Çarşamba

 

SORU: Hıristiyanlığın kurucusu Hazret-i İsa Aleyhisselam mıdır?

CEVAP:

Hazret-i İsa’nın zamanında Hıristiyanlık diye bir din yoktu.

Sonradan

Pavlos

tarafından çıkartılmıştır. Hazret-i İsa bütün Peygamberlerin, Hazret-i İbrahim’in, Hazret-i Musa’nın (Aleyhimüsselam) dini olan İslâm (Allah’a itaat ve teslimiyet, evrensel barış) dinine bağlı idi.

SORU: Hazret-i İsa Tevhid inancına mı, yoksa Teslis inancına mı bağlı idi?

CEVAP:

Tevhid inancına bağlı idi.

Teslis inancı sonradan çıkartılmıştır.

SORU: Hıristiyanların kutsal kitabı olan

“Kitab-ı Mukaddes”

Allah tarafından vahyedilmiş, ilâhî bir metin midir? Yoksa insanlar tarafından mı yazılmıştır?

CEVAP:

İnsanlar tarafından yazılmıştır.

Bu yüzden de, çelişkili yerleri vardır.

Milâdî 325 tarihinde toplanan İznik Konsili’nde, bugün elde bulunan dört İncil kabul edilmiş, diğerleri yasaklanmış ve imha edilmiştir.

Batı dünyasında Hıristiyanların kutsal metinlerinin tahrifata uğradığına dair çok ciddi araştırıcılar ve tarihçiler tarafından binlerce kitap, on binlerce ilmî araştırma ve makale yayınlanmıştır.Müs lüman âlimlere inanmayanlar, o kitaplara bakabilirler.

SORU: Hazret-i İsa’nın babasız dünyaya gelmesi onun -hâşâ- tanrı ve Tanrının oğlu olduğuna delil teşkil eder mi?

CEVAP: Etmez.

Yüce Allah Hazret-i Adem’i de, babasız ve annesiz yaratmıştır.

SORU: Hazret-i İsa hakkında Yahudilerin, Hıristiyanların ve Müslümanların inançları nedir?

CEVAP:

Yahudiler ile Hıristiyanlar ifrat ve tefrittedir.

Müslümanlar ise, itidalde, orta yoldadır. Yahudiler Hazret-i İsa’yı inkâr ve tekzip ederler, Hıristiyanlar ilâhlaştırır.

Müslümanlar ise, onun Allah tarafından gönderilmiş büyük bir Peygamber olduğuna inanırlar.

SORU: Yahudiler, Müslümanlar ve Hıristiyanlar arasında

“Dinlerarası diyalog

” olabilir mi?

CEVAP:

Olamaz.

Çünkü Müslümanlar bütün Peygamberlere, bu arada Hazret-i Musa’ya ve Hazret-i İsa’ya iman ediyorlar, hepsini seviyorlar. Yahudiler Hazret-i İsa’yı ve Hazret-i Muhammed’i inkâr ediyor, Hıristiyanlar Hazret-i Muhammed’i inkar ediyor. Her iki taife de, Kur’ân’ın Allah kelâmı, Hak kitap olduğunu, İslâm’ın Allah tarafından gönderilmiş son din olduğunu kabul etmiyorlar. Müslümanlar Tevrat ve İncil’e iman ediyorlar, Hazret-i Meryem’in Allah’ın temiz ve seçkin bir kulu olduğunu kabul ediyorlar… Bu şartlar altında bu üç din mensupları ve temsilcileri nasıl diyalog yapabilirler? Ben bir Müslüman olarak Hazret-i Musa’ya, Hazret-i İsa’ya iman edeceğim; onlar Hazret-i Muhammed’e iman etmeyecekler ve sonra diyalog olacak…Olmaz böyle şey!..

SORU: Meşayih-i Kiram’dan merhum

Muzaffer Efendi Hazretlerinin Amerika’da bir papazla olan macerasını anlatır mısınız?

CEVAP: Şeyh Efendi dervişleriyle beraber Amerika’da bir şehre gitmiş, oranın papazı onları karşılamış,

“Kilisemizin sosyal tesislerinde sizi misafir edebiliriz”

demiş; sosyal tesislere yerleşmişler, istirahat etmişler, namazlarını kılmışlar. Ertesi gün papaz efendi gelmiş

“Nasıl rahat ettiniz mi?”

demiş, teşekkür etmişler. Papaz biraz manidar şekilde “

Ben cemaatime mensup birkaç Hıristiyan ile İstanbul’a gelsem, siz beni caminizin veya tekkenizin misafirhanesinde böyle ağırlar mısınız?”

diye sormuş. Şeyh Efendi,

“Ağırlamayız..?”

cevabını verince, papaz

“Ama…”

demiş. Muzaffer Efendi

“Biz burada hakkımızı kullanıyoruz, biz Müslümanlar Hazret-i İsa’ya iman ediyoruz, onun bakire ve temiz annesi Hazret-i Meryem’i validemiz biliyoruz, bu imandan ve sevgiden gelen hakkımızı kullanıyoruz. Siz bizim Peygamberimize iman edin, o zaman sizin de bir hakkınız olur”

demiş.

SORU: Hıristiyanlar, Musevileri Hazret-i İsa’ya iman etmedikleri için tenkid ederler mi?

CEVAP: Ederler.

Onlar Yahudileri Hazret-i İsa konusunda yanlış yolda görürken, aynı yanlışlığı kendileri Allah’ın Peygamberi Hazret-i Muhammed Mustafa aleyhisselâm hakkında yapıyorlar.

SORU: Bugünkü Hıristiyanlık dünyası İsa Peygamberin (Allah’ın selâmı O’nun üzerine olsun) ilkelerine, ahlâkına, hikmetine uygun hareket ediyor mu?

CEVAP: Tam tersine.

Tarih boyunca Hıristiyanlar Hazret-i İsa’nın öğretilerine, emir ve yasaklarına, öğütlerine çok ters işler yapmışlardır. Zavallı Afrika zencilerini yakalamışlar, balık istifi yelkenli gemilere koyup Amerika’ya köle olarak götürmüşlerdir. Bunların çoğu kötü şartlar yüzünden yolda ölüyor ve cesetleri denize atılıyordu. Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarını Hıristiyanlar çıkartmış ve birbirlerini on milyonlarca öldürmüşlerdir.

Tarih boyunca hiçbir medeniyet Hıristiyan Batı medeniyeti kadar vahşi ve tahripkâr olmamıştır.

SORU:Hazret-i İsa’ya Hıristiyanlar mı yakındır, Müslümanlar mı?

CEVAP: İnsaf sahibi olanlar Müslümanların yakın olduğunu kabul ve tasdik ederler.

SORU:

Meşhur İngiliz edibî Bernard Shaw’ın “İngiltere’de demokrasi son kertesine geldi, bundan sonrası İslâmiyet’tir…”

dediği rivayet olunuyor.

CEVAP:

Shaw’ın bu sözünün otantik olduğunu zannetmiyorum, ancak söz doğrudur.

SORU: İslâm dünyasındaki bozukluklar, gerilikler İslâm dininden mi doğmaktadır?

CEVAP:

Hâşâ! İslâm başka şeydir, Müslümanlar başka… Kabahat İslâm’da değil, Müslümanlardadır. Nitekim İslâm tarihinde çok parlak devirler de olmuştur. Endülüs devleti zamanında Müslümanlar ilim, kültür, ahlâk, hukuk, temizlik, dünya işleri bakımından Hıristiyanlardan üstündü.

SORU:

Misyonerlerin

gayretleri ve çalışmaları boşuna mıdır?

CEVAP:

Boşunadır. Batı dünyasında nice papaz kendi seçimleriyle İslâm’a geçmiştir

. Üstelik din değiştirmelerinden dolayı maddî ve manevî baskılara uğramışlardır.

Hıristiyan dünyasında bilhassa Fransa’da İslâm’a geçiş devri başlamıştır.

Bu ihtidalar (doğru yolu seçmeler) para gücüyle, maddî yardımla olmamaktadır.

Birkaç yıl önce Fransa’da Lévy adlı ateist bir Yahudi’nin, biri 16, biri 18 yaşındaki iki kızı Müslüman oldu, çarşafa girdi.

Bu yüzden lâiklik fanatikleri tarafından okullarından atıldılar. Lâkin kızlar ödün vermediler, direttiler. Bazı İslâm ülkelerinde, bazı misyonerlerin (hepsini kastetmiyorum) işsiz, perişan, sefalet içinde yaşayan birtakım zavallıları para yardımıyla, çocuklarını okutmak vaadiyle kendi dinlerine çektiklerini duyuyoruz.

Nerede Fransız Lila ile Alma’nın Müslüman olmaları, çarşafa girmeleri, okullarından atılmaları, nerede para gücüyle vaftiz olanlar…

(Not: Misyonerler ülkemizde yoğun bir propaganda faaliyeti yapıyorlar. Her yıl on milyonlarca broşür dağıtıyor, apartman dairelerinde kiliseler, propaganda merkezleri açıyorlar, İslâm’dan uzaklaşmış bazı çaresizleri kendilerine çekmeye çalışıyorlar. Yakın tarihimizdeki ârızalar, hıyanetler, suîkastler yüzünden meydana gelmiş mâneviyat boşluğundan yararlanıyorlar.) 28 Aralık 2006