Akıl almaz bir trafik kazası sonunda İbrahim Canan hocayı kayb ettik. “Kaza-yı mübremi tedbir ile tağyir mi mümkün?..” Kendisine Cenâb-ı Hak’tan rahmet diler, keder-dîde ailesine ve yakınlarına beyan-ı taziyet ederim.

İlme irfana hizmet etmiş, çok talebe yetiştirmiştir. On sekiz ciltlik Kütüb-i Sitte Muhtasarı tercümesi hizmet olarak yeter de artar. Sünnet-i Seniyyeye yaptığı bu hizmet inşaallah kendisine âhiret azığı olacaktır.

15 Ekim Perşembe öğle namazından sonra cenaze namazı kılındı. Bağlarbaşı İlahiyat Fakültesi Camii ve avlusu hınca hınç dolmuştu. İzdiham dolayısıyla yakınlarına taziyette bulunamadım. Bu sütunlardan arz ediyorum.

Fâni dünya böyledir. Sebatı yoktur. İnsanlar ölmek için doğarlar. Her can ölüm acısını duyacaktır. Önemli olan, ömrün ölüme iman ile bitişmesi, hayata hüsn-i hâtime ile veda edilmesidir.

Kur’ân’a, İmana, Sünnet-i Seniyyeye, Şeriat-ı Garra-i Ahmediyyeye hizmet edenlere ne mutlu. Onlar dünya hayatını boşa geçirmemişlerdir.

Dünyanın aldatıcı, oyalayıcı, afyonlayıcı, sersemletici oyun ve düzenlerine aldanmamak gerek.

Dehrin ne safa var acaba sîm ü zerinde

İnsan bırağur hepsini hîn-i seferinde.

İbrahim Canan’ın faydalı eserleri, hayırlı talebeleri inşaallah kendisine sadaka-i câriye olacak, amel defteri kapanmayacak ümidindeyim.

(İkinci yazı)

ÖNEMLİ KONULAR

1. Bir tek Tevhid vardır. “İki çeşit Tevhid vardır, üç çeşit Tevhid vardır…” iddiaları ve teorileri İbn Teymiyye, Muhammed ibn Abdilvehhab ve benzerleri tarafından çıkartılmıştır.

2. Birtakım cahil karılar türbelere gidiyor, Tevhid’e aykırı dualar ediyor, isteklerde bulunuyorlarmış… O karılar Ehl-i Sünnet’i temsil etmez, onlara bakarak Ehl-i Sünnet suçlanmaz. Böyle bir suçlama iftiradır, haksızlıktır, adaletsizliktir, insafsızlıktır.

3. Yüce Allah’ın yardımcıya ihtiyacı yoktur. Onun ilmi, iradesi, kudreti her şeyi kuşatmıştır. Yardımcısı yoktur ama vazifelileri vardır. Vazifelileri olduğu sahih hadîslerle sabittir. Peygamberimizin (Salat ve selam olsun O’na)Taif dönüşünde Cebrail aleyhisselamın gelip “Yüce Allah dağlara müekkel meleğe emretti, istersen sana zulm eden zalimlerin üzerine dağları geçiriversin” demiş olmasından anlaşılır. Kendisinden başka ilah olmayan Yüce Allah, hikmetiyle istediği insanı ve cinni bir konuda vazifelendirebilir.

4. İnsanların ve cinlerin yaptığı işleri yaratan O’dur.

5. Resûl-i Zişan sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz, rûyada olduğu gibi uyanıklık halinde de (Bu şeref kendilerine nasip olan kimseler tarafından) görülebilir.

6. Resululluh Efendimiz miladî 632 yılında vefat ederek bu fanî dünyadan baki olan âhiret âlemine göçmüşlerdir. Berzah âleminde Allah tarafından kendisine verilmiş bir hayatla diridirler, ibadet ve zikirle meşgul olurlar. Ümmeti kendisine salat ve selam edince ona bildirilir, o selama karşılık verir.

7. Toprak, Resulullah efendimizin cesedini çürütmez.

8. Çok uzak yerlerden, masraf ederek, zahmet çekerek Resulullah efendimizi ziyaret edenler büyük hayra ve mânevî berekete nail olurlar. Temel ve ana şartı sahih bir niyettir. Allah rızası için olacak… Gösteriş, övgü, “Ben Medine’ye gitmiştim de…” edebiyatı olmayacak… Peygamber aşkı ve sevgisi ile dolu bir gönülle olacak… Tevhid’e aykırı bir niyet, düşünce, amel, hareket olmayacak…

9. Birtakım kimselere ilhamlar (esintiler) gelebilir. Bu zevatın “Bu kitap bana yazdırıldı” demesi niçin şirk ve küfür olsun?

10. Gerçek tarikat ve tasavvuf velileri evliyaurrahmandır.

11. Sahte, yalancı, bid’atçi, fâsık, fâcir, isyankâr, mağrur, kibirli, müridlerinin parasını toplayıp zimmetine geçiren, feraizullahı eda etmeyen şeyh taslakları (müteşeyyih) evliyauşşeytandır.

12. Rahman’ın velilerine şeytan evliyası demek gerçekten büyük bir iftira ve yalandır.

13. Namaz kılarken erkeklerin başlarının kapalı olması bid’at değil, sünnet ve adabtır.

14. Zikr ederken tesbih kullanmak bid’at değildir. Ashab-ı kiramdan bazıları (sayıları şaşırmamak) için zikrullah esnasında küçük taşları kullanırlardı.

15. Cuma namazının başında ve sonunda müekked sünnet namazları olduğu kesindir. Bunları reddedenler bid’atçidir. Zamanımızda cumanın sıhhat şartları konusunda büyük şüpheler olduğu için, ihtiyaten zuhr-i âhir namazı kılmak gerekir. Sultan İkinci Abdülhamid hazretlerinin zâlimler ve bâğiler tarafından tahttan indirilmesine kadar, başta hakikî halife olduğu için bu gerekmeyebilirdi. Zamanımızda şarttır.

16. Ay halindeki kadınlar namaz kılamazlar, tavaf yapamazlar, Kur’ân okuyamazlar. Bu konuda dört mezhebin ittifakı, çok kuvvetli bir icmâ vardır. Bunu reddedenler bid’atçidir.

17. Kendilerinde ictihad yapma şartları olmayan, yeterli bilgisi bulunmayan, ehliyetsiz ve liyakatsiz kimselerin heva ve re’y mahsulü ictihadları geçersizdir. Bunları nazar-ı itibara alanların dinine zarar gelir, hattâ maazallah küfre bile düşebilirler.

18. Vehhabîler namaz kılıyor, oruç tutuyor, kadınları tesettüre sokuyor… Bunlara itiraz eden yoktur. Tartışmalar ve çekişmeler onların Ehl-i Sünnet ve Cemaate aykırı olan inançları, görüşleri, ictihadlarıdır. Bizim kuralımız şudur: Ehl-i Sünnet ile Vehhabîler arasında ne kadar ihtilâflı mesele, uyuşmazlık, konu varsa bunların hepsinde de, yüzde yüz Ehl-i Sünnet haklıdır, Vehhabîler haksızdır. Evet yüzlerce meseleden birinde bile onlar haklı değildir.

19. Sosyolojik açıdanSünnî camiaya mensup birtakım cahillerin, bid’atçilerin, fâsıkların yaptıkları hatâlar Ehl-i Sünneti bağlamaz. Ehl-i Sünneti dört hak mezhebin ulemâsı, fukahası, müftüleri, müfessirleri, muhaddisleri, allâmeleri, imamları, müctehidleri temsil eder. Bunların hepsi esasta, zaruriyatta, usulde, temelde ittifak halindedir.

20.Ehl-i Sünnet fırka-ı nâciyedir.

(Üçüncü yazı)

BEĞENMEDİĞİMİZ, HOŞLANMADIĞIMIZ YAZILAR…

TÜRKİYEMİZDE oldukça fikir ve medya hürriyeti var. Hoşlanmadığımız, paylaşmadığımız, doğru bulmadığımız düşünceler, yorumlar, görüşler yayınlanıyor. Bunlara karşı neler yapmalıyız, neler yapmamalıyız? Farklılıklara karşı tutumumuz nasıl olmalıdır? Nasıl tenkit etmeliyiz, nasıl protesto etmeliyiz?

1. Kimlik (isim, adres, iş, tel. no.su…) belirterek ahlâk ve hukuk çerçevesinde tenkit etmeliyiz.

2. Tutarlı gerekçelerimiz olmalıdır.

3. Hakaret etmemeli, sövüp saymamalıyız.

4. Medenî insanlar, medenî Müslümanlar olarak hareket etmeliyiz.

5. Tenkit ve itirazlar yıkıcı değil, yapıcı olmalıdır.

6. Beğenmediğimiz yazıları okumak, TV programlarını seyr etmek zorunda değiliz…

7.Kültürlü, ahlâklı, faziletli, irfanlı kimseler bozuk ve sapık fikir ve görüşleri seviyeli, gerekçeli, tutarlı tenkitlerle çürütebilir, bunların sahiplerini hakaret etmeden, saldırmadan rezil edebilirler.

8. Aşırı saldırganlık sergileyen; takma isimlerin, rümuzların ardına sığınıp küfür eden, sokak serserisi gibi sövüp sayan, âdi ve çirkef bir üslubu olan kimseler tenkit ve protesto edeyim derken kendileri rezil ve rüsvay olur.

9. İnternetteki her e-maili, her mesajı samimî kabul etmeyiniz. Bu sahada dehşetli kirlilik vardır. Provokatörler, casuslar, istihbaratçılar, dengesizler, fitne ve fesat çıkartmak isteyenler cirit atmaktadır.

10. Türkiye’de çok küçük bir azınlık dışında medenî ve yazılı kültür kalmamıştır. Bizim bugünkü kültürümüz -maalesef- şifahî, kırsal kesim, bedevî kültürüdür. Eğitim sistemimiz, toplum, iş hayatı, aile ocakları yeni nesillere yeterli miktarda kültür ve ahlâk veremiyor. Bu yüzden de nicemiz medenî ve olgun vatandaşlar olarak tartışamıyor.

11. Gramer ve imlâ kurallarına tamamen uygun, hiç yanlışsız Türkçe kitabeti olanların (yazanların) nisbeti yüzde bir bile değildir.

12. Liselerimizde doğru dürüst mantık okutulmadığı, yahut hiç okutulmadığı için okur-yazarlarımız doğru düşünemiyor, doğru ile yanlışı birbirinden kesin şekilde ayırt edemiyor.

13. İtidal kelime ve kavramının mânâsını bilen kaç kişi çıkar?

14. Toplumda büyük yozlaşma, kirlenme olmuştur. Çeşitli sebepler yüzünden saldırganlık yaygın hale gelmiştir.

15. Toplumsal ve millî barış ve mutabakat (uzlaşma) dinamitlenmiş, halkı birbirine düşman kesim ve gruplara ayrılmış, bunlar birbiriyle kasıtlı olarak çatıştırılmak istenmiştir.

16. Müslümanlar iç ve dış derin güçler tarafından bölünmüş, parçalanmıştır. Müslümanlar, insî ve cinnî şeytanlar tarafından birbirine düşman edilmiştir. Kasıtlı olarak İslâmî kardeşlik zayıflatılmıştır…

17. Şer güçleri Türkiye’de bir mezhep değişikliği yapmak istiyor.

18. Derin şer güçleri Müslümanların bir kısmının fanatik, tekelci, agresif olmasını istiyor.

Sevgili Müslüman kardeşlerime hitap ediyorum: Birbirimizle tartışırken İslâm ahlâkının, edep ve terbiyenin, hikmetin sınırlarını çiğnemeyelim. Mürüvvetli, âlicenap, müeddeb, kâmil Müslümanlar olarak adalet, insaf ve itidal dairesinde tartışalım, müzakere edelim. Gerekçesiz konuşmayalım.

Son söz: Bana bir tenkit ve protesto yazısı gönder, onun üslubundan ve kitabetinden senin ne mal olduğunu anlarım… Tasvip etsen de (doğru bulsan da), takbih etsen de (kötülesen ve yersen de) önemli olan üsluptur, ifade-i beyandır. 18 Ekim 2009