Müslümanlar Niçin Geri Kaldı?
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 20 Şubat 2019
Cuma
(1) İslâm âlemi geri kalmıştır, birtakım olumsuzluklarla karşı karşıyadır. Geriliğin sebebinin İslâm olduğunu iddia eden kimse Müslüman olmaktan çıkar. İslâm hak dindir, yücedir, onda kusur, eksiklik yoktur. Buna inanmayan, sosyolojik Müslüman olabilir ama hakikî Müslüman, mü’min olamaz.
(2) Müslümanların geri kalması Şeriat ve fıkıh yüzünden midir? Şeriat İslâm’ın işlemeye ait hükümlerinin tamamına verilen isimdir. Şeriat ile İslâm aynı mânaya gelir.
demek İslâm’ı inkâr olur. Fıkıh, Kur’an âyetlerinden, sahih hadîslerden çıkartılmış temizlikle, ibadetlerle, hukukla ilgili hükümler ve doktrin demektir. Aklı başında bir Müslümanın fıkhı inkâr etmesi mümkün değildir. İslâm dünyasının yüzde doksanını bünyesinde toplayan Ehl-i Sünnet ve Cemaat içinde dört fıkıh mezhebi vardır. Büyük din âlimi, çağımızın Gazalî’si Düzceli
demiştir.
(3) Şeriat ve ehl-i sünnet fıkhı Müslümanların geri kalmasına sebebiyet vermiş olsaydı Abbasî Hilafeti, Endülüs, Osmanlı devleti zamanında verirdi. Vermemiştir.
(4) Müslümanların geri kalmalarının ana sebebi İslâm’ı iyi anlayıp, iyi yorumlayıp, iyi bir şekilde hayata tatbik edememelerinden ileri gelmektedir.
(5) Bazıları Müslümanların ilerlemesi için sadece Kur’an’ın kaynak olarak kabul edilmesi, Sünnet, icmâ ve kıyas-ı fukahanın bırakılması gerektiğini iddia ediyor. Bu çok yanlış bir görüştür. İslâm’a göre akıl tek başına yolunu bulamaz. Mutlaka bir mürşid gerekir. İşte bu mürşid ve rehber Resûlullah Efendimizdir (Salat ve selam olsun O’na). Müslümanlar İslâm’ı hakkıyla anlamak, iyi bir şekilde uygulamak istiyorlarsa mutlaka Peygamber’i örnek ve model kabul etmeli, onun öğretilerine uymalıdır. “Peygamber bir postacıydı, öldükten sonra işi bitmiştir…” gibi beyanlar iyi niyetli kimselerden sâdır olamaz.
(6) Müslümanlar Batı medeniyetinden ve dünyasından ilim, teknik, metod öğrenmeye mecbur mu? Mecburdur.
buyurmuştur. Müslümanlar Batı’dan ilim, teknik, metod alabilirler ama kesinlikle bozuk ve yanlış şeyler alamazlar. Müslüman,
sahip insandır. Bu kimliği bırakırsa yabancılaşır, dejenere olur, zillet ve esarete düşer.
(7) İslâm ile Müslümanı özdeşleştirmek yanlıştır. Kusur, kabahat, eksiklik İslâm’da değil Müslümanlardadır.
(8) İslâm sadece dar mânada bir din ve inanç değil aynı zamanda bir medeniyet, bir hayat tarzıdır. Ziya Gökalp’in
sözü yanlıştır. İslâm’da din ile millet müterâdiftir
Gençliğinde Kürtçülük yapan, Kürt lügati ve grameri yazan Gökalp; Tekin Alp takma adıyla faaliyet gösteren ve
diye bağıran Yahudi Moiz Kohen’in tesiri altında kalmıştır.
(9) Sayıları bir milyarı aşan Müslümanların dinî-ruhanî bir başkanı ve lideri var mıdır? Maalesef yoktur. 1924’te son Halife yurt dışına gönderilmiş, 1944’te onun ölümünden sonra Müslümanların bir başkanı olmamıştır. Dünyadaki bütün dinlerin, tarikatların, sektlerin, teşkilatların başkanları vardır;
Bu yüzden İslâm âlemi birleşemiyor, toparlanamıyor, aksaklıklarını gideremiyor.
(10) Bizdeki Diyanet İşleri Başkanı nedir? Laik devletin emrinde, bir genel müdür seviyesinde bir bürokrattır. Bir din başkanının bağımsız olması gerekir.
(11) Müslümanlar kurtulmak için neler yapmalı? Yapılacak ilk iş vasıflı, güçlü, üstün Müslüman yetiştirmek için çareler ve çözümler aramak, bulmak ve bunları hayata geçirmektir. Böyle Müslümanların bilgi aksiyon
ve estetik boyutlarının çok güçlü olması gerekir. Binaenaleyh hem Batı ülkelerinin en iyi okul ve üniversitelerinde genç okutmak, hem de bunlara sıkı bir Şeriat ve Tarikat terbiyesi ve disiplini vermek gerekir.
(12) Batı’da genç okutursak fire vermez miyiz? Hayatta firesiz iş olmaz. Elbette bir miktar kayıp olacaktır. Bunu tabiî karşılamak gerekir.
(13) İslâm şiddet ve savaş dini midir? Değildir. Lakin savaş hayatın bir parçasıdır. Gerektiğinde meşru olmak şartıyla savaşılabilir. Dinimiz terörizmi, mâsum sivilleri, kadınları, çocukları öldürmeyi, onlara zarar vermeyi caiz görmez.
(14) İslâm’da kaç türlü cihad vardır? Büyük cihad ve küçük cihad vardır. Büyük cihad farz-ı ayındır. İnsan, kendi nefsiyle ölünceye kadar cihad etmekle mükelleftir. Küçük cihad farz-ı kifâyedir. Büyük cihadda başarılı olamayanlar, küçük cihadda hiç olamaz.
(15) İslâm dinine ve Müslüman dünyasına din düşmanları mı daha fazla zarar veriyor yoksa din sömürücüleri mi? Din sömürücülerinin verdiği zararı hiçbir dinsiz veremez. Din sömürücüleri azgın ve aç yaban domuzu sürüleri gibidir. İslâm davasını, İslâm toplumunu, İslâm ülkelerini tahrip ederler, Müslümanları aldatıp kandırırlar, dine hizmet edeceğiz diye milyarlarca dolar toplayıp zimmetlerine geçirirler. Müslümanların ümitlerini, imkanlarını, zamanlarını, enerjilerini, potansiyellerini boşa harcarlar. Onlar, Peygamber aleyhissalatü vesselamın “Onların dinleri paradır” diye haber verdiği uğursuzlardır. Onlar gizli müşriktir, nefs-i emmârelerine taparlar. Zâhirde küfre karşı görünseler de, gizlice, dolaylı şekilde küfrün ve dalâletin en büyük yardımcıları onlardır. Topuna lânet olsun!
(16) İslâm dini birdir ama Müslümanların yolları bir midir? Maalesef İslâm dünyasında çok menfi çeşitlilik vardır. Bir kısım çeşitlilikler müsbettir, zenginliktir. Olumsuz ve menfi çeşitlilikler ise büyük zarar vermektedir. Müslümanlar mümkün olduğu kadar orta ve geniş yolda bulunmalıdır. Başka dinden olanlara ve dindar olmayan Müslümanlara çirkin görünmekten kaçınmalıdır. Bir de, Ehl-i Tevhid ve Ehl-i Kıble olan herhangi bir Müslümanı, meşrebi farklı da olsa kesinlikle tekfir etmemek gerekir. Mü’minlerin hepsi kardeştir. 20 Ekim 2001