Müslümanın Ana-Kimliği
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 25 Kasım 2018
EHL-İ Tevhid, Ehl-i Kıble, Kur’ân Sünnet Cemaat Müslümanının bir tek ana kimliği vardır: Ümmet-i Muhammed’in (Salat ve selam olsun ona) mensubu bir Müslüman olmak.
Bir Müslümana sen kimsin diye sorulunca:
Elhamdülillah ben Ümmet-i Muhammed mensubu bir Kur’ân, Sünnet, Cemaat Müslümanıyım demesi gerekir. Ana kimlik budur.
Bunun altında alt-kimlikler vardır. Onlar, gerekmedikçe, lüzum ve zaruret olmadıkça söylenmez.
Tasavvuf tarikatları alt-kimliktir. Dört hak fıkıh mezhebi alt-kimliktir. Herhangi bir cemaate mensup olmak alt-kimliktir. İslâmcılık cereyanlarından birine mensup olmak alt-kimliktir.
Alt-kimliklerden bazısı meşrudur, bazısı değildir.
Bir Müslümanda ana-kimlik şuuru ve idraki yoksa; ana-kimlik yerine alt-kimliği öne çıkartıyorsa onda büyük eksiklik var demektir.
Ana-kimliğin yerini alt-kimlikler alırsa, Ümmet parçalanır, İttihad-ı İslâm yıkılır, din ve iman kardeşliği sarsılır.
Müslümanlar için en büyük felaket, alt-kimlik holiganlıkları, militanlıkları, fanatizmi, kavgaları ve rekabetleridir.
Alt-kimlikler “ötekilerle” bağlarını kopartırlar, kendi fildişi kulelerine çekilirler, sadece kendilerine ait programlar yaparlarsa; hayırlı işlerde yarışma zihniyeti gider, onun yerini rekabet ve düşmanlık alır.
Alt-kimlikle İslâmı eşit görmek sapıklıktır.
Alt-kimliği İslâm ile özdeşleştirmek yanlıştır.
Kadrolaşmakta tekelcilik felaket getirir.
Ülkenin bütün temel kurumlarını bir cemaatin, tarikatın elemanlarıyla doldurmak çok büyük bir strateji hatasıdır.
Ümmet-i Muhammed’in vasıflı eleman yetiştirmek, kadrolaşmak konusunda müşterek-ortak bir plan, program ve projesi olmalıdır.
Bu plan, program, proje Kur’ân, Sünnet, Cemaat kriterlerine uygun olmalıdır.
Zaruriyat-i diniyeye aykırı bid’at ve dalaletlerle hizmet edilmez, hezimete sebep olunur.
Herhangi bir cemaat, tarikat, grup, parça, üstünlük konusunda taqva ölçüsünü elden kaçırıp, onun yerine “bizden olma” kriterini getirirse Kur’ândan uzaklaşmış olur.
Bir yere müdür tayin edilecek. Beş aday var. Nakşî, Nurcu, şu Cemaat mensubu, bu Cemaat mensubu, O grup mensubu… Bunların hangisi en ehliyetli ve taqvalı ise o tayin edilmelidir. Bu bizim ihvanımız, alt-kimlik kardeşimiz, en ehliyetli olmasa o tayin edilsin denirse işler yürümez, sağlıklı bir kadro kurulmaz.
Kur’âna, Sünnete göre doğru dürüst etkili hizmet için Ümmet birliği, Ümmet teşkilatı, Ümmet hiyerarşisi, Ümmetin başında râşid bir İmam bulunması gerekir.
Ana-kimlik ile alt-kimliği eşit görmek, özdeşleştirmek, parçayı bütünle bir tutmak kadar büyük bir mantıksızlık ve ahmaklıktır.
Parçayı bütünden büyük görenler dengesiz kimselerdir.
Ümmet bütünlüğü şuuruna sahip olmayan kimseler doğru dürüst hizmet edemez.
Tarikat terbiyesine ve edebine sahip kimseler tarikat reklamı ve çığırtkanlığı yapmaz.
Onlar, gerekmedikçe ben şu veya bu tarikat mensubuyum demez.
Tarikat daveti yapanlar tarikatçıdır ve bu iyi bir şey değildir.
Gerçek sûfî tarikatçı değildir, tarikatlıdır.
Bütün hak tarikatlar Muhammedî tarikattır. Nakşîlik, Kadirîlik, Mevlevîlik şûbe ismidir.
İslâm toplumunu sarsan büyük felaketlerden biri, birtakım Müslümanların parça, şûbe, hizip holiganlığı, militanlığı yapmalarıdır.
Parçasını bütün ile özdeşleştirenler akıl ve mantık fukarası dengesiz kimselerdir. Ümmete faydaları dokunmaz, zarar verirler. 19.09.2016