Ülkede İslâmî bir düzen kurulsa, bugün din din diye bağıran zamane Müslümanları bu düzene uyabilir, bu düzeni kaldırabilir mi?

Büyük bir kısmının kaldırabileceğini, uyum sağlayabileceğini sanmıyorum.

Niçin sanmıyorsun?

1924’ten bu yana çoğunluğu oluşturan Müslümanlar kasıtlı ve sistemli olarak bozulmuştur.

Ümmet birliği ve teşkilatı çökertilmiştir.

Müslümanların başında ehliyetli ve muttaqi bir İmam yoktur.

Böyle bir İmamın vüzerası, müşavirleri, şûrası yoktur.

Müslümanları uyaracak, aydınlatacak, bilgilendirecek icazetli ulema ve fukaha yetiştiren İslâm Medreseleri yoktur.

Müslüman çocukları ve gençleri yetiştirecek İslâm eğitimi, İslâm mektepleri, İslâm liseleri yoktur.

Müslümanları terbiye edecek tasavvuf tekkeleri, tarikatlar yoktur.

İş hayatını tanzim edecek ahîlik teşkilatı, fütüvvet ahlâkı yoktur.

Ehl-i Sünnet kasıtlı olarak darbelenmiştir.

Müslüman yığınlar, farkında olmadan laikleştirilmiş, seküler hale getirilmiş, dünyevileştirilmiştir.

Şu halimize bakınız: Söylenmesinde, yazılmasında hiçbir kanunî yasak ve baskı olmamasına rağmen, hür ve mukim Müslüman erkeklerin beş vakit farz namazları cemaatle kılmaları gerektiği hükmü halka bildirilmiyor.

Bozuk medyanın, günün yirmi dört saatinde yoğun şekilde magazin ve mâlâyâni kültürü yüklediği Müslüman halk ilmihalini bilmiyor.

Derin güçler sulandırılmış, light, ılımlı, Şeriatsız, fıkıhsız, mezhebsiz bir İslâm türetmeye çalışıyor.

Harıl harıl müzeyyen, büyük, süslü, şaşaalı yeni camiler yapılıyor ama sabah namazlarında mabetler hemen hemen boş.

Bina, zina, riba gırla gidiyor.

Tesettür ve hicabın, iffet ve hayanın pabucu dama atılmış.

İslâmî bir düzen ve sistem kurulduğunu farz edelim. Bugünkü Müslüman yığınlar Kur’ân, Sünnet, Şeriat disiplinine uyak uydurabilir mi?

Bin çeşit İslâmcılık, fırka, hizip, cemaat Ümmet birliğine katılır mı?

Kur’ân dinde ikrah=zorlama yoktur diyor. Bu hüküm gayr-i Müslimler içindir. İslâmî bir düzende Müslüman halka namaz, cemaat, oruç, zekat, tesettür, hicab, büyük günahları cehren işlememek gibi konularda baskı yapılır. Bu, onların hayrı ve ülkenin selameti için zaruridir.

Tatlısu Müslümanları bu baskıları kaldırabilir mi?

Bütün bu olumsuzluklar konusunda ümitsiz, karamsar olmamalıyız. Allahtan ümit kesilmez.

Lakin, nasıl çalışmak, hizmet etmek gerekiyorsa öyle çalışmalıyız.

Müslüman halkı uyarmalı, aydınlatmalı, bilgilendirmeli, hazırlamalı, eğitmeliyiz.

Bunu yapabilmek için Ümmet birliğini ve teşkilatını kurmalı, başına ehliyetli ve taqvalı bir İmam veya Emîr getirmeli, ona biat ve itaat edilmeli, uygun bir plan ve program yapılmalıdır.

* (İkinci yazı) İtiraf Ediyorum Rahat Olunuz

Muhterem efendim,

Hem doğruyu söylemek, hem de sizi rahatlatmak için şu gerçeği açıklamak istiyorum:

Bendeniz Mehmed Şevket Eygi çok kültürlü ve faziletli bir kimse değilim.

Ne kadar ilmim, kültürüm olduğu yazılarımdan konuşmalarımdan anlaşılır.

Bilhassa dinî konularda az, öz, sahih bilgilere sahip olmaya çalışırım ama engin bir dinî kültürüm yoktur.

Zemahşerînin

yanında benim ilim bakımından ismim okunmaz ama onun

Ehl-i Sünnet ve Cemaate aykırı inanç ve görüşlerinin yanlış olduğunu

ilmel yakîn bilirim.

Tarihçi değilim ama yakın tarihimizde yalancı, sahte, ideolojik bir tarih uydurulduğunu, birtakım ideolojik mitolojik mavallar ve masallar düzüldüğünü bilir;

bunların hangi konularda gerçek tarihe uymadığını özet olarak anlatabilirim.

Edebiyatçı değilim. Lakin,

Muallim Naci

denilince onun mezar taşına hâkkedilmiş şu beytini hatırlayacak kadar bir nebzecik edebî kültürüm vardır ve bunun yetersiz olduğunu müdrikim.

Hakperestim arz-ı ihlâs ettiğim dergâh bir

/

Bir nefes Tevhidden ayrılmadım Allah bir.

En sağlam bilgi ve kültürüm özet de olsa ilmihal sahasındadır.

Ehl-i Sünnet ilmihalini bilirim, Ehl-i Sünneti müdafaa, ehl-i bid’ati tenkit ederim.

Bin yıllık millî ve İslâmî alfabemizle yazılmış, basılmış

(lisanı pek çetrefil olmayan)

kitapları ve evrakı okuyabilirim ama bu konuda derin ve engin kültür ve uzmanlığa sahip değilim.

Fransızcam fena değildir.

Türkçeden çok Fransızca okurum.

Senede bir saat bile bir Fransız ile Fransızca konuşamadığım için mükalemem zayıftır.

Sokrates

bir şey biliyorum, o da hiçbir şey bilmediğimdir

demiş.

Önemli olan hususun abur cubur bir yığın şeyi bilmek değil; doğru, sağlam, faydalı, lüzumlu, zaruri şeyleri yeteri kadar bilmek olduğunu bilirim.

Resûlullah Efendimiz

(Salat ve selam olsun ona)

Ya Rabbi faydasız ilimden sana sığınırım

buyurmuştur.

Muhterem beyefendi!.. Rahat ve müsterih olunuz. Ben gerçekten çok kültürlü, çok bilgili, çok faziletli bir kimse değilim ve bunu itiraf ediyorum. Sadece bilgi boyutunda değil, aksiyon

(ahlâk ve fazilet)

boyutunda yüksek bir kişi değilim.

İlk çağ büyüklerinden

Süleyman Daranî

hazretleri ne demiş?

“Bütün dünya halkı beni kötülemek konusunda bir araya gelseler, benim kendimi kötülediğim kadar kötüleyemezler.”

Bendeniz de böyle söylerim ama arada önemli bir fark vardır. O, gerçekten çok büyük olduğu için, bendeniz ise çok küçük olduğum için böyle derim. Müslümanım ama iyi ve vasıflı Müslüman değilim.

“Bu herif kim oluyor?.. Bu adam kendini alim ve kültürlü mü sanıyor?.. Böyle yazılar yazması ne büyük cür’et, cesaret ve küstahlıktır!..”

buyurmuşsunuz. İşte itiraf ettim, alim ve kültürlü değilim dedim. Lütfen sinirlenmeyiniz, bozulmayınız, rahat ve müsterih olunuz.

Siz o kadar yükseksiniz ki, bu fakiri kale almak bile size yakışmaz. Zat-ı âliniz bir vâdide, bendeniz başka bir vâdide… Baki selam ve hürmetler… 24.10.2013