Mü’minler Arası Kardeşlik Hukuku
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 10 Aralık 2018
1. Mü’min kardeşini seveceksin, gerektiğinde ona yardımcı olacaksın, destekleyeceksin.
2. Mü’mine düşmanlık etmek haramdır, büyük günahtır.
3. Mü’minin günahları, noksanları, hatâları, kusurları, yanlış düşünce ve görüşleri varsa, sadece onlara karşı olabilirsin ama onun kişiliğinin bütününe karşı olamazsın. Çünkü onda
vardır. Kusurlar arazdır.
4.
Cesedini alırsın, yıkar, kefenler, namazını kılar, kabre koyar ve bağışlanması için dua edersin.
5. Aynı meşrebten olan mü’minler kardeştir, aralarında meşreb ve fikir ayrılığı olanlar has kardeştir. Ta ki, ihtilaf, tefrika, fitne fesat olmasın…
6. Ehl-i Tevhid ve Ehl-i kıble olan bir mü’minde esas olan imandır. Geçerli fetva, geçerli mahkeme-i şer’iye ilâmı ve İmamü’l-Müslimîn olan zatın bunları tasdiki olmadan hiçbir mü’mine isim belirterek kafir ve müşrik denilemez.
7. Kendilerinde çok açık olarak nifak alametleri olan münafıklara karşı ihtiyatlı olunur.
8.
. Bu nasihat yapılmazsa yapmayanlar vebál altında kalır ve onlar da suçlu olur.
9. Hadîs:
Ashab sormuşlar:
Efendimiz
:
cevabını vermişlerdir.
10.
Ümmet-i icabet… Ümmet birliğini bozanlar, mü’minler arasına fitne, tefrika ve fesat tohumları ekenler büyük bir günah ve suç işlemiş olurlar.
11. Doğudaki Müslümanın ayağına diken batsa, Batıdaki Müslüman onun acısını duyacaktır.
12. Mü’min kardeşi
aç gecelerken, kendisi tok geceleyen kişi
Müslüman değildir.
13. Mü’min kardeşin sana kötülük yaparsa sen ona iyilik yap.
14. Meşreb, tarikat ve cemaat militanlığı ve fanatizmi ile mü’mine düşmanlık edilemez.
15. Bir mü’mine kafir ve müşrik diyenin kendisi kafir olur.
16. Mü’minler büyüklerine saygılı, küçüklerine merhametli ve şefkatli olur.
17.
18.
18. Mü’minler kendi aralarında
sahiptir. Allah’ın lutf ve ihsan ettiği nimetleri paylaşırlar.
19. Mü’minler,
tecessüs etmezler. Özel hayatlara ve gizli günahlara karanlık gece gibi olurlar.
20. Mü’minler sevinç ve kederlerinde ortaktır.
21. Mü’minler ancak mü’min kardeşleriyle ittifak ederler, onları dost ve veli edinirler; kâfirleri, müşrikleri, fasık-i mütecahirleri dost ve veli edinmezler.
22. Bir mü’min, kendi şeyhinin aleyhinde bulunan veya onu tenkit eden mü’min kardeşi ile kavga etmez, ona düşman olmaz,
der geçer.
23. Mü’min mü’mine beddua etmez. Ancak hayır dua eder.
24. Mü’minler birbirleriyle olan muamelerde
Adaletin ve insafın yanına
ilave ederler.
25. İman kardeşliği mecazî manada bir nikâh gibidir ki, onun talakı yoktur.
26. Mü’minlerin, birbirlerinin gıyabında yaptıkları dualar inşallah müstecab olur, kabul edilir. Bu hususta Muhbir-i Sâdıkın
müjdeleri vardır.
Bir insan kendi kendine
Müslüman olabilir ama İslamı yanlışsız ve doğru anlamak, olgun Müslüman olmak için rehberlik şarttır.
İslamda rehberlik vardır. İslamın baş rehberi Resul-i Kibriya aleyhi ekmelüttahaya efendimizdir.
Kur’anda
buyrulmaktadır. İcazetli ulema, fukaha ve kamil mürşidler, kendilerine itaat edilmesi gereken bu ülü’l-emr tabakası içindedir.
Bir kimse
dese,
demese o kişi mü’min olmaz.
vefatından sonra, onun vekilleri, varisleri, halifeleri olan
onlardan sonra
, sonra
ve
itaat etmek gerekir.
İcazetli alimler, fakihler ve mürşidler, Resulullah efendimize kadar uzanan kopuksuz gerçek silsileli icazetlere sahiptir. İslamı onlardan öğrenen, onlara uyarak hayata uygulayan, onlara bağlı kalan Müslümanlar dinde yanılmazlar. Nefs-i emarelerine, insî ve cinnî şeyâtîne uyarlarsa yanılırlar.
İlmihalini bilmek her Müslümana farzdır. İlmihal bilgileri icazetli ulema, fukaha ve mürşidlerden öğrenilir.
“Dört hak fıkıh mezhebine lüzum yoktur, bu dört mezhep İslamı ve Müslümanları parçalıyor. Bunları bırakalım ve Kur’anda birleşelim” gibi sözler yaldızlı tuzaklar ve kuruntulardır.
Resulullah Efendimiz
buyurmuştur. Dört mezhebi inkâr edenler bu hadîsi hesaba katmıyor.
Efendimiz zamanında mezhep yoktu, çünkü Kur’an ceste ceste indiriliyordu, İslam henüz tamamlanmamıştı.
Efendimiz zamanında bütün sahifeleri bir araya getirilmiş tek bir Mushaf
da yoktu. O da mı bid’attir?
Zamanımızda gizli İslam düşmanları, dinimizi bozmak, Müslümanları parçalamak için
yüzlerce İslamcılık çıkartmışlar, Ümmet birliğini parçalayıp bir
çığıra açmışlardır.
Ehl-i Sünnet ve Cemaat Müslümanlığı Kur’anın ve Sünnetin doğru yorumuna dayanan ana cadde Müslümanlığıdır. İslamı doğru olarak öğrenmek isteyenler Ehl-i Sünnet kitaplarını Ehl-i Sünnet hocalarından okumalıdır.
Dört hak fıkıh mezhebini inkar edenler, İslamı tahrife yelteniyor.
İnanç konularında yanılmamak isteyenler, esasta usûlde temelde ittifak halinde olan bu iki imamdan
birine bağlanmalıdır.
Kur’an elbette açık bir kitaptır ama onu anlamanın, yorumlamanın, ondan hüküm çıkartmanın metodu, usûlü vardır. Kur’anda nâsih vardır mensuh vardır… Muhkem vardır müteşabih vardır… Doğru dürüst ilim okumamış kimseler bunları bilmezler ve bazen küfre kadar yol açabilecek vahim yanlışlar yaparlar.
Yazımı uzatmak istemiyorum. İslamı doğru şekilde öğrenmek isteyenler rasgele kitap alıp okumasınlar. İcazetli ulema, fukaha ve mürşidler tarafından telif ve tasnif edilmiş güvenilir, doğru ve muteber kitapları okusunlar.
Efendimizin dostları olan Ashaba düşmanlık edenlerden İslam öğrenilmez.
Gözü ağrıyan göz hekimine gider. Gözünü tedavi ettirmek için nalbanta gidip de sonra kör olan kişi kimseye kızmasın, kendisine kızsın.
ve
Efendimizin sahih hadîslerinin küfür kıstaslarına göre
rivayetler vardır.
02 Mart 2013