PazarOnbeş gün önce Beyoğlu’nda dolaşıyordum. Galatasaray Lisesi’nin karşısındaki Sabah yayıncılığın vitrini önünden geçerken beraberimdeki zat, “Biraz önce vitrinde sizin çıkan kitabınız “Yahudi Türkler yahut Sabetaycılar’ teşhir ediliyordu, şimdi yeri boşalmış, yoksa kitabı teşhirden vaz mı geçtiler?” dedi ve içeriye girerek sordu. Meğerse bütün kitaplar satılmış, müşteriye vermek için vitrinden almışlar.

Benim orada bulunmamdan istifade ederek kitabımın müşterisi imza istedi. Bu vesileyle tanıştım. İstanbul Rumlarından, bizim Teknik Üniversite’den mezun bir mühendismiş. Yunanistan’a hicret etmiş, halen Eğriboz adasında oturuyormuş. İsmini ve adresini aldım: Eski vatandaşlarımızdan, hemşehrimiz Alkıs Lukrezis bey, kitabı vitrinden çıkarttırmış, ayak üstü sayfalarını biraz karıştırmış ve bana hemen birkaç sual yöneltti. Zekasına ve nazarının keskinliğine hayran oldum. Söz arasında, Necmettin Erbakan beyin, üniversitede okurken hocası olduğunu da ilave etti. Mükemmel Türkçe konuşuyordu. Şehir kültürü almış efendi bir kimse olduğu halinden belliydi.

Bakınız, hemşehrimiz, eski vatandaşımız olan bir zat İstanbul’a geliyor ve Yahudi Türkler yahut Sabataycılarla ilgili bir kitap görerek hemen satın alıyor. Kültürün birinci temeli meraktır.

Atina’da “Yahudiler ve Dervişler” adlı İngilizce bir kitap yayınlanmıştır. Böyle bir kitap niçin Türkiye’de yayınlanmadı?

Azerbaycan küçük bir ülkedir, nüfusu azdır. Lakin orada ilim, araştırma, edebiyat, fikir kitapları onbinlerce basılıp satılıyormuş. Bizde ise nâdir istisnâlar dışında kitap pek revaç gören bir meta değildir.

Medenî ülkelerin otobüs, tramvay, metro, trenlerinde, ellerinde tuttukları kitapları okuyan binlerce insan görebilirsiniz. Bizde toplu taşıma vasıtalarında kitap okuyan kimse binde bir bile değildir. Yola çıkarken niçin ceplerine küçük kitaplar, broşürler koymazlar, bunları okumazlar?

Meraklı, dikkat çekici, faydalı çeşit çeşit küçük kitap, broşür çıkartılsa, bunlar yüzbinlerce adet basılsa, çok ucuz fiyatlara satılsa ve milyonlarca halk bunları okusa, karıştırsa iyi olmaz mı?

Hatırıma bazı konular geliyor:

İsviçre, fert başına düşen gelir itibarıyla dünyanın en zengin ve müreffeh ülkesi olduğu halde niçin Avrupa Birliği’ne girmek istemiyor? Bu küçük ülke niçin Birleşmiş Milletler Teşkilatı’na üye değildir? Bu ülkede kadınlara niçin seçme ve seçilme hakkı tanınmıyor?

Güney Kore kısa zamanda nasıl bir sanayi, iktisat, ticaret devi oldu? En ileri ülkelere bile otomobillerini, elektronik cihazlarını, mallarını nasıl satabiliyor? Gemi inşasında dünyanın birinci ülkesi olmayı nasıl başardı? Güney Kore kalkınmasının sırları nelerdir?

Yahudi Türkler veya Sabataycılar kimlerdir? Sabatay Sevi kimdir, neler yapmıştır? Bu zat iddia edildiği gibi modern Türkiye’ye damgasını vurmuş mudur? Tarihimizdeki belli başlı Yahudi Türkler kimlerdir?

Türkiye’nin idaresi, sistemi, düzeni iyi midir, kötü müdür? Kötüyse değiştirmek için neler yapılmalıdır? Mevcut statükoda israr edenler kimlerdir? Türkiye nasıl soyuluyor?

Gemi gerçekten dibe vurmuş mudur? Gelecekle ilgili ne gibi senaryolar vardır?

Bu gibi meraklı, hassas, zülfüyâre dokunur konuların yanında seyahatler, röportajlar, hatıralar da yayınlanabilir. İnsanlar bunları hem zevkle okur, hem de yararlanır, kültür sahibi olurlar.

Dindar kütle için de, sırf onlara mahsus olmak üzere faydalı küçük kitaplar, risaleler çıkartılmalıdır.

Kırsal kesime mensup vatandaşlar için ziraate, hayvancılığa, fidancılığa, çiçekçiliğe, şifalı bitkilere, geleneksel el sanatlarına dair yayınlar yapılabilir.

Erozyon, çevre koruma konusunda da böyle yayınlara büyük ihtiyacımız bulunuyor.

Mimarlık ve şehircilik konusu da unutulmamalı. Türkiye betonlaşıyor, çirkinleşiyor, çirkinlik teşvik ediliyor.

Mafyalar, çeteler, derin devlet, kocaman ve kodaman soyguncular, banka batırıcıları, devletin ve mahallî idarelerin bütçelerini hortumlayanlar…

TC antetli resmî vesikalarla kadın ticaretine, fuhşa izin verilmesi…

Ülkemizdeki yüz milyar doların üstündeki kara para ile ilgili bir broşürü kim okumaz?

Uyuşturucu zehirleri helikopterlerle taşıyanlar kimlerdir? Bu trafiğin önüne niçin geçilemiyor?

Büyük medyada neler oluyor? Ayda onbinlerce, hattâ bazısı elli bin doların üzerinde maaş alan medya prensleri kimlerdir?

Millî eğitim ve üniversiteler nasıl ve niçin iflas etmiştir?

Türkiye’nin resmî ideolojisi nedir? Modern, çağdaş, ileri, medenî, demokrat bir devletin 30’lu yıllardan kalma bir ideolojisi olması doğru mudur?

Atatürk Mason localarını niçin kapattı? Onun bu önemli devrimine ölümünden sonra nasıl ihanet ettiler ve locaları tekrar açtılar?

Allahsız Peygambersiz, Ali’siz, Kur’ânsız, Şeriatsız Alevilik olur mu? Böyle bir Alevilik istiyenler Alevi midir? Ne yapmak istiyorlar? Bu tertiplerin arkasında kimler vardır?

Ülkemizde kaç çeşit Masonluk vardır? Bazı Mason teşkilatları niçin birbirine ateş püskürüyor?

Dindar kesimin içine sokulan casus, ajan, provokatör, ajitatörler kimlerdir? Bunların arkalarında hangi güçler vardır? Müslümanlar bunların zokalarını yutuyor mu?

Hem Atatürkçülük, hem de Nazımcılık yapanlar samimî olabilir mi?

Millî Mücadelede Hindistan’dan yardım olarak gönderilen otuz bin altın ne oldu? Bunlarla ne yapıldı? Kimlerin zimmetinde kaldı?

Kıbrıs’ta neler oluyor? Oradaki bazı adamlar niçin azılı İslâm ve Şeriat düşmanıdır? Bu kişiler ne gibi dolaplar çeviriyor?

Daha hatırıma yüzlerce başka konu geliyor ama yukarıda saydıklarım fikir vermek için yeterlidir. Ehliyetli, liyakatli, kültürlü kişiler ve müesseseler böyle broşürler, cep kitapları çıkartsalar, emin olunuz bu millet okumayı yeniden sevecektir. Böyle hizmetleri yapamayacak kadar âciz ve beceriksiz miyiz? 18 Eylül 2000