Pazar

Bence önem, hizmet, tesir bakımından muhalefet, iktidardan hiç de geri kalmaz. Yazık ki, bu memlekette ne doğru dürüst iktidar var, ne de işe yarar bir muhalefet.

Radyo ve televizyon kanunu Meclis’te oylanırken bu ülkedeki muhalefeti gördük 180’den fazla muhalif milletvekili bulunmasına rağmen o kanuna sadece 54 red oyu verildi.

Osmanlının son devir düşünürlerinden Şehbenderzâde Filibeli Ahmed Hilmi beyin “Muhalefetin iflâsı” adında bir kitabı vardır. Adı manidar olduğu için burada zikrediverdim.

Kamer Genç ile görüşlerim, inançlarım pek bağdaşmaz. Lâkin onun son zamanlarda Meclis kürsüsünde tek başına yaptığı muhalefeti takdir ediyorum. Milletin vekaletinin hakkını verdi.

Defalarca yazdığım gibi Nazlı Ilıcak hanımı da takdir ve tebrik ediyorum.

Tevfik Fikret “Kanun diye diye kanun tepelendi…” demiş. Bu devirde de, demokrasi diye diye demokrasinin canına okuyor, ırzına geçiyorlar.

Cılız mırıltılar, sızıltılar, iniltiler ile muhalefet yapılmış olmaz. Haksızlıklar karşısında bağıracaksın, haykıracaksın, dünyayı ayağa kaldıracaksın.

Düzen partileri muhalefette iken iktidar partilerini alabildiğine tenkit ediyor; iktidara geçince aynı yamuklukları, yolsuzlukları yapıyor. Böyle adamların ve zümrelerin muhalefetinden ne hayır gelir.

50’li, 60’lı yıllarda İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi profesörlerinden bir Ali Fuat Başgil vardı. Yazılarıyla, beyanlarıyla millete tercüman oluyordu. Zindanlara attılar, nice zulümler ettiler yılmadı. Bıraksalardı Cumhurbaşkanı olacaktı. Meclisin açılışına katılmak için Ankara’ya gittiği zaman kendisini ölümle tehdit ettiler ve İsviçre’ye sürdüler.

Muhalefet deyince sadece siyasi partilerin yaptığı muhalefet anlaşılmamalıdır. Asıl muhalefeti aydınlar, entelektüeller, okur-yazarlar yapar. Medyanın da muhalefet yapması gerekir.

Bizde ülke batıyor, millet perişan vaziyette, rezalet gırtlağa kadar çıkmış, doğru dürüst muhalefet yok.

Filan köşeyazarı vermiş veriştirmiş, çok ağır bir fıkra kaleme almış. Filan zat zehir zemberek bir konuşma yapmış… Muhalefet bunlarla yapılıp bitmiş olmaz. Türkiye madem ki, iyi idare edilmiyor, bir sürü yolsuzluk yapılıyor, hainliklerin haddi hesabı yok; o halde memleketi ayağa kaldırmak gerek.

Hırsızlar, eşkıyalar, soyguncular, namussuzlar, vatan hainleri, yiyiciler, yüzde on komisyoncular, hortumcular, sülükler, vampirler keyfe ma yeşa kötülüklerine devam ediyor. Herif bu memleketi milyarlarca dolar zarara uğratmış ama mahkemeye bile verilemiyor. Peki muhalefet ne yapıyor? Mızıltılar, sızıltılar, pes perdeden iniltiler… Olmaz efendiler olmaz. Böyle yangına, fısıltı ile “yangın var” demekle çare bulunmaz. Öyle feryat edeceksiniz ki, cihan ayağa kalksın. Bu memlekette asıl muhalefeti Müslümanların yapması gerekir. Faydalı, uyarıcı, yapıcı, müsbet muhalefet.

Kuru lâfla Türkiye’yi seviyorum demekle kişiler ve zümreler vatanseverliklerini ispat etmiş olmazlar. Vatanseverlik lafla değil, işle ispat edilir.

Muhalefet sadece başkalarını, karşıtları tenkit etmekle bitmez. Kendi camian içindeki hataları da dile getireceksin. İslâmî kesimden birtakım adamlar din sömürüsü yapıyor, mukaddesat bezirganlığı yoluyla efsanevî ve Karunî servetler elde ediyorsa onları da tenkit etmek sorumlu Müslümanların boynunun borcudur. Bir dinsiz yamukluk yapınca yaygara kopartacaksın; bozuk ve sahte bir Müslüman yamukluk yapınca sus pus olacaksın. Böyle ne Müslümanlık olur, ne de muhalefet. Kötü iktidarların uyarılması ve yerilmesi millî, medenî, vatanî bir vazifedir. Kötülükleri tenkit etmez, engellemek için yasal yollardan çalışma yapmaz, muhalefet vazifemizi ihmal edersek hep birlikte batarız.

Hazret-i Ömer, “Dicle kenarında bir kuzuyu kurt kapsa, ilâhi adaletin bunu Ömer’den soracağından korkuyorum” diyor. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın… Neme lazım… Ne halleri varsa görsünler… Bu felsefenin kimseye faydası dokunmaz.

Elbette ki, deli dana gibi muhalefet yapılmayacaktır. Ehil olanlar bu vazife ve hizmeti hikmetin, ilmin, irfanın, tecrübenin ışığında yerine getireceklerdir.

Üniversitelerin birinci vazifesi siyasete rehberlik yapmaktır. Bizde şimdi niçin Ali Fuad Başgil’ler gibi profesörler yok? Birtakım mıymıntı dindarlar “Tenkit edersek, muhalefet yaparsak başımız belaya girer” diyor. Peki muhalefet yapmaz, kötülüklerle uygun ve güzel şekilde mücadele etmezseniz Allah karşısında sorumlu olacağınızı bilmiyor musunuz? Peygamber “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır” buyurmuş. Bu söz kimler için söylenmiştir? İyi idare edilen medenî bir ülkede muhalefet yapmak zordur. Lâkin kötü idare edilen bin türlü fenalığın alenen işlendiği aşırı derecede kirlenmiş, kokuşmanın korkunç boyutlara varmış olduğu bir ülkede muhalefet yapmak kolaydır.

Bunca kötülük, isyan, tuğyan, zulüm, adaletsizlik, haramyiyicilik, fitne, fesat, nifak, şikak, tuğyan isyan, azgınlık içinde ben gözlerimi kapar, işyerimle evime çekilir, etliye sütlüye karışmam, huzur içinde hayatımı yaşarım… Ya öyle mi? Kur’ân ne diyor? Öyle bir musibetten korkunuz ki, o içinizden sadece kötü olanlara gelmez, genel gelir diyor. Emr-i mâruf nehy-i münker yapmayan bir İslam toplumu selamet bulmaktan ümidini kessin. Bozuk düzenin rantlarını yiyen, din sömürüsü yapan sahte İslâmcılar yarın Allah’a nasıl hesap verecekler? 09 Temmuz 2001