Perşembe

Bu yazımda günlük gazete ve haftalık dergi konusunu ele alacağım. Televizyon konusunda ihtisasım yoktur, ondan bahs etmeyeceğim.

Madde 1: Bu memlekette bütün Müslümanları temsil eden bir “Yüksek İslâm Konseyi” olsaydı, bu raporu o makama takdim ederdim.

Madde 2: Türkiye Müslümanlarının iki günlük gazete çıkartması gerekir.

Birincisi: En az bir milyon satışı olan son derece tesirli ve ağırlıklı bir halk ve kitle gazetesi. İkincisi: Satışı üç yüz binden az olmamak şartıyla çok ciddî, başlığı dahil hiç renk kullanmayan (reklamlarda kullanılabilir) çok ciddî, çok seviyeli bir yüksek tabaka gazetesi.

Madde 3: Türkiye’nin nüfusu, bizdeki basın hürriyeti, Müslümanların maddî imkânları, potansiyelleri böyle iki gazete çıkartmaya müsaittir. Ancak vicdanları, şuurları ve kültürleri yeterli değildir.

Madde 4: Bu iki gazete de

“Müslüman gazeteleri”

olmayacak, Türkiye’nin tamamının, bütünlüğünün gazeteleri, yani

“Türkiye gazeteleri”

olacaktır. Ülkemizde yayınlanan bazı büyük gazeteleri, Sabataycılar idare ettikleri halde, bunlar Sabataycı gazete hüviyetiyle çıkartılmamaktadır.

Madde 5: Bu ülkede çoğunluğu teşkil eden Müslümanların hür, izzetli, haysiyetli bir şekilde yaşayabilmeleri,

“ikinci sınıf”

vatandaş statüsünden kurtulup birinci sınıf vatandaş statüsüne geçebilmeleri için medya sahasındaki çarpıklığın mutlaka düzeltilmesi gerekir.

Madde 6: Yukarıda beyan ettiğim iki büyük gazeteyi yayınlayabilmek için Müslümanların dünya çapında (Sadece Türkiye çapında olmaları yetmez) büyük, vasıflı, güçlü, üstün gazeteciler-medyacılar yetiştirmesi gerekir. Dört beş yabancı dil bilen, Türkçe’yi, Fuzulî Divanı’nı 1928’den önceki baskısından okuyup anlayabilecek derecede edebî ve kültürel yazılı Türkçe’yi iyi bilen, engin bir genel kültürü ve derin bir millî kültürü olan şahsiyetli gazeteciler.

Madde 7: Bu gazetelerde sekter, taraflı yayın yapılmayacak, meselâ başörtüsü konusunda yapılan yayınlarda başörtüsü lehinde olanların fikir ve görüşleri yanında aleyhinde olanlarınkilere de yer verilecektir.

Madde 8: Bu iki gazete bir şahsın, bir cemaatin, bir kliğin, bir tarikatın hizmetinde olmayacak Türkiye’yi bir bütün olarak ele alacaktır.

Madde 9: Bu iki gazete kesinlikle yalana, iftiraya, düzmece haberlere yer vermeyecektir.

Madde 10: Bu iki gazete halkın yüzde 99’unun güvenini kazanacaktır.

Madde11: Ülkedeki bütün haksızlıkları, kokuşmayı, rüşveti, hortumlamayı, devlet ve belediye bütçelerinin talanını, haram ve kara para birikimini, hukuka ve ahlâka aykırı zenginleşmeyi bütünüyle tenkit edecek, bunlarla mücadele edecektir.

“Onların hırsızı kötü, benim hırsızım iyi”

zihniyeti geçerli olmayacaktır.

Madde 12: Gerçek tarikatlar dışında bu gazetenin idarecileri ve meslek erbabı hiçbir dinî hizbe, fırkaya, cemaate, zümreye, sekte, gruba mensup bulunmayacaktır. Şayet bir tarikata mensup iseler tarikatçılık yapmayacaklar, sadece tarikatlı olarak kalacaklardır, gazeteyi mensubu bulundukları tarikata âlet etmeyeceklerdir.

Madde 13: Bu iki gazete, yayına başladıkları tarihten en geç bir yıl içinde ülke, halk, kimlik, tarih, kültür olarak Türkiye’nin bir tür vekili ve temsilcisi durumuna gelecektir.

Madde 14: Bu iki gazeteyi âlet ederek hiçbir şahsın zenginleşmesine imkân verilmeyecektir. Bunun için, bütün üst düzey çalışanlarının her yıl mal ve servet beyanları yayınlanacaktır.

Madde 15: Bu iki gazete ülkedeki çeşitlilikler arasında millî barış ve toplumsal uzlaşma için çalışacaktır. Türklerle Kürtleri, Sünnîlerle Alevîleri, dindarlarla lâikleri, sağcılarla solcuları barış içinde yaşamaya, uzlaşmaya, ülkeye-millete-devlete zarar vermemeye dâvet edecek ve bu maksatla ne yapılması gerekiyorsa yapacaktır.

Madde 16: Bu iki gazete tarihî ârızaların ve kazaların taraftarlığını yapmayacak, tarihî devamlılık için çalışacaktır.

Madde 17: Bu iki gazete hukukun üstünlüğü, evrensel insan hakları, ahlâk ve fazilet için çalışacaktır.

Madde 18: Satışı bir milyon olan gazete 1 liraya, üç yüz bin satışı olan yüksek seviyedeki gazete 2 liraya satılacaktır.

Madde 19: Gazete çalışanları içinde, ülkedeki sayıları oranında çeşitli unsurlardan eleman bulunacaktır.

Madde 20: Gazeteler Müslümanlar hakkında özeleştiri yapacak, islâmî kesimdeki yanlışlıkları olumlu bir şekilde tenkit edecek, halkı uyaracaktır.

Madde 21:Türkiye’de son yirmi beş yıl içindeki büyük haram ve kara para ve servet birikimi üzerinde duracak, iftira etmemek ve yalan yazmamak şartıyla bu konuda sorgulama yapacaktır.

Madde 22: Her hâl ü kârda iki gazete de popülizm yapmayacak, olmayacak dualara âmin demeyecek, gerçekçi olacaktır.

Madde 23: Bu iki gazetenin yayınları ses getirecek, son derece tesirli olacaktır.

Haftalık dergiye gelince:

(1) Yetmiş iki milyonluk Türkiye’de haftalık bir haber-yorum-magazin dergisi en az 500 bin satmalıdır.

(2) Böyle bir dergide tarih, seyahat ve kültür yazılarına da yer verilecektir.

(3) Bu derginin fiyatı 1 liradan fazla olmayacaktır.

(4) İyi kağıda basılacak ve her sayısı 200 sayfadan az olmayacaktır.

(5) Kesinlikle sekse, sansasyona, yalan dolana, kışkırtmaya yer vermeyecektir.

(6) Her sayısında siyaset, kültür, iktisat, memleket meseleleriyle ilgili merak, dikkat, ilgi çekici ciddî dosyalar yayınlayacaktır.

(7) Sağlam ve gerçek bilgiler, belgeler ile yolsuzlukların, hırsızlıkların, gayr-i meşru zenginleşmelerin üzerine gidecektir.

(8) Hiçbir iktidara yağcılık yapmayacak, daima muhalif kalacak, lâkin olumlu muhalefet yapacaktır.

(9) Ülkedeki bütün çeşitliliklere açık olacaktır.

(10) Günlük iki gazete ile ilgili birçok madde bu dergi için de geçerlidir.

Çok yazdım, bir kere daha tekrar ediyorum:

Türkiye’nin Müslüman halkı medya konusundaki geriliğini, aczini, yetersizliğini telâfi edemezse selâmete çıkamaz, kendi vatanında hür ve haysiyetli bir hayat süremez. Çünkü medya bizde “Birinci Kuvvet” olmuştur. Bu kuvvete sahip olmayan, bu kuvveti kontrol etmeyene hakk-ı hayat yoktur.

Müslümanlar elli yıldan beri medya konusunda bocalayıp duruyor. Bendeniz 1950’de (veya 51’de) İstanbul sokaklarında günlük olarak çıkmaya hazırlanan

Büyük Doğu

gazetesinin afişlerini görmüş bir kimseyim. O günden bugüne yarım asrı aşan bir zaman geçti. Gazete konusunda Müslümanlar bir şeyler yaptılar ama yukarıda anlattığım iki günlük gazete gibi gazeteler çıkartamadılar.

Günlük gazete ve haftalık gazete konusunda üstünlük, sayıca çok küçük bir azınlık olan (Yüzde bir veya iki)

pembelerdedir.

Evet demokrasi var, hürriyet var, onların da gazete ve dergi çıkartmaya hakları var ama ortada başka bir açıdan büyük bir çarpıklık ve garabet var.

Pembeler

, bazen doğrudan doğruya, bazen dolaylı olarak çoğunluğun temel haklarına aykırı yayın yapıyorlar. Pembeler tarihî kaza ve ârızaları sürdürmek için çalışıyorlar. Pembeler, millî birlik, millî barış, toplumsal uzlaşma için gereği gibi çalışmıyorlar.

Bir an bile unutulmamalıdır ki, bu memlekette Müslümanlara ve Türklere

acı soğan

diyen güçlüler ve dişliler vardır. Bu memleketi babalarının çiftliği, atalarının mandırası gibi gören bir zihniyet vardır.

Türkiye’nin millî bir basına ihtiyacı vardır. Türkiye’de basın tekelleşmiş, kartelleşmiştir.

Müslümanlar çeşitli provokasyonlar, yönlendirmeler ile balkanlaştırılmış bulunuyor. Bu durumdaki Müslümanların yukarıda anlattığım iki günlük gazeteyi ve bir haftalık dergiyi yayınlamaları çok zordur.

Ülkelerinin, milletlerinin, devletlerinin ayakta durmasını, yücelmesini isteyen iyi niyetli Türkiyelilerin, zikri geçen iki gazetenin ve bir derginin hasretini çekmesi gerekir.

Bu organlar olmadan kurtulamayız. Böyle gazete ve dergilerimiz yoksa, seçimleri biz kazansak bile ülkeyi biz idare edemeyiz, kendi vatanımızda hür, izzetli, haysiyetli bir hayat süremeyiz. 21 Ekim 2005