Münâfık Büyük Hırsızlara Açık Mektup
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 09 Ocak 2019
Salı
Yıllarca önce bir gazetede okumuştum. Romanya’nın en büyük kadın satıcısı bir Türkmüş… Bizde, birkaç sene önce ölen bir Ermeni Madam da genelevler imparatoriçesiydi. Hattâ, İstanbul Ticaret Odası, vergi rekortmeni olduğu için bu madama resmi törenle ödül vermişti. Merasimde çok saygın ve yüksek birtakım kodaman şahsiyetler de bulunmuştu.
Şu anda Türkiye’de dindar geçinen, yüce İslâm dinini alet ve istismar eden birtakım münafıklar büyük çapta hırsızlık yapmakta, haram kazançlar elde etmekte, memleketi ve milleti feci şekilde soymaktadır.
Müslümanlara çamur mu atıyorum? Hâşâ!.. Ben de Müslümanım. Gerçek, samimî, haram-yemez, doğru, faziletli, namuslu, şerefli, haysiyetli Müslümanlar başımın tacıdır. Aramızda görüş ve meşreb farklılıkları bulunsa bile onları kardeş bilirim, severim, tutarım.
Onları tenzih ediyorum. Sözlerim onlara değildir.
Benim kabul edemeyeceğim şey, birtakım alçakların, sahtekârların, münafıkların, hırsızların, haram-yiyicilerin, haydutların, rantçıların, kemik peşinde koşan köpeklerin dindarlık taslamaları, kendilerini İslâm’ın ve Müslümanların temsilcisi gibi göstermeleridir.
Romanya’daki herif karı satıyormuş. Bizimkiler din satıyor. Dinin kutsallığı, kadın iffetinin kutsallığından yukarıda olduğu için, bizimkiler alçaklık ve rezillikte daha üst derecededir.
Bu herifler, halk yaptıklarını bilmiyor mu zannediyor? Hatâ ediyorlar. Halk çok şeyden haberdardır. Yekûn olarak milyarlarca dolar götürüldüğünü çok iyi bilmektedir.
Talanlar, vurgunlar, soygunlar, haram rantlar hakkında medya yayın yapmıyor. Çünkü bunlara dair elde müsbit (isbat edici) bilgiler ve belgeler yoktur. İsbat edilemeyince, hırsızlar yüklü tazminat davaları açmakta, hem aklanmakta, hem de para kazanmaktadırlar.
Zaten elde müsbit deliller olsa bile kimse onlarla kolay kolay başedemez. Büyük hırsızların elleri uzundur. Onlarla uğraşmak kolay değildir. Uğraşanları garip trafik kazalarıyla, tahlille anlaşılamayan zehirlerle, faili meçhul cinayetlerle, ansızın gelen kalp krizleriyle yok ederler.
Bu herifler, bu çeteler Allah’a, Peygamber’e, Kur’ân’a, İslâm’a, Şeriat’a inanıyorlar mı? Bu sorunun cevabını “İnanıyorlar” şeklinde vermek pek o kadar kolay değildir.
Çünkü Allah, O’nun kutsal Kitabı Kur’ân, O’nun yüce Peygamberi Muhammed Mustafa, ilahî İslâm Şeriatı, yüksek İslâm ahlâkı; haram kazançları, soygunu, rüşveti, komisyonu, millet malını çalmayı, saçı bitmedik yetimlerin hakkını yemeyi kesinlikle yasak etmiştir.
Haram yiyenlerin yeri Cehennemdir.
Bu herifler müteammiden (bilerek, kasıtlı olarak) haram yemekte, soygun ve talan yapmaktadır.
Dinimiz, emanetlerin ehil olmayanlara verilmesini haram kılmıştır. Emanetler nelerdir?
Makamlar, memuriyetler, vazifeler, hizmetlerdir.
İslâm dini, işlerin ehil olmayan akrabaya, hısımlara, arkadaşlara, cemaatdaşlara, yoldaşlara verilmesini asla uygun görmez.
Böyle bir davranış emanete hıyanettir. Emanete hıyanet, adam öldürmek, domuz eti yemek, vatan hainliği yapmak, fitne ve fesat çıkartmak gibi büyük bir günahtır.
Emanetleri ehil olmayanlara vermek, karı satmaktan daha büyük alçaklıktır.
Şimdi ey haram yiyiciler, ey kirli ve kara rantlar peşinde koşanlar, ey gözleri mal ve servet hırsıyla dönmüş olanlar, ey kendi çıkar ve ikballeri uğrunda bu millete, bu halka, bu devlete en büyük kötülükleri yapanlar!.. Beni iyi dinleyiniz:
Çok kötü bir yoldasınız.
Haram kazançlarınızın size uğur, saadet, yümn ve bereket, huzur ve selamet getireceğini sanıyorsanız gerçekten büyük bir yanılgı ve gaflet içindesiniz.
Korkun ve titreyin!..
Âkıbetiniz korkunç olacaktır.
Sadece kendinize değil, yedi kuşak çocuk ve torunlarınıza yetecek miktarda büyük paralar ve servetler vurdunuz. Lakin bunlar elinizde kalmayacaktır.
Sizi bin türlü bela ve musibet beklemektedir.
Sizin âkıbetiniz, dinsiz, imansız, Allah’sız, itikatsız kafirlerin akıbetinden bin kat kötü olacaktır.
Çünkü siz zâhiren Müslüman geçiniyorsunuz ve kötülüklerinizi dindar görünerek yapıyorsunuz.
Lânet olsun size!.. Yazıklar olsun size!..
Maalesef siz, yakın tarihimizde hırsızlık, soygun, talan yapan dinsizleri geride bıraktınız. Onlar, sizin yanınızda amatör statüsünde kalır.
Evet, vurduğunuz milyonlarca dolar yanınıza kâr kalmayacaktır.
Gururlandığınız o müzeyyen meskenlerinizin damları başınıza çökecektir. Dünya size dar gelecektir.
İyi bilin ki, dış bankalara yerleştirdiğiniz o korkunç servetler elinizden çıkacaktır.
Çocuklarınız, aile fertleriniz, torunlarınız da yanacaktır. Çünkü onlara da bu ateşli haram paraları yediriyorsunuz.
Gururdan, kibirden, azametten yanınıza yaklaşılmıyor. Bize hiç kimse bir şey yapamaz sanıyorsunuz. Öyle mi? Allah’ın sillesi gelince yerin dibine geçersiniz.
Soruyorum size:
Tarih boyunca İslâm’ı alet ve istismar ederek haram yemiş, gayr-i meşru servet edinmiş kimselerin âkıbetlerini tedkik ettiniz mi?
Yakın tarihimize bakınız: Hani bazıları milyarlarca dolar vurmuşlardı. Sonra ne oldu? Rüzgârlar ters yönden esmeye başladı ve milyarlar muhalif yellerle birlikte uçup gitti.
Ey haram yiyiciler! Bin türlü uğursuzluk ve şeâmet sizin peşinizi bırakmayacaktır.
Allah, yüce dininin, yüce Kur’ân’ının birtakım eşkiya tarafından alet edilmesinden, mukaddes değerlerin sömürülmesinden asla razı olmaz.
Kâfirlerin cezası ahirete kalsa da, Müslüman görünen münafıkların cezası dünyada başlar genellikle.
Ne korkunç bir sorumluluk ve vebal altında olduğunuzu bir bilseniz. Kendi şahsî çıkarlarınız, şahsî ikballeriniz, nefsanî ihtiraslarınız uğrunda en kutsal değerleri istihdam ve istismar etmenin ne demek olduğunu bir bilseniz, idrak etseniz gözyaşları içinde tevbe ederdiniz, haram paraları hak sahiplerine geri verirdiniz.
Lakin sizin gözleriniz artık gerçekleri görmüyor, kulaklarınız uyarıları ve ihtarları duymuyor, kalpleriniz katılaşmış, mühürlenmiş.
Bize kimse bir şey yapamaz mı diyorsunuz?.. Bekleyin o halde, Hakk’ın sillesi ansızın gelince nasıl tepetaklak olacaksınız.
“Hak sillesinin sadâsı yoktur,
Bir vurdu mu hiç devâsı yoktur!” 22 Haziran 2005