Müslümanlara zevzeklik, gevezelik yakışmaz. Müslüman olan kişi dilini tutmalı; ya hayırlı ve faydalı sözler söylemeli yahut çenesini kapatmalı.

Müslüman şımarıklık, soytarılık, hoppalık züppelik yapmaz.

Müslüman fakirken zengin olabilir ama o asla türedi, sonradan görme olamaz.

Müslüman haram yemez, haram gelir elde etmez. Bırakın haramları, o şüphelilerden bile uzak durur.

Müslüman lüks evi, lüks otomobili, lüks giysileri, yediği lüks yemeklerle, konakladığı lüks otellerle övünecek kadar bayağı ve beyinsiz değildir.

Müslüman gıybet etmez, yani ölü kardeşinin etini yemez. Gıybet ne iğrenç bir iştir!..

Müslüman tarikatli olabilir ama asla tarikatçılık holiganlığı yapmaz.

Müslüman israf etmez. Hele bayat ekmekleri kesinlikle çöpe atmaz.

Müslümanın kalbi, din ve iman kardeşlerine karşı şefkat, merhamet ile doludur.

Müslüman musallidir.

Müslüman Sevad- Âzam dairesi içindedir.

Müslüman dindaşlarıyla rekabet etmez, hayırlı işlerde müsabaka eder.

Müslüman, kafirleri müşrikleri münafıkları dost ve velî edinmez.

Müslüman, mü’minleri dost ve velî edinir.

Müslümanda gurur, kibir, nobranlık, nahvet olmaz.

Müslüman ne oldum demez, ne olacağım der.

Hoppalık, züppelik, serserilik, itlik, külhanbeyliği Müslümana yakışmaz.

Müslüman sabırlı ve sebatlıdır.

Müslüman uhuvvet, ittihad, vifak, tesânüd, muhabbet fedaîsidir.

Müslümana kötülük eden, zamanı gelince ondan iyilik bulur.

Müslüman, Müslümanların kurdu değil, meleğidir.

Müslüman cep telefonu ve televizyon bağımlısı olmaz.

Anadili veya kültür dili Türkçe olan Müslüman Türkçeyi İslâm-Kur’ân yazısıyla okumayı bilir.

Müslüman, kendi günah ayıp ve kusurlarına üzülmekten, başkalarınınkilerini göremez.

Müslüman, ribadan, zinadan ve yüksek şeddadî binalardan şeytandan kaçar gibi kaçar.

Müslüman deliler ve hayvanlar gibi tıkınmaz, adam gibi yemek yer.

Müslüman, önemli konularda ehil ve mu’temen kimselerle istişare eder.

Müslüman hırsızlık yapmaz, rüşvet almaz, haram rant yemez, haram komisyon almaz, kirli işlere bulaşmaz.

Müslümanın dini İslâm’dır, para ve dünya değildir.

Müslüman yağcılık, yalakalık, dalkavukluk, meddahlık yapmaz.

Müslüman, Allaha masiyette mahlûka itaat etmez.

Müslüman, Müslümanları aldatmaz.

Müslüman Tağutları, Deccalları, kezzabları, Nemrudları, Fir’avunları, Hamanları sevmez, övmez, alkışlamaz, desteklemez.

Müslüman Rab olarak Allahü Tealadan razıdır… Kitab olarak Kur’ândan razıdır… Din olarak İslâmdan razıdır…

Resul olarak Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve sellemden razıdır… Şeriat olarak İslâm Şeriatinden razıdır… Ümmet olarak Ümmet-i Muhammedden razıdır… Ahlâk sistemi olarak İslâm ahlâkından razıdır…

Müslümanda Ümmet birliği ve râşid ve âdil İmama biat ve itaat şuuru vardır.

Müslüman, Müslümanlara beddua etmez, hatâları varsa, ıslahlarına dua eder.

Müslüman, kızdığı birine

Allah seni ıslah etsin

diye bağırmaz;

Allah hepimizi ıslah etsin

diye duâ eder.

Müslüman sadaka ve zekat vererek, hayır hasenat yaparak Allah ile ticaret yapmayı sever.

Müslüman öyle ahlâklı, faziletli, hikmetli, kerim, kâmil bir insandır ki, onun üstünlüğünü insaflı düşmanları bile kabul ve tasdik eder.

• (İkinci yazı) Osmanlıca Öğretimine Karşı Çıkmak en Azından Ayıptır

1928’de bin yıllık millî ve dinî yazımızın yasaklanması

eğitimi kolaylaştırmak için yapılmamış,

İslâmî kimliğin ve kültürün belini kırmak, büyük bir kopukluk meydana getirmek için yapılmıştı.

Bugünkü, Osmanlıcanın okullarda okutulması konusundaki olumsuz tartışmalarda kötü niyet vardır.

Birileri Müslüman çoğunluğun kültür bakımdan bilgilenmesini, kalkınmasını, eski kitapların, arşivlerin halk tarafından okunmasını, “devamlılığa” dönülmesini istemiyor.

Halk Osmanlıcayı öğrenince elbette bir gün gelecek millî yazımızla gazeteler, dergiler, kitaplar yayınlanacaktır. Onlar bunu istemiyor.

Osmanlıca karşıtları, faydalı bilginin güç olduğunu, Türkiyeyi ilerleteceğini kabul etmiyor, anlamak istemiyor.

Ülkemizde yaşayan Rumlar asırlar boyunca Türkçeyi Grek alfabesiyle, Ermeniler Ermeni alfabesiyle yazıp okumuşlardır. Bendeniz bunların da öğrenilmesi taraftarıyım. İlim ilimdir, bilgi güçtür.

Yunanistanlı araştırmacı Evangelia BALTA hanım, Karamanlidika Bibliographie Analytique isminde bir eser yazarak Karamanlıca (yâni Grek harfleriyle yayınlanmış Türkçe) kitapların kataloğunu hazırladı ve yayınladı. Böyle bir araştırmayı bir Müslümanın yapmış olmasını arzu ederdim.

Bir grup vatandaş, Göktürk alfabesini öğrense, sonra ilmî araştırma yapsa kötü mü olur, iyi mi olur?

Şimdi öyle mi bilmiyorum ama eskiden İran’da bütün ders kitaplarının kapağında

Firdevsî’

nin

“Kim ki, bilgili oldu, o güçlü oldu”

sözü yazılıydı.

Türkiyede Müslümanlar çoğunlukta ama faşist baskılar sonunda cahil ve yetersiz bırakıldılar.

Vesayetçi egemen azınlıklar

onlara medenî ülkelerde, Avrupa’da, Japonya’da, Çin’de, Tayvan’da, Singapur’da, Yeni Zelanda’da olduğu gibi iyi ve güçlü bir eğitim verdirtmediler. Müslümanları şifahî toplum statüsünde bıraktılar.

Karamanlıca, Göktürk yazısı

seçimlik olabilir ama

bin yıllık millî yazımız seçimlik olamaz.

Bu yazıyı öğrenmek Müslüman olsun, çağdaş olsun, dinsiz olsun her Türkiyeliye vaciptir.

Osmanlıca konusundaki cahillerinin protestoları, demagojileri, ucuz muhalefetleri yersizdir, temelsizdir.

1928’de bin yıllık millî yazımız yasaklanırken

halka soruldu mu?

Osmanlıca serbest bırakılıp öğretilmesinden Müslüman çoğunluk razı ve memnundur.

Muhalifler buna katlanacaktır.

Şu hususları da beyan etmek isterim ki:

(1) Çok zor, çok çetrefil, çok eciş bücüş Japon yazısı Japonyayı geriletmediği gibi Osmanlıca da Türkiyeyi geri bırakmaz, aksine kafaları çalıştıracağı için ilerletir…

(2)

1928 Latin yazısı devrimi

insan haklarına aykırıdır…

(3) Latin harflerine

Türk alfabesi demek gülünçtür…

(4) Bir ülke ve

bir toplum bir yazıyı bin yıldan fazla kullanmış ise,

o yazı yabancı bir yazı değil,

millî bir yazı olur…

(5) Türk dilinde yapılmış olan

zoraki sadeleştirme, arılaştırma, özleştirme

kültürümüzün ve eğitimimizin belini kırmıştır…

(6)

14 Mayıs 1950’de Adnan Menderes’in Demokrat Partisi iktidara geçince

, zorlama Türkçeyi kaldırmış,

1920’lerin Türkçesine dönmüştü.

Bugün de aynı şey yapılmalıdır…

(7) Kemalistlere bir şey demem ama

lise ve üniversite bitirmiş Müslümanlar zengin, edebî, kültür Türkçesini öğrenmelidir…

(8) Latin harflerine geçişte ve Türkçenin yozlaştırılması ve fakirleştirilmesinde zorba ve faşist metotlarla başarılı oldular, lakin kültürümüzün ve medeniyetimizin belini kırdılar… Bana inanmayan olursa

Geoffry Lewis’

nin

«Trajik Başarı» başlıklı kitabını

okumalarını tavsiye ederim.

Haysiyetli Batı alimleri bile yazı ve dil konusunda başımıza gelenlere ağlıyor.

Hem ağlıyor, hem gülüyor, hem şaşıyor. Bu konuda bizim başımıza gelenler, pişmiş tavuğun başına gelmemiştir.

NETİCE:

Osmanlıca öğrenmek faydalı bir bilgidir, bilgi güçtür, aydınlıktır… Buna karşı çıkmak cahilliği ve karanlığı savunmaktır, ayıptır. 01.01.2015