Pazar

Müslüman anne ve babalara sesleniyorum: Çocuklarınızı iyi Müslümanlar olarak yetiştiriniz. İyi Müslüman ne demektir? Kısaca arz edeyim:

– İyi insan demektir.

– İyi vatandaş demektir.

– İyi komşu demektir.

– İyi âmir, iyi memur demektir.

– İyi işveren, iyi işçi demektir.

– İyi tâcir, iyi esnaf demektir.

Dahası da var, lakin bu saydıklarım yetmez mi iyi Müslümanı anlatmak için?

Sevgili anne-babalar, yarın hepimiz bu imtihan dünyasından çekilip gideceğiz, son yolculuk tarihini bilmiyoruz ama yolculuk kesin.

Çocuklarımızı iyi Müslümanlar olarak yetiştirmezsek son derece ağır bir vebal altında kalmış oluruz.

İyi Müslüman, gerçek dindar demektir. Gerçek dindar kimdir?

Birincisi: O, doğru olan inançlara, düşüncelere, görüşlere sahiptir. Dinî konularda mutlaka Kur’ân’a ve Sünnet’e uygun olan Ehl-i Sünnet ve Cemaat itikadı üzeredir. İslâm’a, Kur’ân’a, Sünnet’e, din önderlerinin inanç, görüş ve düşüncelerine uymayan hiçbir dünyevî görüşe ve ideolojiye bağlanamaz Müslüman.

İkincisi: İyi Müslüman, başta günlük beş vakit namazlar olmak üzere dinimizin farz kıldığı bütün ibadetleri eda eder (dosdoğru bir şekilde yerine getirir). Peygamberimizin müekked sünnetlerini de ihmal etmez.

Üçüncüsü: İyi Müslüman ahlakı düzgün, yüksek faziletlere sahip, yüksek karakter sahibi kimsedir. Ahlaksız, faziletsiz, karaktersiz, şımarık, kendini beğenmiş, hoppa, züppe, bencil, görgüsüz, terbiyesiz adama ve kadına asla iyi Müslüman denilemez. İyi Müslüman o kimsedir ki, gayr-i müslimler bile onun ahlak ve faziletini teslim ederler, onu bu konuda överler.

Dördüncüsü: İyi Müslüman dünya için, burada kalacağı zaman nisbetinde, ahiret için orada kalacağı zaman nisbetinde çalışan kimsedir. Ahiretin sadece kuru edebiyatını yapan, var gücüyle ve kuduz bir hırsla bu fanî dünya için çalışan kimseler kesinlikle iyi Müslüman değildirler. Ahirette ebedî olarak kalacağını bilen iyi Müslüman, dünya hizmetlerini ihmal etmez, aksatmaz, lakin bütün varlığı ile ebedî hayatta mutluluğu yakalamak için çalışır.

Beşincisi: İyi Müslüman parayı değer olarak kabul etmez. Parayı putlaştıran kişi zâhiren Müslüman görünse de, o gizli bir müşriktir. Dini imanı para olan, Müslüman değildir.

Altıncısı: İyi Müslüman, bütün dünya işlerinde Resûl-i Kibriya aleyhi ekmelüttahaya efendimiz hazretlerini en büyük önder, en güzel örnek ve model, en güvenilir rehber, en muzaffer kâid (kumandan) olarak kabul eder. Elinden geldiği kadar ve zamanın şartlarına uygun şekilde onun gibi yaşamaya çalışır, onun gibi davranmaya çalışır. Onun sünnetini kendisine hayat düsturu olarak kabul eder ve bu sünnetin dışına çıkmaz.

Yedincisi: İyi Müslüman, sadece din ve iman kardeşlerine değil, bütün insanlara, bütün canlılara, hattâ cansız maddelere bile şefkat ve merhametle muamele eder. (Müslümanları yok etmeye ahd etmiş son derece harbî, son derece agresif, son derece fanatik düşmanlar, bu kaidenin içine dahil değildir.)

Sekizincisi: İyi Müslüman paylaşan kimsedir. Yüce Peygamberimiz (Salat ve selam olsun ona) “Veren el alan elden üstündür” buyurmuşlardır. Milyonlarca din kardeşi ve vatandaşı sefalet ve perişanlık içinde sürünürken kendileri en azgın ve kuduz şekilde har vurup harman savuran kimseler Müslüman değildir, Müslüman karikatürü veya Müslüman müsveddesidir.

Dokuzuncusu: Kendi cüz’î iradesiyle iyi Müslüman olmaya çalışan kimseye Cenab-ı Hak vehbî ilimler, hikmetler, faziletler ihsan eder. Onların aydınlığı o Müslümanda görülür. Lakin herkes göremez. Gören görür, görmeyen görmez.

Onuncusu: İyi Müslüman “Ölmeden önce ölmeye çalışır”, yani bencilliğini, varlığını yok etmek için uğraşır. Sonunda (Allah ona bu başarıyı nasip ederse) hiç olur.

Sevgili Müslüman anne-babalar! Yazımın başındaki cümleyi tekrarlıyorum: Ciğerpâreleriniz çocuklarınızı iyi Müslümanlar olarak yetiştiriniz. Allah’ın yardımı ile böyle bir muvaffakiyete nail olabilirseniz ebedî bir mutluluk kazanırsınız.

* İyi Müslüman olarak yetiştirdiğiniz çocuklarınız siz öldükten sonra sizin için birer sadaka-i cariye (kapanmayan, sayfalarına hep hayır ve sevap yazılan) defteri olur.

* Günde beş kez namaz kılarlar ve namazın (içinde ve) sonunda “Ya Rabbi beni, ana babamı ve bütün mü’min kardeşlerimi bağışla, onlara mağfiret et” diye dua ederler.

* Onlar, dünyadan ahirete size sadaka ve hayır olarak hediyeler gönderirler. Fakirlere yardım ederler, hastaları tedavi ettirirler, iman ve İslâm’ın yayılması için yapılan hizmetlere katkıda bulunurlar; bunların sevabının size ulaşması dileğini unutsalar bile siz hissenizi alırsınız. Çünkü hayırlı ve iyi Müslümanlar yetiştirmişsinizdir, asla mükafatsız kalmazsınız.

* İyi ve hayırlı Müslüman evlat yetiştiren anne ve babalar, bayramlarda ve başka zamanlarda onların kabirlerini ziyaret etmeleri, Fatiha veya Yâsin-i Şerif okumaları ile mutlu olurlar.

* İyi ve hayırlı evlat sahiplerinin günahlarının, evlatlarının iyiliğine hürmeten affedileceği veya hafifletileceği ümid olunur.

O halde, sevgili ana-babalar!

Çocuğum ehl-i dünya olsun… Çocuğum iyi okusun, ileride çok para kazansın… Çocuğum lüks yaşasın, lüks yesin, lüks gezip tozsun gibi şeytanî vesveseleri bir kenara atınız da, çocuğunuzun:

• Bilgi, inanç ve kültür bakımından vasıflı ve yüksek.

• Ahlak, fazilet ve karakter bakımından vasıflı ve yüksek.

• Güzellik (en geniş mânasıyla) vasıflı ve yüksek olmaları için çalışınız.

Onları Selahaddin Eyyubî’lerden, Şeyh Şamil’lerden, Emîr Abdülkadir’lerden, Abdülkadir Geylanî’lerden, Ahmed er-Rufaî’lerden, Şah Muhammed Bahaüddin Nakşibendî’lerden, İmamı Rabbanî’lerden, Halid-i Bağdadî’lerden ilham alan kimseler olarak yetiştiriniz.

İlhamlarını sakın şeytanlardan, deccallardan, kezzablardan almasınlar.

Sonra yanarlar. Siz iki misli yanarsınız.

Bütün gayretlerinize rağmen kendi çocuklarınızda iyi Müslüman olma istidadı (yatkınlığı) yoksa, temiz fakir çocuklardan bir ikisini yetiştiriniz. Onlar sizin manevî evladınız sayılır ve ileride sizler için yine sadaka-i cariye olur.

Müslümanlar!

Kâfirler sizin çocuklarınızın iyi Müslüman olarak yetişmesini istemiyorlar.

Onların imansız yetişmesi için açıkça ve sinsice bin türlü dolap çeviriyorlar.

Onların namaz kılmasını istemiyorlar, oruç tutmasını istemiyorlar.

Çocuklarınızın iffetli, haysiyetli, haya sahibi, edebli, terbiyeli olmasından hoşlanmıyorlar.

Görmüyor musunuz, organize çeteler okullara iyice sızdılar ve 11 yaşındaki masum çocuklarımıza uyuşturucu tattırdılar.

Kızların tahsil haklarını engellemek için neler yaptıklarını görmüyor musunuz?

Dinin, imanın, millî varlık ve kimliğin büyük tehlikeler ve tehditler altında olduğu bu devirde zengin Müslümanlara lüks, israf, rahavet yakışmaz. Çocuğunu züppe ve şımarık yetiştiren hâindir, zâlimdir, gafildir, fâsık ve fâcirdir.

Yazımın üslubu bazılarına ağır gelecektir. Ağır değil, çok hafiftir. Yumuşak tabiatlı bir insanım, ağır yazamıyorum.

Bu uyarının yapılması gerekli idi. Yazmak bana düştü.

Kabir hayatında, Hesap Günü’nde, ahirette azap görmemek istiyorsak, çocuklarımızı Kur’ân’ın ve Peygamberin emrettiği üzere iyi Müslümanlar, iyi mü’minler, iyi insanlar olarak yetiştirelim.

Kur’ân, Sünnet, İslâm, Şeriat, fıkıh, tasavvuf, tarikat bu konuda ne diyorsa onları hayata geçirelim.

Çocuklarımız bize Allah’ın emanetidir. Emanete hıyanet etmeyelim. Çocuklarımız cennete girmemize, ebedî mutluluk kazanmamıza vesile olsunlar. Cehenneme girmemize yol açmasınlar.

Onların Allah’a kul, Muhammed aleyhisselama ümmet olmaları için ne lazımsa yapalım.

‘Âbid olsunlar, ârif olsunlar, zâhid olsunlar, âlim olsunlar, ‘âmil olsunlar, mücâhid fi sebilillah olsunlar, hizmet erbabı olsunlar, muhlis (ihlaslı) olsunlar.

“Tuncer parlak bir tahsil yapsın ileride iyi yaşasın, Mübeccel de öyle olsun” safsatalarını, şeytanî kuruntularını bir kenara bırakınız da çocuklarınızın geleceğini karartmayınız.

En güzel ve uygun şekilde, doğrudan doğruya veya dolaylı olarak dâvetçi olsunlar, tebliğ etsinler, müjdelesinler, uyarsınlar. 13 Mart 2006