Menemen Hadisesinin İçyüzü Nedir?
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 09 Ocak 2019
Pazartesi
Aradan yetmiş beş yıl geçti, yine de her yıldönümünde gürültülü bir şekilde gündeme getiriliyor.
Bu konularla ilgili kısa notlarımı aşağıda bulacaksınız. Kolay anlaşılması için numaralı maddeler halinde yazıyorum:
(1) Öncelikle şu hususu arz etmem gerekir:
merkezi Amerika’da bulunan Dr. Moon dinine mensuptur. Nice zahmetlere katlanır, uzun yolculuklar yapar, Amerika’ya giderek din büyüğü Dr. Moon’u ziyaret eder, onun toplantılarına katılır.
(2) Düzmece (tertip) olduğu söylenen Menemen vak’asından sonra kurulan mahkeme 34 idam cezası vermiştir.
İdam edilenlerin içinde bir de Yahudi bulunmaktadır. Hayim oğlu Jozef, Kubilay’ın öldüğü gün Menemen’de bulunmaktaydı. İsyancılara ip sattığı ve
diye bağırdığı suçlamasıyla o da ipe çekilmiştir.
(Serbest Cumhuriyet Fırkası’nı kasd ediyor)
Londra’da yayınlanan
27 Şubat 1931 tarihli nüshasında, o tarihte çoktan idam edilmiş bulunan Hayim’in şu sözlerine yer vermiştir:
‘yaşasın şeriat’
Hayim’in idam sehpasında yağlı ilmiği kendi eliyle boynuna taktığı ve ölmeden önce
diye bağırdığı iddia edilmektedir. Onun idamından sonra yakınlarının Filistin’e göç ettikleri rivâyet edilmektedir.
(3) ABD’nin ilk Türkiye Büyükelçisi
hatıralarında şu satırları okuyoruz:
(4) Hadiseden bir müddet geçtikten sonra Manisa, Menemen ve Balıkesir’de sıkıyönetim ilan ediliyor, 100’den fazla kişi divan-ı harbe veriliyor. Bunların 15-20 kadarı hocadır. Meşhur Nakşibendi şeyhi Erbilli Esad Efendi Erenköy’ündeki evinden alınarak Menemen’e getiriliyor. Şeyh efendinin yaşı doksana yaklaşmıştır. İki büklüm olduğu halde o zamanın şartları ile zor bir yolculuktan sonra getiriliyor. O tarihin dünyaca ünlü ve çok okunan Illustration dergisi, şeyhin, jandarmalar arasında resmini basıyor. Şeyh ağır hastadır, Menemen hastahanesine kaldırılıyor ve orada bir rivayete göre şehid ediliyor. Esad Efendi’nin, Menemen hadisesi ve Kubilay’ın ölümü ile yakından ve uzaktan hiçbir ilgisi yoktur.
(5) İnternette(http://izlenimler.blogspot.com/menemen-hadisesi-ve-kubilay.html)’de Muzmin Anonim ismiyle bu konuda şu bilgiler veriliyor:
(6) Amerikan büyükelçisi, yukarıda zikr edilen hatıralarında Menemen hadisesinin halk tarafından ilgi görmediğini, bu konunun siyasî iktidar ve ona bağlı güdümlü basın tarafından abartıldığını belirtir.
(7) Kubilay’ın asıl ismi Mustafa Fehmi’dir. Soyadı kanunu çıkmadan önce kendisine Kubilay takma adını almıştır. Meşhur sahte Türkçü ve sahte milliyetçi Moiz Kohen’in Tekin Alp müstear ismini alıp Müslüman Türklere milliyetçilik konusunda hocalık etmeye yeltenmesi hatıra geliyor…
(8) Kubilay kimdir? Kökeni nedir? Nerelidir?..
Aradan çok zaman geçti, hadisenin şahidleri vefat etti. Bîtaraf ve namuslu tarihçilerin bu gibi meseleleri incelemeleri, ne kadar belge varsa taramaları gerekir.
(9) Profesör Yalçın Küçük
adlı kitabının 1’inci cildinde Menemen vak’ası hakkında resmî ve ideolojik tarihe uymayan bir yorum yapmaktadır.
(İnternetteki turkforum net’in Menemen olayı ile ilgili dosyasının 11’inci sayfasından).
(10) Menemen hadisesi ve Kubilay’ın öldürülmesiyle ilgili iki önemli kitabın isimlerini yazıyorum:
başlıklı eseri, ikincisi:
Zaman gazetesinde (hafızam beni yanıltmıyorsa 1987 yılında) Menemen vak’ası ve Kubilay ile ilgili üç gün süren bir araştırma yazısı yayınlanmıştı. Bu yazıda, vak’a esnasında Menemen’de bulunan hadiseye şahit olan kimselerin anlattıkları dile getirilmiştir. Bu anlatılanlar, resmî ve ideolojik tarihin bilgilerine uymamaktadır.
(11) İnternet (www.ozbelgeler.com/sayfa10/31_mart.htm)’de
başlığına rastladım. Lakin metnine ulaşamadım. Konunun içyüzünü öğrenmek isteyenler bu kaynağa da inmelidir.
(12) Menemen hadisesinin patlak verdiği tarihte ülkede CHP tek parti rejimi hakimdi. Birinci Dünya Harbi ve Kurtuluş savaşı yıllarından sonra halkın büyük kısmı, hele köylüler korkunç bir sefalet içindeydi.
Bir muvazaa partisi olmasına rağmen Serbest Cumhuriyet Partisi büyük bir heyecan ve ümitle karşılanmıştı. CHP kurmayları bu muhalefeti ezmek istiyorlardı. Menemen ve Kubilay hadisesi üzerine ülkemizin ciddî, haysiyetli, namuslu, şerefli tarihçileri eğilmeli ve konu hakkında derin araştırmalar yapmalıdır. Bu araştırmalar büyük bir cilt halinde yayınlanmalıdır.
Bu tarihte Ankara’da hizmet görmekte olan büyükelçiler konu hakkında devletlerine ne gibi raporlar göndermişlerdir. Gizlilik müddetleri bitmiş ve araştırıcıların çalışmalarına açılmış olan bu belgeler taranmalıdır. Bu konu hakkında Batı Trakya ve Bulgaristan Türkleri kendi gazete ve dergilerinde neler yazmışlardır? Onlar da dikkatle taranmalıdır.
Menemen davası yeniden ve âdilâne bir şekilde muhakeme edilmelidir. 27 Aralık 2005