Birkaç günlüğüne ıssız bir yere tatile gitmiştim. Telefon çekmiyor, tv ve radyo cihazı yok. Perşembe akşamı döndüm ki, Mısır’da darbe olmuş. Hiç şaşmadım. Şaşkınlık kötü bir şeydir. AIlah kimseyi şaşkın etmesin, şaşırtmasın.

On gün kadar önce “MISIR MÜSLÜMANLARI NELER YAPMALI?” başlıklı bir yazıya başlamış, bitirememiştim. Bu yazıyı aşağıda okuyacaksınız, darbe olduktan sonra yaptığım ilave de sonundadır.

*****

Mısır Müslümanları Neler yapmalı?

MISIRDA neler oluyor?.. Bu soruya her kafadan ayrı bir cevap verilecektir. Bendenizin cevabı şudur:

*Mısırda BOP planları uygulanıyor.

*ABD, AB, İsrail, Siyonizm Mısırda İslamî bir rejim istemiyor.

*İslamî bir rejim olmasa bile Müslümanların iktidarını da istemiyor.

*Mısır parçalanmak isteniyor.

*Mısırdaki yüzde on Kıbtî azınlık tahrik ediliyor.

*Müslüman Kardeşler mensubu yeni başkan alaşağı edilmek, onun yerine gizli bir vesayet rejimi kurulmak isteniyor.

Mısır Müslümanları ne gibi hatalar yaptı?

Hiç hata yapmadılar diyenlerle konuşmaya lüzum bile yoktur. Çünkü, insan olmak hasebiyle Müslüman da hata yapar.

Birinci hata: Mısır Müslümanları parçalanmıştır. Tek bir Ümmet değildir.

İkinci hata: Müslümanlar güçlerini birleştiremiyor.

Müslüman Kardeşler Teşkilatı BÜTÜN değil, PARÇADIR.

Müslümanlar BÜTÜN olarak hareket etmedikçe, başarılı olmaları çok zordur.

Mısırda Sünnîler çoğunluktadır.

Sunniler ile Şiiler maalesef anlaşıp birlemiyor. O halde Mısırdaki BÜTÜN SÜNNÎ MÜSLÜMANLARIN birleşmesi gerekir.

Siyasî liderlerin, başkanların, devlet adamlarının, idarecilerin üzerinde Mısırda ehliyetli, liyakatli, dirayetli, kiyasetli, etkili, nafiz; bir İslam Başkanı, bir İmam, bir Emîr bulunması gerekir.

Bu zat şu veya bu İslamî parçanın mensubu ve bağlısı değil, bütün Mısır Müslümanlarının mânevî reisi olmalıdır.

Sünnî Müslümanlar, Kıbtî Hıristiyanlara, verilebilecek bütün hakları, hürriyetleri, garantileri vermeli ve onları tatmin, razı ve memnun etmelidir.

İslam karşıtı azınlıklar ve gruplar ile anlaşılmalı ve barış ilan edilemese bile mütareke=ateşkes ilan edilmelidir.

Bu saydığım işleri tek başına, “parça” olarak Müslüman Kardeşler yapamaz.

Bu gibi hizmetleri başarıyla yürütecek olgun, başarılı, müeyyed, şeytanı bir çuvalın içine koyup ağzını sıkıca bağlayacak, azınlıkları memnun edecek altın adam, on milyonda bir çıkar.

Sıradan kişilerin işi değildir bu.

Mısır Müslümanlarının yeni bir Amr ibn el-As’a ihtiyacı vardır. Çağımızın dahisine…

*****

İLAVE KISIM:

Yukarıdaki satırlar darbeden önce yazılmıştı. Darbeden sonra yaptığım ilave de aşağıdadır:

Mısır’da darbe yapıldığı gün yayınlanan makalemin başlığı HİLAFET idi. Tevafuk olmuş.

İslam alemi tek bir Ümmet haline gelmedikçe ve ehliyetli bir Halifeye biat ve itaat etmedikçe başı beladan kurtulmayacaktır.

Bir okuyucum mail göndermiş. Mısırı yaz Mısırı yaz!

Soruyorum: Müslümanların ÜMMETSİZ ve HALİFESİZ olması mı daha önemlidir, yoksa Mısırda darbe olması mı?

Halifesizlik bir sebeptir, darbe onun neticesidir.

En kötü meşru Halife, en iyi Halifesiz rejimden yeğdir.

İslam dünyası, bütün parçalanmışlığına rağmen, bir musiki aletinin telleri gibidir. Tellerden birinin bir ucuna dokunursanız, tamamı ihtizaz eder (titreşir).

Mısır darbesi şu veya bu şekilde Türkiyeye etki yapacaktır.

Mursî halkın çoğunluğu tarafından seçilmişti ama onu seçmeyenlere kendisini kabul ettiremedi.

Mısır darbesi sadece sandıktan çıkmış olmakla ayakta durulamayacağını bir kere daha gösterdi.

Darbenin zaten sallantıda olan Mısır ekonomisini çökerteceğini sanıyorum.

Ne ibretli manzara:

Darbe konseyinde Kıbtî Patriği ile Ezher Şeyhi yan yana oturmuşlar…

Arap dünyasında bazı Müslümanlar Mısırda darbe olunca sevinçlerinden zil takıp oynadılar.

Bizdeki bilcümle Sabataycılar, Kriptolar, Boğaziçi aşireti mensupları sevinç içindeler…

Gezi isyanı başarılı olmadı ama çok tecrübe sahibi oldular, bilendiler.

Gezinin ikinci perdesini hazırlıyorlar.

Mısır darbesi bir daha gösterdi ki, sadece sandıkla iktidar olunmuyor.

İktidar olmak oldukça zor… O iktidarda durmak bin kat daha zor.

Bir Müslüman, Peygamberimizin (Salat ve selam olsun ona) siz ne halde iseniz öyle idare edilirsiniz hadîsini bilmiyorsa, siyasetten hiç anlamıyor demektir.

Mısır darbesi nedir? Kaderin bir cilvesidir.

Müslümanlar birleşmez, tek bir Ümmet olmazsa,

Başlarında kendisine biat ve itaat edilen ehliyetli bir İmam olmazsa,

Müslümanlar bir sürü, birbirinden kopuk cemaate, gruba, hizbe, fırkaya ayrılırsa,

Ümmet şuuru gider, yerine hizip ve fırka asabiyeti, militanlığı, holiganlığı gelirse,

Birlik yıkılır, İslamcılıklar Protestanlığı gelirse,

O’cular, Bu’cular, Şu’cular birbirleriyle çekişip tepişirse,

Yeterli miktarda vasıflı Müslüman yetiştirilmezse,

Sünnî Müslümanlar en zeki ve kabiliyetli çocuklarını subay yetiştirmezlerse. (Subaylıkta para yok, doktorluk ve mühendislikte para çok!)

Müslümanlar maziden ibret alıp tedbirli ve hazırlıklı olmazsa… (27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat ve en son Gezi…),

Darbeler olur, darbeler yenir, darbeler iner tepelerine…

Darbeler yiyip uyanmayanların sonu kötüdür.

27 Mayıs… 12 Mart… 12 Eylül… 28 Şubat…

Darbe darbe darbe…

Darbelerden kurtulmanın tek çaresi Allahın rızasını ve korumasını kazanmaktır. O da tek bir Ümmet olmakla ve tek bir İmama biat ve itaat etmekle olur.

Allah Kur’anda, Resulü Sünnetinde, Sâlih Selefler eserlerinde biz mü’minlere birliği emir ve tavsiye ediyor. Bir Halifeye biat ve itaat edin, tek bir Ümmet olun, mârufla emr edin, münkerden alıkoyun, cihad fi sebilillah yapın diyor.

Kur’anda Allahın ipine sarılın, ayrılır ve birbirinizle mücadele ederseniz rüzgarınız gider zelil olursunuz mealinde uyarılar vardır.

Allaha, Resulüne, kendisinden olan ülülemre itaat etmeyen bir İslam toplumunun geleceği parlak değildir.

Mısır darbesi neticedir, asıl sebep Hilafetsizlik, Ümmetsizlik, itaatsizliktir.

Unutulmasın ki, 20’inci asırda İslam dünyasındaki kötülükler ve dinde bid’atler iki ülkeden çıkmıştır: Türkiyeden ve Mısırdan…

(ikinci yazı) İslam Güzel Ahlak Dinidir

İSLAMIN temel şartlarından biri Kur’anın ve Sünnetin bildirdiği güzel ahlaktır.

Ahlakı güzel olmayan bir Müslüman kötü bir Müslümandır.

Kötü bir Müslüman kötülüğünde devam ederse imanını yitirebilir.

Kur’anını ve Sünnetin kötü ve haram gördüğü fiilleri iyi ve helal gören kimse imanını kaybeder.

Zina helaldir diyen kafir olur.

Riba helaldir diyen kafir olur.

Müslüman, Kur’andaki kesin = muhkem had cezalarını çağ dışı bulur, bunları yerer ve tenkit ederse İslamdan çıkmış olur.

İman bir bütündür. Kur’anın bazı ayetlerine inanıyor, bazı ayetlerine inanmıyor, böylesi mü’min değildir.

Tasavvufa ve tarikata bağlı sûfî Müslüman Kur’an, Sünnet ve Selef ahlakı ile mütehalli=ziynetli bir kimsedir. Sûfî kesinlikle gıybet etmez. Gıybet eden, başkalarının ayıplarını araştıran ve öğrendiklerini teşhir eden kimse ne sûfîdir ne derviş.

Müslüman başkalarının gizli ayıp ve günahlarına karşı karanlık gece gibi olur.

Müslüman, din ve iman kardeşinin ayıplarını ifşa etmez.

Müslüman, iyi bir Müslüman olsa bile kendini beğenmez, gururlanmaz, kibirlenmez.

Bir Müslümanın hangi mânevî derece ve rütbede olduğunu anlamak için onun para ve mal ile olan muamelatına bakmak gerekir.

Parayı çok seven, haram helal şüpheli demeden rant yiyerek zenginleşen bir Müslüman yüksek Müslüman değil, alçak Müslümandır.

Namaz dinin direğidir, namazı yitiren ve şehvetlerine uyanlar Kur’anda kötülenmiştir. Onlara iyi Müslüman diyenler yanılgı içindedir.

İyi Müslümanın faziletlerini, güzel ahlakını, adaletini insafını, doğruluğunu düşmanları bile tasdik ve kabul eder.

Kötü Müslümanlara iyi diyen bir İslam toplumu iflah olmaz.

Cenab-ı Hak cümlemizi iyi, doğru, sağlam Müslümanlar olan evliyaullahın ruhaniyetlerinin gölgesinde bulundursun.

Onlar Kur’anı yaşayan, Sünnete uyan, yeryüzünde Allahın şâhidi olan, Şeriata uygun bir hayat süren, ihlas taqva ve mürüvvet sahibi kimlelerdir.

İcazetli gerçek ulema, fukaha, kamil mürşidler; bulundukları çağda Resulullah Efendimizin (Salat ve selam olsun ona) vekilleri, varisleri, halifeleridir. Onlar ülülemrdir. Onlara uyan, onlara benzemeye çalışan, onların eteklerine tutunanlar Mevlalarını bulur.

Müslüman, Kur’ana Sünnete Şeriata uyarak iyi Müslüman olmaya çalışır ama bununla övünmez, kendine pâye vermez. 06.07.2013