Müslümanlar Afyonlanıyor
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 02 Şubat 2019
Cuma
Onların gayelerinden biri de Müslümanları olabildiğince afyonlamak, sersemletmek, uyuşturmak; dünyayı ve kendilerini anlayıp idrak edecek zihnî ve kültürel imkânlardan mahrum bırakmaktır. Çünkü Müslümanların uyanması, akıllanması, kendilerine gelmesi onlar için felaket olur.
Kimlerdir bu onlar?
İki ana kesime ayrılırlar. Birincisi İslâm ve Müslüman düşmanlarıdır. İkinciler, dindar görünen din sömürücüleri, mukaddesat bezirgânlarıdır.
Önce ikincilerden başlayalım. Müslümanları niçin afyonluyor, uyutuyorlar? Çünkü onların taptığı iki şey vardır. Para, maddi menfaat; bir de ikbal, nefsaniyet, ün. Müslümanlar akıllanırlar, uyanırlarsa bu ikisinden de mahrum kalacaklardır. Çünkü akıllı ve uyanık Müslüman din sömürücülerine para vermez, onları desteklemez, onların peşinden gitmez.
Din düşmanlarının Müslümanları afyonlu, sersem, uyuşuk vaziyette tutmak istemelerini anlamak çok kolaydır. Bu konuda fazla açıklamaya lüzum ve ihtiyaç yoktur. Müslümanlar uyanır ve akıllanırlarsa, düşmanların işleri bitiktir.
Zâhirde birbirine zıt gibi görünen bu iki zümre, Müslümanları uyuşturmak, afyonlamak, sersemletmek konusunda bir ve beraberdir.
Ehl-i İslâm’ı güçsüzleştirmek, zillete ve esarete düşürmek, haklarını ve haysiyetlerini arayamaz durumda bırakmak için neler yaptılar?
(1) İslâm teorisine göre tek bir ümmet olması gereken mü’minleri birbirine rakip, bazen düşman hiziplere, fırkalara, meşreblere, grup ve zümrelere, taifelere ayırdılar. “Böl, parçala ve hükm et…”, “Böl, parçala ve sömür…”. İslâm dünyasında çeşitlilik olması, farklılıklar bulunması tabiîdir ama bunların mutlaka bir ümmet birliği çatısı altında olması gerekir. Ümmet yok, birlik yok, Reis-i Kebir yok ve bir yığın parça, grup, hizip, fırka var. Ümmet birliği şuuru yok, hizip ve fırka asabiyeti var.
(2) Bedevîlerin de Müslüman olmaya hakkı vardır. İslâm onların da dinidir. Ancak İslâm bir bedevî dini değildir.Düşmanlarımız ve bizden görünen sömürücüler Müslüman yığınları bedevileştirmiş, onları taşra, varoş, kırsal kesim, gecekondu zihniyet ve kültürü bataklığına düşürmüştür. Böyle konuşurken kimseyi hor görmek, küçük görmek, istihfaf etmek istemiyorum. Durumumuza sosyolojik, antropolojik, kültürel açıdan bakıyorum. İslâm bir medeniyet dinidir. Medeniyet olmadan, medenî metropoller olmadan, en yüksek seviyede ilim, araştırma, kütüphane, kültür olmadan Müslümanların İslâm’ı anlamaları, anlatmaları, uygulamaları mümkün değildir.
(3) Din düşmanları ve onların gizli müttefiki olan din sömürücüleri Müslümanları soyup sovana çevirmektedir. Yalnız Türkiye’de din adına son otuz sene içinde yüz milyarlarca dolar para toplanmıştır. Bu paralar yerli yerinde, gereği gibi, planlı ve programlı şekilde, uygun bir strateji uyarınca harcanmış olsaydı Müslümanların şimdiye kadar yüz kere kurtulmuş, düze ve selamete çıkmış olmaları gerekirdi. Beklenen kurtuluş niçin olmadı? Maalesef ortada büyük bir hıyanet vardır. İslâmî hareketin içine ajanlar, casuslar, provokatörler, manipülatörler sızmıştır. Birtakım sahte İslâmcılar din düşmanlarıyla ittifak içindedir. Bu konuda isim ver diyecekler çıkabilir. Ben savcı, hakim, cellat değilim. Kaldı ki, isim vermeye kalkarsam beni yaşatmazlar.
(4) Din düşmanlarının ve din sömürücülerinin sabırlı gayretleri sonunda Müslümanlar tamamen güçsüz bırakılmış, en tabiî ve temel haklarını bile arayacak akıl ve aksiyona sahip olmayan uyuşuk, âciz, zelil bir vaziyete düşürülmüştür. Zamanımız iletişim, medya, bilgi çağıdır. Dünyada ve bizde oldukça demokrasi vardır, imkân vardır ama haklarımızı arayamıyoruz. İslâm’a hizmet edeceğiz diye Müslüman yığınlardan efsanevî miktarda paralar toplayanlar, bunların bir kısmı ile Müslümanları niçin uyarmıyor, onların haklarını niçin korumuyor? Misyonerler yıllardan beri ülkemize karşı yeni bir Haçlı seferine başlamışlardır. Onlara karşı, İslâm’ı ve Türkiye’nin bütünlüğünü korumak için niçin broşürler hazırlanıp, milyonlarca adet bastırılıp dağıtılmıyor. Para mı yok? Olmaz olur mu? Peki ne yok? İyi niyet yok, irade yok.
(5) Birtakım İslâmcılar son yıllarda Siyonistlerle, Sabataistlerle, Farmasonlarla, Misyonerlerle sıkı bir işbirliği içindedir. Eskiden Türk-İsrail dostluğu ve ittifakı için Yahudiler, Masonlar, Sabataycılar çalışırdı. Şimdi bu hususta birincilik bir takım İslâmcılardadır. Geçenlerde İslâmî bir televizyon kanalında İsrail lehinde bir program yayınlanmış, Yahudi devleti göklere çıkartılmış. Peki, Filistin halkına yapılan zulümler, haksızlıklar dile getirilmiş mi? Hayır, bunlardan bir kelimeyle bile bahs edilmemiş. Bu kadar tek taraflı yayın olur mu? Birtakım dinî cemaatler “Dinlerarası Diyalog ve EvrenselKardeşlik” bayrağı altında faaliyetler yapıyor. Yahudiler ve Haçlılar bizim Peygamberimizi kabul etmiyor, bizim kutsal kitabımızı kabul etmiyor, bizim dinimizin hak olduğunu kabul etmiyor. Sonra biz onlarla diyalog yapacakmışız. Niçin? Nasıl? Ben birMüslüman olarak önceki peygamberlere, Hazret-i Musa’ya ve Hazret-i İsa’ya iman edeceğim, Tevrat ve İncil’in kutsal kitaplar olduğuna inanacağım, lakin onlar İslâm’ı, Kur’ân’ı, Hazret-i Muhammed’i yalanlayacaklar ve bu şartlar altında diyalog ve kardeşlik yapılacak.Böyle rezalet olur mu? Birtakım diyalogcular “Onlarla bizim aramızda esas inançlar konusunda fazla bir ayrılık yoktur” edebiyatı yapıyorlar. Nasıl olmaz? Biz Allah birdir diyoruz, Tevhid ehliyiz. Onlar Teslis’e inanıyorlar, Hazret-i İsa’nın hâşâ Allah olduğunu söylüyorlar. Biz Kur’ân hak kitaptır diyoruz, onlar değildir, hâşâ düzmecedir diyorlar, biz Hazret-i Muhammed Mustafa, Allah’ın son Peygamberidir diyoruz. Onlar inkâr ediyorlar. Bu ihtilaflar temele, esasa ait büyük ayrılıklar değil midir?
Müslümanların kurtulması için uyanmaları şarttır. Ne din düşmanlarının, ne de din sömürücülerinin afyonları… Akıllı, bilgili, kültürlü, medenî Müslümanlar haline gelmedikçe bizim için kurtuluş ve felah yoktur.
Dinsizler yeni bir İslâm türetmek için çalışıp duruyor. Müslüman kesimde buna karşı yeterli ve güçlü tepki görülmüyor. Çünkü on milyonlarca Müslüman afyonlanmış, sersemletilmiş, ne yapacağını bilmez hale getirilmiştir.Dine hizmet perdesi altında Müslümanlardan toplanan milyarlarca doların azıcık bir kısmı ile reformcular ve yenilikçiler aleyhine bir broşür çıkartılsa olmaz mı? Olmaz tabiî… Aman Müslümanlar uyanmasın! Uyanırlarsa kaz gibi yolunamazlar, inek gibi sağılamazlar.
Şu memlekette yetmiş binden fazla cami var ama namaza ve cemaate gereken önem verilmiyor, ehl-i imanın büyük kısmı bînamaz olmuş. Çünkü afyonlanmış, uyuşturulmuş, sersemletilmişlerdir. Asıl menfaatlerinin nerede olduğunu bilmiyorlar.
Türkiye Müslümanları en kısa zamanda uyanmazlarsa, akıbetlerinin çok kötü ve feci olacağından korkulur. 21 Şubat 2004