Çarşamba

Mevlana’nın doğumunun 800’üncü yıldönümündeyiz, bu münasebetle yurtiçinde ve dışında çeşitli faaliyetler yapılıyor. Hattâ Vatican’da tennureli dervişler döndü, rivayete göre zünnarlı papazlar hayran kalmışlar.

Ne garip tecelli, bizde Mevlana ve tarikatı hâlâ yasak, hâlâ garip, hâlâ zincirli.

Mason tekkeleri açık, Mevlevî tekkeleri kapalı.

Bazıları Mevlana’yı kullanmak istiyor. Masonlar bile Mevlanacı, Onlara göre o, “Büyük Türk düşünürü ve ozanıdır.”

Mevlana’yı anlamayan, anlamak istemeyen nice kişiler koyu Mevlanacı.

Onu Şamanist bile yapanlar var.

Mevlana kimdir? Bu sorunun cevaplarını vermek istiyorum:

1. O bir İslâm büyüğüdür.

2. O bir velidir.

3. O Resulullah’ın vekili, varisi, halifesidir.

4. O Kur’an’ın bendesidir “Men bende-i Kur’anem…” demiştir.

5. O bir Şeriat Müslümanıdır. Başta beş vakit namaz olmak üzere kutsal Şeriat’ın bütün emirlerini yerine getirmiştir. Gündüzleri sâim, geceleri kâim olmuştur.

6. O bir tarikat güneşidir.

7. O kâmil bir mürşittir.

8. O itikatta ehl-i sünnet ve cemaat yolundadır.

9. O son derece yüksek bir ahlâka sahip erdemli bir kişidir.

10. O dünyaya, paraya, servete, mala mülke hiçbir değer vermeyen zâhid bir kişidir. Bir gün evinin işlerine bakan kişiye sormuş: “Bugün evde ne var?”

“Hiçbir şey yok efendim…”

cevabını alınca “Oh ya Rabbi çok şükür, evim Peygamber evine benzedi…” buyurmuşlardır.

11. Mevlana, Yüce Allah’ın Anadolu halkına büyük bir lütuf ve ihsanıdır.

12. Mevlana’nın eteğine yapışan, öğütlerini tutan -biiznillah- kurtulur, ebedî saadete nâil olur.

13. Mevleviliğin temel kurallarından birincisi devamlı taharet üzere olmak ve beş vakit namazı dosdoğru kılmaktır. Bunda en ufak bir şüphe yoktur.

14. Çilesiz Mevlevilik olmaz.

15. Masonluk, materyalizm, rasyonalizm, dine aykırı ideolojiler ve …izmler kesinlikle Mevlana ve Mevlevilik ile bağdaşmaz, uyuşmaz.

16. Gerçek ve olgun Mevlevi iyi insan, iyi Müslüman, iyi vatandaş demektir.

17. Türkiye’yi bugün içinde bulunduğu çıkmazdan, derin buhrandan, kopukluktan Hazret-i Mevlana ve Mevlevilik kurtarabilir. Yazık ki, Hazret-i Pîr yasaklıdır.

18. Çile çıkarmamış olan, namaz kılmayan, Şeriata uymayan kimseler kendilerini bedavadan Mevlevi sanmasınlar. Onlar olsa olsa “Mevlana muhibbi” olabilirler.

19. Bundan sonra yeniden Mevlevi tekkeleri açılabilir mi? Bu soruya cevap vermek çok zordur. Çünkü altı yüz küsur senelik bir devamlılık tahrip edilmiştir. Gerçek Mevlevi şeyhi olmadan Mevlevi tekkesi açmanın manası olmaz. Bina yapılabilir ama şeyh bulunamaz. Bu konuda çareler, çözümler, çıkışlar aranmalıdır. Acaba bir Şazeli şeyhi, Mevlevi olabilmek için gereken şartları yerine getirirse Mevlevi şeyhi olabilir mi? Olur veya olsun demiyorum, olabilir mi diye soruyorum…

20. Birkaç büyük Avrupa ve Amerika başkentinde birer Mevlevi tekkesi veya merkezi açılması gereklidir.

21. Kırsal kesim, taşra, varoş, gecekondu zihniyet ve kültürü ile Mevlevilik olmaz. Mevlevilik yüksek bir medeniyet, yüksek bir kültürdür.

22. Para karşılığında sema gösterisi (!) yapanlar Mevlevi midir?

23. Karı erkek karışık sema hokkabazlıkları yapanlar Mevlevi olabilir mi?

24. Ne din var ne iman, “Ah Mevlana vah Mevlana!..”

25. Mesnevî, roman veya hikaye kitabı gibi okunup anlaşılacak ve yararlanılacak bir kitap değildir. Mutlaka bir ehlinden, bir Mesnevîhandan ders alarak okunmalı, iyice anlaşılmalı ve öğrenilenler hayata geçirilmelidir.

26. Mevlevilik ile fâsıklık, fâcirlik, münafıklık, isyan tuğyan birlikte olmaz. Böyleleri Mevlevî değil, yol kesicidir.

Monla-yı Rum Mevlana Celalüddin Rumî kaddesallahu sirrehüssami hazretleri, hangi meşrebten olurlarsa olsunlar, bu ülkede yaşayan bütün Müslümanların veliyyünimetidir. Yüce Allah sırrını takdis buyursun, kendilerine dualar ediyor, rahmet diliyoruz. Ruhaniyetleri üzerimize sâyeban olsun. Âmin…

Türkiye’nin Kötü İdare Edilmesinin Sebepleri

Ülke idaresinde en önemli ilkeler şunlardır. Birincisi: Politik faaliyetlere ve idareye fazilet hâkim olacak. İkincisi: Ülke bilgeliğin hikmetin ışığında yönetilecek. Üçüncüsü: Emanetler ehil olanlara verilecek. Dördüncüsü: Adil hukukun üstünlüğü prensibi uygulanacak. Beşincisi: İnsan haklarına bağlı olunacak ve saygı gösterilecek, bunlar kesinlikle ihlal edilmeyecek. (Medeniyetlere ve kültürlere göre insan haklarında bazı farklılıklar olabilir.)

Bizde bu beş ana temele riayet edilmemektedir ve bu yüzden de Türkiye’nin idaresi iyi değildir.

Bizde ideolojik bir sistem veya düzen vardır.

Devletin, hukukun, Meclis’in, millî iradenin, millî kimliğin, millî kültürün, millî çıkarların üzerinde derin bir ideolojinin sultası hüküm fermadır.

Türkiye’de gerçek demokrasi yoktur; vesayet demokrasisi vardır.

Türkiye’de “Beyaz” bir azınlığın zâlim hakimiyeti vardır.

Türkiye’de “Tarihî devamlılık” yoktur; tarihî ârıza ve kopukluk vardır.

Türkiye’de uluslararası şeffaflık kurumlarının anket ve raporlarının da kesin şekilde gösterdiği gibi yaygın ve yoğun bir kirlilik ve kokuşma vardır.

Millî kimlik ve kültür horlandığı, dışlandığı, tahrip edildiği için ülkemizde yabancılaşma vardır.

Vesayet sistemi millî eğitimi ve üniversiteleri yozlaştırmış, çökertmiş, iflâs ettirmiştir.

Büyük bir güç olan medya bizde kartelleşmiş, tekelleşmiş, mafyalaşmıştır.

Bizde gerçek ve tam bir din hürriyeti olmadığı için, çoğunluğu teşkil eden Müslümanlar çok kötü bir duruma düşürülmüştür.

Bu sistemi değiştirmeyi, onun yerine daha doğru, daha daha hak, daha uygun faziletli ve hikmetli bir sistem getirmeyi hedef almayan bir partinin iktidar olması bozuk durumu iyileştirmez.

Faziletin olmadığı bir ortamda ve sistemde cumhuriyet ve demokrasinin ancak ismi ve resmi vardır.

Halkının ezici çoğunluğunun Müslüman olduğu bir ülkede güçlü, egemen ve derin bir azınlık İslâm’ı ve dindar Müslümanları büyük bir tehlike ve tehdit olarak görüyorsa orada huzur, saadet, hürriyet, demokrasi kuru laftan ibaret kalır.

Azınlığın çoğunluktan DAHA EŞİT olduğu bir ülkede gerçek demokrasi ve hukuk olduğu iddia edilebilir mi?

İki üç milyonluk bir azınlık milli gelirin yüzde altmışını alıyor. Bu ne biçim demokrasidir? 21 Haziran 2007