Pazar

Kötülüğün yaygın, hakim, geçerli, üstün olduğu bir devirde yaşıyoruz. Benim bu iddia ve görüşümü bazıları kabul etmeyeceklerdir. Sodom ve Gomoreliler de kötü olduklarını kabul etmezlerdi. Belli başlı kötülükler nelerdir?

• Allah’a ve dine isyan etmek.

• Emirlerini yerine getirmemek.

• Yasakları pervasızca işlemek.

• Yaptıklarından hesap vereceğine inanmamak ve dünya hayatında hesaplı hareket etmemek.

• Yalan söylemek.

• Zulm etmek.

• Gayr-i meşru zevk ve hazların bağımlısı olmak.

• Zina etmek.

• Tok varlıklıların açlara yardım etmemesi.

• Zayıfların ezilmesi.

• Hırsızlığın ve gasbın her türlüsü.

• Gayr-i meşru savaşlar.

• Adaletsizlik.

• Sömürü.

• Bilgelerin uyarılarına kulak asmamak.

• Büyüklere hürmet etmemek, küçüklere şefkat göstermemek.

• Helalleri haram, haramları helal kabul etmek.

• Kadınları seks aracı haline getirmek, iffet ve namus kavramlarını reddetmek.

• Aklın, vahyin, vicdanın, sağduyunun sınırlarını aşmak.

• Altına, dolara, euroya, paraya tapmak.

• Nefs-i emmareleri putlaştırmak.

• Merhamet etmemek.

• Riba yemek.

• Rüşvet alıp vermek.

• Saçı bitmedik yetimlerin hakkını yemek.

• Gurur ve kibir sergilemek.

Bu saydıklarım ve bunlara benzer kötülükler ülkeleri, halkları, devletleri, insanlığı ve dünyayı batırır.

“Batırır diyorsun ama bak batmıyor, ayakta duruyor…”

A akıllı!.. Bir kere batar, pîr batar. Sodom ve Gomore de batmıyordu. Sonra bir kere battı ve yerinde yeller esti.

Roma batmadı mı?

Sovyetler Birliği batmadı mı?

İran şehinşahlığı batmadı mı?

Hepsi battı, hepsi battı…

Batış bir kere olur…

Küffar ülkeleriyle Müslüman ülkelerin batışları birbirine benzemez.

Müslümanların omuzlarında ezelde “Kalu belâ” gününde verdikleri ahd ve misakın sorumluluğu vardır. O ahd ve misaka hıyanetin sonu iyi olmaz.

Kelime-i Şehadet’i lisan ile ikrar ve kalp ile tasdik edenin üzerinde Peygambere biat borcu vardır.

Müslümanlar Allah ile olan ahid ve misaklarına, Peygambere yaptıkları biata hıyanet ederlerse ayakta duramazlar.

Batış tarihi ne zaman?

Gaybı ancak Hak Teâlâ bilir. Lakin alametleri belirmiştir.

Ey gafil, sen sabah kahvaltısı, öğle yemeği, akşam taamı…

Dünya meşgaleleri… Gevezelikler, avarelikler, hayatın hayuhuyları içinde sersemce vakit geçirirken kader saatinin akrebi ve yelkovanı ilerleyip duruyor. Vakt-i merhunu gelince… Muallak kaderler kaza-yı mübrem olunca göreceksin batış neymiş, yıkılış neymiş, kaza neymiş…

Hatırlıyor musun, o cebbar ve güçlü Şah İran’dan nasıl kaçmıştı?

Tarih oku, zalimlerin akıbetlerine bak.

Haram yiyicilerin hangisi âbad olmuş ki, bugünküler olsun.

Bugün zulm edenler yarın kendileri zulme giriftar olacaktır. Kanun böyledir.

Bile bile ezdiğin minik bir karıncanın bile hesabını vereceksin.

Kapının önünü kirletiyorlar diye kırlangıç yuvasını bozan aile ne oldu biliyor musun? Hâk ile yeksan oldular, tarumar oldular. Yuvayı bozduklarının ertesi yıl yazlıklarına dönemediler.

Azgınlar, isyankârlar, zalimler, gaddarlar, şaqiler başlarına gelecekleri bilseler tir tir titrerlerdi.

Tevbe ve nedametle Allah’a iltica etmeyen bir kavmin sonu çok kötüdür.

Gerilmiş yaylardaki, kötüleri hedef almış kaza okları fırlamayı bekliyor. Yaylar boşanıp, oklar hedefe doğru hızla yol almaya başlayınca onları hiçbir güç durduramaz.

Eski azgınların, hadlerini aşanların, zalim ve gafillerin başlarına gelenlerden ibret alsalardı bu duruma düşmezlerdi.

Konuşun!.. Siz Mehdi misiniz?

Selam’dan sonra… Bir kısım müridleriniz ve bağlılarınız sizin Mehdi olduğunuzu fısıldaşıyor. Siz bu konuda bir şey söylemiyorsunuz.

Ahir zamanda zuhur edecek Mehdi hakkında yüzden fazla hadîs bulunmaktadır, bunların kaynakları bellidir. Mehdi’nin çıkacağı konusundaki haberler tevatür derecesindedir. Hadîslerde onun soyu sopu, babası, belli başlı özellikleri hakkında hayli bilgi ve ipucu verilmektedir.

Zat-ı âliniz, Mehdi olduğunuza inanıyorsanız, suskunluğu bırakınız ve yüksek sesle misyonunuzu halka ve insanlığa bildiriniz.

Hakkınızdaki Mehdilik iddialarının fısıltı şeklinde olması ve sizin suskunluğunuz kafaları karıştırmaktadır.

Şu hususu da bilmekte yarar vardır: Günümüzde binlerce Mehdi vardır. Bunların onda biri hastanelerde ise, onda dokuzu serbest gezmektedir. Acaba bu adayların hangisi gerçek Mehdi’dir?

Sizde, sevgili Peygamberimiz tarafından bildirilmiş olan Mehdilik şartları, sıfatları, alâmetleri varsa açıklamanız gerekir. Halk da bilsin ve size tabi olsun. Soyunuz sopunuz tutuyor mu? Ehl-i Beyt’ten misiniz?

Efendimiz Hazret-i Hasan sülalesinden misiniz?

Babanızın ve annenizin isimleri tutuyor mu?

Mehdi hazretlerinde bulunması gereken akıl, firaset, hikmet sizde var mıdır?

Mehdi iseniz, ulemânın, sulehanın ve basiret sahiplerinin büyük kısmının size bağlanmaları ve biat etmeleri beklenir. Niçin susuyorsunuz?

Şayet Mehdi değilseniz, halkı aydınlatmak, kafa karışıklığını gidermek için “Ben Mehdi değilim” şeklinde bir açıklama yapmanız gerekmez mi? Lütfen susmayınız… 12 Kasım 2007