Müslümanlar için ağlama duvarı
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 12 Aralık 2018
Suriye’de Müslümanlar öldürülüyor, biz burada piknik yapıyoruz… Myanmar’ın Kuzeybatı’sında Arakan Müslümanları feci vaziyette, kıyım korkunç… Biz burada ikindi çaylarımızı, limonatalarımızı içiyor, dondurma yiyoruz… Mısır’da durum çok karışık, ordu iktidarı Müslüman çoğunluğa vermek istemiyor… Biz burada sıcaklardan şikâyet ediyoruz
Köprü tamirinden yakınıyoruz…
Biz yeni açılan Hatay lokantasındaki ziyafete katılıyoruz…
Bırakın bizi, bir ay kadar önce
okumuştum. Humus’ta Müslümanlar katledilirken Şam halkı piknik yapıyormuş.
Okumuş muydunuz, Safahat’taki şiirlerden birinin başında Kuzey Müslümanlarından bir zatın şu cümlesi yer alır:
Biz o şimal Müslüman’ı gibi olamıyoruz.
Türkiye’nin içinde de böyle… İslam’a, Kur’an’a, sünnete aykırı nice büyük günahlar açıkça ve küstahça işleniyor, bizim kılımız kıpırdamıyor.
Ülkemizde büyük bir
var. Zenginler ile fakirler arasındaki uçurum her gün biraz daha derinleşiyor. Bu konu üzerinde yeteri kadar duruyor muyuz?
Ben bu satırları kaleme alırken kim bilir ülkenin hangi yerinde aç, perişan, hasta kardeşlerimiz kıvranıyordur. Evet, Allah zeval vermesin; devletimiz birçok fakirlere bakıyor ama bakamadıkları da var.
Yetim bir üniversite öğrencisinden bahsettiler, hiçbir yerden burs alamıyormuş. Ötede birtakım dindar küçük mücahitler
burs alıyor. Büyüyünce ne olacaklar?
En son
Heyecanlandık, üzüldük… Sonra ne olacak? Onları unutacağız. Geride gözü yaşlı anneleri, babaları, kardeşleri, nişanlıları, eşleri, çocukları kalacak…
Şimdi uçak aşağı, uçak yukarı. Birkaç gün sonra başka bir olay olur, uçak işini de unuturuz.
Kimdir bunlar iki zümredir.
Bu ikinciler niçin şuurlu ve vasıflı Müslüman istemiyor?.. Bunu bilemeyecek ne var?
Elimde bir Tv. kanalı olsa her hafta
anlatan yarım saatlik bir program yayınlarım. Seyredenler üzüntüden hastalansınlar, fenalık geçirsinler, bayılanlar ayılanlar olsun, gözyaşları dökülsün, iştahlar kesilsin… Müslüman Tv’leri niçin böyle yayınlar yapmazlar bilmem ki.
Irak’ta Sünnî Müslümanların çektiklerini bilseniz kahrolursunuz. Kaç din âlimi şehit edildi…
Tatilde gezmeye gidebileceğimiz kaç huzurlu İslâm ülkesi var? Haydi, cesaretiniz varsa Şam’a gidin. Emeviye Camii’nde namaz kılın. Ziyaretler yapın. Şam yemekleri ve tatlıları yiyin. Gezin, tozun… Var mı buna cesaretiniz?
Yemen’e gitseniz huzursuzluk, terör…
Bağdat öyle…
Benim çocukluğumda ve gençliğimde Afganistan teknik medeniyet bakımından geriydi ama bir huzur ve barış yurduydu. Gitsene şimdi oraya…
Vize alabilirseniz İslâm Kerimov Özbekistan’ına gidin.
İslâm ve Müslüman var ama Darü’l-İslâm yok. Ne büyük eksiklik…
Dar’ül İslâm nasıl bir yerdir: Uçaktan inersin, havaalanında giriş muamelelerini yaptırırsın. Bir vasıtaya atlar şehre gidersin. Aman ya Rabbi! Baştanbaşa huzur, güven, sevgi, barış, insanlık… Çarşıya pazara çıkarsın… Bolluk bereket… Küçük bir lokantaya gidersin, yediklerin baştanbaşa lezzet ve nefaset… Bir sokak kahvesinde çay içersin, ömründe içtiğin en güzel çay… Hoparlörsüz ezan okunur. Hayran kalırsın, tüylerin ürperir. Camiye namaza gidersin, mihraptan kapıya kadar cemaat, baştanbaşa ruhaniyet. Yüzler güler… Şehirde mürüvvet ve fütüvvet meltemleri eser… Kapılar kilitlenmez, açıkta günah işlenmez…
Bana böyle bir Darü’l-İslâm şehri göstersenize.
İstanbul’un eski isimlerinden biri Dersaadet’tir… Bir başka ismi Darü’l-Hilâfe’dir… Şimdi ne saadet kalmış, ne Hilâfet…
Keşke biri çıksa da Müslümanlar için bir “Ağlama Duvarı” yapsa. Arada bir gidip hâl-i perişanımıza ağlasak… Hem Suriye, Arakan vs. Müslümanlarına ağlasak hem kendi gafletimize, merhametsizliğimize, vicdansızlığımıza, şuursuzluğumuza ağlasak…
Şimdiye kadar ayrı ayrı yazılarda onlarca defa yazdım: PKK terörü bitmez…
Zahirde
Kürt gibi görünen
Kürtlere ne kadar hak verilirse verilsin,
terörü
Sözde Kürtler ve Kürtlük için yapılan terörün amacı, Türkiye’yi parçalamak, Doğu ve Güneydoğu vilayetlerimizi kopartmak ve bu bölgeye dışarıdan
Şu soruları niçin yüksek sesle sormuyoruz:
Boşalan yerlere ileride kimler getirilecektir?
Böyle düşünenler gerçekleri bilmiyor.
Bu işin halledilmesi bu kadar basit olmaz. Dönen dolapların, akan kanların,
sadece Kürtlük ve Kürtler için yapıldığını sanmak ahmaklık olur.
derken ırkçılık yapmıyoruz da,
Lütfen şu cümleyi küçük de olsa bir levha yapıp görünecek bir yere asalım:
30 Haziran 2012