PazartesiYunanistan’da nüfus hüviyet kartlarından din hanesi kaldırılınca bir milyon Hıristiyan miting yapmış, protesto etmiş. Bir iki sene önce ABD’de bir milyon insan yürüyüş yapmıştı. Bir ara De Gaulle zamanında da Paris’te bir milyon Fransız yürümüştü.

1989’da, Kosova meydan savaşı’nın 600’üncü yıldönümünde bir milyon Sırplı Kosova ovasında toplanmış ve tarihlerinin bu en büyük yenilgisini kin ve intikam duyguları içinde anmıştı. Amerika’dan bile nice Sırplı milliyetçi bu tören için uçaklarla gelmişti.

Türkiye’de nüfus kâğıtlarından din maddesi kaldırılmak isteniyor ve on milyonlarca Müslümandan yeterli ve tesirli bir reaksiyon yok. Ne büyük hissizlik, hamiyetsizlik, gayretsizlik.

Müslümanları bu hale kimler getirmiştir?

Dini imanı para olan, nefs-i emmarelerine put gibi tapan, kendilerini kâinatın mihveri zanneden bazı din baronları, peşlerine takılan Müslümanları ümmet olmaktan çıkartıp beyinsiz sürüler haline getirmiştir. Milyonlarca Müslüman, şartlı refleksli yığınlar haline dönüşmüştür. Büyük ve kalabalık Müslüman kütleler zombileştirilmiş, robotlaştırılmıştır.

Din sömürücüsü bazı baronların Müslümanlardan istedikleri şunlardı:

1. Para ver, daha fazla para ver, en fazla para ver…

2. Nakit paran yoksa mülkünü sat, onun parasını getir, hanımının mücevherlerini getir.

3. Bağlı Müslümanın iki elinin ilk vazifesi baronu alkışlamaktır, alkışla!

4. Diller baronu övmek içindir; durmadan, dinlenmeden öveceksin.

5. Başka bir şeye karışma, bakma, enerjini kaybetme. Senin vazifen yukarıda sayılanlardır. Diğer konular seni ilgilendirmez.

İşte uzun seneler böyle yetiştirilen, beyni yıkanan milyonlarca Müslüman şimdi büyük kötülüklere, zulümlere ses çıkartamaz, cevap veremez, gerekli reaksiyonu gösteremez hale gelmiştir.

Bazı din baronları yurt içinde ve dışında Müslümanlardan yılda milyarlarca dolar tutarında hizmet ve yardım parası topladılar ve halen de toplamaktadırlar. Birtakım din baronları dolar milyoneri olmuşlardır. Korkunç, iğrenç, dehşetli, feci rivayetler, dedikodular dolaşmaktadır.

Bazı baronlar, “Bizim kendimize mahsus özel hizmetlerimiz, misyonlarımız vardır, başka hiçbir işe karışmayız, diğer konularla ilgilenmeyiz” şeklinde konuşuyorlar ve etraflarına da böyle tâlimat veriyorlar. Ümmetin bütününden kopacaksın, islâmî mesele ve dertleri “Bizi ilgilendirenler ve bizi ilgilendirmeyenler” diye ikiye ayıracaksın ve sonra da Müslüman büyüğü olacaksın. Ne ucuz büyüklüktür bu. Hazret-i Ömer radiyallahu anh, “Dicle kenarında bir oğlağı kurt kapsa, ilahî adaletin bunu Ömer’den soracağından korkuyorum” diye ağlarmış.

Bazı din baronları dinsizlerin yaptıkları bütün zulümleri alkışlıyor. Hattâ bazı sözde islâmî gazetelerde zulümleri müdafaa ve tasvip (doğrulama) sadedinde makaleler ve fıkralar bile yayınlatılıyor.

Allah’a, Peygamber’e, Kur’an’a, Şeriat’a, İslâm mukaddesatına saldırılınca, hakaret edilince hiç ses çıkartmayan birtakım beyinsiz ve vicdansız sahte dindarlar, Müslüman müsveddeleri, kendi baronlarına ve cemaatlerine en ufak bir tenkit yöneltilince küplere biniyor, büyük tepkiler gösteriyor. Bunlar ne kadar dengesiz ve sapık adamlardır. Onlar baronlarını Allah’tan, Peygamber’den, Kur’an’dan, Şeriat’tan daha mı fazla seviyorlar? Hale bakılırsa böyledir.

Müslümanlar bu kötü ve utanılacak hale nasıl düşürüldü? Bu işin stratejisini dinsizler yapmıştır. Müslümanların bin parçaya bölünmesini, bir sürü irili ufaklı din baronluğu meydana gelmesini dinsizler planlamışlardır. Yıllardan beri sürüyle ajan, casus, provokatör, manipülatör, yönlendirici Müslümanların içinde cirit atmaktadır.

“Benim şeyhim veya baronum en büyük, ötekiler en küçük… Benim tarikatım veya fırkam en hak, ötekiler berbat… Benim tercihlerimi kabul etmeyen müşrik, kâfir, sapık, satılmıştır… Bu gibi eşekçe hezeyanlar ve zehirler otuz yıldan beri Müslümanların beyinlerine devamlı şekilde şırınga edildi. Veteriner, mühendis, ziraat uzmanı, doktor, tekstil mühendisi… Yorgancı, yoğurtçu, yumurtacı, yufkacı, balıkçı, kayıkçı… Tahsilli tahsilsiz, her önüne gelen vatandaş, uzman olmadığı din ve siyaset konusunda işkembe-i kübradan konuşmaya, ahkam kesmeye, atıp tutmaya başladı. İşporta işi küçük ve gülünç kurtuluş reçeteleri, aptalca ve geri zekâlıca çareler ve çözümler, delilerin bile güleceği halâs programları… Sonunda yağmurdan kaçarken doluya tutulduk, Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olduk. 28 Şubat’tan bu yana bin türlü rezalet, hakaret, zulüm, şenaat, hıyanet içinde yaşıyoruz. Belâ ve musibetler üzerimize yağmur gibi yağıyor. Ümmet-i Muhammed bunca sıkıntıya ve imtihana rağmen hâlâ toparlanmıyor, birleşmiyor, vahyin ve aklın gösterdiği yola girmiyor. Bunun sebebi beyinsizliktir. Önce baştaki bazılarının beyinsizlikleri, sonra büyük kütlenin beyinsizliği. “Bizde hiç kabahat ve suç yok. Bütün suç dinsizlerde, zalimlerdedir…” diyenler var. Biz bu aptalca müdafaalara inanacak kadar ahmak ve ebleh miyiz?

Müslümanları bu hale din sömürücüleri, din sömürücülüğü getirmiştir.

Atalarımız küffarla cihad eder, onlardan ganimet alırmış. Din sömürücüsü hainler ganimeti, kandırdıkları Müslümanlardan topladılar.

Milyonlarca Müslümanı, yasal sınırlar içinde bile reaksiyon gösteremez hale getirdiler.

Yarın Mahkeme-i Kübra’da, Rûz-i Ceza’da din sömürücüsü haşarat, din düşmanı zâlim kâfirlerle birlikte sorguya çekilecektir. 08 Ağustos 2000