Mümtaz İslam Mektebi
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 19 Aralık 2018
Türkiye’nin birinci meselesi eğitimdir. Bugünkü eğitim sistemi bozuktur, yetersizdir.
Halkımızın büyük çoğunluğu Müslümandır. Halkımıza, millî kimlik ve kültürümüze, tarihimize uygun bir eğitim gereklidir.
Bugünkü şartlarda kurulamaz ama ileride mutlaka mükemmel İslâm mektepleri kurulmalıdır. Bu mektepler: İslâm mektepleri ve
olarak iki kategoriye ayrılacaktır.
Bu yazımda mümtaz İslâm mektepleri hakkında bazı fikir ve görüşleri arz edeceğim.
1. Alınacak öğrenciler zeka testinden geçirilerek,
2. Ayrıca zeka türü açısından da teste tabi tutulacak,
alınmayacaktır.
3. Karakter testi yapılacak,
alınmayacaktır.
4. Çocukların
araştırılacaktır.
5. Zeka, akıl, karakter bakımından yetersiz öğrenci alınırsa mektep açılmadan batırılmış olur. (Bir zengin, işe yaramaz haylaz çocuğunu okula kaydettirmek için bir milyon dolar hibe edeceğini vaad etse bile kabul edilmeyecektir.)
6. Okulda zengin Osmanlıca, Arapça, İngilizce, Farsça mecburî olarak okutulacak, ayrıca seçmeli diller de isteyen öğrencilere öğretilecektir.
7. Üç yabancı dilde fikir ve kültür kitaplarını anlayarak okuyamayan, yine üç dilde yazı yazamayan öğrencilere kesinlikle diploma verilmeyecektir.
8. Mümtaz İslâm Okulu karma okul olmayacaktır.
9. Bilgi ve kültürün yanında mutlaka ahlâk ve karakter terbiyesi verilecektir.
10. Öğretmenleri Türkiye’nin değil, dünyanın en iyi, kaliteli, uzman örnek öğretmenleri olacaktır.
11. Yatılı öğrenciler
Gündüzlü öğrenciler, ders saatleri içindeki namazları yine hep birlikte cemaatle kılacaktır. Namaz kılmak istemeyen öğrencinin okulla ilgisi kesilecektir.
12. Bu okul İngiltere’deki
olacak ve İslâm dünyasından seçme öğrenci kabul edecektir.
13. Okul müdürü gayet kültürlü, çok karizmatik üstün bir eğitimci ve idareci olacaktır.
14. Öğrenciler ders saatleri dışında geleneksel el sanatları, faydalı hobiler ile meşgul olacaktır.
15. Bu okulda
okutulacaktır.
verilecektir.
16. Günde
verilecektir. Bu dersleri ehil ve Sünnî hocalar verecektir. Bilhassa
okutulacaktır.
17. Okulun
aylık ciddî bir dergisi olacaktır. Bu derginin bir kısmı İslâm yazısıyla, bir kısmı Latin yazısıyla olacaktır.
18. Okulda sanat ve sanat kültürü dersleri verilecektir.
19. Ahlâka aykırı işler, edepsizlik yapan öğrenciler, gözlerinin yaşına bakılmaksızın tard edilecektir.
20. Bu okuldan
yetişip hizmet edecektir.
Bazıları bütün bunlar için hayal diyecektir. Desinler… Az çok hayalden gelir insana tesliyet/ Pür iğbirardır yüzü gülmez hakikatin…
Türkiye bugünkü ilköğretim okullarıyla, bugünkü liselerle, bugünkü
ve selamet sahiline çıkamaz. Bir İslâm toplumu
ve yücelir. Hem İslâm’ı, hem çağı yakalamış vasıflı ve müessir bir eğitim.
Hepimiz öncelikle niyetlerimizi tashih etmeliyiz. Niyetlerimizi doğru hale getirmeden ihlas olmaz. Örnekler veriyorum:
Ey hoca sen tefsir, hadis, fıkıh, din kitaplarını Allah rızası için mi yazıyor veya tercüme ediyorsun, yoksa dünyalık elde etmek için mi?
Ey mücahid geçinen kişi! Sen cihad faaliyetleri dediğin işleri Allah rızası için mi; yoksa menfaat, benlik, ün, riyaset, makam ve mevki için mi yapıyorsun?
Evet sahih hadiste beyan buyuruluyor: “Ameller niyetlere göredir.”
Resulullah efendimiz (Salat ve selam olsun ona) ve Hz. Ebubekir Mekke’den Yesrib’e (Medine’ye) hicret ederlerken yolda bir yolcuya rastlamışlar. Nereye?.. Yesrib’e gidiyorum demiş. Niçin?.. Orada bir kadınla nikâhlanacağım da onun için… Allah için hicret eden ile bir karıyı nikahlamak için hicret eden bir olur mu hiç?
Bütün ameller böyledir.
namazları makbul olmaz.
İlim öğrenmiş, din alimi ve fakih olmuş. Niyeti Allah rızası içinse Hak dine hizmet içinse ne âlâ… İnsanlar kendisine hürmet etsinler, ne alim ve ne fazıl kişi desinler diye ise onun niyeti bozuktur. Ramazan’da Belediye çadırında fakirlere iftar ziyafeti verecek. Kapıya kocaman harflerle yazdırmış:
Vah vah!..
Sahih hadislerden birinde özetle şöyle buyruluyor: Rûz-i Ceza’da Büyük İlahî Mahkeme huzuruna bir alim getirilir. Dünyada ne yaptın diye sorulur. İlim öğrendim, alim oldum, ilim öğrettim cevabını verir. Evet bu dediklerin doğrudur ama sen bunları Allah için yapmadın, kullara kendini beğendirmek ve övdürmek için yaptın denir ve o alim yüzüstü sürüklenerek Cehennem’e atılır.
Huzura hayırsever bir zengin getirilir:
Sen dünyada neler yaptın?.. Zengin oldum. Hayır işleri yaptım. Sadaka verdim, açları doyurdum, çıplakları giydirdim… Evet doğrudur ama sen bunları Allah için yapmadın, halka bu adam ne hayırsever dedirtmek için yaptın denir ve o da yüzüstü sürüklenerek Cehennem’e atılır.
Huzura bir mücahid getirilir.
Ona da sorulur: Dünyada ne yaptın?.. Ben bir savaşçı idim, gazalara katılıp cihad yaptım, düşmanları öldürdüm, sonra bir çarpışmada öldürüldüm, şehid oldum. Ona şöyle denir: Evet sen cihad ve mukatele ettin, sonunda öldün ama bunları “Bu adam ne yiğit bir savaşçıymış” desinler diye yaptın denir, o da yüzüstü sürüklenerek Cehennem’e atılır.
Evet zahiren alim olmakla, hayır ve hasenat ve cihad yapmakla iş bitmiyor. Yüreklerdeki niyet önemlidir. Din, iman, Kur’an, Sünnet, Şeriat hizmetleri Allah rızası için yapılmalıdır. Zekatlar, sadakalar, hayırlar, hasenatlar hep Allah rızası için olmalıdır. Cihad da böyle olmalıdır. Para kazanıp zengin olmak, mal mülk edinmek için tefsir, meâl, tercüme yapanların niyeti bozuktur.
Köşeyi dönmek, voli vurmak için din kitabı yazanların niyeti bozuktur. Zekat toplamaya ve almaya hakları olmadığı halde zekat toplayanlarda bozukluk vardır.
Allah rızası için ahvalini düzeltmek, iyi ve kamil bir Müslüman olmak için girer. Başına tarikat tacı geçirecek, sırtına tarikat hırkası giyecek ve dünyalık elde edecek, nefsini tatmin edecek. Böylesinin de elbette niyeti bozuktur.
Kur’an kutsaldır, ona Allah rızası için hizmet edilir, ticarete alet edilmez. Allah rızası için tercüme, meal, tefsir yazmış, bunun sonunda eline makul bir miktarda telif ücreti geçmiş. Ama asıl niyeti maddî kazanç değil… Bunun belki fetvası olur,
İçinde içki içilen, domuz eti yenilen beş yıldızlı lüks otellerin restoranlarında görkemli ve gösterişli iftar ziyafetleri veriliyor. Böyle bir ziyafet ihlasa uygun mudur?
Bir adam veya dernek Allah rızası için cami yaptırmaya teşebbüs etse, bu maksatla Müslümanların zekat paralarını toplasa, o işte de ihlas ve dürüstlük yoktur. Çünkü şeriat ve fıkıh zekat parasıyla cami yapımına izin vermiyor. Başka parayla yapılacak…
Evde yalnız başına eşofmanla yaka paça bir tarafta, dağınık ve savruk bir şekilde paldır küldür namaz kılıyor. Camiye düzgün kıyafetle gidiyor ve tadil-i erkana riayet ederek düzgün namaz kılıyor. Cevabını siz verin: Böyle yapanın ihlasında bozukluk yok mudur?
Niyet yürekte olan bir şeydir, ihlas da öyle. Cenab-ı Hak kudsî bir hadîste “İhlas Benim sırlarımdan bir sırdır. Onu sevdiğim kulumun kalbine koyarım” buyuruyor.
Hak Teala hepimizi ihlaslı, sahih niyetli kullarından eylesin. 22 Ocak 2011