi mi edinmek istiyorsunuz. Muteber din kitaplarına. Rabbani âlimlerin ve kâmil mürşidlerin eserlerine müracaat ediniz. Mufassal kurtuluş talimatı onlarda yazılıdır.

02.12.1992