Müslümanın Ölçüleri ve Değerleri
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 13 Ocak 2019
Cuma
Zamanımızda Türkiye Müslümanları
olmaktan çıkmışlar, türlü türlü boyalara boyanmışlardır.
Normal bir Müslümanın işi Allah iledir. İşlerinde, yaşayışında, davranışlarında Allah’ı devreden çıkartan kimse nasıl bir Müslümandır? Belki imanı vardır ama o bozuk, moloz, yoldan çıkmış bir Müslüman değil midir?
Müslümanın en büyük değeri Allah inancıdır. Allah’ı unutmuş, Allah’tan gafil… Birinci değeri para, altın gümüş, dolar euro olan Müslüman, gizli bir müşrik olmuştur da haberi yoktur.
Herif bir doların veya euro’nun kaç lira ettiğini biliyor ama Allah’ın sıfatlarını say deseniz sayamıyor. Böyle Müslüman olur mu?
Dinimizde
denilen bir liste vardır. Bütün
Orta dereceli bir Müslüman, her ne iş yaparsa yapsın, yaptığı işin bu ef’al-i mükellefînin hangi maddesine girdiğini bilmelidir.
Müslüman yemek yiyor… Yemek yemek mübahtır. Ancak, doyduktan sonra tıkınmaya devam etmek haramdır. Müslüman sokağa çıkıyor. Sokakta yarı çıplak kadınlar dolaşıyor, Müslüman bunlara şehvetle bakarsa bu bakış haram olur, bunu da iyi bilmesi gerekir.
Müslüman alış veriş yapıyor. Alış verişinde israfa kaçarsa veya işin içine yalan karışırsa haram işlemiş olur. Müslüman, sağlığa zararlı olan keyif verici bir maddeyi tüketiyor, bunun mübtelâsı olmuştur. Bu da haramdır.
Müslüman, bir din kardeşini, gıyabında, onda olan bir ayıp ve günahla suçluyor, teşhir ediyor, dedikodusunu yapıyor. Buna gıybet denir, bu da haramdır.
Biz bugünün Müslümanları bunlara dikkat ediyor muyuz?
Adam dindar geçiniyor. Hicrî–kamerî takvimle hangi günde olduğumuzu sorarsanız aval aval bakınacaktır. İslâm bir medeniyettir, onun kendi takvimi, kendine mahsus zaman ölçüleri vardır. Bizimki dindar ve şuurlu Müslüman geçiniyor ama hicrî–kamerî takvimden bî–haberdir.
Herif İslâmcı. Para ve kazanç hırsıyla kudurmuş vaziyette. Yemediği halt ve haram yok. Böyle Müslüman olur mu? Bunlar Müslüman değil, katmerli ve azılı münafıktır.
Şu sofu geçinen zengine bakınız. Tam 250 bin euroluk lüks ciple geziyor. Yahu sen Cumhurbaşkanı mısın, büyükelçi misin, Türkiye’nin en büyük ve zengin holdinginin sahibi misin? Sen Müslüman mısın, yoksa Nemrud veya Firavun musun? Böyle lüks, böyle pahalı, böyle gurur verici, böyle israflı bir arabaya binebilir mi bir Müslüman?
Adam İslâmcı… Yüksek tahsil yapmış. Üniversiteyi bitireli yirmi yıl geçmiş. Bu müddet zarfında kitap okumamış, kütüphane kurmamış, sanata ve kültüre harcama yapmamış. Yirmi sene önce otlamaya başladığı yerde otlamaya devam ediyor. Yüksek tahsil yapmış bir Müslüman ilimden, irfandan, sanattan, kültürden, hikmetten uzak kalabilir mi?
Haram paranın, kazancın, servetin cehennem ateşi olduğunu bilmek için fakih, din âlimi, veli, sâlih olmak gerekmez. En küçük dereceli Müslüman bile haramın nâr olduğunu, haram yiyenin dünyada başına bir sürü belâ, azab, uğursuzluk, musibet geleceğini, âhirette de bu yüzden yanacağını bilir. Peki, zamanımızdaki bir takım haramyiyicilere ne oluyor ki, hiç tınmadan ateş yemeyi sürdürüyorlar?
En küçük din hocası bile Kur’an’ın kendi heva ve hevesine göre tefsir edilemeyeceğini, mukallid derecesinde bulunan her Müslümanın bir mezhebe bağlanması gerektiğini, mevrid-i nasta ictihad yapılamayacağını bilir. Peki zamanımızdaki bazı ilahiyatçılar nasıl oluyor da Kur’an ayetlerini kendi hevalarına göre yorumluyor; Kitab, Sünnet ve icma ile sâbit nice din hükmünü inkâr ediyor, dini tahrif etmeye yelteniyor?
Eskiden kırsal kesimde, köylerde biraz dindarlık vardı. Şimdi o da sarsıldı. Geçen gün internette okudum: Bir vali bir köye gitmiş, imam efendi
şeklinde gülünç bir dilekte bulunmuş. Laik devletin valisinin işi kalmadı da cemaatsiz camiye ve imama cemaat bulacak…
Bu memlekette bunca dinî cemaat var, tarikat var, İslâmcı var, hacı hoca var… Bunların yeterli miktarı niçin namaz, cemaat için çalışmıyor? Bu işte rant olmadığı için mi?
Müslümanlar temel dinî değerlerini ve ölçülerini yitirdikleri için gırtlaklarına kadar harama, bid’ate, kerahate batmışlardır. Peygamber “Din nasihattir” demiş ama şu anda Müslümanlara nasihat eden kalmamış. Din büyüğü geçinen şu zata bakınız. Ben ben ben… Benlikten başka bir şeyi yok.
Bu memlekette din adına her sene milyarlarca dolar hayır ve yardım parası toplanıyor ama bunların yeterli bir kısmı:
1. Tashih-i itikad.
2. Müslümanlara zarurî ilmihal bilgilerini öğretmek.
3. Emr-i mâruf ve nehy-i münker yapmak.
4. Ahlâk fesadıyla mücadele etmek.
5. Küfür ve irtidatla savaşmak.
6. Agresif misyonerlere karşı halkı uyarmak.
gibi zarurî, faydalı, mutlaka yapılması gereken hizmetlere harcanmıyor.
Bazı sahte İslâmcılar maskelerini büsbütün attılar, takkeleri düştü, cascavlak mahiyetleri meydana çıktı. Öyle islâmcılar var ki, uluslararası Siyonizmin, şer güçlerin, Evangelistlerin emrine girmişlerdir.
Ülkede yüzlerce yeni kilise açıldı. Yüzlerce kilise inşaatı devam ediyor. Türkiye’de binin altında Rum Ortodoks kalmış ama Heybeliada’da Ruhban okulu açılıyor. Kars vilayetinin Ermenistan sınırındaki arazi yabancılar tarafından satın alınmıştır. Ülke sathında çok acayip, çok tedirginlik verici şeyler oluyor ve Müslümanlar gereken tepkiyi göstermiyor. Herkes kendi keyfini düşünüyor.
Müslüman iyi ve güzel bir şey görünce buna sevinir. Müslüman kötü ve zararlı bir şey görünce üzülür. Müslüman iyiliği destekler, kötülüğü köstekler. Müslüman, insan olmak hasebiyle günahsız ve hatâsız değildir ama elden geldiği kadar günahtan kaçar.
Müslüman Kur’an, Sünnet, Şeriat, fıkıh ölçü ve hükümlerini hayatına tatbik eder.
Müslüman evini meyhaneye, batakhaneye çeviren, dinin yasak kılmış olduğu eğlenceler gösteren cihazları sorumsuzca kullanmaz ve seyr etmez.
Müslüman helal ve haram ölçülerine son derece dikkat eder; haramdan ateşten kaçtığı gibi kaçar.
Müslüman her türlü beyinsizlikten, sefahetten, rezillikten uzak durur.
Müslüman eliyle ve diliyle din kardeşlerine zarar vermez.
Adam hem Müslüman geçiniyor, hem de Kur’an, Sünnet, fıkıh, Şeriat hüküm ve ölçülerini taktığı yok. Böylelerinin bazısı namaz kılıyor ama dinin yasakladığı şeyleri de küstahça, hiç utanıp arlanmadan açıkça yapıyor. Bunlara kimler, hangi kurumlar nasihat edecektir? Diyanet mi, cemaatler mi, tarikatler mi?
Müslümanları uyarmak için otuz–kırk sayfalık dinî talimatnameler hazırlanmalı ve bunlar milyonlarca nüsha basılarak halka dağıtılmalı ve okutulmalıdır. Böyle hizmetleri yapmak yasak değil ama yapan yok. Öyle zengin İslâmcılar var ki, milyarlarca dolarla oynuyorlar. Niçin böyle hizmetlerden uzak duruyorlar? Kalplerinde maraz mı var? 07 Ağustos 2004