Müslüman Burjuva Sınıfı
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 05 Ocak 2019
Çarşamba
Var gücümüzle bir İslâm Burjuva sınıfı meydana getirmek için çalışmalıyız. Bu bizim için bir ölüm-kalım meselesidir. Müslüman bir burjuva ne demektir? Maddeler halinde anlatayım:
(1) İnançlı bir Müslümandır. İslâmî kimliği sosyolojik veya kültürel değil, dinîdir.
(2) Dininin emir ve yasaklarını, hükümlerini hayata uygulayan bir kimsedir. Beş vakit namaz kılar. En azından cumaya gider.
(3) Fâsık-i mütecâhir değildir, yani açıkça, küstahça, pervasız bir şekilde, alâmeleinnas (halkın içinde) günah işlemez, haram şeyleri yapmaz.
(4) Şehir ve medeniyet Müslümanıdır. Yani kırsal kesim, taşra, varoş, gecekondu kültür ve zihniyetine sahip değildir.
(5) Kitaplı ve kültürlü bir Müslümandır. Aylık bütçesinin en az 10’da birini kitaba, kültüre, sanata harcar.
(6) Evinde bir oda dolusu kitabı vardır. Faydalı, değerli ve kalıcı kitaplar alır ve bunları okur.
(7) Evini İslâm sanatına göre dekore eder. Servetinin ve bütçesinin müsaadesi nisbetinde hüsn-i hatlar, el dokuması halı ve kilimler, geleneksel İslâm sanatlarının ürünleri, sedirler, tavan göbekleri bulunur.
(8) Ahlâk ve fazilet sahibidir. Kimseyi dolandırmaz, aldatmaz. Düşmanları ve karşıtları bile ona güvenir.
(9) İyi bir aile reisidir. İffetlidir, uçkuru gevşek değildir.
(10) Çocuklarını iyi insan, iyi vatandaş, iyi Müslüman olarak yetiştirir.
(11) Son derece dürüsttür. Sözü senet gibidir.
(12) Kesinlikle haram yemez. Şaibeli ihaleler almaz. Haram rant yemez.
(13) Futbol kulübü tutar gibi parti, tarikat, cemaat tutmaz.
(14) Hocasını, şeyhini, hazretini, üstadını putlaştırmaz, rab haline getirmez.
(15) Köken itibarıyla çok mütevâzı bir âileden gelse bile ruh asaletine sahiptir.
(16) Gösteriş budalası değildir. Lüks mesken, lüks yazlık, lüks otomobil, lüks hayat tarzı gibi fetişizmlerden uzak durur. Mütevâzı, kanaatli, orta derece bir hayat sürer.
(17) Şehir görgü ve nezaketine sahiptir.
Burjuvadan neyi kasd ettiğimi yukarıda sıraladığım 17 maddeden anlamışsınızdır.
Benim anladığım mânâda burjuvanın zıt kutbu türediler, sonradan görmeler sahte dindarlar, arivistler, yiyiciler, rantçılar, yarı mühtedi İslâmcılardır. Bunlar dine hizmet perdesi altında dini tahrip ederler.
Bundan otuz yıl önce mücâhidlik taslayan nicelerinin zamanla cihadı bıraktıklarını ve kirli müteahhid olduklarını gördük. (Temizlerini tenzih ederim).
Son otuz kırk yıl içinde İslâmî kesimde dinî hizmet ve faaliyetler için yüz milyarlarca dolar toplandı. Bu paralarla Türkiye ve Müslümanlar bir kere değil, on kere kurtulabilirdi ama beklenen kurtuluş güneşi bir türlü doğmadı… Çünkü bir kısım haşarat, hizmet diye diye hezimet ürettiler. Herkesi kasd etmiyorum; bu dine, bu ümmete, bu ülkeye, bu halka gerçekten hizmet edenlere minnet ve teşekkür borçluyuz. Ben, ihlâssız, sahtekâr, düşük, âdi, bayağı, din sömürücüsü haşaratı lânetliyorum.
Kur’ân’da “O a’rabîler iman ettik diyorlar. Onlar iman etmediler. Müslüman oldular…” buyuruluyor. Yani dilleri ile iman etmiş göründüler ama gerçek iman kalplerine yerleşmedi. A’rabî bedevî mânasına gelir.
İslâm dini bedevî zihniyet ve kültürlülerle muzaffer olamaz. İslâm dini medeniyet, kitap, kültür, sanat dinidir. Bedevîlerin, a’rabîlerin de Müslüman olmaya hakları vardır ama bizim dinimiz bedevî ve a’rabî dini değildir. Bedevî zihniyetli kişi geri zekâlı veya zekâ özürlüdür. O, bu yüce dâvanın beton binalarla, uzun minarelerle, geniş kubbelerle, sonuna kadar açılmış hoparlörlerle, klima cihazları, kalorifer tesisatlarıyla, “Zeyd ile Amr’ın kavgasıyla” halledileceğini sanır.
Son otuz kırk yıl içinde mukaddes konular birtakım cühelâ ve arivistler tarafından mıncıklana mıncıklana bir yığın fâciaya ve hezimete sebebiyet verilmiştir.
Herif yüz milyonlarca dolarlık bir servete sahiptir, evine veya bürosuna gidersiniz bir tek hüsn-i hat, bir tek el dokuması halı, bir tek geleneksel islâmî sanat eseri bulamazsınız. Adam Müslüman seçkin geçinmektedir, üniversiteden mezun olalı 25 seneyi geçmiştir. Bu çeyrek asırlık zaman içinde 25 ciddî, kıymetli, faydalı, kalıcı fikir ve kültür kitabı okumamıştır. O diplomalı bir cahildir. Nerede “İki günü birbirine eşit olan ziyandadır”
diyen İslâm,
Adam hem Müslüman geçinir, hem de lüks otomobili ile öğünür, tafralanır, caka satar. Böyle cahiliyet gururları, böbürlenmeleri Müslümana yakışır mı? Ayda 100 milyar kazanır, 15 milyar harcar ve bu müddet içinde üç kitap bile almaz.
Din ve şeriat bize “Haram ateştir, ondan kaçınınız” buyuruyor, bizim sahte Müslüman nerede haram rant varsa aç köpek gibi oraya koşar. Birtakım şeflerin ve başkanların karşısında, rant kapabilmek için “Sayın şefim, sayın başkanım…” diye kuyruk sallar.
Haysiyetli bir Müslüman saçı bitmedik yetimlerin haklarını yer mi? Belediyelerin ve devletin bütçesini hortumlar mı? İşlerden komisyon alır mı?
Haysiyetli Müslüman birtakım şeyhleri, başkanları, hazretleri erbab haline getirir, putlaştırır mı?
Burjuva kelimesi Frenkçedir. Siz mânasına bakınız, benim 17 madde şeklinde saydığım özelliklere bakınız. Burjuva yerine fütüvvet ahlâkına sahip kişi de diyebiliriz. İslâm’da kurtuluş kelle sayısı çokluğu ile değil, keyfiyet ve vasıf üstünlüğü iledir. Bizim arivistlere, rantçılara, komisyonculara, sahtekârlara, zekâ özürlülere, yarı mühtedilere ihtiyacımız yoktur.
Her kişiye değil, er kişiye ihtiyacımız vardır. Üç kağıtçıya değil, doğruluk ve dürüstlük kahramanlarına ihtiyacımız vardır. Ya böyle olacağız, yahut öleceğiz. 15 Haziran 2006